TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

BEKİR KARA BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/3884)

 

Karar Tarihi: 2/5/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Muhammed Nuri ÖZGÜR

Başvurucu

:

Bekir KARA

Vekili

:

Av. Erdal ERCAN

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, beraat kararı verilen bir eylem hakkında ikinci kez yargılama yapılması nedeniyle aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. Başvuru, soruşturma ve kovuşturma evrelerinde gerçekleştirilen işlemler nedeniyle diğer birtakım temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiğine ilişkin şikâyetleri de içermektedir.

2. Elbistan Cumhuriyet Başsavcılığı (Başsavcılık) başlattığı soruşturma sonucunda terör örgütüne üye olma ile 7/2/2013 tarihli ve 6415 sayılı Terörizm Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun'a muhalefet suçlarından başvurucunun cezalandırılması talebiyle iddianame düzenlemiştir. Başsavcılık iddianame kapsamında başvurucunun askerî operasyonları protesto etme, terör örgütü üyelerinin cenazelerine katılma gibi örgüt eylemlerini organize ettiğini iddia etmiş; bu eylemlerin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk gösterdiğini kabul etmiştir.

3. Kahramanmaraş 3. Ağır Ceza Mahkemesi (Mahkeme) iddianameyi kabul ederek yargılamaya başlamıştır. Yargılama sonucunda Mahkeme, terör örgütünün çağrısı üzerine anma törenlerine ve gösterilere katılma, tören sırasında örgüte ait bayrak taşıma gibi başvurucuya isnat edilen fiillerin sübut bulmadığını değerlendirmiş; başvurucunun silahlı terör örgütü üyesi olma suçunu işlediğine dair yeterli delil olmadığı gerekçesiyle beraatine karar vermiştir. Karara karşı istinaf başvurusunun esastan reddedilmesiyle karar kesinleşmiştir.

4. Başsavcılık başvurucu hakkında 24/10/2019 tarihinde silahlı terör örgütüne üye olma suçundan yeni bir soruşturma başlatmış, başvurucu 3/12/2019 tarihinde tutuklanmıştır. Tutukluluk kararına itiraz 9/12/2019 tarihinde reddedilmiştir. Soruşturma sonucunda Başsavcılık 23/11/2020 tarihinde iddianame düzenlemiş; başvurucunun terör örgütünün yönlendirmesi ile ceza infaz kurumunda bulunan örgüt mensuplarına vasi olarak atandığını, örgüt mensupları ile örgüt arasında koordinasyon sağladığını, bu kişilere geliriyle orantısız miktarda para yatırdığını ifade etmiştir. Başsavcılık eylemlerin çeşitlilik ve devamlılık göstermesi nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturduğunu değerlendirmiştir.

5. Mahkeme, iddianameyi kabul ederek yargılamaya başlamış; 1/4/2020 tarihli yargılamanın ilk celsesinde başvurucuyu tahliye etmiş; yargılama sonucunda da suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle başvurucunun beraatine karar vermiştir. Davanın mükerrer olduğuna ilişkin savunmayı kararında tartışan Mahkeme, davalara konu eylemler arasında yasal kesinti bulunduğu ve ikinci davada yeni suç iddiasının mevcut olduğu gerekçesiyle davanın reddinin gerekmediğini belirtmiş; başvurucunun bir kısım hükümlüye vasi atanması, ceza infaz kurumlarının resmî kayıtlarına yansıyan ziyaretleri ve kısıtlılar hesabına para yatırması olgularının örgütsel eylemin ispatına yeterli olmadığı sonucuna ulaşmıştır.

6. Beraat kararı, kanun yoluna başvurulmaksızın 23/11/2021 tarihinde kesinleşmiştir.

7. Başvurucu, ikinci yargılama devam etmekte iken 22/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

A. Aynı Fiil Nedeniyle Yeniden Yargılanmama ve Cezalandırılmama İlkesinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; hakkında kesinleşmiş beraat hükmü verilen eylemlere yönelik yeni bir soruşturma başlatılması ve sonucunda kamu davası açılması ile yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının, masumiyet karinesi ve kanunilik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde, başvuru konusu dava ile ilk dava konusu eylemlerin farklı olduğunun, her iki yargılama sonucunda beraat kararı verildiğinin, ikinci yargılamayı yapan Mahkemenin kararında davanın mükerrer olduğuna yönelik savunmayı karşıladığının altını çizmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

10. Başvurucunun şikâyetleri adil yargılanma hakkının güvencelerinden biri olan aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama ilkesi kapsamında incelenmiştir.

11. Anayasa'da aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama (ne bis in idem) ilkesi açıkça düzenlenmemiştir. Bununla birlikte Anayasa Mahkemesi önceleri hukuk devleti ilkesinin temel ilkeleri arasında yer aldığını kabul ettiği bu ilkeyi Ünal Gökpınar ([GK], B. No: 2018/9115, 27/3/2019) kararında hukuk devleti ve hukuki güvenlik ilkesi konusundaki kendi içtihadından hareketle ve bazı uluslararası hukuk metinlerine referansla Anayasa'nın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının bir unsuru olarak görmüştür (Ünal Gökpınar, § 50). Kişilerin haklarında yürütülen ve kesinleşen bir ceza yargılaması sürecinin ardından tekrar yargılanmamalarını veya cezalandırılmamalarını güvence altına alan aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi ile adil yargılanma hakkı kapsamındaki cezai süreçler yönünden hukuki güvenliğin sağlanması amaçlanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne ek (7) No.lu Protokol’de ayrı bir hak olarak düzenlenmesine rağmen Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarında bu ilkenin adil yargılanma hakkı ile bağlantılı özel bir güvence olduğu vurgulanmıştır. Bazı uluslararası sözleşmelerde de aynı fiilden dolayı birden fazla yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesi açık bir biçimde adil yargılanma hakkının bir güvencesi olarak kabul edilmiştir (Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. [GK], B. No: 2019/40991, 23/3/2023, § 146; Ünal Gökpınar, § 49).

12. Anayasa Mahkemesi 4/11/2021 tarihli ve E.2019/4, K.2021/78 sayılı kararında konuya ilişkin uluslararası belgeleri de dikkate alarak aynı fiilden dolayı yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama ilkesini, hiç kimsenin ceza yargılamasında kesin/kesinleşmiş bir hükümle mahkûm edildiği ya da beraat ettiği bir fiilden dolayı ceza yargılaması kapsamında yeniden yargılanamayacağı veya cezalandırılamayacağı biçiminde tarif etmiştir. Söz konusu kararda bu ilkeye aykırılık sonucuna varılabilmesi için gerçekleşmesi gereken bazı koşullar ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin olması, bu sürecin kesin/kesinleşmiş mahkûmiyet veya beraat hükmüyle sonuçlanmış olması, ceza ile ilgili bir yargılama sürecinin yeniden işletilmesi, farklı yargılama süreçlerinin aynı fiile ilişkin olması ve ilkenin istisnalarından birinin olmaması şeklinde sıralanmıştır (AYM, E.2019/4, K.2021/78, 4/11/2021, § 27; Ford Otomotiv Sanayi A.Ş. § 147).

13. Somut olayda başvurucu hakkında terör örgütünün çağrısı üzerine cenazelere, anma etkinliklerine ve gösterilere katılma eylemleri nedeniyle silahlı terör örgütüne üye olma suçundan kamu davası açılmış, Mahkeme başvurucunun ispatlanan eylemlerinin bu suçu oluşturmayacağı gerekçesiyle anılan suçtan beraatine karar vermiştir. Daha sonra Başsavcılık, başvurucunun terör örgütünün yönlendirmesi ile ceza infaz kurumunda bulunan örgüt mensuplarına vasi olarak atandığı, örgüt mensupları ile örgüt arasında koordinasyon sağladığı gerekçesiyle aynı suçtan yeni bir iddianame düzenlemiştir. Bu iddianameye istinaden yapılan yargılamada Mahkeme; silahlı terör örgütüne üye olma suçuna ilişkin eylemlerin iddianame düzenlenmesi ile hukuki kesintiye uğradığı, iddianamenin düzenlenmesinden sonra gerçekleştiği iddia olunan eylemler nedeniyle açılan kamu davasının reddinin gerekmediği sonucuna ulaşmıştır. Mahkeme bu değerlendirme ile birlikte başvurucunun isnat edilen suçtan beraatine karar vermiştir. Davalara konu edilen eylemler ve Mahkemenin davanın reddi gerekmediğine yönelik değerlendirmesi dikkate alındığında her iki dava sürecine kaynaklık eden eylemlerin aynı olmadığı anlaşılmıştır. Sonuç olarak ceza yargılaması sonucunda verilen beraat kararından sonra yeni bir yargılama süreci başlatılmış ise de ikinci davaya konu eylemin ilk davaya konu eylem ile aynı olmaması nedeniyle somut olayın şartlarında aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama veya cezalandırılmama hakkının ihlal edilmediği anlaşılmıştır.

14. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Diğer İhlal İddiaları

15. Başvurucu, gizli tanık beyanlarını sorgulayamaması nedeniyle tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Başvurucu, ayrıca aynı fiile yönelik verilen beraat kararından sonra başlatılan soruşturma kapsamında tutuklanması nedeniyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğini ifade etmiştir.

16. Başvurucunun tanık sorgulama hakkının ihlal edildiği iddiasının Mustafa Kamil Uzuner ve Mustafa Kadir Gül (B. No: 2013/3371, 9/3/2016) kararı doğrultusunda kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiasının Fatma Maden (B. No: 2016/28719, 17/7/2018, § 49), Ertuğrul Raşit Benal (B. No: 2016/25245, 17/7/2018, § 42); Kamil Erdoğan (B. No: 2017/4023, 19/4/2018, §§ 39-42), Hüseyin Hançer (B. No: 2013/8319, 7/1/2016, §§ 38-40) kararları doğrultusunda başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

A. 1. Aynı fiil nedeniyle yeniden yargılanmama ve cezalandırılmama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

2. Tanık sorgulama hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

3. Suç isnadına bağlı tutmaya ilişkin şikâyetler yönünden kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucu üzerinde BIRAKILMASINA 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.