TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

GÜLTEN DOYGUN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/22679)

 

Karar Tarihi: 3/4/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Tuğçe TAKCI

Başvurucu

:

Gülten DOYGUN

Vekili

:

Av. Burhanettin BEŞER

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hukuka aykırı gözaltı tedbiri dolayısıyla açılan davada ödenen tazminatın yetersiz olması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucu, hakkında PKK/KCK silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yürütülen soruşturma kapsamında 8/12/2016 tarihinde gözaltına alınmış; 20/12/2016 tarihinde serbest bırakılmıştır.

3. Başvurucu hakkında müsnet suçtan yürütülen yargılamanın sonucunda Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 18/9/2019 tarihli kararıyla başvurucunun eyleminin sabit olmaması nedeniyle beraatine karar verilmiştir. Kararda; başvurucunun örgüt içinde çeşitlilik ve süreklilik arz eden bir eyleminin tespit edilemediği, örgütün hiyerarşik yapısı içine girdiğine, örgüt ile arasında üyelik için gerekli bulunan organik bağın kurulduğuna dair mahkûmiyete esas teşkil edecek delil bulunmadığı belirtilmiştir. Karara karşı başvurucu yönünden kanun yoluna başvurulmamış ve karar kesinleşmiştir.

4. Beraat kararının kesinleşmesi sonrasında başvurucu, hukuka aykırı olarak gözaltında tutulduğunu belirterek 10.000 TL manevi, 1.000 TL maddi tazminatın ödenmesi talebiyle 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 141. maddesi uyarınca dava açmıştır.

5. Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesi (Ağır Ceza Mahkemesi) 21/1/2020 tarihinde başvurucunun maddi ve manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 520,39 TL maddi tazminat ile 650 TL manevi tazminatın ödenmesine karar vermiştir. Ağır Ceza Mahkemesi "...üzerine atılı eylem nedeniyle 08/12/2016 - 20/12/2016 tarihleri arasında gözaltında kaldığı, bahse konu ceza dosyasında 18/09/2019 tarihinde sanık hakkında üzerine atılı eylem nedeniyle beraatine karar verildiği, kararın 26/09/2019 tarihinde kesinleştiği, kesinleşme işleminin 30/09/2019 tarihinde yapıldığı, gözaltında kalınan sürenin mahsup edildiğine dair bir bilgiye ulaşılamadığı..." gerekçesine dayanmıştır.

6. Başvurucunun istinaf kanun yolu başvurusu Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9. Ceza Dairesi tarafından 11/6/2020 tarihinde esastan kesin olarak reddedilmiştir.

7. Başvurucu, nihai kararı 17/6/2020 tarihinde öğrendiğini bildirmiş ve 7/7/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu, hukuka aykırı olarak gözaltında tutulması nedeniyle hükmedilen manevi tazminatın yeterli olmadığını belirterek kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı ile adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvurucunun söz konusu iddiası bakımından 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (a) bendi uyarınca tazminat davası açıp açmadığının başvurunun kabul edilebilirliğine dair yapılacak incelemede gözetilmesi gerektiği, ayrıca Ağır Ceza Mahkemesince tazminata hükmedilmiş olmasının somut olayın şartları da gözetilerek gözaltı işleminin hukuka aykırı olduğunun da tespit edildiği anlamına gelmeyeceği belirtilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvurunun bu kısmı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenmiştir.

11. Açıkça dayanaktan yoksun olmayıp kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun bu kısmının kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

12. Anayasa Mahkemesi Gülseren Çıtak ([GK], B. No: 2020/1554, 27/4/2023) kararıyla içtihat değişikliğine gitmiş, haklarında kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararı verilenlerin 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinde öngörülen tazminat yolunu tükettikten sonra yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmadığı ve ödenen tazminatın yetersiz olduğu iddiasıyla yaptıkları bireysel başvurularda başvuru yollarının tüketilmiş kabul edilebilmesi için yalnızca 5271 sayılı Kanun'un 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi kapsamında bir tazminat davasının açılmasının yeterli olacağı sonucuna varmıştır. Zira bu hükümle yakalama, gözaltı ve tutuklamanın daha sonra verilen kovuşturmaya yer olmadığı veya beraat kararıyla hukuka aykırı hâle geldiğinin kabul edildiğini, dolayısıyla 141. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (e) bendi uyarınca açılan tazminat davalarının Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında olduğunu değerlendirmiştir. Bu çerçevede bu bent kapsamında açılan davalarda hukuka aykırılık kanun gereğince kabul edildiğinden ağır ceza mahkemesince bu bende dayanılarak tazminat ödenmesi durumunda Anayasa’nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrası kapsamında yapılacak inceleme tazminat miktarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (Gülseren Çıtak, §§ 36-38).

13. Somut başvuruda da Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ihlal tespiti yapılmış ve bir miktar tazminata hükmedilmiş olmakla başvuruda yapılacak inceleme, hükmedilen tazminat miktarlarının yeterli olup olmadığını belirlemekle sınırlı olacaktır (M.E., B. No: 2018/696, 9/5/2019, § 47).

14. Derece mahkemelerinin tazminat için somut olayın şartlarına göre takdir yetkisi bulunmakla birlikte meydana gelen ihlalle orantılı olmayan önemsiz miktarda bir tazminat Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasına aykırı olacaktır. Öte yandan tazminat miktarı Anayasa Mahkemesinin benzer davalarda verdiği tazminat miktarına göre kayda değer ölçüde düşük olmamalıdır. Bununla birlikte hükmedilen miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği tazminat miktarından düşük olması tek başına Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiği anlamına gelmez. Tazminatın Anayasa'nın 19. maddesinin dokuzuncu fıkrasıyla uyumlu olup olmadığını değerlendirirken somut olayın kendine özgü şartlarının dikkate alınması gerekir (M.E., § 48).

15. Bunun yanında manevi tazminat miktarının yeterli olup olmadığı belirlenirken tazminata karar veren derece mahkemesinin karar tarihinde Anayasa Mahkemesinin benzer başvurular üzerine verdiği veya verebileceği tazminat miktarına göre bir karşılaştırma yapılacaktır. Anayasa Mahkemesince yakalama, gözaltı veya tutuklamanın hukuki olmaması nedeniyle manevi tazminata hükmedilirken kişinin sosyal ve ekonomik durumu, mesleki ve toplumsal konumu, üzerine atılı suçun niteliği, koruma tedbirine neden olan olayın cereyan tarzı, tedbirin kişinin üzerinde bıraktığı olumsuz etkiler ve tedbirin süresi, tedbir nedeniyle meydana gelen ihlalin ağırlığı dikkate alınmaktadır (bkz. Siyami Hıdıroğlu [GK] B. No: 2018/11489, 11/1/2024,§ 35).

16. Somut başvuruya konu tazminat davasını inceleyen Ağır Ceza Mahkemesi başvurucunun 12 gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle gelir durumuna ilişkin herhangi bir evrak ibraz etmemesi ve vekilinin asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmasına dair beyanı bulunmasından asgari ücret temel alınarak hesaplama yapmış ve başvurucuya 520,39 TL maddi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Bu veriler ışığında belirlenen maddi tazminat miktarının davanın şartlarında orantısız olduğu söylenemeyecektir.

17. Öte yandan Ağır Ceza Mahkemesi beraat kararıyla sona eren yargılamaya esas teşkil eden soruşturma sırasında başvurucunun 12 gün süreyle gözaltında tutulması nedeniyle 650 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetmiştir. Bu miktarın Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda ödenmesine hükmettiği ya da hükmedebileceği tazminat miktarına göre düşük olduğu ortadadır (Anayasa Mahkemesinin gözaltı tedbirinin hukukiliği ile ilgili iddialarda bir günlük gözaltı süresi için hükmettiği tazminat miktarı derece mahkemesinin karar tarihi olan 2020 yılı için günlük asgari 600 TL, 2024 yılı için ise günlük asgari 2.970 TL'dir) Anayasa Mahkemesinin benzer durumlarda verilmesine hükmettiği veya hükmedebileceği tazminat miktarıyla aynı olması gerekmemekle birlikte tazminat miktarının somut olayın şartlarında tazminat hakkının özünü zayıflatacak kadar düşük olduğu sonucuna varılmıştır.

18. Açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

19. Başvurucu; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ve 50.000 TL maddi, 150.000 TL manevi tazminat ödenmesi talebinde bulunmuştur.

20. Anayasa'nın 19. maddesinin -üçüncü fıkrasıyla bağlantılı olarak- dokuzuncu fıkrasının ihlal edildiğine karar verilmiştir. Bu itibarla ihlalin mahkeme kararından kaynaklandığı anlaşılmıştır. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

21. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılamanın yeterli bir giderim sağlayacağı anlaşıldığından tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. Anayasa'nın 19. maddesinde güvence altına alınan kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin ihlalin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Diyarbakır 2. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2019/442, K.2020/23) GÖNDERİLMESİNE,

D. Tazminat talebinin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 18.800 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 19.246,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 3/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.