TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MUSTAFA ŞAKİR CANBOLAT BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/38221)

 

Karar Tarihi: 17/4/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucu

:

Mustafa Şakir CANBOLAT

Vekilleri

:

1. Av. Adil AKTAY

 

 

2. Av. Utku Çağrı AKTAY

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, kamulaştırma bedeli belirlenirken komşu parseller için farklı objektif değer artışı uygulanması ve kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratılması nedenleriyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Mersin'in Tarsus ilçesi Köselerli Mahallesi'nde bulunan birbirine komşu arazilerden biri başvurucuya, ikisi başvurucunun eşine aittir. Taşınmazlar yol inşaatı amacıyla idare tarafından kamulaştırılmıştır. Başvurucu ve başvurucunun eşi kamulaştırma davalarına ilişkin yargılama sürecinde aynı avukatlar tarafından temsil edilmiştir.

A. Başvurucunun Taşınmazına Komşu Parsele İlişkin Kamulaştırma Davası

3. Başvurucunun eşine ait iki taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili için açılan davada Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Mahkeme) 27/2/2017 tarihinde toplam kamulaştırma bedelini 419.660 TL olarak tespit etmiştir. Mahkemenin hükme esas aldığı bilirkişi raporunda objektif değer artışı %60, kapitalizasyon faiz oranı ise %5 olarak belirlenmiştir. Taraflar kamulaştırma bedeli yönünden istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

4. AntalyaBölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi (İstinaf Mahkemesi) 15/12/2017 tarihinde mahkeme kararını kaldırılarak kamulaştırma bedelini 451.174,18 TL olarak tespit etmiştir. İstinaf Mahkemesi, bilirkişi raporundaki tespitin yerinde olmadığını, dava dosyasındaki verilere göre taşınmazların konumuna ilişkin hususlar gözetildiğinde objektif değer artışının %40, kapitalizasyon faiz oranının ise %4 olarak uygulanması gerektiğini kaydetmiştir. Davacı ve davalı kararı temyiz etmiştir.

5. Yargıtay 5. Hukuk Dairesi (Yargıtay) 16/9/2017 tarihinde %40 objektif değer artışının uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığını belirterek kamulaştırma bedeli yönünden kararı onamıştır.

B. Başvurucuya Ait Taşınmaza İlişkin Kamulaştırma Davası

6. Başvurucuya ait taşınmazın kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescili davasında Mahkeme 3/2/2017 tarihinde 119.296 TL arazi bedeli, 9.181 TL değer azalışı ve 1.489,00 TL kafes tel çit bedeli olmak üzere toplam 129.966 TL kamulaştırma bedeline hükmetmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda objektif değer artışı %60, kapitalizasyon faiz oranı %5 olarak belirlenmiştir. Başvurucu, kamulaştırma bedelinin belirlenmesine ilişkin diğer itirazlarının yanında ayrıca objektif değer artışının düşük belirlendiği iddiasıyla istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Davacı idare de karara karşı istinaf başvurusunda bulunmuştur.

7. İstinaf Mahkemesi 12/12/2017 tarihinde tarafların istinaf taleplerini kısmen kabul ederek mahkeme kararını kaldırmış ve arazinin bedelini 121.174,14 TL olarak tespit etmiş, değer azalışı ve 1.489,00 TL kafes tel çit bedeli ile birlikte kamulaştırma bedelini toplam 131.814,14 TL olarak tespit etmiştir. Kararda; kapitalizasyon faiz oranı ise %4 olarak uygulanmış, diğer taraftan bilirkişi raporundaki değerlendirmenin aksine taşınmazın konumu, meskun mahalle, ana yola ve kamu kurumlarına olan uzaklığı dikkate alındığında objektif değer artışının %30 olması gerektiği açıklanmıştır.

8. Başvurucu, kararı temyiz etmiştir. Temyiz dilekçesi incelendiğinde kamulaştırma bedelinin hesaplanmasına yönelik itirazlarda bulunmakla birlikte eşine ait komşu taşınmazlar için %40 oranında objektif değer artışı uygulanması ile ilgili bir iddiaya yer verilmediği görülmektedir.

9. Yargıtay 16/9/2017 tarihinde kamulaştırma bedelinin hesaplama yöntemini hukuka uygun bulduğunu belirterek kararı bu yönden onamıştır.

10. Başvurucu, nihai hükmü 5/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 19/11/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

11. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

12. Başvurucu, aynı kamulaştırma sürecinde birbirine bitişik taşınmazlar için farklı objektif değer artış oranları uygulanmış olması nedeniyle mülkiyet hakkının ve adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) Anayasa Mahkemesi içtihadı kapsamında somut olayın koşullarına göre değerlendirme yapılması gerektiği görüşünü bildirmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formunda belirttiği iddianın yanında ayrıca kamulaştırma bedelinin enflasyon karşısında değer kaybının giderilecek şekilde ödenmesi gerektiğini ileri sürmüştür.

13. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

A. Kamulaştırma Bedeli Belirlenirken Komşu Parseller İçin Farklı Objektif Değer Artışı Uygulandığına İlişkin İddia

14. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).

15. Başvurucunun başvuru yollarının tüketilmesi noktasında kendisinden beklenebilecek her şeyi yerine getirip getirmediğinin başvurunun özellikleri dikkate alınarak incelenmesi gerekir (S.S.A., B. No: 2013/2355, 7/11/2013, §§ 27, 28). Ancak somut olayın koşulları itibarıyla başvuru yollarının tüketilmesinin yarar sağlamayacağının veya etkili olmadığının anlaşılması hâlinde anılan yollar tüketilmeden yapılan bir başvuru incelenebilir (Şehap Korkmaz, B. No: 2013/8975, 23/7/2014, § 33).

16. Kamulaştırmaya konu bir taşınmazın bedelinin tespiti teknik ve uzmanlık gerektiren bir konudur. Bu nedenle kamulaştırılan taşınmazın bedelinin tespiti uzman mahkemelerin ve Yargıtayın bu konudaki uzman dairelerinin yetki ve görevindedir. Anayasa Mahkemesi bu konuda uzmanlaşmış bir mahkeme olmadığı gibi Anayasa Mahkemesinin mülkiyet hakkı kapsamında yapılan bireysel başvurularda bedel veya değer düşüklüğü karşılığını hesaplamak gibi bir görevi de bulunmamaktadır (Mukadder Sağlam ve diğerleri, B. No: 2013/2511, 22/1/2015, § 49; Abdülkerim Çakmak ve diğerleri, B. No: 2014/1964, 23/2/2017, § 52).

17. Somut olayda başvurucuya ait tarım arazisi komşu arazilerle birlikte aynı kamulaştırma sürecinde idare tarafından kamulaştırılmıştır. Kamulaştırma bedelinin tespiti davalarında Mahkeme kamulaştırmaya konu taşınmazlar hakkında %60 oranında objektif değer artış oranına göre belirlenen bedellere hükmetmiştir. Bununla birlikte istinaf aşamasında başvuruya ait taşınmaz yönünden bu oran %30'a düşürülürken, komşu iki taşınmaz yönünden ise % 40 oranı esas alınmıştır. Dolayısıyla İstinaf Mahkemesi kararları ile birlikte başvurucuya ait taşınmaz ile komşu iki parsel arasında temyiz kanun yolu öncesinde farklı objektif değer artış oranları ortaya çıkmıştır.

18. Buna karşılık başvurucu, temyiz dilekçesinde bitişik iki parsel ile ortaya çıkan objektif değer artış oranı farklılığına dair bir itiraz ileri sürmemiştir. Başvurucudan civarda gerçekleştirilen kamulaştırma işlemleri kapsamında taşınmazlar hakkında hangi oranda objektif değer artış oranı uygulandığını bilmesi beklenemeyecekse de, başvurucunun farklı oran uygulandığına konu ettiği bitişik parsellerin yine başvurucunun eşine ait olduğu görülmektedir. Üstelik taşınmazların kamulaştırılmasına ilişkin yargılama süreçlerinde başvurucu ile başvurucunun eşinin aynı avukatlar tarafından temsil edildikleri, yine aynı avukatlar tarafından yapılan bireysel başvuru formu eklerinde sunulan belgelerden de anlaşılmaktadır.

19. İkincillik ilkesi gereğince temel hak ve özgürlüklerin kamu makamlarınca ihlal edildiği iddiasının öncelikle yetkili idari ve yargısal merciler önünde ileri sürülmesi gerekmektedir. Bu bağlamda somut olayda başvurucunun mülkiyet hakkının ihlal edildiğine dayanak iddiasını öncelikle temyiz aşamasında Yargıtay önünde ileri sürmesi gerekmektedir. Aksi bir değerlendirme iki taşınmaz yönünden oluşan farklı hesaplama yönteminin ilk elden Anayasa Mahkemesi önünde incelenmesine neden olacaktır. Öte yandan başvurucunun iddialarının yargısal makamlar önüne ileri sürülmeden doğrudan bireysel başvuruya konu edilmesi, ihlal iddiasının öncelikle yargısal mercilerce incelenmesi gereğini ortadan kaldırmış olacaktır. Dolayısıyla ihlale neden olduğu ileri sürülen söz konusu iddiaya ilişkin olarak başvuru yolları usulünce tüketilmemiştir.

20. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kamulaştırma Bedelinin Değer Kaybına Uğratıldığına İlişkin İddia

21. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§ 18, 19). Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19). Bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre geçtikten sonra yapılan eksiklik giderimlerinde daha önce öz olarak dahi ileri sürülmemiş hak ihlaline dair yeni iddialarda bulunulması mümkün değildir (Ferhat Yildeniz, B. No: 2017/20129, 15/12/2020, § 29).

22. Somut olayda başvurucu Bakanlık görüşüne karşı beyanında kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratıldığını belirtmiştir. Bununla birlikte başvurucu bireysel başvuru formunda öz itibariyle dahi olsa söz konusu iddiasını ileri sürmemiştir. Dolayısıyla söz konusu şikâyetin nihai kararın öğrenilme tarihi de dikkate alındığında süresinde başvuruya konu edilmediği sonucuna varılmıştır. Aksinin kabulü hâlinde Bakanlık görüşüne karşı beyan veya ek beyanları içerir dilekçelerle farklı ve bağımsız ihlal iddialarının her zaman dile getirilmesi mümkün olacaktır. Bu da bireysel başvuru için öngörülen otuz günlük süre kuralını anlamsız hâle getirecektir (benzer yöndeki karar için bkz. Ümüt Demir, B. No: 2012/1000, 18/9/2014, § 31; Sinan Oğan, B. No: 2017/32685, 2/6/2020, § 29; Ferhat Yildeniz, § 33).

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Kamulaştırma bedeli belirlenirken komşu parseller için farklı objektif değer artışı uygulandığına ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Kamulaştırma bedelinin değer kaybına uğratıldığına ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 17/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.