TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

MERSİN BAROSU BAŞKANLIĞI VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/1130)

 

Karar Tarihi: 7/3/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Kemal ÖZEREN

Başvurucular

:

1. Mersin Barosu Başkanlığı

 

 

2. Dokuma ve Kültür Ürünlerini Geliştirme Derneği

 

 

3. Mersin Çevre ve Doğa Derneği

Başvurucular Vekili

:

Av. Semra KABASAKAL

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru; çevresel etki değerlendirmesi olumlu kararı verilmesi nedeniyle özel hayata saygı hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurucular; Mersin'in Aydıncık ilçesi sınırları içinde yapılması planlanan Kültür Balıkçılığı Projesi (proje) için verilen Çevresel Etki Değerlendirilmesi (ÇED) olumlu kararının iptaline karar verilmesi talebiyle Mersin 1. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır.

3. Dava dilekçesinde başvurucular ÇED raporunun özensiz şekilde hazırlandığını, anılan rapordaki pek çok veri ve bunlara bağlı yorumların bilimsellikten uzak ve dava konusu edilen işlemin hukuka ve mevzuata aykırı olduğunu ileri sürmüştür.

4. İdare Mahkemesi 17/7/2020 tarihinde davanın, başvurucu Mersin Barosu Başkanlığı bakımından ehliyet yönünden reddine, diğer davacılar bakımından ise esastan reddine karar vermiştir. Kararın davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin kısmının gerekçesinde başvurucu Mersin Barosu Başkanlığının meşru, kişisel ve güncel bir menfaatinin bulunmadığı belirtilmiştir. Kararın işin esasına yönelik gerekçesinde ise 12/9/2019 tarihli ara kararı uyarınca yerinde yapılan keşif ve bilirkişi incelemesinin sonucundan bahsedilmiştir. Neticede yapılması planlanan projenin çevreye olası etkilerinin irdelendiği ve yürürlükteki mevzuata göre bir eksiklik olmadığı hususunun bilirkişi raporu ile sabit olduğu vurgulanarak dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

5. Başvurucular bu karara karşı temyiz başvurusunda bulunmuştur. Temyiz dilekçesinde çevre sorunlarına neden olabilecek nitelikteki işlemlerde baroların menfaatinin bulunduğunun kabul edilmesi gerektiği, proje ile ilgili alınan bilirkişi raporunun yetersiz olduğu ve İdare Mahkemesince yeterli araştırma ve inceleme yapılmadan karar verildiği belirtilmiştir.

6. Danıştay Altıncı Dairesi 21/10/2020 tarihinde İdare Mahkemesi kararının ve dayandığı gerekçenin usule ve hukuka uygun olduğunu belirterek temyiz talebinin reddine ve anılan kararın onanmasına kesin olarak karar vermiştir.

7. Başvurucular nihai hükmü 3/12/2020 tarihinde öğrendikten sonra 30/12/2020 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.

8. Komisyonca başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar verilmiştir.

II. DEĞERLENDİRME

9. Başvurucular herhangi bir açıklama yapmaksızın başvuru formunun sonuç kısmında bazı anayasal haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Adalet Bakanlığı görüşünde mevzuat hükümlerine ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarına değinilerek bunların başvurucuların mağdur sıfatının olup olmadığı hususunda değerlendirilmesi gerektiği ifade edilmiştir. Başvurucular bu görüşe karşı cevap sunmamıştır.

10. Başvurunun mahiyeti gereği özel hayata saygı hakkı kapsamında değerlendirilmesi uygun görülmüştür (benzer nitelikteki değerlendirme için bkz. Binali Özkaradeniz ve diğerleri [GK], B. No: 2014/4686, 1/2/2018, § 40-46)

11. 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:

"(1) Bireysel başvuru ancak ihlale yol açtığı ileri sürülen işlem, eylem ya da ihmal nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenenler tarafından yapılabilir."

(2) Kamu tüzel kişileri bireysel başvuru yapamaz. Özel hukuk tüzel kişileri sadece tüzel kişiliğe ait haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilir."

12. 6216 sayılı Kanun'un "Bireysel başvuru hakkına sahip olanlar" kenar başlıklı 46. maddesinde kimlerin bireysel başvuru yapabileceği sayılmış olup anılan maddenin (1) numaralı fıkrasına göre bir kişinin Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunabilmesi için üç temel ön şartın birlikte bulunması gerekmektedir. Buna göre başvuruya konu edilen ve ihlale yol açtığı ileri sürülen kamu gücü eylem veya işleminden ya da ihmalinden dolayı başvurucunun güncel bir hakkının ihlal edilmesi, bu ihlalden dolayı kişinin kişisel olarak ve doğrudan etkilenmiş olması ve bunların sonucunda başvurucunun kendisinin mağdur olduğunu ileri sürmesi gerekir (Onur Doğanay, B. No: 2013/1977, 9/1/2014, § 42).

13. Bireysel başvuruda mağdur kavramı, davada menfaat veya dava ehliyeti gibi kurallardan bağımsız bir şekilde yorumlanır. Ayrıca mağdur kavramının yorumu, günümüzde toplumun koşulları ışığında değişime tabi olup bu kavram aşırı biçimcilikten uzak bir şekilde uygulanmalıdır (Tezcan Karakuş Candan ve diğerleri, B. No: 2014/5809, 10/12/2014, § 20).

14. Hukukumuzda özel hukuk tüzel kişilerinden biri olan derneklerin sadece dernek tüzel kişiliğine ait hakların ihlal edildiği gerekçesiyle bireysel başvuruda bulunabilecekleri öngörülmüştür. Anayasa Mahkemesinin yerleşik hâle gelmiş içtihadına göre ise yalnızca üyelerinin haklarını etkileyen müdahaleler nedeniyle topluluk tarafından bireysel başvuruda bulunulamayacağı kabul edilmiştir (Türk Pediatrik Onkoloji Grubu Derneği, B. No: 2012/95, 25/12/2012, §§ 20-23).

15. Bireysel başvuru formunda başvuruculardan Dokuma ve Kültür Ürünlerini Geliştirme Derneği ile Mersin Çevre ve Doğa Derneği ÇED olumlu kararının ihlale neden olduğunu ileri sürmekle birlikte bu iddia bağlamında tüzel kişiliklerinin güncel ve kişisel olarak etkilendiğine, neden ve nasıl mağdur olduğuna yönelik herhangi bir açıklama yapmamıştır. Bu nedenle tüzel kişiliklerinin doğrudan etkilenmediği ve tüzel kişiliklerine ilişkin bir hakkın ihlal edilmediği, dolayısıyla başvurucu derneklerin mağdur statüsünün olmadığı anlaşılmaktadır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Egeçep Derneği, B. No: 2015/17415, 17/4/2019, §§ 33-38). Bununla birlikte anılan ÇED olumlu kararı nedeniyle güncel ve kişisel bir hakkı doğrudan etkilenmiş olabilecek gerçek kişilerin bireysel başvuru yolunu kullanmasında mâni bir durum da bulunmamaktadır.

16. Öte yandan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrasının birinci cümlesinde kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacakları belirtilmiştir. Bu kapsamda karar organları seçimle işbaşına gelen ve kamu tüzel kişiliğini haiz kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşu olan başvurucu Mersin Barosu Başkanlığına, kamu tüzel kişilerinin bireysel başvuru yapamayacaklarını hükme bağlayan 6216 sayılı Kanun’un 46. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca bireysel başvuru yapma hakkı tanınmamıştır.

17. Açıklanan nedenlerle, kamu tüzel kişiliğine sahip olan başvurucu Mersin Barosu Başkanlığının bireysel başvuru hakkı bulunmadığından, başvurucu derneklerin ise mağdur sıfatını haiz olmadığı anlaşıldığından başvurunun, diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

III. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. Özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kişi bakımından yetkisizlik nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 7/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.