TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

B. T. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/6258)

 

Karar Tarihi: 12/7/2023

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

M. Emin KUZ

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

Raportör

:

Mahmut ALTIN

Başvurucu

:

.

Vekili

:

Av. Osman SEÇKİN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; gerekçesiz tutuklama ve mahkûmiyete ilişkin kararların hukuki olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının, mahkûmiyete esas olarak suç oluşturmayan bazı eylemlere de dayanılması nedeniyle suç ve cezaların kanuniliği ilkesi ile haberleşme ve ifade özgürlüğünün, ByLock isimli program verilerinin belirleyici delil olarak kabul edilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının, soruşturma aşamasında el konulan paraların iade edilmemesi nedeniyle de mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu hakkında Fetullahçı Terör Örgütü/Paralel Devlet Yapılanmasına (FETÖ/PDY) üye olma suçundan başlatılan soruşturma kapsamında önce 7/3/2017 tarihinde yakalama emri çıkarılmış, 9/5/2017 tarihinde iddianame düzenlenmiştir. Sonrasında Bursa 9. Ağır Ceza Mahkemesince (Mahkeme) verilen arama kararı sonucunda elde edilen 5.580 TL ve 1.000 ABD dolarına 30/3/2018 tarihinde el konulmuştur.

3. Mahkeme 11/4/2018 tarihli duruşmada başvurucunun tutuklanmasına, 29/5/2018 tarihinde de FETÖ/PDY üye olma suçundan mahkûmiyetine ve tutukluluk hâlinin devamına karar vermiştir. Kararın gerekçesinde başvurucunun Bylock programını, örgütün talimatları doğrultusunda, örgütsel haberleşmede kullanmak amacıyla telefonuna yüklemiş olduğu belirtilmiştir. Mahkeme, mahkûmiyet gerekçesinde özellikle başvurucunun FETÖ/PDY içerisinde faaliyet yürüttüğüne ilişkin beyanda bulunan tanık anlatımlarına ve Bylock programı mesaj içeriklerine dayanmıştır.

4. Başvurucu, karara karşı istinaf talebinde bulunmuştur. Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 2. Ceza Dairesi (Daire) 23/10/2018 tarihinde istinaf talebini esastan reddetmiştir. (Kapatılan) Yargıtay 16. Ceza Dairesi, esastan ret kararını 24/9/2019 tarihinde atıf yapılan kanun maddesi yönünden düzelterek onamıştır.

5. Kesinleşen karara istinaden başsavcılık tarafından düzenlenen müddetname başvurucuya 9/1/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Başvurucu 23/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

6. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

7. Başsavcılığın başvuru konusu paraların müsaderesini talep etmesi üzerine Mahkemece 5/5/2021 tarihli ek kararla müsadere talebinin reddiyle paraların iadesine hükmolunmuştur. Bu karar 26/5/2021 tarihinde başvurucu vekiline tebliğ edilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu soruşturma aşamasında el konulan paraların iade edilmemesinden yakınmaktadır. Bakanlık görüşünde başvurucunun paralarının kendisine iadesine yönelik verilen mahkeme kararı gözönüne alınarak başvurucunun artık mağdur sıfatının devam edip etmediği hususunun değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Başvurucu Bakanlık görüşüne karşı cevabında müsadere talebinin reddine ilişkin ek kararın başvuru konusu olmadığını, başvuru formunda dile getirdiği hakların ihlal edildiği savunulmuştur.

10. Başvuru, mülkiyet hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Anayasa Mahkemesi olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Nuray Işık (B. No: 2014/7561, 28/9/20169), Sinan Aydın Aygün (2) (B. No: 2014/922, 16/6/2016) ve Mehmet Ali Aslan (B. No: 2013/2429, 30/3/2016) kararlarında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede ceza soruşturması veya kovuşturması sırasında yargı organlarınca şüphelilerin eşyasına ya da mal varlığı değerlerine elkoyma tedbirinin uygulandığı durumlarda bunun hukuka aykırı olduğu iddialarına ilişkin olarak bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla asıl dava sonuçlanmış da olsa 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 141. maddesinde öngörülen tazminat davası açma imkânının tüketilmesi gereken etkili bir hukuk yolu olduğu sonucuna varmıştır

12. Somut olayda başvurucunun mal varlığı hakkında uygulanan elkoyma tedbirinin başvuru tarihinden sonra kaldırıldığı görülmektedir. Dolayısıyla elkoyma tedbiri nedeniyle uğranılan zararların giderimi bakımından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde belirtilen dava yolunun başvurucunun durumuna uygun, telafi kabiliyetini haiz, etkili bir hukuk yolu olduğu ve bu olağan başvuru yolu tüketilmeden yapılan bireysel başvurunun incelenmesinin bireysel başvurunun ikincillik niteliği ile bağdaşmadığı kanaatine varılmıştır.

13. Açıklanan gerekçelerle başvurunun diğer kabul edilebilirlik nedenleri incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

1. Suç İsnadına Bağlı Tutmaya İlişkin Şikâyetler Yönünden

14. Başvurucu, tutuklamanın ve tutukluluğun devamına ilişkin kararların hukuki olmadığını ve kararların gerekçesiz olduğunu belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

16. Anayasa Mahkemesi, Mehmet Emin Kılıç ve Mehmet Şimşek kararlarında; sulh ceza hâkimliğinin yapısı, tutuklamanın hukuki olmaması, tutukluluğun makul süreyi aşması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması, tutukluluk incelemelerinin veya tahliye taleplerinin geç ya da hiç değerlendirilmemesi gibi "bir suç isnadına bağlı olarak" tutuklulukla ilgili şikâyetleri içeren bireysel başvuruların, ilk derece mahkemesinin nihai kararını verdiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılmadığı gerekçesiyle süre aşımı olduğu sonucuna varılmıştır (Mehmet Emin Kılıç, B. No: 2013/5267, 7/3/2014, §§ 19-32; Mehmet Şimşek, B. No: 2018/10953, 22/7/2020, §§ 47-70).

17. Anılan kararlarda belirtilenlere benzer şikâyetler içeren somut başvuruda kişi hürriyeti güvenliği hakkına yönelik ihlal iddialarının süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

2. Mahkûmiyete Bağlı Tutmaya İlişkin Şikâyetler Yönünden

18. Başvurucu, hükmen tutukluluk kararına yaptığı itirazların gerekçesiz olarak reddedildiğini, hükümden sonra da tutukluluğunun devam ettiğini belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

19. Başvuru, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

20. Anayasa Mahkemesi Ç.Ö. kararında mahkûmiyete bağlı tutmanın hukuka aykırı olduğu, kanun yolu aşamasında tahliye taleplerinin veya resen tutukluluk incelemelerinin yapılmaması gibi "bir mahkûmiyete bağlı olarak" tutuklulukla ilgili şikâyetlerin açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğu sonucuna varılmıştır (Ç.Ö. [GK], B. No: 2014/5927, 19/7/2018, §§ 27-53). Benzer şikâyetler içeren somut başvuruda anılan kararda açıklanan ilkelere göre kişi hürriyeti güvenliği hakkına yönelik bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Diğer İhlal İddiaları

21. Başvurucunun ByLock isimli program verilerinin belirleyici delil olarak kabul edilmesi ile soyut gerekçelerle mahkûmiyetine karar verilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının Ferhat Kara [GK] (B. No: 2018/15231, 4/6/2020) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle; ByLock serverinin bir kopyasının verilmesi talebinin reddedilmesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasının temyiz dilekçesinde dile getirilmediği anlaşıldığından bu iddianın Adnan Şen [GK] (B. No: 2018/8903, 15/4/20219) kararı doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle; ByLock verilerini içeren dijital materyallerin mahkeme huzuruna getirtilmediği itirazı yönünden adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasının Cemal Günsel [GK] (B. No: 2016/12900, 21/1/2021 § 24) kararı doğrultusunda temellendirilmemiş şikâyet kapsamında kabul edilmesi gerektiği anlaşıldığından açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle; ByLock verilerinin elde edilme usulü yönünden haberleşme hürriyetini ihlal edildiği iddiasının Bestami Eroğlu [GK] (B. No: 2018/23077, 17/9/2020) kararı doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle; suçların ve cezaların kanuniliği ilkesinin ihlal edildiği iddiasının Muhammet Fatih Berber (B. No: 2018/13628, 11/5/2022) ve Adnan Şen kararları doğrultusunda açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Suç isnadına bağlı tutmaya ilişkin şikâyetler yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Mahkûmiyete bağlı tutmaya ilişkin şikâyetler yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

4. Diğer ihlal iddialarının kabul edilebilirlik kriterlerini karşılamaması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 12/7/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.