TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
HAMİT ÖZLÜK VE MEHMET AKBEL BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/24304) |
|
Karar Tarihi: 20/11/2024 |
İKİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Basri BAĞCI |
Üyeler |
: |
Engin YILDIRIM |
|
|
Rıdvan GÜLEÇ |
|
|
Kenan YAŞAR |
|
|
Ömer ÇINAR |
Raportör |
: |
Batuhan Salim YEŞİLKÖY |
Başvurucular |
: |
1. Hamit ÖZLÜK |
|
|
2. Mehmet AKBEL |
Vekili |
: |
Av. Hasan Hüseyin TAN |
I. BAŞVURUNUN ÖZETİ
1. Başvuru; polis memurlarının gerçekleştirdikleri eylemler nedeniyle kötü muamele yasağı, kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı, özel hayatın gizliliği ve mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddialarına ilişkindir.
2. Başvurucular, polis memurlarının kendilerini motosikletten düşürerek durdurduğunu ve içlerinden birinin kulak zarının patlamasına neden olarak derecede darp ettiğini iddia etmiştir. Ayrıca düşürüldükleri esnada motosikletin zarar gördüğünü, düşürüldükten sonra da gitmelerine izin verilmeyerek fiilî olarak gözaltında tutulduklarını ve bu sırada rızaları olmadan telefonları üzerinde inceleme yapıldığını ileri sürmüşlerdir.
3. Başvurucuların bireysel başvuruya konu ettiği olay hakkında, olay yerine yakın bir konumda bulunan bir kişi çağrı merkezine ihbarda bulunmuştur. İhbar tutanağına göre ihbar, 8/9/2020 günü saat 19.11.37'de gerçekleştirilmiştir (İhbar tutanağı, ihbarda bulunulduktan yaklaşık iki ay sonra, 3/11/2020 tarihinde düzenlenmiştir). Yine İhbar tutanağına göre ihbarın konusu bir işyeri önünde kavga eden ve silahla ateş eden kişilerin görülmesine ilişkindir. İhbar üzerine polis memurları olay yerine intikal etmiş ve 8/9/2020 tarihli tutanağı düzenlemiştir. Söz konusu tutanakta olay yerinde bir otomobil ve bir motosikletin bulunduğu, motosikletin yanında 25-30 yaşlarında iki kişinin beklediği, herhangi bir kavga ya da tartışma olayının görülmediği belirtilmiştir. Ayrıca tutanağa göre olay yerindeki diğer kişilere herhangi bir kavga olayını görüp görmedikleri sorulmuş ve bu kişiler polis kimliklerini göstererek narkotik şubede çalıştıklarını ve ihbar edilen olayın kendi şubelerini ilgilendirdiğini ifade etmişlerdir. Tutanakta, olay yerinde bulunan kişilerden hiçbirinin herhangi bir şikâyetinin bulunmadığı özel olarak belirtilmiştir. Bu tutanakta başvurucuların imzası bulunmamaktadır.
4. Olay yerinde bulunan ve narkotik şubede görevli olduklarını beyan eden polis memurları da olayla ilgili bir Tutanak düzenlemiştir. Tutanağa göre motosikletli iki kişinin uyuşturucu taşıdığı bilgisinin alınması üzerine bu kişilerin yakalanması için yol üzerinde uygulama yapılmış, motosiklet üzerinde seyir hâlinde görülen başvurucuların bu bilgiye uyması üzerine takibe başlanılmış, başvuruculara defalarca dur ihtarında bulunulmuş ancak başvurucular buna uymayarak kaçmaya başlamışlardır. Başvurucular girdikleri patikada motosikletten düşmüşler ve yaya olarak kaçmaya devam etmişler, bunun üzerine silahla havaya uyarı ateşi açılmış, kovalamaca sonucunda başvurucular yakalanmışlardır. Başvurucuların kimlikleri tespit edilmiş ve aranan şahıslar olmadıkları anlaşılmış, kaçtıkları güzergâh kontrol edildiğinde herhangi bir uyuşturucu madde bulanamamış ve başvurucuların ihbarda bahsi geçen kişiler olmadığına kanaat getirildikten sonra şüphelileri arama çalışmalarına devam etmek üzere polis memurları bölgeden ayrılmıştır. Bu tutanak 8/9/2020 günü saat 23.00'de düzenlenmiştir ve tutanağın üzerinde başvurucuların imzası bulunmamaktadır.
5. Başvuru formu ekinde sunulan 8/9/2020 tarihli tutanağa göre başvuruculardan Mehmet Akbel polis merkezine başvuruda bulunmuş; kendilerini polis olarak tanıtan kişilerce motosikletten düşürüldüğünü ve darp edildiğini ifade etmiş, motosikleti de incelenmek üzere polis merkezine getirmiştir. Bu tutanakta başvurucunun ve iki polis memurunun imzası bulunmaktadır. Yine başvuru formu ekinde sunulan başvuruculara ait 9/9/2020 tarihli ifade tutanaklarında başvurucuların; motosiklet üzerinde seyir hâlinde iken kim olduklarını bilmedikleri kişilerin ağır hakaretlerde bulunduklarını, arabayla çarparak motosikletten düşürdüklerini, tekme ve yumruklarla darp ettiklerini, olay yerine diğer polislerin gelmesi üzerine darp eylemlerini durdurduklarını, kimliklerini ve üzerilerini kontrol ettikten sonra gitmelerine izin verdiklerini ifade ettikleri görülmektedir. Ayrıca başvurucu Mehmet Akbel, sol gözünde şişlik oluştuğunu ve sol omzunun ağrıdığını, başvurucu Hamit Özlük ise kulağında ve sırtında ağrı hissetmesi üzerine Beşiri Devlet Hastanesine gittiğini ve kulak zarının patladığını öğrendiğini belirtmiştir. Yine başvuru formu ekinde sunulan ve Batman Bölge Hastanesi tarafından hazırlanan 8/9/2020 tarihli genel adli muayene raporlarında başvurucu Mehmet Akbel'in sol elmacık kemiğinde 2x2 boyutunda yüzeysel abrazyon bulunduğu ve başvurucu Hamit Özlük'ün sol kulak zarının perfore olduğu ve sol diz altında 1 cm boyutunda yüzeysel abrazyon bulunduğu tespit edilmiştir. Başvurucuların müracaatı üzerine polis merkezinde yapılan bu işlemler akabinde durumun Cumhuriyet başsavcılığına bildirilip bildirilmediği ve soruşturma dosyası açılıp açılmadığı konusunda başvuru evrakında herhangi bir bilgi bulunmamaktadır.
6. Başvurucular 17/9/2020 tarihinde vekilleri aracılığıyla Cumhuriyet başsavcılığına verdikleri dilekçe vasıtasıyla, yaşadıkları bu olaya dair şikâyetlerini ileterek suç duyurusunda bulunmuştur. Başvurucular; motosiklet üzerinde seyir hâlindeyken kim olduklarını bilmedikleri sivil giyimli kişilerin motosiklete tekme atmak suretiyle kendilerini durdurmaya çalıştığını, bunların kim olduklarını bilmedikleri için durmayıp korkarak yola devam ettiklerini, bunun üzerine aynı kişilerin arabayla kendilerini takip edip el kol hareketleriyle kendilerini motosikletten düşürmeye çalıştıklarını, tüm bu kovalamaca devam ederken kendilerini durdurmaya çalışan bu kişilerin polis olduklarına dair herhangi bir ikazda bulunmayıp kendilerine ağır hakaretlerde bulunduklarını, daha sonra bu kişilerin arabayla çarpmak suretiyle kendilerini motosikletten düşürdüğünü ve motosikletin zarar gördüğünü, ayrıca düşürüldükten sonra bu beş ya da altı kişilik grubun polis olduklarını da söylemeyerek kendilerine tekme ve tokatlarla saldırıp yüzleri yere gelecek şekilde ellerini arkadan bağlayarak yere yatırdıklarını iddia etmişlerdir. Yine başvurucuların iddialarına göre bu esnada havaya ateş açarak başvuruculara ağır hakaretler edilmiş, başvuruculardan Hamit'in kafasına tekme atılarak kulak zarı patlatılmış, üzerileri ve motosikletin koltuk kısmı aranmış, telefonları da rızaları dışında incelenmiştir. Yine başvurucuların iddiaları uyarınca olay yerine polis merkezinden başka polislerin gelmeleri üzerine başvurucular serbest bırakılmıştır. Başvurucuların Cumhuriyet başsavcılığına sunmuş oldukları söz konusu dilekçede, olaydan hemen sonra polis merkezine başvuruda bulunulduğu ve bu kapsamda polis merkezinde 2020/161 numaralı tahkikat evrakının düzenlenildiği özel olarak belirtilmiş ve bu evrakın celp edilmesi talep edilmiştir.
7. Başvurucuların Cumhuriyet savcılığına verdikleri bu dilekçe üzerine; mala zarar verme, silahla tehdit, kasten yaralama, hakaret, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, kişiyi hürriyetinden yoksun kılmak ve haksız arama suçlarından soruşturma başlatılmıştır. Şüpheli polis memurlarının kimlik bilgileri tespit edilmiş ve ifadeleri alınmıştır. Şüpheliler üzerilerine atılı suçlamaları kabul etmemiş ve motosiklet üzerinde seyir hâlinde gördükleri başvurucuları başka bir soruşturma dosyası kapsamında o gün yakalamakla görevli oldukları şüphelilere benzettikleri için durdurmak istediklerini, başvurucuların dur ihtarına uymayarak kaçtıklarını, aralarından yalnızca birinin sadece bir defa uyarı ateşi açtığını, daha sonra başvurucuların çakıl taşı kaplı bir yola sapıp burada dengelerini kaybederek düştüklerini ve kendilerinin başvurucuların yanlarına gidip kimlik kontrolü ile kaba üst araması yaptıktan sonra gitmelerine izin verdiklerini ifade etmişlerdir. Çağrı merkezine ihbarda bulunan kişinin ve bu ihbar üzerine olay yerine gelen polis memurlarının da bilgi sahibi sıfatıyla ifadeleri alınmıştır. Olayı ihbar eden kişi 4/1/2021 tarihli ifadesinde olay günü olay yerine yakın bir yerde bulunduğu esnada bir ya da iki el silah sesi duyduğunu, bunun üzerine çağrı merkezini arayarak ihbarda bulunduğunu, daha sonra olayın gerçekleştiği yere doğru baktığını, araçlardan birinin diğerinin önüne kırmış vaziyette olduğunu gördüğünü ve "Biz polisiz, neden durmuyorsunuz?" şeklinde sesler duyduğunu ancak kişilerin birbirleriyle kavga ettiklerini görmediğini beyan etmiştir. İhbar üzerine olay yerine giden polis memurları ise olay yerine gittiklerinde başvurucuların darp edildiğini görmediklerini ve başvurucuların herhangi bir şikâyette bulunmadığını belirtmişlerdir. Ayrıca başvurucuların Cumhuriyet savcısı tarafından vekilleri eşliğinde ifadesi alınmış ve başvurucular şikâyet dilekçelerinde belirttikleri hususları tekrar etmişlerdir. Öte yandan soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcılığı, olaya dair telsiz konuşmaların kayıtlarının ve olay yerini gören kamera bulunuyor ise bunların kayıtlarının getirtilmesini ilgili kolluk biriminden istemiştir. Ancak telsiz konuşma kayıtlarının ve olay yerini gören kameraların bulunmadığı soruşturma dosyasına bildirilmiştir.
8. Cumhuriyet başsavcılığı başvurucuların yaralanmasıyla ilgili Adli Tıp Kurumundan rapor hazırlamasını istemiştir. Bunun üzerine hazırlanan 2/2/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda başvurucu Mehmet Akbel'in sol elmacık kemiği üzerindeki 2x2 boyutundaki abrazyonunun basit tıbbı müdahale ile giderilebileceği belirtilmiştir. 5/2/2021 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda ise başvurucu Hamit Özlük'ün sol kulak zarındaki yırtılmanın basit tıbbi müdahale ile giderilemeyecek nitelikte olduğu ancak yaşamını tehlikeye sokan bir durum oluşturmadığı ifade edilmiştir.
9. Cumhuriyet başsavcılığı, başvurucuların iddiaları hakkında 4/2/2021 tarihinde verilen kovuşturmaya yer olmadığına karar vermiştir. Kararda, alınan ifadeler ve toplanılan deliller tek tek özetlenmiştir. Daha sonra soruşturmaya konu edilen her bir suç bakımından bu delillere atıf yapılarak, bu delillerin şüphelilerin üzerilerine atılı suçları işlediklerine dair yeterli kanaat oluşturmadığı ifade edilmiştir. Kasten yaralama suçu bakımından yapılan değerlendirmede, başvurucuların olaydan dört saat sonra polis merkezine intikal etmelerine ve ihbar üzerine olay yerine gelen polis memurlarının hazırladığı tutanakta herhangi bir şikâyetlerinin bulunmadığının belirtilmiş olmasına vurgu yapılarak başvurucuların yaralanmalarının motosikletten düşmeleri sonucunda oluşmuş olabileceği belirtilmiştir. Başvurucuların bu karara itirazları, sulh ceza hâkimliğince 4/3/2021 tarihinde reddedilmiştir.
10. Başvurucular, vekilleri aracılığıyla 6/4/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
11. Ayrıca başvurucular, vekilleri aracılığıyla soruşturma dosyasına sundukları 6/4/2021 tarihli dilekçe ile Adalet Bakanlığından (Bakanlık) kanun yararına bozma yoluna başvurulmasını talep etmişlerdir. Cumhuriyet başsavcılığı bu dilekçeyi, olumsuz görüşüyle birlikte 8/4/2021 tarihinde Bakanlığın ilgili birimine iletmiştir. İlgili Bakanlık birimi 23/11/2021 tarihinde, başvurucuların itirazlarının reddine dair verilen sulh ceza hâkimliğinin kanun yararına bozulmasının istenilmesini Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığından talep etmiştir. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı 14/3/2023 tarihinde, sulh ceza hâkimliği kararının yalnızca kasten yaralama suçu yönünden kanun yararına bozulmasını talep etmiştir. Yargıtay 1. Ceza Dairesi 8/5/2023 tarihinde sulh ceza hâkimliği kararının yalnızca kasten yaralama suçu bakımından kanun yararına bozulmasına karar verilmiştir.
12. Kanun yararına bozma kararı 21/7/2023 tarihinde Cumhuriyet başsavcılığına bildirilmiştir. Bunun üzerine, 13/9/2023 tarihinde yalnızca kasten yaralama suçundan iddianame düzenlenmiş ve bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla sadece kasten yaralama suçu bakımından ceza muhakemesi süreci kovuşturma aşamasında derdesttir.
13. Komisyon, başvurunun kabul edilebilirlik ve esas incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
II. DEĞERLENDİRME
A. Kötü Muamele Yasağının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
14. Başvurucular, polis memurlarının fiziksel ve sözlü şiddetine maruz kalmaları ve bu olayla ilgili yürütülen soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile sonuçlanması nedeniyle kötü muamele yasağının ihlal edildiğini ileri sürmektedir. Bakanlık; bireysel başvuruya konu edilen olayın Cumhuriyet başsavcılığınca yeterli özenle soruşturulduğunu, toplanılabilecek tüm delillerin toplandığını, başvurucuların savcılık kararına karşı itiraz yoluna başvurma imkânının kendilerine tanındığını ve dolayısıyla da başvurucuların usuli garantilerden yararlandığını belirterek; ihlal iddialarının incelenmesi sırasında ilgili mevzuat hükümleri ve içtihatlar ile somut olayın kendine özgü koşullarının dikkate alınması gerektiğini bildirmiştir.
15. Somut olayda başvurucuların sözlü şiddete uğradığı iddiası, dosyadaki bilgi ve belgeler dikkate alındığında savunulabilir nitelikte olmadığından inceleme, güç kullanımı iddiası ile sınırlı tutulmuştur.
16. Başvuru, kötü muamele yasağı kapsamında incelenmelidir.
17. Başvuru yollarının tüketilmesi koşulu, bireysel başvurunun temel hak ihlallerini önlemek için son ve olağanüstü bir çare olmasının doğal sonucudur. Diğer bir ifadeyle temel hak ihlallerini öncelikle idari makamların ve yargı mercilerinin gidermekle yükümlü olması, başvuru yollarının tüketilmesi koşulunu zorunlu kılmaktadır (Necati Gündüz ve Recep Gündüz, B. No: 2012/1027, 12/2/2013, § 20).
18. Temel hak ve özgürlüklere saygı, devletin tüm organlarının anayasal ödevi olup bu ödevin ihmal edilmesi nedeniyle ortaya çıkan hak ihlallerinin düzeltilmesi, idari ve yargısal makamların görevidir (Ayşe Zıraman ve Cennet Yeşilyurt, B. No: 2012/403, 26/3/2013, § 16).
19. Bireysel başvuru inceleme aşamasındayken, kötü muamele iddiasına konu olan olay hakkında verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karara yapılan itirazın reddi kararı kanun yararına bozulmuştur (bkz. § 11). Bireysel başvurunun incelendiği tarih itibarıyla kovuşturma süreci devam etmektedir ve başvurucuların kovuşturma sürecinin etkisizliğine ilişkin bir iddiası da bulunmamaktadır. Bu sebeple başvurucuların ceza soruşturmasıyla ilgili şikâyetleri gözönüne alındığında henüz sonuçlanmayan kamu davasının bu aşamada incelenmesi Anayasa Mahkemesinin ikincil nitelikteki rolüne uygun düşmemektedir. Bununla birlikte başvurucuların devam eden yargılama nedeniyle yeniden bireysel başvuru yapma hakkı bulunmaktadır.
20. Açıklanan gerekçelerle kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın diğer kabul edilebilirlik şartları yönünden incelenmeksizin başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
B. Kişi Hürriyeti ve Güvenliği Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
21. Başvurucular, kolluk kuvvetleri tarafından yakalanmaları ve bir süre tutulmaları sebebiyle kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüşlerdir.
22. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkı kapsamında incelenebilecek şekilde hareket serbestliği kısıtlanan bir kişinin tutmanın hukuka aykırı olduğu iddiasıyla yaptığı bireysel başvuru, esas olarak sözü edilen kişinin serbest kalmasını amaçlar. Kişi bireysel başvuru öncesinde zaten serbest kalmışsa başvurunun amacı hiç şüphesiz haksız tutmadan doğan zararların tazminidir. Başvuruya konu olayda başvurucu, doktor raporu aldırılıp hakkında İdari Yaptırım Tutanağı düzenlenmesinden sonra serbest bırakıldığı için Anayasa Mahkemesinin başvurucunun tutulmasının hukuka uygun olmadığı yönündeki olası ihlal kararı ancak başvurucu lehine tazminata hükmedilmesi sonucunu doğurabilir. Bu durumda başvurucunun tutulmasının hukuka uygun olup olmadığının tespitine ve tutma hukuka aykırı ise tutmadan ileri gelen zararın tazminine imkân verecek hukuki yolların bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Zira bireysel başvuru öncesinde tüketilmesi zorunlu olan hukuki yollarda tutmanın hukuka aykırı olduğu açıkça veya özü itibarıyla kabul edilerek tutmadan doğan zarar tazmin edilmiş ise başvurucunun artık kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının mağduru olduğu söylenemez (yakalama ve gözaltı sürecinden sonra serbest bırakılan ve haklarında beraat kararı verilen başvurucular lehine tazminata hükmedilmesi nedeniyle sözü edilen başvurucuların mağdur sıfatlarının bulunmadığına karar verilen başvuru için bkz. Öner Yakasız ve diğerleri, B. No: 2015/9430, 20/3/2019, §§ 66-68).
23. Başvuru yollarının tüketilmesi gereğinden bahsedilebilmesi için hakkının ihlal edildiğini iddia eden kişinin başvurabileceği hukuki yol öncelikle hukuk sisteminde mevcut olmadır. Ayrıca sözü edilen yol; ihlali tespit ederek ihlalin sonuçlarını giderebilme kapasitesini haiz, makul bir çabayla ulaşılabilir ve uygulamada da etkin olmalıdır (Fatma Yıldırım, B. No: 2014/6577, 16/2/2017, § 39). Bununla birlikte teoride makul bir başarı sunma kapasitesi bulunan bir yolun uygulamada başarıya ulaşmayacağına dair şüphe, başvurucuyu o hukuki yolu tüketmekten azade kılmadığı (Sait Orçan, B. No: 2016/29085, 19/7/2017, § 36) gibi yasal düzenlemeyle oluşturulan ve var olduğu hususunda bir tereddüt uyandırmayan bir hukuki yolun fiilen denenmemiş veya kullanılmamış olması da söz konusu yolun etkili olmadığının veya bulunmadığının kabulüne imkân vermez (Nebahat Baysal Gül, B. No: 2016/14634, 28/5/2019, § 20).
24. Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde Anayasa’nın 125. maddesinin yedinci fıkrasında idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu, 129. maddesinin beşinci fıkrasında ise memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kanunun gösterdiği şekil ve şartlara uygun olarak ancak idare aleyhine açılabileceği ifade edilmiştir. Bu hükümlere uygun olarak 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda idari dava türlerinden olan ve idari eylem ve işlemlerden dolayı kişisel hakları doğrudan muhtel olanlar tarafından açılan tam yargı davalarıyla ilgili düzenlemelere yer verilmiştir. Kamu görevlilerinin eylemlerinin şahsi kusurlarına dayandığı ve idari bir eylemin söz konusu olmadığı hâller yönünden ise 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nda haksız fiillerden doğan sorumluluğu düzenleyen hükümler yer almaktadır. Sözü edilen hukuki yollara rağmen başvurucu haksız tutulma iddiasını doğrudan bireysel başvuruya taşımış, anılan hukuki yolların etkisiz olduğunu da iddia etmemiştir. Bu sebeple başvurucunun ihlal iddiasını hukuk sisteminde mevcut hukuki yolları tüketmeden yaptığı sonucuna varılmıştır.
25. Açıklanan gerekçelerle başvurunun bu kısmının başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
C. Özel Hayatın Gizliliğinin Korunması Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
26. Başvurucular, kolluk kuvvetlerinin hukuka aykırı bir biçimde arama işlemi gerçekleştirmeleri ve aralarından birinin telefonunun hukuka aykırı bir biçimde incelenmesi sebebiyle özel hayatın gizliliğinin korunması haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
27. Başvurucunun ihlal iddialarını kanıtlayamadığı, iddialarının salt kanun yolunda gözetilmesi gereken hususlara ilişkin olduğu, temel haklara yönelik bir müdahalenin olmadığı veya müdahalenin meşru olduğu açık olan başvurular ile karmaşık veya zorlama şikâyetlerden ibaret başvurular açıkça dayanaktan yoksun kabul edilebilir (Hikmet Balabanoğlu, B. No: 2012/1334, 17/9/2013, § 32).
28. Somut olayda başvurucular, telefonlarının rızası hilaflarına alınarak incelendiğini ifade etmekle yetinmişlerdir. Başvuru formunda yer alan bu yakınma, özel hayatın gizliliğinin korunması hakkının ihlal edildiğine dair somut argüman oluşturmamaktadır. Bu sebeple başvurucuların bu iddiaları konusunda somut verilere dayalı olarak açıklama ve kanıtlama yükümlülüklerini yerine getiremediklerine kanaat getirilmiştir.
29. Açıklanan gerekçelerle özel hayatın gizliliğinin korunması hakkının ihlal edildiğine dair iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması sebebiyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
D. Mülkiyet Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia
30. Başvurucular, kolluk kuvvetleri tarafından motosiklete zarar verilmesi sebebiyle mülkiyet haklarının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.
31. Bireysel başvuru yolunun ikincil niteliği gereği Anayasa Mahkemesine başvuruda bulunabilmek için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmesi zorunludur. Başvurucunun bireysel başvuru konusu şikâyetini öncelikle yetkili idari ve yargısal mercilere usulüne uygun olarak iletmesi, bu konuda sahip olduğu bilgi ve delilleri zamanında bu makamlara sunması ve bu süreçte dava ve başvurusunu takip etmek için gerekli özeni göstermiş olması gerekir (İsmail Buğra İşlek, B. No: 2013/1177, 26/3/2013, § 17).
32. Somut olayda başvurucular; mülkiyet hakkının ihlal edildiği iddiasını öncelikle tam yargı davasında ileri sürmeli, yani bireysel başvuru öncesinde tam yargı davası yolunu tüketmelidir. Başvuru formu ve ekleri incelendiğinde başvurucunun bu başvuru yolunu tükettiğine dair herhangi bir bilgi ya da belgeye yer vermediği görülmektedir.
33. Açıklanan gerekçelere mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.
III. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. 1. Kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
2. Kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
3. Özel hayatın gizliliğinin korunması hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
4. Mülkiyet hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,
B. Yargılama giderlerinin başvurucular üzerinde BIRAKILMASINA 20/11/2024tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.