Kamu görevlilerinin görevlerini yerine getirirken asılsız ihbar ve şikayetler ile baskılardan korunması ve kamu hizmetinde aksamaya yol açılmaması sebebiyle, kamu görevlilerinin görevleri nedeniyle işledikleri suçların soruşturulması ve kovuşturulmasında özel yargılama usulü benimsenmiştir. Bu kapsamda 4483 sayılı Kanun, kamu görevlilerinin yargılanması sürecindeki ön inceleme, soruşturma izni, ihbar ve şikayetlerin işleme konulması gibi hususları düzenleyerek idari süreci ve idari süreç sonunda başvurulabilecek kanun yollarını, hazırlık soruşturmasını yapacak savcılıkları, kamu görevlilerinin yargılanacakları yetkili ve görevli mahkemeleri düzenleyerek yol göstermektedir.
Kamu görevlisinin 4483 sayılı Kanunun uygulanacağı bir suçu içeren eylemi yetkili merciler tarafından öğrenildikten sonra, Kanunun 5. maddesinde belirtildiği gibi bu kanun kapsamında bir ön inceleme başlatılır. Soruşturma izni vermeye yetkili mercilerin, yapılan ihbar ve şikayetler dışında kendilerinin de suçu öğrenmesi mümkündür. Yetkili merciler, hiyerarşik yapı içerisinde astlarından gelen bilgiler ile müfettiş veya denetim elemanlarının yaptıkları incelemeler sonucunda elde edilen verilerin değerlendirilmesiyle de suçun varlığından haberdar olabilmektedir.
İdare dışı kişiler ve hatta mütekabiliyet ilkesi gereği yabancı uyruklu kişiler, kamu görevlisinin suç işlediğine dair bilgiye sahip olduğu zaman, idareyi bu konuyla ilgili bilgilendirebilir. Bu durumda yetkili merci tarafından bir ön inceleme yapılması gerekir. İhbar ve şikayetler Cumhuriyet savcılığına, kolluk makam ve memurlarına, vali ve kaymakamlara, yurtdışında işlenip Türkiye’de takibi gereken suçlarda ise Türkiye’nin elçilik veya konsolosluklarına yapılabilir. İhbar ve şikayetler şekle tabi olmayıp, yazılı ve sözlü olarak yapılabilir ancak sözlü olarak yapılması halinde tutanak altına alınması gerekir. İhbar ve şikayet dilekçelerinde dilekçe sahibinin doğru ad, soyad ve imzasının bulunması, somut bilgi ve belgelere dayanması zorunludur. Ancak, iddiaların geçerliliğinin kuşkuya yer vermeyecek belgelerle ortaya konulması durumunda isim, soy isim ve imza ile ev ya da iş adresinin doğruluğu koşulu aranmaz.
İhbar veya şikayet idareye iletildikten sonra, idare bu ihbar veya şikayeti ilgili Cumhuriyet Başsavcılığına gönderir. 4483 sayılı Kanunun 4. Maddesi gereği Cumhuriyet başsavcıları, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin bu Kanun kapsamına giren suçlarına ilişkin herhangi bir ihbar veya şikayet aldıklarında veya böyle bir durumu öğrendiklerinde ivedilikle toplanması gerekli ve kaybolma ihtimali bulunan delilleri tespitten başka hiçbir işlem yapmayarak ve hakkında ihbar veya şikayette bulunulan memur veya diğer kamu görevlisinin ifadesine başvurmaksızın evrakın bir örneğini ilgili makama göndererek soruşturma izni istemektedir.
Önemle belirtmek gerekir ki, suç isnadı bizzat öğrenilmişse öğrenmeye konu olayın yetkili merciye geldiği, Cumhuriyet savcısının başvurusu ile öğrenilmişse ilgili evrakın kendisine gönderildiği, farklı makam veya kişiler tarafından kendisine iletilmişse de bu gönderme tarihi olayın öğrenilme tarihi olarak kabul edilir. Yetkili merci, suçu öğrendiğinde ön incelemeyi başlatacağından, ön inceleme emri onayının yetkili merci tarafından imzalandığı tarih, süre başlangıcı olarak kabul edilecektir. Danıştay 1. Dairenin kararında ise yetkili makamın ön inceleme emri verdiği tarih, öğrenme tarihi olarak kabul edilmiştir.
Soruşturma iznini gerektirecek bir durumun ortaya çıkması sonucunda bu izni verecek yetkili merciler 4483 sayılı Kanunun 3’üncü maddesinde detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bu kapsamda;
a) İlçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında kaymakam,
b) (Değişik:6/12/2019-7196/51 md.) İlde ve merkez ilçede görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kaymakamlar hakkında vali,
c) Bölge düzeyinde teşkilatlanan kurum ve kuruluşlarda görev yapan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında görev yaptıkları ilin valisi,
d) Cumhurbaşkanına veya Cumhurbaşkanlığına bağlı, ilgili veya ilişkili kuruluşlar ve bakanlıkların merkez ve bağlı veya ilgili kuruluşlarında görev yapan diğer memur ve kamu görevlileri hakkında o kuruluşun en üst idari amiri,
e) (Değişik:6/12/2019-7196/51 md.) (b) ve (c) bentlerindeki hükümler saklı kalmak kaydıyla Cumhurbaşkanı kararıyla atanan memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Cumhurbaşkanı veya ilgili bakan,
f) Türkiye Büyük Millet Meclisinde görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri ve yardımcıları hakkında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı,
g) (Değişik: 2/7/2018-KHK-703/196 md.) Cumhurbaşkanlığında görevli memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı hakkında Cumhurbaşkanı,
h) Büyükşehir belediye başkanları, il ve ilçe belediye başkanları; büyükşehir, il ve ilçe belediye meclisi üyeleri ile il genel meclisi üyeleri hakkında İçişleri Bakanı,
i) İlçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında kaymakam, merkez ilçelerdeki belde belediye başkanları ve belde belediye meclisi üyeleri hakkında bulundukları ilin valisi,
j) Köy ve mahalle muhtarları ile bu Kanun kapsamına giren diğer memurlar ve kamu görevlileri hakkında ilçelerde kaymakam, merkez ilçede vali,
Yokluklarında ise vekilleri tarafından bizzat kullanılır. Yetkili mercilerin saptanmasında, memur veya kamu görevlisinin suç tarihindeki görevi esas alınır. Ast memur ile üst memurun aynı fiile iştiraki halinde izin, üst memurun bağlı olduğu merciden istenir.
Özetle, 4483 sayılı Kanun kapsamındaki kamu görevlilerinin işlediği ve işlediği iddia edilen suç, yetkili idari makamlar tarafından öğrenildikten sonra idari süreç başlamış olur. Suçun öğrenilmesiyle birlikte idari makamlar eyleme geçer ve 4483 sayılı Kanunun 5.maddesi kapsamında bir ön inceleme başlatır. Suç iddiasının aydınlatılması amacını güden bu inceleme, izin vermeye yetkili merci tarafından bizzat yapılabileceği gibi, görevlendirecekleri müfettiş eliyle veya hakkında inceleme yapılan kimsenin hiyerarşik üstü konumundaki kişilerle de yaptırılabilir. Ön inceleme sonucunda hazırlanan rapor, izin vermeye yetkili makama sunulur ve idari süreç tamamlanmış olur. Yetkili mercinin bu rapor üzerine soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine yönelik vereceği kararın gerekçeli olması zorunludur ve ilgililere tebliğ edilir. Ön inceleme sırasında zamanaşımı, af veya ölüm gibi durumlar ortaya çıkarsa, bu durum raporda belirtilir ve soruşturma izni verilmemesi önerisinde bulunulabilir. Yetkili merci, soruşturma izni konusundaki kararını suçun öğrenilmesinden itibaren ön inceleme dahil en geç otuz gün içinde verir. Bu süre, zorunlu hallerde onbeş günü geçmemek üzere bir defa uzatılabilir. Öte yandan, kamu görevlisi hakkında ön inceleme başlatılırken, kanuni sürelerin kaçırılmaması sebebiyle disiplin soruşturması yapılması da mümkündür. Soruşturma izni verildikten sonra, soruşturma yapılırken farklı bir suç ortaya çıkarsa yeni bir izin alınması gerekir. Ancak suçun hukuki niteliğinin değişmesi halinde yeniden izin alınması gerekmez.
Soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet başsavcılığı veya şikayetçi, izin vermeye yetkili merciler tarafından verilen işleme koymama kararına karşı da şikâyetçi itiraz yoluna gidebilir. İtiraz süresi, yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gündür. İtiraz dilekçesi, Danıştay veya bölge idare mahkemeleri başkanlığına veya bu makamlara ulaştırılmak üzere idare ve vergi mahkemesi başkanlıklarına verilebilir. Eğer bulunan yerde bölge idari mahkemeleri, idari ve vergi mahkemeleri yoksa asliye hukuk mahkemelerine veya yabancı ülkelerdeki Türk konsolosluklarına verilmesi mümkündür.
İtiraza, 3 üncü maddenin (e), (f), g (Cumhurbaşkanınca verilen izin hariç) ve (h) bentlerinde sayılanlar için Danıştay İkinci Dairesi, diğerleri için yetkili merciin yargı çevresinde bulunduğu bölge idare mahkemesi bakmaktadır. İtirazlar, öncelikle incelenir ve en geç üç ay içinde karara bağlanır. Verilen kararlar kesin niteliktedir. Soruşturma izninin itiraz edilmeden veya itirazın reddi sonunda kesinleşmesi ya da soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı yapılan itirazın kabulü üzerine dosya, derhal yetkili ve görevli Cumhuriyet başsavcılığına gönderilir. İzin üzerine ilgili Cumhuriyet başsavcılığı, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu ve diğer kanunlardaki yetkilerini kullanmak suretiyle hazırlık soruşturmasını yürütür ve sonuçlandırır.
Hazırlık soruşturması genel hükümlere göre yetkili ve görevli Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılır. Ancak Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Bakan yardımcıları ve valiler ile ilgili olarak yapılacak olan hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı veya Başsavcıvekili, kaymakamlar ile ilgili hazırlık soruşturması ise il Cumhuriyet başsavcısı veya başsavcıvekili tarafından yapılır.
Hazırlık soruşturması sırasında hakim kararı alınmasını gerektiren hususlarda; Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Bakan yardımcıları ve valiler için Yargıtayın ilgili ceza dairesine, kaymakamlar için il asliye ceza mahkemesine, diğerleri için ise genel hükümlere göre yetkili ve görevli sulh ceza hakimine başvurulur. Davaya bakmaya yetkili ve görevli mahkeme, genel hükümlere göre yetkili ve görevli mahkemedir. Ancak Cumhurbaşkanlığı İdari İşler Başkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Sekreteri, Bakan yardımcıları ve valiler için yetkili ve görevli mahkeme Yargıtayın ilgili ceza dairesi, kaymakamlar için ise il ağır ceza mahkemesidir. Vekiller ise asillerin tabi olduğu usule tabidir. Memurlar ve diğer kamu görevlileriyle ilgili belirtilen durumlarda kamu davası açılması için Cumhuriyet başsavcılığına başvurma ve haksız isnatta bulunanlar hakkında genel hükümlere göre tazminat davası açma hakları saklıdır.
Belediye başkanlarının görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle soruşturma veya kovuşturma sürecinde yer alması halinde, belediye başkanları kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilirler. Görevden uzaklaştırılma kararı her iki ayda bir gözden geçirilir. Geçici görevden uzaklaştırma işlemine karşı dava açma süresi, genel kanunlarda düzenlenen süreye tabi olup bu işleme karşı 60 gün içinde dava açılabilir.
4483 Sayılı Kanun Siyasi Bir Silah mı?
Türkiye’de belediye yöneticilerinin yargılanma süreci, hukuki çerçevenin yanı sıra siyasi dinamiklerden de büyük ölçüde etkilenmektedir. 4483 Sayılı Kanun, kamu görevlilerini keyfi soruşturmalardan koruma amacı taşısa da, uygulamada bu düzenleme siyasi hesaplaşmaların bir aracı olarak da kullanılmaktadır.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında açılan soruşturmalar, 4483 sayılı Kanun çerçevesinde yürütülen süreçlere örnek verilebilir. Ekrem İmamoğlu hakkında verilen bazı kararlar Danıştay’a taşınmış, itiraz mekanizması işletilmiştir. Yakın zamanda Mardin Büyükşehir Belediyesi’nde Belediye Başkanı Ahmet Türk görevden uzaklaştırılmış ve yerine kayyum atanmıştır. Belediye meclis üyeleri ve belediye bürokratları hakkında açılan yolsuzluk soruşturmaları genellikle 4483 sayılı Kanunun ön inceleme süreçlerinden geçmektedir.
Soruşturma izni süreçlerinin siyasi müdahaleye açık olması, görevden uzaklaştırma yetkisinin siyasi amaçlarla kullanılabilmesi ve yargı bağımsızlığına ilişkin endişeler nedeniyle hukukun tarafsız işleyip işlemediğinin sorgulanması gibi hususlar yerel yönetimlerin özerkliği ile demokratik hukuk devleti ilkelerine gölge düşürmektedir.
Hukukun üstünlüğü ilkesi teoride ve pratikte esas alınmalı, belediye yöneticilerinin yargılanma süreçleri siyasi etkilerden arındırılmalı, soruşturma izinleri tarafsız bir mekanizmaya bırakılmalı ve yargı bağımsızlığı güçlendirilmelidir. Aksi takdirde, hukuk siyasetin bir aracı olmaya devam edecek ve yerel yönetimlerin demokratik meşruiyeti zedelenecektir.
Av. Ceren ÖZTÜRK