TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

FERİT ŞİMŞEK BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2020/4438)

 

Karar Tarihi: 2/5/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Basri BAĞCI

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Kenan YAŞAR

 

 

Ömer ÇINAR

Raportör

:

Ayşenur TUNCER

Başvurucu

:

Ferit ŞİMŞEK

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, hükümözlü olan başvurucuya gelen veya başvurucu tarafından gönderilen mektupların Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi'ne (UYAP) kaydedilmesi ile ailesiyle yaptığı telefon görüşmelerinin ve kapalı görüşlerin kaydedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.

2. Başvurucu, (Kapatılan) Bingöl M Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda (İnfaz Kurumu) hükümözlü olarak bulunmaktayken kendisine gelen veya kendisi tarafından gönderilen mektupların UYAP sistemine kaydedilmesi ile ailesiyle yaptığı telefon görüşmelerinin ve kapalı görüşlerin kaydedilmesi şeklindeki uygulamanın hukuka aykırılığı iddiasıyla İnfaz Kurumu Müdürlüğü İdare ve Gözlem Kurulu Başkanlığına (İdare ve Gözlem Kurulu) başvurmuştur. İdare ve Gözlem Kurulu tarafından kaydedilen verilerin imhası ile ilgili işlem yapılmadığını belirten başvurucu, özel hayata saygı hakkı kapsamında mektup ve telefon kayıtlarının arşivlenmemesi ve kayıt altına alınan verilerin silinmesi talebiyle 27/12/2019 tarihinde Bingöl İnfaz Hâkimliğine (İnfaz Hâkimliği) başvuruda bulunmuştur.

3. İnfaz Hâkimliği 6/1/2020 tarihinde itirazın reddine karar vermiştir. Kararın gerekçesinde; hükümlü ve tutuklulara yönelik Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğünün 10/10/2016 ve 28/12/2017 tarihli Genelge niteliğinde yazılarının bulunduğu belirtilmiş, ayrıca ilgili Kanun ve Tüzük maddeleri ile Anayasa Mahkemesinin 2017/24776 başvuru No.lu ve 24/5/2018 tarihli kararı gereğince Ceza İnfaz Kurumu işleminin usul ve yasaya uygun olduğuna işaret edilmiştir.

4. Başvurucu, anılan karara karşı 13/1/2020 tarihli dilekçesi ile Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesine (Ağır Ceza Mahkemesi) itirazda bulunmuştur. Ağır Ceza Mahkemesi, anılan kararda herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle 17/1/2020 tarihinde itirazın reddine kesin olarak karar vermiştir.

5. Başvurucu, nihai hükmü 22/1/2020 tarihinde öğrendikten sonra 27/1/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur. Başvurunun kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

6. Başvuru tarihinden sonra 17/6/2021 tarihli 7328 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve 13/12/2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un "Hükümlünün mektup, faks ve telgrafları alma ve gönderme hakkı" kenar başlıklı 68. maddesinin (1) ve (4) numaralı fıkralarına cümleler ve beşinci fıkra eklenmiştir. Anılan değişiklikle hükümlülerin mektuplarının kaydedilme şartları, muhafazası ve imhasına ilişkin kurallar belirlenmiştir. Buna göre kayıt işlemi, terör suçları ve örgüt kapsamında işlenen suçlar ile hükümlünün kurum güvenliği açısından tehlike arz etmesi hâliyle sınırlanmıştır. Kayıtların kural olarak hiçbir kişi ve kurumla paylaşılamayacağı, soruşturma ya da kovuşturmaya konu edilmemişse azami bir yıl süreyle saklanacağı belirtilmiş, imha süreci Cumhuriyet savcısının denetimine tabi tutulmuştur. Söz konusu kanun değişikliğinin ardından Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğünün (Genel Müdürlük) 19/1/2021 tarihli yazısı ile yeni düzenlemenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar belirlenmiştir.

7. Bunun yanında Bakanlık görüşünde; Genel Müdürlüğün "Mektup ve Faksların UYAP Sistemine Kaydedilmesi ve Silinmesi" başlıklı ve 4/8/2021 tarihli genel yazısı kapsamında otomatik olarak silme işlemi yapıldığı belirtilmiştir. Öte yandan Genel Müdürlüğün 1/6/2023 tarihli yazısında da UYAP sisteminde kayıt altına alınmış ancak herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmemiş ve kayıt üzerinden bir yıl geçmiş olan mektup, faks ve telgrafların suç grubu ve infaz durumuna bakılmaksızın Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü tarafından 29/3/2022 tarihinde silindiği bildirilmiştir. Bakanlık görüşünde bu kapsamda hâlihazırda UYAP kayıtlarında başvurana ait gelen/giden bir mektubun bulunmadığı ifade edilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

8. Ödeme gücünden yoksun olduğunu belirten başvurucunun adli yardım talebinin kabulüne karar verilmesi gerekir.

A. Mektupların UYAP'a Kaydedilmesi Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı ile Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

9. Başvurucu; kendisine gelen ve kendisinin gönderdiği mektupların kaydedilmesine ilişkin ceza infaz kurumu uygulaması nedeniyle özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

10. Bakanlık görüşünde; yapılan yasal değişiklikler sonrasında (bkz. §§ 6, 7) başvurucunun gelen giden mektup ekranında kayıtlı bir mektubunun bulunmadığı hususunun mağdur sıfatı bakımından yapılacak incelemede değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında Anayasa Mahkemesi kararlarına göre ihlal iddialarında haklı olduğunu belirterek bireysel başvuru formundaki hususları tekrar etmiştir.

11. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvurular ile benzer nitelikte olan Ümit Karaduman (B. No: 2020/20874, 2/2/2022) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede mahpusun mahrem bilgileri ile kişisel verilerinin kayıt, muhafaza ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını, uygulanmasını, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen ve keyfîliğe karşı güvenceler içeren kuralların mevcut olmadığı gerekçesiyle özel hayata saygı hakkı kapsamındaki kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda da anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

B. Telefon Görüşmelerinin Dinlenmesi ve Kayda Alınması Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı ile Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

12. Başvurucu; ailesiyle yaptığı telefon görüşmelerinin kaydedilmesine ilişkin infaz hâkimliğine yaptığı itirazın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Bakanlık görüşünde; 5275 sayılı Kanun'un 66. maddesinde hükümlünün telefon ile haberleşme hakkına ilişkin usul ve esasların ayrıntılı olarak belirlendiğine, ayrıca Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük'ün 88. maddesinde de bu kanuni düzenlemeye paralel olarak düzenleme bulunduğuna işaret etmiştir. Bu itibarla; Bakanlık somut başvuru açısından belirtilen mevzuat hükümlerinin dikkate alınması gerektiğini ifade etmiştir.

13. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Hüsamettin Uğur (2) (B. No: 2020/14791, 15/11/2023) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede kararda mahpusun tüm telefon görüşmelerinin sistematik bir şekilde kaydedilmesinin yanında kaydedilen bu telefon görüşmelerinin ne kadar süreyle sistemde saklı tutulacağı, bunların üçüncü kişilerin erişimine ve kullanımına hangi şartlarda açılacağı, infaz kurumu tarafından hangi mercilerle paylaşılabileceği ile kişisel verilerin ve mahremiyetin nasıl korunacağı hususlarında açık bir düzenlemenin mevcut olmadığı belirlenmiştir.

14. Böylelikle mahpusun mahrem kalmasını istediği bilgileri ile kişisel verileri içerebilecek görüşme kayıtlarının muhafazasını ve kullanımını içeren tedbirlerin kapsamını, uygulanmasını, idarenin takdir yetkisinin sınırlarını düzenleyen, bununla birlikte muhataplarının yetki aşımı ile keyfîliğe karşı yeteri kadar güvenceye sahip olmalarını sağlayacak nitelikte kuralların mevcut olmadığı gerekçesiyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetine yapılan müdahalenin kanuni dayanağının olmadığı sonucuna ulaşılmıştır (benzer yöndeki değerlendirme için bkz. Ümit Karaduman, § 71). Somut başvuruda da anılan kararlarda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

C. Kapalı Görüşlerin Dinlenmesi ve Kayda Alınması Nedeniyle Özel Hayata Saygı Hakkı ile Haberleşme Hürriyetinin İhlal Edildiğine İlişkin İddia

15. Başvurucu; kapalı görüşlerdeki konuşmalarının kaydedilmesine ilişkin infaz hâkimliğine yaptığı itirazın reddedilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

16. Anayasa Mahkemesi, olay ve olguları somut başvuru ile benzer nitelikte olan Eşref Köse (B. No: 2017/38098, 3/6/2020) kararında uygulanacak anayasal ilkeleri belirlemiştir. Bu çerçevede kapalı görüşlerde yapılan konuşmaların sistematik bir şekilde teknik araçla dinlenmesi ve kaydedilmesinin şartlarının kanunla düzenlenmediği gerekçesiyle haberleşme hürriyeti ile özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği sonucuna ulaşmıştır. Somut başvuruda, anılan kararda açıklanan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamaktadır. Bu doğrultuda başvurucunun Anayasa'nın 20. ve 22. maddelerinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkı ile haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

17. Başvurucu; ihlalin tespiti, ihlalin tüm sonuçlarıyla giderilmesi, yeniden yargılama yapılması ve 250.000 TL manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

18. 7328 sayılı Kanun ile getirilen düzenlemeler ve Genel Müdürlüğün 1/6/2023 tarihli yazısına istinaden UYAP'ta kayıt altına alınmış ancak herhangi bir soruşturma veya kovuşturmaya konu edilmemiş ve kayıt üzerinden bir yıl geçmiş olan mektup, faks ve telgrafların suç grubu ve infaz durumuna bakılmaksızın Bilgi İşlem Genel Müdürlüğü tarafından 29/3/2022 tarihinde silindiğinin bildirildiği anlaşılmaktadır. Bunun yanında Bakanlık görüşünde bu kapsamda hâlihazırda UYAP kayıtlarında başvurana ait gelen/giden bir mektubun bulunmadığının ifade edildiği de gözönüne alındığında; mektupların UYAP'a kaydedilmesi iddiası yönünden yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmamaktadır. Öte yandan ihlalin niteliği dikkate alınarak başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekir.

19. Başvurucu her ne kadar 4/10/2021 tarihinde tahliye edilmiş olsa da başvuru formunda ileri sürülen iddialar kapsamında başvurucunun mevcut ihlalin tüm sonuçlarıyla giderilmesi ve kayıt altındaki verilerin silinmesi talebi bulunduğu anlaşıldığından; telefon görüşmeleri ile kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Adli yardım talebinin KABULÜNE,

B. Özel hayata saygı hakkının ve haberleşme hürriyetinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

C. Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ve Anayasa’nın 22. maddesinde güvence altına alınan haberleşme hürriyetinin İHLAL EDİLDİĞİNE,

D. Kararın bir örneğinin telefon görüşmeleri ile kapalı görüşlerin dinlenmesi ve kayda alınmasına yönelik tespit edilen özel hayata saygı hakkı ve haberleşme hürriyetinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Bingöl İnfaz Hâkimliğine (E.2019/837, K.2020/8) GÖNDERİLMESİNE,

E. Başvurucuya net 30.000 TL manevi tazminat ÖDENMESİNE, tazminata ilişkin diğer taleplerin REDDİNE,

F. Ödemenin kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,

G. Kararın bir örneğinin bilgi için Bingöl 1. Ağır Ceza Mahkemesine (2020/72 D. İş) ve Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 2/5/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.