TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

E. İNŞAAT MÜHENDİSLİK OTOMOTİV PETROL TURİZM TARIM NAKLİYE SAN. VE TİC. LTD. ŞTİ. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2019/4772)

 

Karar Tarihi: 7/6/2023

BİRİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Hasan Tahsin GÖKCAN

Üyeler

:

Recai AKYEL

 

 

Selahaddin MENTEŞ

 

 

İrfan FİDAN

 

 

Muhterem İNCE

Raportör

:

M. Emin ŞAHİNER

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Melik MÜJDECİ

 

I. BAŞVURUNUN KONUSU

1. Başvuru, Batman-Siirt çevre yolu etrafındaki taşınmazların Şevket Başak Köprülü Kavşağı Yapım Projesi ve çalışmaları dolayısıyla değer kaybetmesi nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

II. BAŞVURU SÜRECİ

2. Başvuru 4/2/2019 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

III. OLAY VE OLGULAR

4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

5. Başvurucu, Batman ili Merkez ilçesi Tilmerç köyüne kâin 175 ada 2 ve 3 No.lu parselde yer alan arazilerin malikidir.

6. Başvurucu, taşınmazların yakınında inşa edilen köprülü kavşağın ortaya çıkardığı olumsuz etkiler sonucunda taşınmazların değer kaybettiği gerekçesiyle zararının giderilmesi için 18/10/2018 tarihinde Karayolları Genel Müdürlüğüne (İdare) başvurmuştur. Başvurunun 2/11/2018 tarihli işlemle reddi üzerine başvurucu 27/11/2018 tarihinde Batman İdare Mahkemesinde (Mahkeme) dava açmıştır. Başvurucu, kavşak yapım projesi nedeniyle değer kaybına uğradığı gerekçesiyle 1.500 TL maddi tazminatın proje tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesini istemiştir.

7. Mahkeme 18/12/2018 tarihli kararıyla davayı süre aşımı nedeniyle kesin olarak reddetmiştir. Kararın gerekçesinde özetle;

i. Şevket Başak Köprülü Kavşağı Yapım Projesi'nin 6/3/2015 tarihinde onaylandığı, 1/3/2016 tarihinde köprülü kavşağın inşasına başlandığı ve 15/5/2017 tarihinde inşası tamamlanan köprülü kavşağın hizmete açıldığı tespitinde bulunulmuştur.

ii. Mezkûr projenin 15/5/2017 tarihinde tamamlanarak köprülü kavşağın hizmete açıldığı dikkate alındığında başvurucunun eylemin idariliğini ve zararı en geç yolun hizmete açıldığı tarihte öğrendiğinin kabulü gerektiğine işaret edilmiştir. Mahkemeye göre başvurucunun projenin tamamlanarak köprülü kavşağın hizmete açıldığı 15/5/2017 tarihinden itibaren bir yıl içinde ve en geç 15/5/2018 tarihine kadar zararın karşılanması istemiyle idareye başvurması ve talebinin reddedilmesi hâlinde işlemin tebliğinden itibaren altmış gün içinde veya talebine altmış gün içinde cevap verilmeyerek talebinin reddedilmesi hâlinde takip eden altmış gün içinde dava açması gerekmektedir. Buna mukabil dava bu süreler geçirildikten sonra 18/10/2018 tarihinde yapılan başvurunun İdarece 2/11/2018 tarihinde reddedilmesi üzerine 27/11/2018 tarihinde açıldığından süre aşımı nedeniyle davanın esasının incelenmesine olanak bulunmadığı belirtilmiştir.

iii. Diğer taraftan kavşağın yapımına 31/7/2018 tarihine kadar devam edildiğine, dolayısıyla bir yıllık idari başvuru süresinin bu tarihten itibaren başlatılması gerektiğine yönelik beyanda bulunulmuş olsa da 2017/1773 Esas sayılı dosya kapsamında yapılan keşif neticesinde hazırlanan bilirkişi raporunun incelemesinden farklı tespitler edinilmiştir. Bu tespitlerden hareketle kararda; dilekçede sunulan evrakın Şevket Başak Köprülü Kavşağı bağlantı yolları ve imar yolu bağlantı köprüsü yapım işine ait olduğu, Şevket Başak Köprülü Kavşağı'nın Batman-Siirt kara yolu üzerinde daha önceki yıllarda yapımı tamamlanmış alttan geçiş sistemli Gültepe Kavşağı'nın devamında yer aldığı ve trafik akışını üstten geçiş sistemi ile sağladığı, köprülü kavşağın 15/5/2017 tarihinde trafiğe açılarak o tarihten beri kullanımda olduğu, 31/7/2018 tarihinde bittiği iddia edilen işin köprülü kavşak yapımından farklı olarak köprülü kavşağın bitişiğinde yer alan bağlantı yolları ve imar bağlantı köprüsüne ait olduğu ve işe 17/5/2017 tarihli anlaşmaya istinaden 22/5/2017 tarihinde başlandığı, köprülü kavşağın ise inşasına 1/3/2016 tarihinde başlanarak 15/5/2017 tarihinde inşaatın tamamlandığının anlaşıldığı ifade edilmiştir.

iv. Bu saptamalardan hareketle mahkeme kararında; başvurucunun mal varlığında değer kaybına yol açan eylemin köprülü kavşak yapım işi olduğu ve bu kavşağın 15/5/2017 tarihinde bitirilerek trafiğe açıldığının açık olduğu anlaşıldığından kavşak civarındaki bağlantı yollarının yapım işinin köprülü kavşak yapımının devamı gibi değerlendirilemeyeceği kanaatinde bulunulmuştur.

8. Başvurucu 4/2/2019 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

9. Başvurucu, karara karşı aynı tarihte ayrıca istinaf yoluna da başvurmuştur. İstinaf dilekçesinde başvurucu; kesin olarak verilen yerel mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, köprülü kavşak, yol ve kaldırım düzenlemesi çalışmalarının halen devam ettiği için davanın süresinde açıldığının kabulü gerektiğini ifade etmiştir.

10. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi (Bölge İdare Mahkemesi) 27/9/2019 tarihinde istinaf başvurusunu kabul ederek mahkeme kararını kaldırmış ve uyuşmazlık hakkında Mahkeme heyetince yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın gönderilmesine karar vermiştir. Karar içeriğinde, uyuşmazlık konusu parasal tutarın tek hakim tarafından çözüme kavuşturulacak uyuşmazlıklara ilişkin kanunda belirlenen parasal sınırın üstünde olması sebebiyle yargılamanın mahkeme "heyeti" tarafından yapılması gerekirken "tek hâkim" tarafından verilen istinafa konu idare mahkemesi kararında usul hükümlerine uyarlık bulunmadığı ifade edilmiştir. Karar gerekçesinde ayrıca, Mahkemece ilkin ara kararla dava konusu taşınmaz ve köprülü kavşak ile imar bağlantı yollarının/bağlantı köprüsünün renkli kalemle işaretlendiği yere ait 1/1000 ölçekli imar plan paftası temin edilerek davaya konu olan taşınmazın köprülü kavşağın yanında mı yoksa imar bağlantı yollarının/bağlantı köprüsünün yanında mı bulunduğunun saptanmasından sonra süre hususunda bir değerlendirme yapılması gerektiği belirtilmiştir.

11. Mahkeme 5/4/2022 tarihli kararıyla bu defa başvurucunun maddi tazminat isteminin kabulüne, değer kaybı olarak belirlenen 4.559.045 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte davalı idarece başvurucuya ödenmesine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde özetle; olayda bilirkişi raporu doğrultusunda kamu yararı bulunan bu hizmetten dolayı başvurucunun özel ve olağan dışı bir zararının söz konusu olduğu ve bu zararının da kusursuz sorumluluk halleri arasında bulunan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi kapsamında davalı idarece karşılanması gerektiği belirtilmiştir.

12. Karara karşı İdare ile başvurucunun Bölge İdare Mahkemesi nezdinde sırasıyla 15/4/2022 ve 25/5/2022 tarihlerinde istinaf yoluna başvurdukları, inceleme tarihi itibarıyla başvurucunun başvuru konusu davanın istinaf aşamasında derdest olduğu anlaşılmıştır.

13. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

IV. DEĞERLENDİRME

14. Başvurucu, İdare tarafından Batman-Siirt kara yolu üzerinde yapılan köprülü kavşak nedeniyle, bu yere sınır olan taşınmazlarında değer kaybı olduğundan bahisle değer kaybının giderimi için idari yargı mercii nezdinde davanın süre aşımı dolayısıyla haksız olarak usulden reddedilmesinden yakınmaktadır. Başvurucuya göre ilk derece mahkemesinin hiçbir araştırma yapmadan salt davalı kurumun beyanına göre karar vermesi haksızlık olup bu durum Mahkemenin olayda İdare lehine tutum sergilediği gerçeğine işaret etmektedir. Başvurucu sonuç olarak dava açma süresinin belirlenmesinin hatalı olduğunu, süregelen bir idari eylem olduğundan zamanaşımının söz konusu olmayacağını, idari eylem ve yargısal karar sonucu kamu külfetleri karşısında eşitliğin bozulmasına yol açıldığını ve kararın istinaf yolu kapalı biçimde kesin olarak verilmesinin haksızlık olduğunubelirterek adil yargılanma, etkili başvuru hakları ile eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

15. Genel olarak bir hakkın öngörüldüğü amaç dışında ve başkalarını zarara sokacak şekilde kullanılmasının hukuk düzenince himaye edilmeyeceğini ifade eden hakkın kötüye kullanılmasının bireysel başvuru alanında özel olarak ele alındığı açıkça görülmektedir. Bu bağlamda bireysel başvuru usulünün amacına açıkça aykırı olan ve mahkemenin başvuruyu gereği gibi değerlendirmesini engelleyen davranışların başvuru hakkının kötüye kullanılması olarak nitelendirilmesi mümkündür (S.Ö., B. No: 2013/7087, 18/9/2014, § 28; Mehmet Güven Ulusoy [GK], B. No: 2013/1013, 2/7/2015, § 31). Bu kapsamda özellikle mahkemeyi yanıltmak amacıyla gerçek olmayan maddi vakıalara dayanılması veya bu nitelikte bilgi ve belge sunulması, başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi verilmemesi, başvurunun değerlendirilmesi sürecinde vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmeler hakkında mahkemenin bilgilendirilmemesi suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasının engellenmesi, medeni ve meşru eleştiri sınırları saklı kalmak kaydıyla bireysel başvuru amacıyla bağdaşmayacak surette hakaret, tehdit veya tahrik edici bir üslup kullanılmasıyla söz konusu başvuru yolu kapsamında ihlalin tespiti ile ihlal ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin amaçla bağdaşmayacak surette içeriksiz bir başvuruda bulunulması durumunda başvuru hakkının kötüye kullanıldığı kabul edilebilecektir (S.Ö., § 29; Mehmet Güven Ulusoy, § 32).

16. UYAP üzerinden yapılan araştırmada somut olayda başvurucunun başvuru formunda yerel mahkeme kararının istinaf yolu kapalı biçimde kesin olarak verilmesinden şikâyetçi olmakla birlikte bireysel başvuruda bulunduğu tarih itibarıyla istinaf yoluna da başvurduğu ve Bölge İdare Mahkemesince istinaf başvurusunun kabul edilmek suretiyle Mahkeme kararının kaldırılıp uyuşmazlık hakkında yeniden karar verilmek üzere dosyanın Mahkemeye gönderilmesine karar verildiği anlaşılmıştır. Akabinde de Mahkemece bu defa başvurucunun maddi tazminat isteminin kabulüne, değer kaybı olarak belirlenen 4.559.045 TL maddi tazminatın yasal faizi ile birlikte başvurucuya ödenmesine karar verilmiştir. Ancak başvurucu, Anayasa Mahkemesini bu konuda bilgilendirmemiştir.

17. Başvurucunun köprülü kavşak ve yapım faaliyetleri nedeniyle taşınmazlarının değer kaybına uğradığından, bu değer kaybının tazmini talebiyle açılan davanın Mahkemece hatalı değerlendirmeyle süre aşımından dolayı reddedildiğinden ve kesin olarak verilen bu karara karşı istinaf yoluna başvurulamadığından şikâyet edilen başvuruda, istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince kararın kaldırılması, Mahkemenin yeni kararıyla bu defa başvurucunun zararının karşılanarak maddi tazminata hükmedilmesi, başvurucunun mağdur statüsünün değerlendirilmesi bakımından oldukça önem taşımaktadır. Kesin karara karşı istinaf yoluna başvurulabilmesi ve uğranıldığı iddia olunan zararın giderilmesi olgularının değerlendirilmesi sonucunda bazı şikâyetler yönünden başvurucuların mağdur statüsünün hitama erdiği sonucuna ulaşılabilecek ve başvurunun düşmesine karar verilebilecektir. Başvurucu, bireysel başvuru formunda başvuruyla ilgili koşullarda herhangi bir değişiklik meydana geldiğinde bunu Anayasa Mahkemesine bildireceğini beyan etmesine rağmen Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) 59. maddesinin (5) numaralı fıkrasında belirtilen yükümlülüklerine açıkça aykırı bir şekilde, yukarıda belirtilen olguya ilişkin olarak herhangi bir bildirimde bulunmamıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle başvurucunun başvurunun değerlendirilmesi noktasında esaslı olan bir unsur hakkında bilgi vermediği, bu süreçte vuku bulan ve söz konusu değerlendirmeyi etkileyecek nitelikte yeni ve önemli gelişmelerle ilgili olarak Anayasa Mahkemesini bilgilendirmemek suretiyle başvuru hakkında doğru bir kanaat oluşturulmasını engellediği anlaşıldığından başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekir.

19. Bu durumda başvurucu aleyhine Anayasa Mahkemesini yanıltıcı nitelikte başvuru yapması nedeniyle 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 51. maddesi ve İçtüzük’ün 83. maddesi uyarınca takdiren 2.000 TL disiplin para cezasına hükmedilmesi gerekir.

V. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Başvurunun başvuru hakkının kötüye kullanılması nedeniyle REDDİNE,

B. 6216 sayılı Kanun'un 51. maddesi ve Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün 83. maddesi uyarınca başvurucunun 2.000,00 TL disiplin para cezası ile CEZALANDIRILMASINA,

C. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 7/6/2023 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.