TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

DOĞAN ÖZTÜRK VE İLYAS BİLGİŞ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/40092)

 

Karar Tarihi: 17/4/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kamber Ozan TUTAL

Başvurucular

:

1. Doğan ÖZTÜRK

Vekili

:

Av. Sıla Türkan ŞİMŞEK

 

 

2. İlyas BİLGİŞ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; haksız fiilden kaynaklanan tazminat davalarında mal varlığı üzerinde uygulanan ihtiyati hacizler nedeniyle mülkiyet hakkının, kesinleşmiş bir ceza mahkûmiyeti olmamasına rağmen tazminata konu olaydan sorumlu tutulma nedeniyle masumiyet karinesinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

A. Başvurucu Doğan Öztürk Hakkındaki Süreç

2. Başvurucu albay olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz darbe girişimine(15 Temmuz darbe girişimine ilişkin arka plan bilgisi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017) katıldığı gerekçesiyle 19/7/2016 tarihinde anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs suçundan tutuklanmıştır. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi 20/6/2019 tarihinde başvurucuyu anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme, nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs ve kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçlarından birden fazla ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile birden fazla süreli hapis cezasına mahkûm etmiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi 13/10/2020 tarihinde karara karşı yapılan istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

3. Millî Savunma Bakanlığı başvurucunun da aralarında bulunduğu kırk yedi kişiye karşı 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdikleri darbe girişimi sırasında neden oldukları 11.026,12 TL maddi zararın tazmin edilmesi için dava açmıştır. Millî Savunma Bakanlığı ayrıca davalıların mal varlığı üzerine ihtiyati haciz konulmasını talep etmiştir.

4. Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi 9/7/2018 tarihinde ihtiyati haciz talebinin teminatsız olarak kabulü ile dava konusu 11.076,21 TL’yi karşılayacak oranda davalıların menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz şerhi konulmasına karar vermiştir. İhtiyati hacze itirazı reddedilen başvurucu, bu karara karşı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.

5. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 25. Hukuk Dairesi (Bölge Adliye Mahkemesi) 26/9/2019 tarihinde başvurucunun istinaf başvurusunu esastan kesin olmaküzere reddetmiştir. Kararda Mahkeme, ihtiyati haczin dayanağı olan 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu'nun 257. maddesi ile muaccel alacak kavramına ilişkin açıklamalarda bulunmuştur. Bu bağlamda Bölge Adliye Mahkemesi; davalılar hakkındaki ceza davasına göre davacının maddi zararının kuvvetle muhtemel olduğunu, alacağın rehinle temin edilemediğini ve ihtiyati haczin dava değeriyle sınırlı olarak konulduğunu belirtmiştir.

6. Başvurucu nihai hükmü 11/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 10/12/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

B. Başvurucu İlyas Bilgiş Hakkındaki Süreç

7. Başvurucu, kurmay albay olarak görev yapmaktayken 15 Temmuz darbe girişimine katıldığı iddiasıyla tutuklanmıştır. Ankara 17. Ağır Ceza Mahkemesi 20/6/2019 tarihinde başvurucunun anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçundan beraatine, silahlı terör örgütüne üye olma suçundan mahkûmiyetine karar vermiştir. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Ceza Dairesi 13/10/2020 tarihinde istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

8. Millî Savunma Bakanlığı, başvurucunun yanı sıra bazı kişilere karşı 15 Temmuz 2016 tarihinde gerçekleştirdikleri darbe girişimi sırasında neden oldukları 643.425 TL maddi zararın tazmin edilmesi için dava açmıştır. Ayrıca davalıların mal varlığı hakkında ihtiyati haciz kararı verilmesi talep edilmiştir.

9. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 19/2/2019 tarihinde dava değeri olan 643.425 TL üzerinden davalıların menkul ve gayrimenkullerine, üçüncü kişilerdeki hak ve alacaklarına, taşıtlarına ile yardımlaşma sandık ve kurumlarından olan alacaklarına ihtiyati haciz konulmasına karar vermiştir.

10. Bölge Adliye Mahkemesi 20/4/2020 tarihinde 26/9/2019 tarihli kararındaki benzer bir gerekçeyle başvurucunun istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir.

11. Başvurucu nihai hükmü 1/6/2020 tarihinde öğrendikten sonra 29/6/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

12. Ankara 8. Asliye Hukuk Mahkemesi 1/12/2020 tarihinde başvurucu İlyas Bilgiş'in mal varlığı üzerindeki ihtiyati haczi kaldırmıştır.

13. Komisyon 2020/17731 numaralı başvurunun 2019/40092 numaralı başvuru ile birleştirilmesine, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

14. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucular; tazminat davası nedeniyle tüm mal varlığı hakkında ihtiyati haciz kararları verildiğini, haklarındaki ceza davası henüz kesinleşmediğinden tazminattan sorumlu tutulamayacaklarını ve haciz kararına karşı itirazlarının gerekçe belirtilmeksizin reddedilmiş olduğunu ileri sürmektedir. Adalet Bakanlığı, başvurulara konu süreci aktarmış ve Anayasa Mahkemesi içtihadına atıfta bulunmuştur.

16. Anayasa Mahkemesi olayların başvurucular tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucuların ihtiyati haciz kararlarına ilişkin iddiaları mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

17. Başvuruculara ait menkul, gayrimenkul ve üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulması mülkiyet hakkına müdahale teşkil etmektedir. Müdahalenin mülkten yoksun bırakma ile sonuçlanmadığı ve mülkün kullanımın kontrolü veya denetlenmesi amacı taşımadığı anlaşıldığından mülkten barışçıl yararlanma hakkı kapsamında incelenmesi gerekir (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. İbrahim Geçer, B. No: 2014/19056, 19/2/2019, § 54).

18. Başvurucuların mülkiyet hakkına yapılan müdahale 2004 sayılı Kanun'un 257. maddesiyle öngörülmüş ve muhtemel bir alacağın tahsilini sağlamaya yönelik meşru bir amaç taşımaktadır (kanunilik ve meşru amaç yönünden benzer değerlendirmeler için bkz. Hesna Funda Baltalı ve Baltalı Gıda Hayvancılık San. ve Tic. Ltd. Şti. [GK], B. No: 2014/17196, 25/10/2018, § 77). Bu belirlemenin ardından ölçülülük yönünden inceleme yapılacaktır.

19. Ölçülülük ilkesi elverişlilik, gereklilik ve orantılılık olmak üzere üç alt ilkeden oluşmaktadır. Elverişlilik öngörülen müdahalenin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olmasını, gereklilik ulaşılmak istenen amaç bakımından müdahalenin zorunlu olmasını yani aynı amaca daha hafif bir müdahale ile ulaşılmasının mümkün olmamasını, orantılılık ise bireyin hakkına yapılan müdahale ile ulaşılmak istenen amaç arasında makul bir dengenin gözetilmesi gerekliliğini ifade etmektedir (AYM, E.2011/111, K.2012/56, 11/4/2012; E.2014/176, K.2015/53, 27/5/2015; E.2016/13, K.2016/127, 22/6/2016, § 18; Mehmet Akdoğan ve diğerleri, B. No: 2013/817, 19/12/2013, § 38).

20. Somut olayda başvurucuların mal varlığı hakkında verilen ihtiyati haciz kararları gerçekleştirilmek istenen meşru amaca ulaşmaya elverişlidir. İhtiyati haczin dava konusu miktarlarla sınırlı olmak üzere tesis edilmesi ve fiilen bir haciz uygulanmayıp şerh düşülmesine karar verilmesi yoluna başvurulduğu gözetildiğinde müdahalenin gerekli olmadığı söylenemeyecektir. Orantılılık yönünden ise öncelikle başvuruculara ihtiyati haciz kararlarına karşı etkili bir itiraz imkânı sağlandığı, başvurucuların tedbire karşı kanun yoluna gidebildikleri ve yargılamada ihtiyati haciz kararının ilgili ve yeterli bir gerekçe ile açıklandığı görülmektedir. Devam eden tazminat davalarında alacağın güvence altına alınması amacıyla geçici bir tedbir niteliğinde olan ihtiyati haciz şerhi konulmasında kamu makamlarının takdir yetkisi bulunduğu kabul edilmelidir. Üstelik başvurucu İlyas Bilgiş'in mal varlığı üzerindeki ihtiyati haciz kısa bir süre sonra kaldırılmıştır.

21. Öte yandan başvurucular, davalara konu tutarların sırasıyla 11.076,21 TL ve 643.425 TL olmasına karşı tüm mal varlıkları hakkında ihtiyati haciz kararları verilmesi nedeniyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Bununla birlikte başvurucular söz konusu iddialarının ötesinde ihtiyati haciz kararlarının mal varlıkları üzerindeki somut etkisine dair herhangi bir bilgi veya belge sunmamıştır. Bu nedenle mevcut aşamada başvurucuların mülkiyet haklarına yapılan müdahalelerin daha fazla incelenmesi mümkün olmamıştır. Bu hâliyle başvurucuların mülkiyet haklarının korunması ile takip edilen meşru amaç arasında adil denge başvurucular aleyhine bozulmamıştır.

22. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Masumiyet Karinesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

23. Başvurucular, ceza yargılamasında verilen kararlar kesinleşmemesine rağmen tazminat davasından sorumlu tutulmalarının masumiyet karinesini ihlal etiğini ileri sürmüştür.

24. Masumiyet karinesinin ihlal edilip edilmediği değerlendirilirken özellikle hukuk yargılaması ve idari yargılama bakımından üzerinde durulması gereken önemli hususlardan biri, yargılamayı yapan makamın ilgili kişiye suç isnat edip etmediği ve ceza mahkemesi kararını sorgulayıp sorgulamadığıdır. Kişinin suçluluğunu ima eden ya da kabul eden bir yargı söz konusu olmadıkça sadece soruşturma açılmış olması da disiplin veya idari yaptırım işlemlerinin başlatılması veya uygulanması için yeterli görülebilir (Ramazan Tosun, B. No: 2012/998, 7/11/2013, § 65).

25. Somut olayda ihtiyati haczi kabul eden ilk derece mahkemeleri ve Bölge Adliye Mahkemesi kararları incelendiğinde başvurucuların suçlu olduğunu ifade veya ima eden bir ibareye yer verilmediği, başvurucuların masumiyet karinesini zedeleyen bir durumun söz konusu olmadığı görülmüştür.

26. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekmektedir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım taleplerinin KABULÜNE,

B. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Masumiyet karinesinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 17/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.