TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

M. Y. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/39726)

 

Karar Tarihi: 12/7/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Mücahit AYDIN

Başvurucu

:

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, pasaport verilmesi talebinin reddi nedeniyle adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, polis memuru olarak görev yapmaktayken 1/9/2016 tarihli ve 29818 (Mükerrer) sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 672 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Kamu Personeline İlişkin Alınan Tedbirlere Dair Kanun Hükmünde Kararname (672 sayılı KHK) ile kamu görevinden çıkarılmıştır. Başvurucu, Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan yargılandığı ceza davasından beraat etmiş ve beraat kararı 7/10/2017 tarihinde kesinleşmiştir.

3. Başvurucu, yurt dışı çıkışını engelleyen tahditlerin kaldırılması ve yurt dışına çıkmak üzere tarafına pasaport verilmesi talebiyle 6/3/2018 tarihli dilekçesi ile valiliğe başvurmuştur. Valilik, KHK ile kamu görevinden çıkarıldığından başvurucunun pasaportlarının tekrar geçerli hâle getirilmesinin veya yeni bir pasaport tanzim edilmesinin mümkün olmadığını belirterek pasaport talebini reddetmiştir.

4. Başvurucu, ret kararına karşı işsiz olduğu ve iş bulmak için yurt dışına gitmesi gerektiğini belirterek dava açmıştır. İdare mahkemesi 18/10/2016 tarihli ve 6749 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınan Tedbirlere İlişkin Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 5. maddesinin birinci fıkrası uyarınca idareye kamu görevinden çıkarılanların pasaportlarının iptal edilebileceğine ilişkin takdir yetkisi tanındığı ve dava tarihi itibarıyla OHAL devam ettiğinden dava konusu işlemin idarenin takdir yetkisi kapsamında kaldığı gerekçesiyle davayı reddetmiştir. Bölge idare mahkemesi ise usule ve hukuka uygun olan idare mahkemesi kararının kaldırılmasını gerektiren bir neden bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun reddine karar vermiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 4/11/2019 tarihinde öğrendikten sonra 29/11/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

7. Başvurucu; kamu görevinden çıkarılması nedeniyle işsiz olduğunu ve çalışmak için yurt dışına gitmek istediğini ancak kendisine pasaport verilmediğini, ailesinin ve kendisinin geçimini sağlama imkânından yoksun kaldığını, bu nedenlerle özel hayata saygı hakkı, seyahat ve yerleşme özgürlüğü, çalışma ve sözleşme hürriyeti ile ayrımcılık yasağının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde, 14/10/2021 tarihli karar ile başvurucunun yurt dışına çıkış yasağının kaldırıldığı ve 18/10/2021 tarihli yazı ile başvurucuya pasaport almak için müracaatta bulunabileceğinin bildirildiği belirtilerek başvurucunun mağdur sıfatının bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvuru formundaki iddialarını tekrarlamakla birlikte mağdur sıfatının bulunduğunu vurgulamıştır.

8. Anayasa Mahkemesi, seyahat özgürlüğü bağlamında yurt dışına çıkışı engelleyen tedbirlere ilişkin yapılan bireysel başvuruların, özellikle kişinin gitmek istediği ülke ile güçlü kişisel, ailevi, ekonomik ve mesleki bağlarının olduğu durumlarda özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı kapsamında değerlendirilebileceğine karar vermiştir. Ancak bu şekilde inceleme yapılabilmesi için bireysel başvuru formunda başvurucuların şikâyet edilen tedbirin özel ve aile hayatları üzerindeki olumsuz sonuçlarını somut verilere dayalı olarak uygun şekilde ortaya koymaları gerekmektedir (Onur Can Taştan [GK], B. No: 2018/32475, 27/10/2021, §§ 47-50; Yağmur Erşan [GK], B. No: 2018/36451, 27/10/2021, §§ 47-50; Şengül Tükel, B. No: 2018/12456, 12/1/2022, §§ 40-41).

9. Somut olayda başvurucu, yurt dışıyla olan bağlarını ve yurt dışına çıkmasının kişisel, ailevi, ekonomik veya mesleki bağlamda ilgisini yeterince ortaya koyamadığından başvuru, özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı yönünden incelenmemiş, gerekçeli karar hakkı yönünden incelenmiştir.

10. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

11. Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Anayasa’nın bütünlüğü ilkesi gereği anılan Anayasa kuralı gerekçeli karar hakkının değerlendirilmesinde gözönünde bulundurulmalıdır (Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 76). Gerekçeli karar hakkı, kişilerin adil bir şekilde yargılanmalarını sağlamayı ve denetlemeyi amaçlamaktadır. Bu hak, tarafların muhakeme sırasında ileri sürdükleri iddialarının kurallara uygun biçimde incelenip incelenmediğini bilmeleri ve demokratik bir toplumda kendi adlarına verilen yargı kararlarının sebeplerini toplumun öğrenmesinin sağlanması için de gereklidir (Sencer Başat ve diğerleri [GK], B. No: 2013/7800, 18/6/2014, §§ 31, 34).

12. Bununla birlikte mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı şekilde yanıt verilmesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak derece mahkemeleri, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) davanın esas sorunlarının incelenmiş olduğu gerekçeli karardan anlaşılmalıdır. Makul gerekçe; davaya konu olay ve olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak, olay ve olgular ile hüküm arasındaki bağlantıyı gösterecek nitelikte olmalıdır (İbrahim Ataş, B. No: 2013/1235, 18/6/2013, § 24). Aksi bir tutumla mahkemenin davanın sonucuna etkili olduğunu kabul ettiği bir husus hakkında ilgili ve yeterli bir yanıt vermemesi veya yanıt verilmesini gerektiren usul ya da esasa dair iddiaların cevapsız bırakılmış olması hak ihlaline neden olabilecektir (Sencer Başat ve diğerleri, § 39).

13. Nitekim Anayasa Mahkemesi tarafından İnan Özdemir Taştan kararında (B. No: 2018/34137, 25/5/2022) pasaportu iptal edilen başvurucunun, hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin yetersiz inceleme ve gerekçe nedeniyle belirsizliğini koruduğu vurgulanarak gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

14. Somut uyuşmazlıkta başvurucu 672 sayılı KHK ile kamu görevinden çıkarılmış, yargılandığı ceza davasından ise beraat etmiştir. Sonrasında kendisine umuma mahsus pasaport düzenlenmesini talep eden başvurucunun bu talebi reddedilmiştir. Yargılama sürecinde verilen kararlarda başvurucuya pasaport verilmemesinin idarenin takdir hakkı kapsamında kaldığı belirtilmiş ancak idarenin takdirinin dayanaklarına ya da başvurucunun somut durumu ile yurt dışı çıkış yasağı arasındaki bağlantıya dair bir değerlendirme yapılmamıştır. Anılan kararlarda ilgili mevzuata atıf yapılarak OHAL'in devam ettiği belirtmekle yetinilmiş, başvurucunun yargılandığı suçtan beraat ettiği ve hakkında yargısal tedbir bulunmadığı tartışılmadan soyut gerekçelerle davanın reddine karar verilmiştir.

15. Ayrıca derece mahkemelerinin kararlarında ilgili mevzuat gözetilmek suretiyle başvurucunun pasaport veya seyahat vesikası verilmesi yasak olan kişiler arasında bulunup bulunmadığına ilişkin bir değerlendirme yapılmadığı görülmektedir. Derece mahkemelerince davanın sonucuna etkili olabilecek bu husus hakkında ilgili ve yeterli bir gerekçe ortaya konulmamış, başvurucunun umuma mahsus pasaport düzenlenmesi talebinin reddedilmesi şeklinde ortaya çıkan maddi olaya ilişkin hukuksal düzenlemeler, derece mahkemeleri tarafından kurulan hüküm ile bağlantılandırılmamıştır.

16. Sonuç olarak başvurucu hakkında yurt dışına çıkış yasağı öngören bir mahkeme kararının mevcut olmadığı, bu konuda derece mahkemelerinin de ayrıca araştırma yaparak değerlendirmede bulunmadığı, dolayısıyla başvurucunun hangi eylemleri ya da ilişkileri nedeniyle yurt dışına çıkışının engellendiğinin yetersiz inceleme ve gerekçe nedeniyle belirsizliğini koruduğu görülmüştür. Başvurucunun uyuşmazlığın çözümü için esaslı nitelikteki iddia ve itirazları derece mahkemelerince konu ile ilgili makul ve yeterli bir gerekçeyle karşılanmamıştır. Bu şekilde geçici olması öngörülen bir tedbirin uzun süre devam ettirilmesine sebep olunduğu anlaşılmıştır. Bu sebeple yargılama süreci bir bütün olarak değerlendirildiğinde başvurucunun gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

18. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile 2.500.000 TL maddi ve 2.500.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

19. Başvurucu hakkındaki pasaport tahdidinin kaldırıldığı gözetildiğinde yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır.

20. İhlalin tespitinin yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.

21. Dosyadaki belgelerden başvurucunun 364,60 TL harç ödediği ve ayrıca bireysel başvurunun -sonradan vekillikten azledilen- avukatı vasıtasıyla yapıldığı anlaşılmaktadır. Başvurucunun dosyaya vekillikten azil dilekçesi sunmasıyla Av. Erdem Tuğra ile arasındaki vekâlet ilişkisi sona ermiş olsa da bireysel başvurunun avukat aracılığıyla yapılmış olması sebebiyle, başvurucu lehine vekâlet ücretine hükmedilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Buna göre 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,

D. 364,60 TL harç ve 9.900 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 10.264,60 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

E. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

F. Kararın bir örneğinin Adana 3. İdare Mahkemesine (E.2018/305, K.2018/1169), Konya Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesi (E.2019/827, K. 2019/1326) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 12/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.