TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

A. K. BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/27926)

 

Karar Tarihi: 17/12/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

 

 

Metin KIRATLI

Raportör

:

Hilmi Can TURAN

Başvurucu

:

Vekili

:

Av. Fikret Gökberk OSMANAĞAOĞLU

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru 8/3/2012 tarihli ve 6284 sayılı Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun uyarınca verilen tedbir kararına yönelik esaslı iddiaların itiraz mercii tarafından karşılanmaması nedeniyle gerekçeli karar hakkının, lehine tedbir kararı verilen hakkında "şiddet mağduru" ifadesinin kullanılması nedeniyle şeref ve itibar hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu ile eşi arasındaki boşanma davası derdest iken başvurucun eşi T.K. tarafından 6284 sayılı Kanun uyarınca başvurucu aleyhine tedbir talep edilmiş, Mahkeme tedbir talebinin kabulüne karar vermiştir. Başvurucunun karara karşı yaptığı itiraz kesin olarak reddedilmiştir. İtiraz merciinin gerekçesinde taraflar arasında boşanma davası ve husumet devam ettiğinden verilen tedbir kararlarının 6284 sayılı Kanun'un 8. maddesinin (6) numaralı fıkrası gereğince güvenlik tedbiri olarak verildiği ifade edilmiştir.

3. Başvurucu, nihai hükmü 10/8/2020 tarihinde öğrendikten sonra 9/9/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına gönderilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

4. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer iddiaları Salih Söylemezoğlu (B. No: 2013/3758, 6/1/2016) ve Erdal Türkmen (B. No: 2016/2100, 4/4/2019) ve S.M. ([GK] B. No: 2016/6038, 20/6/2019) kararlarında incelemiş; uygulanacak ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararlarda Anayasa Mahkemesi, Anayasa'da güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkı gereği itiraz merciince başvurucuların beyan ve delillerinin etkili bir şekilde karşılanması gerektiğini belirterek söz konusu yükümlülüğün yerine getirilmemesi nedeniyle başvurucuların gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine hükmetmiştir.

5. Somut olayda başvurucu aleyhine verilen tedbir kararına karşı verdiği itiraz dilekçesinde hakkında iddia edilen agresif tutumların şiddet derecesindeki fiillerin gerçek dışı olduğunu, tedbir talep edenin şiddet mağduru olmadığını, şiddetin var olduğuna yönelik kanaate nasıl ulaşıldığına dair mahkeme gerekçesinde bir açıklama yapılmadığını iddia etmiştir. Mahkeme kararında başvurucunun iddialarıyla ilgili bir gerekçe ortaya konulmamış ve somutlaştırma yapılmamış, itiraz mercii de bu hususa ilişkin bir değerlendirme yapmamıştır. Bu nedenle yukarıda anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır.

6. Açıklanan nedenle başvurucunun Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Şeref ve İtibar Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia

7. Başvurucu gerekçesiz şekilde lehine tedbir kararı verilentarafın şiddet mağduru olduğu ifade edilmek şiddetin gerçekleştirildiği olgusunun ön plana çıkardığını bu bağlamda şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

8. Anayasa Mahkemesi, şeref ve itibar hakkı yönünden olay ve olguları somut başvuru ile benzer iddiaları S.M. ([GK] (B. No: 2016/6038, 20/6/2019) ve T.K. (B. No: 2017/27041, 11/12/2019) kararlarında incelemiş ve uygulanacak ilkeleri belirlemiştir. Anılan kararlarda Anayasa Mahkemesi, şiddet uygulayan tabirinin bu nitelikteki tedbir kararlarında şablon olarak kullanılması yerine her somut olay çerçevesinde mahkeme veya diğer adli makamlarca değerlendirilerek titiz bir yaklaşım sergilenmesi gerektiğini, kanunda şiddet uygulayan kavramı yer almakta ise de bu tabirin her olayda uygulayıcılar tarafından kullanılmasını zorunlu kılan bir hüküm bulunmadığını belirtmiştir. Nitekim mahkemeler ve ilgili makamlar tarafından verilen bazı tedbir kararlarında şiddet uygulayan yerine şiddet uyguladığı iddia edilen, şiddet uygulama tehlikesi bulunduğu iddia edilen ya da aleyhine tedbir istenen gibi başka uygun tabirlerin kullanıldığı da görülmektedir. Uygulama açısından genel anlamda şiddet uygulayan ibaresinin kişinin maddi ve manevi varlığını etkileyebilecek nitelikte sorunlu bir tabir olduğu görülmektedir.

9. 6284 sayılı Kanun'un terminolojisinde şiddetin suç kavramından daha geniş bir anlam içerdiği ve şiddet mağduru kavramının şiddet uygulanmasa da uygulanma tehlikesi bulunan kişileri de kapsayan teknik bir tabir olsa bile gerekçesiz bir şekilde tedbir kararı lehine verilen kişinin şiddet mağduru olduğu ifade edilmek suretiyle başvurucunun şiddet uyguladığı yönünde intiba oluşturmuştur. Bu bağlamda somut olayın koşullarında lehine tedbir kararı verilen hakkında şiddet mağduru ifadesinin kullanılmasının başvurucunun kişilik haklarını zedeleyecek nitelikte olduğu ve şeref ve itibar hakkının korumasına ilişkin olarak devletin pozitif yükümlülüklerinin ihlal edildiği sonucuna varılmıştır.

III. GİDERİM

10. Başvurucu, ihlalin tespiti ile 10.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

11. Başvuruda tespit edilen gerekçeli karar hakkı ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği itiraz merciince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100). Ayrıca eski hâle getirme kuralı çerçevesinde ihlalin sonuçlarının bütünüyle ortadan kaldırılabilmesi için ihlalin niteliği dikkate alınarak manevi zararları karşılığında başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Şeref ve itibar hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

B. 1. Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki gerekçeli karar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

2. Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan şeref ve itibar hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Kararın bir örneğinin gerekçeli karar hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Ankara 1. Aile Mahkemesine (E.2020/3851, D. İş K.2020/4085) iletilmek üzere Ankara 20. Aile Mahkemesine(E.2020/678) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucuya net 10.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

E. 446,90 TL harç ve 30.000 TL vekâlet ücretinden oluşan toplam 30.446,90 TL yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,

F. Ödemelerin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 17/12/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.