1. Giriş ve Sorunun Güncelliği

Dijital finansal sistemlerin yaygınlaşmasıyla birlikte, kişisel banka hesaplarının üçüncü kişilerce kullanılması vakalarında ciddi bir artış gözlemlenmektedir. İlk bakışta sıradan bir hesap paylaşımı gibi görünen bu fiil, uygulamada bilişim yoluyla dolandırıcılık, suç gelirlerinin aklanması, yasa dışı bahis gibi ağır ceza yaptırımlarına konu olan suç zincirlerinin parçası hâline gelmiştir. Bu nedenle ilgili eylemin değerlendirilmesi, yalnızca hukuki normlar çerçevesinde değil; teknik, mali ve yargısal boyutlarıyla çok katmanlı bir analiz gerektirmektedir.

2. Ceza Hukuku Boyutu: Kast ve Suça İştirak
Türk Ceza Kanunu’nda banka hesabının üçüncü kişilere kullandırılması bağımsız bir suç olarak tanımlanmasa da, bu fiil TCK m. 282 (Aklama), m. 158 (Nitelikli Dolandırıcılık) ve m. 165 (Suç Eşyasını Kabul) hükümleri çerçevesinde cezai sorumluluk doğurabilmektedir. Mahkemeler, failin kastını değerlendirirken; işlem sıklığı, maddi menfaat sağlama durumu, IP ve cihaz eşleşmeleri gibi teknik verileri dikkate almaktadır. Özellikle “paranın suçtan kaynaklandığını bilmiyordum” şeklindeki savunmalar, teknik bulgularla çeliştiği takdirde hüküm kurmaya yeterli görülmemektedir.

3. Özel Hukukta Sorumluluk Rejimi
Türk Borçlar Kanunu hükümleri uyarınca, banka hesabını üçüncü kişiye kullandıran birey, dolandırıcılığa doğrudan iştirak etmese dahi mağdur zararından dolayı özel hukuk sorumluluğu altına girebilir. Haksız fiil (TBK m. 49), sebepsiz zenginleşme (TBK m. 77–82) ve vekâletsiz iş görme gibi müesseseler bu kapsamda gündeme gelmektedir. İyi niyet iddiası, zararın varlığı ve failin hesap üzerindeki tasarruf yetkisiyle çeliştiği takdirde, sorumluluktan kurtuluş sağlamamaktadır.

4. MASAK Mevzuatı ve Bildirim Yükümlülüğü
5549 sayılı Kanun’un 15. maddesi, “kendi adına fakat başkası hesabına hareket eden” kişilerin bu durumu yazılı olarak bildirme yükümlülüğünü düzenler. Bildirim yükümlülüğünün ihlali, 6 aydan 1 yıla kadar hapis ve adli para cezasına neden olabilir. Ayrıca MASAK’ın KYC (Müşterini Tanı) ilkesi çerçevesinde hem bireylerin hem de finansal kuruluşların sorumluluğu bulunmaktadır. Bu doğrultuda, hesap hareketlerinin şüpheli işlem bildirimine konu edilmemesi durumunda hem kullanıcı hem de kuruluş ağır idari yaptırımlarla karşı karşıya kalabilmektedir.

5. Teknik Analiz ve Adli Bilişim Verilerinin Rolü
Adli bilişim uzmanlarının sunduğu teknik mütalaalar, suça iştirak kastının tespiti ve olayın maddi gerçeğe uygun şekilde değerlendirilmesi bakımından yargı makamları açısından belirleyici nitelik taşımaktadır. IP logları, cihaz eşleştirmeleri, mobil bankacılık erişim saatleri, SMS doğrulama verileri gibi bulgular, işlemi kimin ne zaman gerçekleştirdiğini tespit etmeyi mümkün kılar. Bu teknik verilerle desteklenmeyen soyut iddiaların Yargıtay içtihatlarında mahkûmiyet için yeterli görülmediği birçok karar mevcuttur.

6. Yargı Kararları Işığında Savunmanın Dayanakları
Anayasa Mahkemesi’nin Eşref Bingöl Kararı ile Yargıtay 11. Ceza Dairesi’nin 2024 tarihli kararında açıkça ifade edildiği üzere, sırf hesap sahibi olmak kişiyi fail yapmaz; kastın ve suçla bağın her türlü şüpheden uzak şekilde ispatı şarttır. Bu nedenle savunmalarda, işlem yoğunluğu, erişim IP’leri, paradan elde edilen menfaatin varlığı/yokluğu gibi hususlar teknik mütalaalarla desteklenmelidir.

7. Avukatlar İçin Savunma Stratejisi

Savunma planı, yalnızca iyi niyet iddiasına değil, teknik verilerle desteklenmiş ayrıştırıcı delillere dayanmalıdır. Özellikle:

- Paranın kaynağının bilinmediği,

- Menfaat sağlanmadığı,

- Hesap işlemlerinin müvekkil dışında yürütüldüğü,

- Cihaz/IP eşleşmelerinin faille örtüşmediği

gibi olgular, CMK m. 67 ve HMK m. 293 çerçevesinde hazırlanacak uzman mütalaaları ile somutlaştırılmalı ve dosyaya kazandırılmalıdır.

8. Sonuç ve Değerlendirme

Banka hesabının üçüncü kişilere kullandırılması, yalnızca kişisel bir hata veya yardım değil; çok katmanlı suç örgülerinde merkezi bir araç hâline gelmiştir. Ceza sorumluluğunun belirlenmesinde maddi ve teknik unsurlar birlikte değerlendirilmelidir. Teknik savunmalarla desteklenmeyen beyanlar, yargılamanın adil yürümesini engelleyebilmektedir. Bu nedenle, ceza ve özel hukuk normları yanında mali mevzuat ve adli bilişim verilerinin birlikte analiz edilmesi, etkili bir savunmanın temelini oluşturmaktadır.

Cüneyt ÜRE
Adli Bilişim ve Siber Güvenlik Uzmanı