TÜRKİYE CUMHURİYETİ

ANAYASA MAHKEMESİ

 

 

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

YASİN ÖZDİL VE DİĞERLERİ BAŞVURUSU

(Başvuru Numarası: 2021/2614)

 

Karar Tarihi: 19/3/2024

İKİNCİ BÖLÜM

 

KARAR

 

 

Başkan

:

Kadir ÖZKAYA

Üyeler

:

Engin YILDIRIM

 

 

Rıdvan GÜLEÇ

 

 

Yıldız SEFERİNOĞLU

 

 

Kenan YAŞAR

Raportör

:

Hüseyin Özgür SEVİMLİ

Başvurucular

:

Yasin ÖZDİL ve diğerleri (bkz. ekli tablo)

Vekilleri

:

bkz. ekli tablonun (D) sütunu

 

I. BAŞVURUNUN ÖZETİ

1. Başvuru, ceza davasında sanıkların hazır bulunma talepleri reddedilerek ses ve görüntü aktarımıyla duruşmaya uzaktan katılımlarının sağlanması nedeniyle adil yargılanma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.

2. Başvurular, muhtelif tarihlerde yapılmıştır. Ekli listenin (B) sütununda bulunan başvurular, konu yönünden hukuki irtibat bulunması nedeniyle birleştirilmiş ve inceleme 2021/2614 numaralı bireysel başvuru dosyası üzerinden yürütülmüştür.

3. Başvurucular, çeşitli ceza infaz kurumlarında tutukluyken silahlı terör örgütüne üye olma suçundan farklı mahkemelerde yargılanmıştır. Başvurucuların bir kısmı bazı duruşmalara, bir kısmı da duruşmaların tümüne tutuklu bulundukları ceza infaz kurumlarından Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığı ile katılmıştır. Duruşma tutanaklarında, başvurucuların SEGBİS aracılığıyla celselere katılmak istemedikleri yönünde mahkemelere itirazda bulunduklarına dair herhangi bir beyanları yer almamıştır. Başvurucular, müdafileriyle duruşmalarda savunma yapmıştır. Başvurucu Selim Çavdar dışındaki diğer başvurucuların bizzat duruşmalarda hazır bulunmak istediklerine dair mahkemelere herhangi bir bildirimde bulunduğunu ortaya koyan somut verilere de rastlanmamıştır. Diğer yandan başvurucu Erhan Şeker, SEGBİS aracılığıyla katıldığı yargılamanın 2/12/2020 tarihli son celsesinde, önceden verdiği dilekçe ile duruşmada bizzat hazır bulundurulmasına dair talebinden vazgeçtiğini, yargılamaya SEGBİS'le katılmasında bir problem olmadığını beyan etmiştir. Mahkemeler, başvurucuların silahlı terör örgütü üyeliği suçundan hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir.

4. Başvurucuların istinaf talepleri, farklı bölge adliye mahkemelerince esastan reddedilmiştir. Başvurucular, gerekçeli temyiz dilekçelerinde diğerlerinin yanı sıra celselere SEGBİS aracılığıyla katılmak zorunda kaldıklarını ileri sürmüştür. Yargıtay, başvurucular hakkındaki esastan ret kararlarını onamıştır.

5. Komisyon, tüm başvurucuların adli yardım taleplerinin kabulüne ve duruşmada hazır bulunma hakkı dışındaki şikâyetlerin kabul edilemez olduğuna, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.

II. DEĞERLENDİRME

6. Başvurucuların bir kısmı yargılama süreci boyunca, bir kısmı da esaslı işlemlerin yapıldığı celselerde SEGBİS aracılığı ile dinlenildiğini belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

7. Adalet Bakanlığı (Bakanlık) görüşünde; başvurucuların mahkemeler önünde gerçekleştirilen duruşmalarda SEGBİS üzerinden ifade vermek istemedikleri ya da duruşmada bizzat hazır bulunmak istedikleri yönünde herhangi bir beyanlarının olmadığı ileri sürülmüştür. Ayrıca başvurucuların müdafi yardımından da yararlanarak herhangi bir sınırlamaya maruz kalmadan ve teknik bir bağlantı sorunu yaşamadan etkili bir şekilde savunma yapma imkânı bulduğu ifade edilmiştir.

8. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu Selim Çavdar, kendisi hakkındaki yargılamanın ilk celsesi öncesinde sunduğu dilekçe ile duruşmada bizzat hazır bulunmayı talep ettiği hâlde bu talebinin değerlendirilmediğini ileri sürmüştür.

9. Bakanlık görüşüne karşı beyanında başvurucu Ayşe Gülbahar Gülen, mahkemece muvafakati alınmadan yargılamaya SEGBİS üzerinden katılımının sağlandığını beyan etmiştir.

10. Diğer başvurucular, Bakanlık görüşüne karşı beyanda bulunmamıştır.

11. Başvurular, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkı kapsamında incelenmiştir.

12. Anayasa Mahkemesi, Şehrivan Çoban ([GK], B. No: 2017/22672, 6/2/2020) ve Emrah Yayla ([GK], B. No: 2017/38732, 6/2/2020) kararlarında duruşmada hazır bulunma hakkı ile ilgili ilkeleri belirlemiştir. Anayasa Mahkemesi öncelikle bu kararlarda kişilerin talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmaya katılmanın duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahale olduğunu tespit etmiştir. Bu müdahalenin kanunilik, meşru amaç ve ölçülülük yönünden inceleneceğini ifade etmiştir. Anılan kararlarda 4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 196. maddesinin kanunilik ölçütünü karşıladığı ve müdahalenin usul ekonomisinin gerçekleştirilmesine yönelik meşru bir amaca dayandığı sonucuna ulaşmıştır (Şehrivan Çoban, §§ 72-104; Emrah Yayla, §§ 58-86).

13. Anılan kararlarda ölçülülük yönünden yapılan incelemede başvurucuların duruşmada hazır bulunma taleplerinin hangi zorlayıcı nedene dayanılarak kabul edilmediğinin ortaya konulmaması ve başvurucuların SEGBİS aracılığıyla katıldığı celselerde esaslı işlemlerin yapılması nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı değerlendirilmiştir.

A. Başvurucular Yasin Özdil, Ayşe Gülbahar Gülen, Hüseyin Kızılcan ve Mehmet Yanmış Yönünden

14. Anayasa'nın 36. maddesi veya diğer herhangi bir maddesi, kişilerin adil yargılanma hakkının güvencelerinden feragat etmelerini yasaklayan bir hüküm içermemektedir. Ne var ki adil yargılanma hakkının güvencelerinden vazgeçmesinin Anayasa'ya uygun olabilmesi için feragat iradesinin açık olmasının ve sonuçlarının kişi yönünden makul olarak öngörülebilir olmasının yanında asgari usul güvencelerinin de sağlanmış olması, ayrıca adil yargılanma hakkından feragat edilmesini meşru olmaktan çıkaran üstün bir kamu yararının bulunmaması gerekir (Nurettin Balta, B. No: 2016/10023, 28/12/2021, § 45).

15. Adil yargılanma hakkı güvencelerinden açık bir şekilde feragat edilebileceği gibi örtülü şekilde feragat edilmesi de mümkündür. Her iki durumda da feragatin tereddüde yer vermeyecek şekilde açık olması ve aynı zamanda kamu yararına aykırılık taşımaması gerekir. Ayrıca örtülü feragatin geçerli olabilmesi için feragat eden tarafın söz konusu eylemlerinin sonuçlarını makul olarak öngörebileceğinin ortaya konulması beklenir. Dolayısıyla yetkili yargı organları bu konuda varsayıma dayalı bir değerlendirme yapmamalıdır (benzer yöndeki değerlendirmeler için bkz. Emrah Yayla, § 75). Bununla birlikte adil yargılanma hakkı güvencelerinden feragat iradesi, bunu gösteren olguların bulunmasından veya suç isnadı altındaki kişinin tutum ve davranışlarından anlaşılabilir.

16. Anayasa Mahkemesi, Ansar Onat (B. No: 2019/14515, 15/6/2022) kararında değerlendirdiği şartlar dâhilinde duruşmada hazır bulunma hakkından feragat edilmesi durumunda anılan hakka dair bir müdahalenin olmadığı sonucuna ulaşmıştır. Bu başvuruya konu olayda, celselere SEGBİS aracılığıyla katıldığı sırada başvurucunun bu duruma yönelik herhangi bir itiraz ileri sürmediği belirtilmiştir. Ayrıca duruşmaya uzaktan katılım sürecinde ses, görüntü kalitesiyle ilgili sorun yaşandığına ilişkin bir iddia ve itiraza duruşma tutanakları veya başvuru formunda yer verilmediği vurgulanmıştır. Bu durumda başvurucunun doğrudan duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ettiğine dair bir beyanı bulunmamışsa da talebine aykırı olarak SEGBİS yoluyla duruşmalara katılmak zorunda olmadığı açıklanmıştır. Anılan kararda, başvurucunun duruşmalara bizzat katılma talebini celse arasında mahkemeye iletmemiş olması da dikkate alındığında söz konusu hakka ilişkin feragat etme iradesini zımnen ortaya koyduğu sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca başvurucunun SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılımının sonuçlarını makul olarak öngörebilecek durumda olmadığına dair somut bir veri olmadığı gibi duruşmada hazır bulunma hakkından feragat ile ilgili asgari usul güvencelerinin kendisine sağlanmadığına yönelik bir iddianın da başvuru formuna yansımadığı belirtilmiştir. Buna ek olarak başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkından feragat etme iradesini gösterdiğine ilişkin kabulü meşru olmaktan çıkaracak üstün bir kamu yararı olduğundan söz etmenin de -somut olayın şartlarında- mümkün gözükmediği, dolayısıyla duruşmada hazır olma hakkına bir müdahalede bulunulmadığı değerlendirilmiştir (Ansar Onat, § 23). Somut olaylarda da başvurucular yönünden anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamıştır.

17. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun bu kısmının açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

B. Başvurucu Erhan Şeker Yönünden

18. Anayasa Mahkemesi Ahmet Yalçınkaya (B. No: 2020/19952, 3/2/2022) kararına konu olayda da yine Ansar Onat kararında değerlendirdiği şartlar dâhilinde duruşmada hazır bulunma hakkından açıkça feragat edilmesi durumunda da anılan hakka dair bir müdahalenin bulunmadığı sonucuna ulaşmıştır. Başvurucu Erhan Şeker'in duruşmada bizzat hazır bulunma talebiyle celse arası dilekçe sunmuşsa da hükmün kurulduğu son celsede bu yöndeki talebinden vazgeçtiğini ve duruşmaya katılımının SEGBİS aracılığı ile sağlanmasında bir problem olmadığını beyan etmesi karşısında (bkz. § 3) duruşmada hazır bulunma hakkından açıkça feragat ettiği sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla bu başvurucu yönünden de anılan kararlarda yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamıştır.

19. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkına ilişkin olarak bir ihlalin bulunmadığı açık olduğundan başvurunun açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna karar verilmesi gerekir.

C. Başvurucu Selim Çavdar Yönünden

20. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan başvurunun kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.

21. Somut olayda başvurucu, Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesinde (Mahkeme) dört celsede tamamlanan yargılamanın tümüne SEGBİS aracılığı ile katılmıştır. Başvurucu 11/10/2018 tarihli ilk celseden önce 24/9/2018 tarihinde Mahkemeye sunduğu tahliye talepli dilekçesinde, tahliye olması hâlinde mahkeme huzuruna gelip kendisini daha iyi ifade edebileceğini beyan etmiştir. Duruşmalar sırasında başvurucu yargılamaya SEGBİS aracılığı ile katılmasına yönelik herhangi bir itirazda bulunmamış ise de bu dilekçe itibarıyla başvurucunun duruşmada hazır bulunma hakkından tereddüde yer vermeyecek şekilde feragat ettiği sonucuna ulaşılamamaktadır. Nitekim başvurucu; SEGBİS aracılığıyla yapılan duruşmalarda tanık beyanlarının hatalı olarak çözüm tutanaklarına aktarıldığını, sistemde yaşanan teknik aksaklıklar nedeniyle savunma yapmakta zorlandığını duruşmalarda ve temyiz dilekçesinde dile getirmiştir. Bu çerçevede duruşmada hazır bulunma hakkından açık bir şekilde feragat etmeyen başvurucunun tutum ve davranışlarından zımnen feragat ettiği sonucuna da ulaşılmamıştır. Ayrıca zımnen feragat iradesinin ortaya konulduğunu gösteren somut olguların varlığından söz etmek de mümkün değildir.

22. Bu çerçevede derece mahkemesince diğer seçenekler değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler sunulmadan başvurucunun duruşmaların tümüne video konferans yöntemiyle uzaktan katılımının sağlanması, en uygun aracın seçilmemesi nedeniyle müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmıştır. Buna göre somut olayda da Şehrivan Çoban ve Emrah Yayla kararlarında yer alan ilkelerden ve ulaşılan sonuçtan ayrılmayı gerektiren bir durum bulunmamıştır.

23. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.

III. GİDERİM

24. Başvurucu Selim Çavdar; ihlalin tespiti, yeniden yargılama yapılması ile maddi ve manevi tazminat talebinde bulunmuştur.

25. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).

26. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından başvurucu Selim Çavdar'ın manevi tazminat taleplerinin, uğradığını iddia ettiği maddi zararlarla ilgili bilgi/belge sunmadığından da maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmesi gerekir.

IV. HÜKÜM

Açıklanan gerekçelerle;

A. 1. Başvurucu Selim Çavdar yönünden duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,

2. Başvurucular Yasin Özdil, Ayşe Gülbahar Gülen, Hüseyin Kızılcan, Mehmet Yanmış ve Erhan Şeker yönünden duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle KABUL EDİLEMEZ OLDUĞUNA,

B. Başvurucu Selim Çavdar yönünden Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,

C. Başvurucu Selim Çavdar yönünden kararın bir örneğinin duruşmada hazır bulunma hakkının ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak üzere Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesine (E.2018/267, K.2019/94) GÖNDERİLMESİNE,

D. Başvurucu Selim Çavdar'ın tazminata ilişkin taleplerinin REDDİNE,

E. 12/1/2011 tarihli ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 339. maddesinin (2) numaralı fıkrası uyarınca tahsil edilmesi mağduriyete neden olacağından, başvurucu Selim Çavdar dışında adli yardım talebi kabul edilen diğer başvurucuların yargılama giderlerini ödemekten TAMAMEN MUAF TUTULMALARINA,

F. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 19/3/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.