TÜRKİYE CUMHURİYETİ |
ANAYASA MAHKEMESİ |
|
|
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
ADNAN BAKRIYANIK BAŞVURUSU |
(Başvuru Numarası: 2021/3389) |
|
Karar Tarihi: 23/10/2024 |
BİRİNCİ BÖLÜM |
|
KARAR |
|
Başkan |
: |
Hasan Tahsin GÖKCAN |
Üyeler |
: |
Yusuf Şevki HAKYEMEZ |
|
|
Selahaddin MENTEŞ |
|
|
İrfan FİDAN |
|
|
Yılmaz AKÇİL |
Raportör |
: |
Tuğba YILDIZ |
Başvurucu |
: |
Adnan BAKRIYANIK |
I. BAŞVURUNUN KONUSU
1. Başvuru; hükme esas alınan bilgi ve belgelerin tebliğ edilmemesi ve eksik incelemeye istinaden karar verilmesi nedenleriyle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiği iddiasına ilişkindir.
II. BAŞVURU SÜRECİ
2. Başvuru 29/1/2021 tarihinde yapılmıştır. Komisyon, anılan hakka ilişkin şikâyetlerin kabul edilebilirlik incelemesinin Bölüm tarafından yapılmasına karar vermiştir.
3. Başvuru belgelerinin bir örneği bilgi için Adalet Bakanlığına (Bakanlık) gönderilmiştir. Bakanlık, görüşünü bildirmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
4. Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle olaylar özetle şöyledir:
5. Başvurucu, Gençlik ve Spor Bakanlığı (İdare) Spor Kontrolörleri Kurul Başkanlığı bünyesinde Spor Kontrolörü olarak görev yapmaktayken 9/7/2018 tarihli ve 30473 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Anayasada Yapılan Değişikliklere Uyum Sağlanması Amacıyla Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname'nin (703 sayılı KHK) geçici 16. maddesi gereğince araştırmacı kadrosuna atanmıştır.
6. Başvurucu, mali ve özlük haklarında kayıpların meydana geldiğinden bahisle oluşan zararlarının tarafına ödenmesi talebiyle İdareye yaptığı başvurunun zımnen reddedilmesi üzerine Ankara 14. İdare Mahkemesinde (Mahkeme) iptal davası açmıştır.
7. Mahkeme 13/2/2020 tarihli kararla işlemin iptaline karar vermiştir. Karar gerekçesinde; başvurucunun yeniden yapılanma gerekçesiyle spor kontrolörü görevinden alınarak araştırmacı kadrosuna atandığı ve hâlen bu göreve devam ettiği belirtilerek 27/6/1989 tarihli ve 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'nin (375 sayılı KHK) geçici 11. maddesi hükmü gereğince özlük haklarının ödenmesi gerektiği sonucuna ulaşıldığından dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı ifade edilmiştir.
8. İdare istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Mahkemeye de istinaf dilekçesinin haricinde 12/5/2020 havale tarihli ek beyan sunmuştur. Sunulan ek beyanda 375 sayılı KHK'nın geçici 11. maddesinde yer alan özlük haklarının ödenmesine ilişkin düzenlemenin başvurucuya uygulanması hususunda Hazine ve Maliye Bakanlığından görüş alındığı alınan 22/4/2020 tarihli görüşün ek olarak sunulduğu belirtilmiştir.
9. İdarenin istinaf talebi; Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesinin 2/12/2020 tarihli kararı ile kabul edilmiş ve Mahkeme kararı kaldırılarak davanın esastan reddine karar verilmiştir. İstinaf karar gerekçesinde; başvurucunun 375 sayılı KHK'nın 11. maddesi uygulanarak müdür yardımcısı kadro ünvanı için öngörülen zam ve tazminatlar ile ek ödeme oranı üzerinden aylıklarının ödenmesini talep ettiği, ancak başvurucunun araştırmacı kadrosuna atanmasından önce görev yaptığı spor kontrolörlüğü kadrosunun idarenin teşkilat yapısı içinde, Hazine ve Maliye Bakanlığının 22/4/2020 tarihli yazısı uyarınca "müdür yardımcısı eşiti veya daha üst bir idari görev" kapsamında bulunmadığının belirtildiği ifade edilmiştir. Dolayısıyla spor kontrolörü olarak görev yapmaktayken araştırmacı kadrosuna atanan başvurucunun mali haklarının, eski ve yeni kadrosu arasında fark bulunması durumunda fark tazminatı ödenerek belirlenmesi gerektiği düzenleme altına alınmış olup araştırmacı kadro ünvanına atanmadan önce bulunduğu spor kontrolörü kadrosu en az müdür yardımcısı kadro ünvanına eşit statüde bulunmadığından, mali haklarının 375 sayılı KHK'nin geçici 11. maddesinin 3. fıkrası uyarınca belirlenmesine hukuken olanak bulunmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiştir.
10. Başvurucu nihai kararı 8/1/2021 tarihinde öğrenmiş, 19/1/2021 tarihinde bireysel başvuruda bulunmuştur.
IV. İLGİLİ HUKUK
A. Ulusal Hukuk
11. 6/1/1982 tarihli ve 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 16. maddesinin ilgili kısımları şöyledir:
" Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur.
Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir.
...
Davalara ilişkin işlem dosyalarının aslı veya onaylı örneği idarenin savunması ile birlikte, Danıştay veya ilgili mahkeme başkanlığına gönderilir "
12. 2577 sayılı Kanun'un 20. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Danıştay, bölge idare mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her türlü incelemeyi kendiliğinden yapar. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. ... "
B. Uluslararası Hukuk
13. Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (Sözleşme) “Adil yargılanma hakkı” kenar başlıklı 6. maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
“Herkes medeni hak ve yükümlülükleri ile ilgili uyuşmazlıklar ya da cezai alanda kendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, kanunla kurulmuş bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açık olarak görülmesini isteme hakkına sahiptir.”
14. Sözleşme’deki hakların etkili bir biçimde korunması için davaya bakan mahkemelerin Sözleşme’nin 6. maddesine göre "tarafların dayanaklarını, iddialarını ve delillerini etkili bir biçimde inceleme görevi" vardır (Dulaurans/Fransa, B. No: 34553/97, 21/3/2000, § 33).
15. Sözleşme’nin 6. maddesinin (1) numaralı fıkrasında kişilerin davalarının hakkaniyete uygun olarak görülmesini isteme hakları güvence altına alınmıştır. Hakkaniyete uygun yargılanmanın temel unsuru, yargılamanın çelişmeli olması ve taraflar arasında silahların eşitliğinin sağlanmasıdır (Rowe ve Davis/Birleşik Krallık [BD], B. No: 28901/95, 16/2/2000, § 60).
16. Hükme esas alınan bilirkişi raporu dâhil yargılamaya esas olan tüm kanıt ve belgeler hakkında bilgi sahibi olma, bu unsurlara ilişkin yorumda/itirazda bulunma imkânının taraflara sağlanması, ayrıca bu imkânın pratik ve etkili bir niteliği haiz bulunması adil bir yargılamanın gereğidir (Dırama/Türkiye, B. No: 20797/07, 13/11/2018, §§ 22-24).
V. İNCELEME VE GEREKÇE
17. Mahkemenin 23/10/2024 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:
A. Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü
18. Başvurucu; idare mahkemesinin lehine iptal kararı verdiğini, istinafta ise Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sunulan görüş dikkate alınarak özlük haklarıyla ilgili aleyhine karar verildiğini, hükme esas alınan belgenin kendisine tebliğ edilmediğini, iddialarını mahkeme önünde dile getiremediğini, istinaf kararıyla anılan görüş yazısından haberdar olduğunu belirterek adil yargılanma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür. Spor kontrolörlüğünde aldığı maaş ve ek ödemelerin müdür kadrosuyla aynı ek göstergelere sahip olduğunu, yaptıkları işte il müdürlüklerini dahi denetlediklerini bu şekilde denetim yetkisi olan kişinin müdür yardımcısı statüsünde bile görülmemesinin denetim ilkelerine aykırı olduğunu iddia ederek ücrette adaletin sağlanması ilkesinin ihlal edildiğini iddia etmektedir.
19. Bakanlık görüşünde; Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından sunulan görüşün takdiri delil niteliğinde olduğu, istinaf mahkemesinin ilgili mevzuat hükümlerini dikkate alarak karar verdiği belirtilmiştir. Mevcut başvuruda başvurucunun adil yargılanma hakkının ihlal edilip edilmediği konusunda Anayasa Mahkemesi tarafından yapılacak incelemede Anayasa ve ilgili mevzuat hükümleri, Anayasa Mahkemesi içtihadı ve somut olayın kendine özgü koşullarının da dikkate alınması gerektiği belirtilmiştir.
20. Başvurucu, Bakanlık görüşüne karşı beyanında; genel olarak bireysel başvuru formundaki iddialarını yinelemiştir.
B. Değerlendirme
21. Anayasa’nın “Hak arama hürriyeti” kenar başlıklı 36. maddesinin birinci fıkrası şöyledir:
“Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir.”
22. Anayasa Mahkemesi, olayların başvurucu tarafından yapılan hukuki nitelendirmesi ile bağlı olmayıp olay ve olguların hukuki tavsifini kendisi takdir eder. Başvurucu -esas olarak- istinaf mahkemesi kararında dikkate alınan Hazine ve Maliye Bakanlığı görüşünün kendisine sunulmaması nedeniyle iddia ve itirazlarını gereği gibi sunma imkânından yoksun bırakıldığını ileri sürdüğünden başvuru, adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri yönünden incelenmiştir.
1. Kabul Edilebilirlik Yönünden
23. Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.
2. Esas Yönünden
a. Genel İlkeler
24. Anayasa'nın 36. maddesine "... ile adil yargılanma" ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, Türkiye'nin tarafı olduğu uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Anayasa Mahkemesi de Anayasa’nın 36. maddesi uyarınca inceleme yaptığı birçok kararında, AİHM içtihadıyla adil yargılanma hakkının kapsamına dâhil edilen silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine Anayasa’nın 36. maddesi kapsamında yer vermektedir (Ruhşen Mahmutoğlu, B. No: 2015/22, 15/1/2020, § 56).
25. Silahların eşitliği ilkesi davanın taraflarının usule ilişkin haklar bakımından aynı koşullara tabi tutulması ve taraflardan birinin diğerine göre daha zayıf bir duruma düşürülmeksizin iddia ve savunmalarını makul bir şekilde mahkeme önünde dile getirme fırsatına sahip olması anlamına gelir (Yaşasın Aslan, B. No. 2013/1134, 16/5/2013, § 32).
26. Silahların eşitliği ilkesi, mahkeme önünde sahip olunan hak ve yükümlülükler bakımından taraflar arasında dengenin sağlanması ve bu dengenin yargılamanın her aşamasında korunmasını ifade etmekte olup bu usul güvencesi gereğince uyuşmazlığın her iki tarafına da savunmasının temel dayanağı olan delilleri sunma imkânı tanınmalıdır (Yüksel Hançer, B. No. 2013/2116, 23/1/2014, § 18).
27. Silahların eşitliği ilkesinin tamamlayıcısı olan çelişmeli yargılama ilkesi, kural olarak bir hukuk ya da ceza davasında tüm taraflara, gösterilen kanıtlar ve sunulan görüşler hakkında bilgi sahibi olma ve bunlarla ilgili görüş bildirebilme imkânı vermektedir. Bu çerçevede başvuranların bilirkişi raporunun sonucuna itiraz edememesi ya da delillerle ilgili görüş bildirmelerine fırsat verilmemesi çelişmeli yargılama ilkesinin ihlali olarak değerlendirilebilmektedir (Hüseyin Sezen, B. No: 2013/1793, 18/9/2014, § 38).
28. Anayasa Mahkemesinin bireysel başvuru kapsamındaki görevi, somut olayın usul kurallarına uygunluğunu değil adil yargılanma hakkı kapsamındaki güvencelerin somut olayda ihlal edilip edilmediğini denetlemektir. Bu kapsamda silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleri uyarınca taraflara delillerini sunma ve inceletme noktasında uygun imkânların tanınıp tanınmadığı yargılamanın bütünü nazara alınarak değerlendirilecektir (bazı değişikliklerle birlikte Fazlı Celep, B. No. 2015/1025, 21/3/2018, § 25).
b. İlkelerin Olaya Uygulanması
29. Somut olayda uyuşmazlık, başvurucunun spor kontrolörlüğü kadrosundan araştırmacı kadrosuna atanmasına ilişkin işlem nedeniyle oluştuğu ileri sürülen mali ve özlük haklarındaki zararın karşılanmamasından kaynaklanmaktadır. Mahkeme açılan davada başvurucunun araştırmacı kadrosuna atanmış olsa da özlük ve mali haklarının ödenmesi gerektiğine ve işlemin iptaline karar vermiştir. Buna karşın istinaf incelemesinde; mahkeme kararı kaldırılarak dosya kapsamında sunulan Hazine ve Maliye Bakanlığının 22/4/2020 tarihli görüşüne yer verilerek başvurucunun araştırmacı kadrosuna atanmadan önce bulunduğu kadronun en az müdür yardımcısı statüsüne eşit statüde bulunmadığı belirtilip dava reddedilmiştir.
30. Adil bir yargılamanın gerçekleşmiş olduğundan söz edilebilmesi için yargılamanın bütününde taraflara yargılamaya esas olan tüm kanıt ve belgeler hakkında yorumda ve itirazda bulunabilmeleri için pratik ve etkin imkânların sunulmuş olması/çelişmenin sağlanmış bulunması gerektiği açıktır (Feyzullah Çelik ve Sevda Özdemir, B. No: 2018/35147, 16/12/2020, § 39). Somut olayda davalı kurumun istinaf başvuru dilekçesi 4/3/2020 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiş, başvurucu 7/3/2020 tarihinde istinaf başvuru dilekçesine karşı beyanda bulunmuştur. Ancak daha sonra istinaf aşamasında davalı kurum Hazine ve Maliye Bakanlığının 22/4/2020 tarihli görüşünü istinaf mahkemesine sunmuş ancak söz konusu bu belge başvurucuya tebliğ edilmemiş, bu belgeden başvurucunun bilgisi olmamıştır.
31. Başvuruya konu olaylarda Bölge İdare Mahkemesi karar gerekçesinin (bkz. § 9) İdare tarafından istinaf aşamasında sunulan Hazine ve Maliye Bakanlığının 22/4/2020 tarihli görüşüne dayanılarak oluşturulduğu ve anılan belgenin yargılamanın sonucunu etkilediği anlaşılmaktadır. Somut olayda başvurucuya anılan belgelerin tebliğ edilmediği görülmektedir. Dosya içeriğinden anlaşıldığı üzere başvurucu Bölge İdare Mahkemesinin kesin nitelikteki kararına dayanak teşkil eden ve başvuruya konu uyuşmazlığın esasına yönelik tespitler içeren Hazine ve Maliye Bakanlığının 22/4/2020 tarihli görüşünden Bölge İdare Mahkemesi kararı ile haberdar olmuştur. Bu noktada başvurucunun Bölge İdare Mahkemesi kararına dayanak teşkil eden 22/4/2020 tarihli görüş yazısını -kararın kesin nitelikte olduğu, başka bir kanun yolunda ileri sürme imkânı bulunmadığı da dikkate alındığında- incelemesi, buna karşı iddia ve itirazlarını dile getirebilmesi için pratik ve etkin bir imkânın sunulmamış olduğu açıktır.
32. Bu nedenlerle içeriğinden haberdar edilmemesi sebebiyle başvurucuya hükme esas alınan belgelere yönelik yorumda/itirazda bulunma konusunda etkin ve pratik imkânların sağlanmamasının silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkeleriyle bağdaşmadığı ve bu bağlamda adil bir yargılamanın gerçekleşmediği sonucuna varılmıştır.
33. Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nın 36. maddesinde hüküm altına alınan adil yargılanma hakkının güvencelerinden olan silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.
VI. GİDERİM
34. Başvurucu, yargılamanın yenilenmesi ile 30.047,24 TL maddi ve 20.000 TL manevi tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
35. Başvuruda tespit edilen hak ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasında hukuki yarar bulunmaktadır. Bu kapsamda kararın gönderildiği yargı mercilerince yapılması gereken iş, yeniden yargılama işlemlerini başlatmak ve Anayasa Mahkemesini ihlal sonucuna ulaştıran nedenleri gideren, ihlal kararında belirtilen ilkelere uygun yeni bir karar vermektir (30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun'un 50. maddesinin (2) numaralı fıkrasında düzenlenen bireysel başvuruya özgü yeniden yargılama kurumunun özelliklerine ilişkin kapsamlı açıklamalar için bkz. Mehmet Doğan [GK], B. No: 2014/8875, 7/6/2018, §§ 54-60; Aligül Alkaya ve diğerleri (2), B. No: 2016/12506, 7/11/2019, §§ 53-60, 66; Kadri Enis Berberoğlu (3) [GK], B. No: 2020/32949, 21/1/2021, §§ 93-100).
36. İhlalin ve sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmasının yeterli giderim sağlayacağı anlaşıldığından manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna ulaşılmıştır. Başvurucu, maddi zarara ilişkin olarak bilgi/belge sunmadığından maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
VII. HÜKÜM
Açıklanan gerekçelerle;
A. Silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlal edildiğine ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA,
B. Anayasa'nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin İHLAL EDİLDİĞİNE,
C. Kararın bir örneğinin adil yargılanma hakkı kapsamındaki silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerinin ihlalinin sonuçlarının ortadan kaldırılması için yeniden yargılama yapılmak amacıyla Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7. İdari Dava Dairesine (E.2020/826, K.2020/1611 iletilmek üzere Ankara 14. İdare Mahkemesine (E.2019/1823, K.2020/378) GÖNDERİLMESİNE,
D. Başvurucunun tazminat taleplerinin REDDİNE,
E. 487,60 TL harçtan oluşan yargılama giderinin başvurucuya ÖDENMESİNE,
F. Ödemenin, kararın tebliğini takiben başvurucunun Hazine ve Maliye Bakanlığına başvuru tarihlerinden itibaren dört ay içinde yapılmasına, ödemede gecikme olması hâlinde bu sürenin sona erdiği tarihten ödeme tarihine kadar geçen süre için yasal FAİZ UYGULANMASINA,
G. Kararın bir örneğinin Adalet Bakanlığına GÖNDERİLMESİNE 23/10/2024 tarihinde OYBİRLİĞİYLE karar verildi.