TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FATMA AKKIN BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/26430)

 

Karar Tarihi: 3/4/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Basri BAĞCI

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Şeyda Nur ÜN

Başvurucu

:

Fatma AKKIN

Vekili

:

Av. Metin İRİZ

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, meslekten ihraç edilen başvurucunun hakkında yürütülen idari soruşturma dosyası ile ilgili olarak yargısal süreçlerde kullanmak üzere bilgi edinme talebinin reddedilmesi nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. 1972 doğumlu olan başvurucu, İstanbul Gaziosmanpaşa Ülkü Ortaokulunda okul öncesi öğretmeni olarak görev yaparken 7/2/2017 tarihli ve 29972 mükerrer sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 686 sayılı Olağanüstü Hâl Kapsamında Bazı Tedbirler Alınması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (686 sayılı KHK) ile kamu görevinden çıkarılmıştır [olağanüstü hâl (OHAL) dönemi ve bu dönemde kamu görevinden çıkarmaya yönelik tedbirler hakkında detaylı bilgi için bkz. Aydın Yavuz ve diğerleri [GK], B. No: 2016/22169, 20/6/2017, §§ 12-25, 56-60].

3. Başvurucu, kamu görevinden çıkarılmasına dair hakkındaki idari soruşturma dosyasının bir örneğinin 9/10/2003 tarihli ve 4982 sayılı Bilgi Edinme Hakkı Kanunu kapsamında tarafına verilmesi talebiyle 14/9/2018 tarihinde Millî Eğitim Bakanlığına (MEB/İdare) başvuru yapmıştır. Başvurucunun talebine ilgili İdare tarafından herhangi bir cevap verilmemiştir.

4. Başvurucu İdarenin talebine cevap vermemesi şeklindeki zımni ret işleminin iptali talebiyle dava açmıştır. Davanın görüldüğü İstanbul 11. İdare Mahkemesi 23/5/2019 tarihinde davanın reddine karar vermiştir. Kararın istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi 19/11/2019 tarihinde "dava dosyasının yetkili Ankara İdare Mahkemesine gönderilmesi gerektiği" gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne karar vermiş, akabinde İstanbul 11. İdare Mahkemesi 29/1/2020 tarihinde davanın yetki yönünden reddine karar vermiştir.

5. Dosyanın yetkili idare mahkemesine gönderilmesi üzerine davanın görüldüğü Ankara 10. İdare Mahkemesi 5/3/2020 tarihinde "Olağanüstü hal kapsamında düzenlenen kanun hükmünde kararnameler ile tesis edilen işlemlere ilişkin başvuruları incelemek üzere Olağanüstü Hal İşlemleri İnceleme Komisyonunun kurulmasına karar verildiği, davalı idarece 14/02/2019 havale tarihli savunmada dilekçesinde ise davacı ile ilgili olarak OHAL Komisyonu tarafından Bakanlığa ulaşmış bilgi ve belgenin bulunmadığı ifade edildiği, dolayısıyla davacıya belge verilebilmesi için öncelikle dosyasının davalı idareye ulaşması gerektiği açık olup gelinen aşamada davalı idare nezninde henüz herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından, davacının bu yöndeki isteminin cevap verilmemek suretiyle zımnen reddine yönelik tesis edilen dava konusu işlemde hukuka ve mevzuata aykırılık bulunmadığı" gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir.

6. Kararın istinaf edilmesi üzerine Ankara Bölge İdare Mahkemesi 12. İdari Dava Dairesi 24/6/2020 tarihinde "kararın usul ve yasaya uygun olduğu" gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

7. Başvurucu, nihai hükmü 14/7/2020 tarihinde öğrendikten sonra 5/8/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucu; kamu görevinden çıkarılmasına yönelik MEB tarafından hazırlanan idari soruşturma dosyasının içeriğini bilmediğini, idari ve yargısal süreçlerde kullanmak üzere kurumundan dosyasını istemesine karşın hukuki bir gerekçe olmaksızın bilgi ve belgelerin kendisine verilmediğini ve savunma imkânından mahrum kaldığını iddia etmiştir. Başvurucu, ayrıca hakkındaki idari soruşturma dosyasına ulaşamaması nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile ayrımcılık yasağının da ihlal edildiğini iddia etmiştir.

10. Bakanlık görüşünde; başvurucunun mağdur sıfatının bulunmadığı, aynı zamanda bilgi edinme talebine konu bilgi yönünden konu bakımından yetkinin bulunmadığı ve bu nedenlerle kabul edilemezlik kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.

11. Başvuru, ifade özgürlüğü kapsamında incelenmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, Yaman Akdeniz ([GK] B. No: 2016/6815, 15/2/2023) kararında bilgi edinme hakkı kapsamında resmî makamlardan talep edilen bilgi ve belgelerin hangi durumlarda Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülmeye uygun olduğunu incelemiştir. Anayasa'nın 26. maddesinin kişilere resmî makamlarca tutulan bilgiye ulaşma şeklinde genel bir hak tanıdığı, devlete de elindeki veri ve belgelerle ilgili bilgi verme ve/veya talep edilen bilgiyi toplama yükümlülüğü yüklediği şeklinde anlaşılamayacağını, bununla birlikte kesin nitelikteki bir yargı kararıyla devlete bilgi verme yükümlülüğü yüklenmesi ve resmî makamlarca tutulan verilere erişimin düşüncenin açıklanması özgürlüğünün kullanılmasında araçsal bir işlev üstlenmesi olmak üzere iki durumda bilgi edinme talebinin reddedilmesinin ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahaleye yol açabileceğini kabul eden AİHM içtihadını gözönünde bulundurmamak için bir neden görmediğini açıklamıştır (aynı kararda bkz. § 52).

13. Anayasa'nın 26. maddesinde devlete bilgi verme ödevi yükleyen ilk durumla ilgili bir tereddüt bulunmamakla beraber ikinci durumun açıklığa kavuşturulmasına ihtiyaç olduğunu belirten Anayasa Mahkemesi, somut olayın şartları esas alınarak yapılacak değerlendirmede dört kriterin sağlanması hâlinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün kullanılmasının bir aracı olduğu sonucuna ulaşılacağını belirtmiştir. Buna göre;

i. Bilgi Edinme Talebinin Amacı: Kamu kurumları tarafından tutulan bilgiye erişim düşüncenin açıklanması amacının bir ön şartı olmalıdır. Bu bağlamda talep edilen bilginin, gazetecilik faaliyetlerinde veya kamusal tartışma platformu oluşturan diğer faaliyetlerin hazırlık aşaması olan düşüncenin oluşumu sürecinde faydalanılmak üzere ulaşılması gerekli bir araç olduğunun ortaya konulması gerekir.

ii. Talep Edilen Bilginin Niteliği: Talep edilen bilginin niteliğinin kamu yararı testini geçiyor olması gerekir. Bu bağlamda resmî makamlarca tutulan ve kişinin kendisi hakkında olan bilgiye erişim talepleri ile kişinin kendisi hakkında olmamakla birlikte kamu yararı amacı da taşımayan bilgiye erişim talepleri başvuruculara Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında bir hak tanımaz. Ancak kamu yararını ilgilendiren, kamuya menfaat sağlayacak meselelere ilişkin bilgi taleplerinde bilgi edinme hakkının ifade özgürlüğünün gerçekleştirilmesinde başvurulan bir araç işlevi gördüğü kabul edilebilir.

iii. Bilgi Edinme Talebinde Bulunan Kişinin Kimliği: Bilgi edinme talebinde bulunan kişinin kamuoyunun bilgilendirilmesi konusundaki rolünün özel bir önem taşıması gerekir.

iv. Talep Edilen Bilginin Mevcudiyeti: Anayasa'nın 26. maddesi resmî makamlara bilgi ve veri toplama yükümlülüğü yüklememektedir. Bu nedenle ancak hazır ve kullanılabilir olan bilgiye erişim taleplerinin reddi ifade özgürlüğüne yönelik bir müdahale oluşturabilir (daha ayrıntılı değerlendirmeler için aynı kararda bkz. § 53).

14. Somut olayda başvurucu kamu görevinden çıkarılmasına yönelik bağlı bulunduğu İdare tarafından hazırlanan idari soruşturma dosyasına dair bilgi talebinde bulunmuştur. Bu aşamada öncelikle başvurucunun bilgi edinme talebinin Anayasa'nın 26. maddesi kapsamında görülmeye uygun olup olmadığına yönelik olarak talep edilen bilginin mevcudiyetinin, başka bir ifadeyle hazır ve kullanılabilir olup olmadığının değerlendirilmesi gerekir. Başvurucunun söz konusu talebine İdare herhangi bir cevap vermemiş, başvurucu da idari yargı yoluna başvurarak zımni ret işleminin iptali için dava açmıştır. Yargılama aşamasında davalı İdare cevap dilekçesinde; başvurucunun kamu görevinden çıkarılması bir soruşturma sonucuna dayanmadığından başvurucu hakkında İdarede herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığı, OHAL Komisyonundan da İdareye ulaşan herhangi bir bilgi ve belge olmadığı belirtilmiştir. İdare Mahkemesi de kararında davalı İdare nezdinde henüz herhangi bir bilgi ve belge bulunmadığından davanın reddine karar vermiştir. Bu kapsamda başvurucunun talep ettiği bilginin ilgili İdarede hazır ve kullanılabilir bir şekilde mevcut olduğunu söylemek mümkün görünmemektedir. Kaldı ki hakkındaki idari soruşturma dosyasının İdarede mevcut olmaması da başvurucunun kamu görevinden çıkarılmasına yönelik açacağı idari ve yargısal süreçlerde kullanabileceği bir olgu kapsamındadır. Nihai olarak yukarıda açıklandığı şekliyle başvurucunun idareden istediği bilgilerin istem anında idare nezdinde mevcut olmadığı anlaşıldığından başvurucunun ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olduğu görülmektedir.

15. Açıklanan gerekçelerle başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. İfade özgürlüğünün ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 3/4/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.