TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

HÜSEYİN TÜRK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/32372)

 

Karar Tarihi: 19/3/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Mustafa Eyyub DEMİRBAŞ

Başvurucu

:

Hüseyin TÜRK

Vekili

:

Av. Fatma ALBAYRAK ŞAHİNKAYA

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza infaz kurumu idaresi tarafından tehlikeli tutuklu statüsü verilmesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkının, bu statüye bağlı olarak uygulanan kısıtlamaların kaldırılması için yapılan başvurunun reddiyle ilgili olarak yapılan şikâyet ve itiraz üzerine verilen kararların gerekçe içermemesi nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. FETÖ/PDY silahlı terör örgütünü kurma veya yönetme, bir suçu gizlemek veya başka bir suçun delillerini gizlemek ile anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçlarından tutuklu bulunan başvurucu, Sincan 1 Nolu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu İdare ve Gözlem Kurulunun (Kurul) verdiği 2/8/2017 tarihli kararıyla tehlikeli tutuklu statüsüne alınmış olup 22/6/2020 tarihli dilekçe ile yeni infaz düzenlemesi kapsamında söz konusu kararın tekrar değerlendirilerek iptal edilmesini ve bu karara istinaden kendisine uygulanan kısıtlamaların kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Ankara Batı 2. İnfaz Hâkimliği (İnfaz Hâkimliği) 25/6/2020 tarihli kararı ile talebi iki başlık altında incelemiştir. Başvurucunun; Kurulun 2/8/2017 tarihli kararının yeni infaz düzenlemesi kapsamında tekrar değerlendirilerek iptal edilmesi talebini şikâyetin süresinde yapılmadığı gerekçesiyle reddetmiştir. Kararın gerekçesinin ilgili kısmı şöyledir:

"...idare ve gözlem kurulunun kararının 02/08/2017 tarihinde alındığı, karar tarihinden itibaren 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanununun 5. maddesinde belirtilen işlem ve faaliyetin öğrenildiği tarihten itibaren 15 gün, herhalde kararın alındığı tarihten itibaren 30 günlük yasal süre dolduktan sonra kararın iptali istemiyle şikayet yoluna başvurulduğundan bu hususa ilişkin şikayetin yasal süresinde yapılmadığı anlaşılmakla tutuklunun bu yöndeki talebinin reddine;..."

4. İnfaz Hâkimliği, başvurucunun tehlikeli tutukluluk hâli sebebiyle uygulanan kısıtlamaların kaldırılması talebinin ise bu hususta değerlendirme yapılması ve karar verilmesi için Kurula gönderilmesine karar vermiştir.

5. Başvurucunun İnfaz Hâkimliğinin anılan kararına karşı yaptığı itiraz Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesince 10/7/2020 tarihinde reddedilmiştir. Söz konusu karar başvurucuya 16/7/2020 tarihinde tebliğ edilmiştir. Bu karara karşı başvurucunun yaptığı bir bireysel başvuru bulunmamaktadır.

6. İnfaz Hâkimliğinin, uygulanan kısıtlamaların kaldırılması talebini, bir değerlendirme yapılarak karar verilmesi için Kurula göndermesi üzerine Kurul başvurucu hakkında 2/8/2017 tarihli kararın tekrarı mahiyetindeki 10/7/2020 tarihli kararı vermiştir.

7. Başvurucunun bu karara yaptığı şikâyet, İnfaz Hâkimliğinin 18/8/2020 tarihli kararı ile reddedilmiştir. Kararın gerekçesinde, yasal düzenlemelere göre hükümlü ve tutukluların tehlikeli tutuklu/hükümlü grubuna alınmaları ve tehlikeli tutuklu grubundan çıkarılmalarına karar verme hususunda yetkili mercinin ceza infaz kurumu idare ve gözlem kurulu olduğu, tutuklunun işlediği isnat olunan suçun işleniş şekli, niteliğinin toplum içerisinde infial oluşturan bir suç olması, ayrıca cezaevi idaresinin yazısında tutuklunun kurumda barındırıldığı süre zarfında kapalı ziyaret sonrası odasına götürülürken üzerinde örgütsel not tespit edilmiş olduğu belirtilmiştir.

8. Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesine yapılan itiraz da 9/9/2020 tarihli kararla İnfaz Hâkimliğinin değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesi uygun bulunarak reddedilmiştir.

9. Başvurucu Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 9/9/2020 tarihli kararını 15/9/2020 tarihinde tarihinde öğrendikten sonra 12/10/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

10. Başvurucu, bireysel başvuru harç ve masraflarını karşılayacak geliri olmadığını beyan ederek adli yardım talebinde bulunmuştur.

II. DEĞERLENDİRME

11. Anayasa Mahkemesinin 19/3/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:

A. Adli Yardım Talebi Yönünden

12. Anayasa Mahkemesinin Mehmet Şerif Ay (B. No: 2012/1181, 17/9/2013) kararında belirtilen ilkeler dikkate alınarak geçimini önemli ölçüde güçleştirmeksizin yargılama giderlerini ödeme gücünden yoksun olduğu anlaşılan başvurucunun açıkça dayanaktan yoksun olmayan adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

B. Özgürlük ve Güvenlik Hakkının İhlal Edildiği İddiası

13. Başvurucu, ceza infaz kurumu idaresi tarafından tehlikeli tutuklu statüsü verilmesi nedeniyle özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

14. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un "Bireysel başvuru usulü" kenar başlıklı 47. maddesinin (5) numaralı fıkrasının ilgili kısmı şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten; başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir. Haklı bir mazereti nedeniyle süresi içinde başvuramayanlar, mazeretin kalktığı tarihten itibaren onbeş gün içinde ve mazeretlerini belgeleyen delillerle birlikte başvurabilirler ..."

15. Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü'nün (İçtüzük) "Başvuru süresi ve mazeret" kenar başlıklı 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası şöyledir:

"Bireysel başvurunun, başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemişse ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekir."

16. 6216 sayılı Kanun'un 47. maddesinin (5) numaralı fıkrası ile İçtüzük'ün 64. maddesinin (1) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuruların başvuru yollarının tüketildiği tarihten, başvuru yolu öngörülmemiş ise ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmektedir (Yasin Yaman, B. No: 2012/1075, 12/2/2013, §§ 18, 19). Bireysel başvurunun kabul edilebilirlik koşullarından olan başvuru süresine riayet edilmesi şartı, bireysel başvuru incelemesinin her aşamasında resen nazara alınması gereken bir başvuru koşuludur (Taner Kurban, B. No: 2013/1582, 7/11/2013, § 19). Ayrıca otuz günlük sürenin başlangıcında kanun hükmü gereği öğrenme tarihi esas alınmalıdır (Mehmet Özcan, B. No: 2019/6266, 15/1/2020, § 20).

17. Bireysel başvurunun başvuru yolu öngörülmeyen durumlarda ihlalin öğrenildiği tarihten itibaren otuz gün içinde yapılması gerekmekle birlikte başvuru süresinin başlangıç tarihinin belirlenmesi noktasında başvurucunun ihlal oluşturan işlem, eylem veya kararla ilgili yeterince bilgi sahibi olması şartı aranacaktır. Bu kapsamda ilgili nihai kararın tebliğinin öngörüldüğü hâllerde tebliğ tarihinin, tebliğ öngörülmeyen hâllerde ise başvurucunun kararın içeriğini kesin olarak öğrenebildiği tarihin esas alınması gerekir (Taner Kurban, § 21).

18. Somut olayda başvurucu, Ankara Batı 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 10/7/2020 tarihli kararını 16/7/2020 tarihinde öğrenmiştir. Ancak başvurucunun bu karara karşı bireysel başvuru yapmadığı, daha sonra şikâyet ettiği ikinci kararla birlikte ve otuz günlük bireysel başvuru süresinden sonra 12/10/2020 tarihinde bireysel başvuru yaptığı anlaşılmaktadır.

19. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, diğer kabul edilebilirlik koşulları yönünden incelenmeksizin süre aşımı nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Gerekçeli Karar Hakkının İhlal Edildiği İddiası

20. Başvurucu; itiraz mercii kararının gerekçesiz olduğunu belirterek gerekçeli karar hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

21. Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkı gerekçeli karar hakkı güvencesini de kapsamaktadır (daha geniş değerlendirme için bkz. Abdullah Topçu, B. No: 2014/8868, 19/4/2017, § 75). Nitekim Anayasa'nın 141. maddesinin üçüncü fıkrasında “Bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır.” denilerek mahkemelere kararlarını gerekçeli yazma yükümlülüğü yüklenmiştir. Mahkemelerin anılan yükümlülüğü, yargılamada ileri sürülen her türlü iddia ve savunmaya karar gerekçesinde ayrıntılı yanıt vermesi gerektiği şeklinde anlaşılamaz. Ancak mahkemeler, kendilerine sunulan tüm iddialara yanıt vermek zorunda değilse de (Yasemin Ekşi, B. No: 2013/5486, 4/12/2013, § 56) mahkemelerin davanın esas sorunlarını inceledikleri gerekçeli karardan anlaşılmalıdır.

22. Somut olayda, yapılan yargılama sonunda tarafların davanın sonucuna etkili olabilecek tüm iddia ve savunmalarının tartışılarak verilen kararda hükme ulaşılması için yeterli gerekçe bulunduğu görülmektedir (bkz. § 7). Kanun yolu incelemesi sonucunda verilen kararda, değerlendirme konusu hüküm ve gerekçesinin uygun bulunduğu dikkate alındığında gerekçeli karar hakkına yönelik bir ihlal olmadığının açık olduğu anlaşılmaktadır.

23. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının, açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. 1. Özgürlük ve güvenlik hakkının ihlal edildiği iddiasının süre aşımı nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Gerekçeli karar hakkının ihlal edildiği iddiasının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

C. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyetine neden olacağından adli yardım talebi kabul edilen başvurucunun yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMASINA 19/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.