Yatırım anlaşmaları olarak anılan “Yatırımların Karşılıklı Olarak Teşviki ve Korunması Anlaşmaları” küreselleşmenin artması ile birlikte daha da ivmelenmiştir. Sermaye ihtiyacı olan ülkelerin sermaye ihracı yapan ülkelerden yatırım çekmek istemesi ancak bu yatırımların standartlarının belirlenmesi amacıyla birtakım anlaşmalar yapılmaktadır. Türkiye, özellikle Özal döneminde bu anlaşmalara hız kazandırmış, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre 108 ülke ile “yatırım anlaşması” akdetmiştir.

Yatırım anlaşmaları doğrudan ve dolaylı yatırımların teşviki açısından olduğu kadar güvenliği açısından da önemlidir. Bu anlaşmaların tipik 3 unsuru bulunmaktadır:

1- Milli muamele ilkesi

Bu ilke, yabancı unsurlu sermayelere yerli tüzel/gerçek kişilere yapılan muamelenin aynısının yapılacağını vaat eder. Böylece olası ayrımcılıkların önüne geçilmesi hedeflenmiştir. Diğer yandan yabancı unsurlu sermayelere birtakım kısıtlamaların yine de yapılıyor olduğunu ve bu kısıtlama ve istisnaların genellikle anlaşmalarda anılıyor olduğunu belirtmek gerekir. Türkiye’de özellikle “Tapu Kanunu’ndan”  kaynaklı birtakım kısıtlamalar yapılmaktadır.

2- En çok gözetilen ulus muamelesi (MFN)

Bu ilkenin mantığı şu şekildedir: Ülkeler anlaşma sırasında diğer ülkeye bu ilkeyi vaat ettiği takdirde sonradan herhangi bir ülke ile yapacağı anlaşmada bu ilkenin ötesinde bir ayrım vaat edemeyecek böylece tüm yatırım anlaşmalarında bu ilkeye yer vererek farklı ülkeler arasında olası ayrımcılık engellenmiş olacaktır.

3- Kamulaştırma ve devletleştirme tazminatına ilişkin maddeler

Anlaşmalarda kamulaştırma ve devletleştirme mekanizmalarına ilişkin bedellerin gerçek değerler üzerinden ve gecikmeksizin ödenmesi akdedilmektedir. Böylece olası mülkiyet hakkı ihlallerinin önüne geçilmesi hedeflenir.

Yabancı unsurlu yatırımlarda bu tür anlaşmalar ile çeşitli kolaylıklar sağlanmışsa da ticari riskleri koruma altına alan sigortacılık sisteminin de gelişmiş olması gerekmektedir. Öte yandan yabancı yatırımcıların korunması adına Dünya Bankası tarafından geliştirilen ve yatırımcıları “ticari olmayan” risklere karşı koruyan Multilateral Investment Guarantee Agency (MIGA) konvansiyonu oluşturulmuştur.

MIGA konvansiyonunda en çok karşılaşılan ve en çok örneklendirilen konu, döviz dönüştürme ve transfer işlemlerine ilişkin sağlanan garantidir. Diğer yandan MIGA, savaş-kargaşa, sözleşme ihlali, mülkiyet hakkının ihlali gibi pek çok konuda da garanti vermektedir. MIGA; Türkiye’de yapılan pek çok projede (kamu-özel işbirliği) de bu konvansiyon kapsamında garanti sağlamıştır.

Yabancı unsurlu yatırımlarda ortaya çıkan uyuşmazlıklarda ise genellikle ICSID (Washington) veya UNCITRAL (BM-Viyana) merkezleri tercih edilmektedir.

Örnek Sözleşme için Bknz: Türkiye Cumhuriyeti ve İsviçre Konfederasyonu Arasında Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşması (https://ticaret.gov.tr/data/5f3bccd113b876ea88e4cc85/Yat%C4%B1r%C4%B1mlar%C4%B1n%20Kar%C5%9F%C4%B1l%C4%B1kl%C4%B1%20Te%C5%9Fviki%20ve%20Korunmas%C4%B1%20Anla%C5%9Fmas%C4%B1.pdf)

KAYNAKLAR

Doğan, Vahit, Türk Yabancılar Hukuku, Savaş Yayınevi, 2. Baskı, s.315

Güçlü, Yücel, Yabancı Sermaye Çekimi Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması Anlaşmaları, https://www.mfa.gov.tr/yabanci-sermaye-cekimi-yatirimlarin-karsilikli-tesviki-ve-korunmasi-anlasmalari.tr.mfa

Eğilmez Mahfi, Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımları ve Türkiye, https://www.mahfiegilmez.com/2016/08/dogrudan-yabanc-sermaye-yatrmlar-ve.html

Turan, Zübeyr, Yabancı Sermaye Yatırımlarının Ülkemiz Ekonomisine Etkileri Ve Katkıları, Mevzuat Dergisi, 149, 2010, https://www.mevzuatdergisi.com/2010/05a/01.htm

Uluslararası Doğrudan Yatırımlar Raporu, TÜRMOB, https://www.turmob.org.tr/ekutuphane/Read/7a2c4eee-a11b-4cd2-9b15-a8c88d3b0684

Yatırımların Karşılıklı Teşviki ve Korunması (YKTK) Anlaşmaları, T.C. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı (https://www.sanayi.gov.tr/anlasmalar/yktk/a11601)