Yüzyılın son çeyreğinde başlayan bilgisayar kullanımı, baş döndürücü biz hızla artıyor. Gün geçmiyor ki, yeni bir bilgisayar ya da programının piyasaya sürüldüğünü duymayalım. Getirdiği hız ve kolaylıklar nedeniyle, gündelik hayatımızın vazgeçilmez bir parçası artık... Pek çoğumuz için, gün içinde elle yazdıklarımız bir sayfayı bulmuyor. Bir günde belki yüzlerce sayfa okuyoruz, onlarca sayfa yazıyoruz fakat hepsi bilgisayar ekranından… Yüzlerce insanla haberleşiyoruz ama çoğu elektronik posta yoluyla…

Bilgisayar kullanımı hayatımızı kolaylaştırıyor kolaylaştırmasına da pek çok problemi de beraberinde getiriyor… Amerikan istatistiklerine bakılacak olur ise bilgisayar kullanıcılarının sağlık sorunları, işle ilgili gelişen sağlık sorunlarının yaklaşık üçte ikisini oluşturuyor. Yol açtığı çeşitli zararlar, tazminatlar ve giderilmesi için harcanan para 1 trilyon dolar civarında… Bilgisayar kullanan çok geniş bir kitlenin yanı sıra devlet ekonomileri de ciddi ölçüde tehdit eden bir durum söz konusu… Bu nedenle, başta Dünya Sağlık Örgütü olmak üzere pek çok kuruluş koruyucu önlemlerin alınmasına yol gösterecek çalışmalar yapıyor. Gelişmiş ülkelerin hemen hepsinde, tehlikeli gidişat fark edilmiş önlemler konusunda önemli bütçeler ayrılmış, yasal düzenlemeler oluşturulmuş ve kontrol mekanizmaları etkin kılınmaya çalışılıyor. Türkiye’de de bazı yasal düzenlemeler yapılmış; Örneğin, Ekranlı Araçlarla Çalışmalarda Sağlık ve Güvenlik Önlemleri Hakkında Yönetmelik, 23.12.2003 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanmış, ama pratiğe yansıyan çok bir şey yok… Diğer bir sorun, kaç kişi, ne kadar süre ile bilgisayar kullanıyor, bunu bile bilemiyoruz... Yapılan küçük çaplı bir iki araştırmanın verilerinde yola çıkarak yapılabilecek tahminler dışında elde bir şey yok…

Gerçek şu ki, haftada 15 saatin üzerinde bilgisayar kullananlarda, bir yıldan sonra çeşitli problemler başlıyor… Bilgisayar kullanıma bağlı doğan sorunlar temelde 3 başlık altında toplanıyor: Kas iskelet sistemi rahatsızlıkları, göz rahatsızlıkları ve psiko-sosyal sorunlar…

Bilgisayar kullanımı, genellikle çok az değişen bir duruşla, el bileği ve kol kaslarının benzer hareketleri yapmasını gerektiren bir uğraşı… Bu nedenle omurga, omuz, sırt, dirsek, el bileği ve parmaklara ilişkin rahatsızlıklar daha sık oluşuyor. Fizik tedavi uzmanlarına göre; karpal tünel sendromu, ulnar sinir tutulumu, lateral medial epikondilitis, DeQuervian tenosinovitis, myofasial boyun ve bel ağrıları bilgisayar kullanıcılarını bekleyen başlıca rahatsızlıklar… Bunların arasında en sık görülen Karpal tünel sendromu, el bileğinin bir hastalığıdır. Bilekteki karpal tünelden geçen median sinirin sıkışması sonucu ortaya çıkar. Hastalığın belirtileri; Geceleri ellerde ortaya çıkan ve zaman içinde giderek şiddetlenen uyuşmalar ve kola ve omuza yayılabilen ağrılar, avuç içinde ve parmaklarda (özellikle baş, işaret ve orta parmakta) his kaybı veya elektrik çarpması hissi, elde kuvvet kaybı, tutamama, tutulan şeyleri düşürme ve elin sallanmasıyla ağrıların hafifleyebilmesi. Genetik yatkınlığında söz konusu olduğu el bileği kanalının bu hastalığı, hekimler tarafından çok eskiden beri bilinmesine rağmen başka hastalıklarla karışabilmekte ve çoğu zaman hastalar doğru tanı alamadığı için hekimden hekime dolaşmaktadır.

Bilgisayar kullanımı sırasında gözler de az ya da çok etkilenir. Kullanılan monitörün özelliği, kullanıcının pozisyonu ve var olan kırma kusuru için uygun gözlük kullanıp kullanmaması, odanın aydınlatması, ekranda ki ışık yansımaları, kullanılan zemin ve karakter özellikleri önemli faktörlerdir. Bilgisayar kullanımına bağlı gözlerde yorgunluk, yanma hissi, kızarıklık, kaşıntı, sulanma, bulanık ya da çift görme gibi şikâyetler sıktır. Bilgisayar kullanırken kullanıcılar göz kapaklarını farkında olmadan daha az açıp kapatırlar. Ortalama dakikada 12 olan göz kırpma sayısı, bilgisayar kullanımı sırasında yarıya kadar düşebilmekte, bu da kuru göz yakınmalarına yol açabilmektedir. Bilgisayar monitörlerinden yayılan negatif yüklü partiküller, insan bedeninde ve gözlerde negatif elektrik yükü oluşturarak havadaki pozitif yüklü toz parçacıklarını çekip gözlerde göz yangısı bağlı şikâyetlere neden olabilmektedir. Kırma kusuru olup da gözlük kullanmayan kişiler, görme ile ilgili sorunların yanı sıra ekrana olan uzaklığı koruyamadıklarından olumsuz etkilere daha çok maruz kalabilirler. Özellikle 40–50 ve üzeri yaşlardaki kişilerin, bilgisayar kullanırken 50–70 cm mesafeye göre düzenlenmiş gözlük kullanması gerekir.

Göz hastalıkları uzmanları, ekranla çalışanlarda göz şikâyetlerinin önemli bir nedeni olarak, kişide daha önceden var olan miyopluk, hipermetropluk ve astigmatizm gibi kırma kusurlarının olduğunu vurguluyor. Halk arasında, bilgisayarın gözleri bozduğu görüşü doğru olmadığını, ancak bilgisayar, kusurları açığa çıkardığını veya belirginleştirdiğini söylüyor. Bu nedenlerle aileler en küçük göz şikâyeti olan çocuklarının bile gözlerini bir uzmana muayene ettirmelidirler. Gözlük kullanmak durumunda olanlar ekranla çalışırken gözlüklerini mutlaka takmalıdırlar.

Bilgisayar rahatsızlıklarından korunma önlemleri:

•    Çalışma masa ve sandalyesi ergonomik boyutlarda olmalıdır. Sırt, boyun ve bel dik tutulmalı ve kesinlikle kambur oturmamalıdır. Devamlı kambur oturma eğiliminiz varsa ileride oluşabilecek meslek hastalıklarından korunmak için sırtı dik konumda tutacak korseler kullanılmalıdır. Dizleriniz 90 ve 110 derece arası bir açıda duracak şekilde çalışılmalıdır. Bunu sağlamak için gerekirse ayağınızın altına küçük eğimli bir ayakkabı tahtası konulabilir. Ayak bilekleri dik açıda tutulmalı ve mutlaka yere temas ettirilmelidir.

•    Klavyede avuçlar paralel olarak tutulmalı ve tuşlara sert vuruşlar yapılmamalıdır.

•    Yazı yazarken bilekler düz durmalıdır. Her iki el bileğinin dışa doğru fazla sapması engellenmelidir.

•    Ön kollar yatay konumda olmalıdır. Klavye, kolların aşağıya sarkmasını veya yukarı uzanmasını engelleyecek bir yükseklikte bulunmalıdır.

•    Fare klavyenin hemen yanında olmalıdır.

•    Kollar ve eller sıcak tutulmalıdır.

•    Doğru materyal yerleşimi, doğru yazım tekniği ve pozisyon seçimi yapılmalıdır.

•    Gözünüzün bakış açısı, 20 – 30 derece yukarıda, ekrandan uzaklık ise ortalama 60 – 70 santimetre olmalıdır.

•    Tavan ya da duvarlara aydınlatma armatürleri konulmamalı, oda, tavandan yansıyan ve çok parlak olmayan bir ışıkla aydınlatılmalıdır.

•    Yüksek hızda bilgisayar kullanıcıları için, her 20 dakikada bir 1 dakika veya her saatte bir en az beş dakika dinlenme aralığı verilmesi ve vücut pozisyonunda değişiklik yapılması ve baş boyun ve bel egzersizleri gerekmektedir.

İnternet hastalıkları:

The New Scientist'in dergisinde çıkan bir makale, milyonlarca insanı bilgisayar başına bağlayan internetin, henüz tıp literatürüne bir hastalık olarak yerleşmemiş, ancak hastalık olarak kabul edilmesi çok muhtemel tuhaf tutkular konu edilmiş. İşte onlardan bazıları:

•    Ego sörfü: Düzenli aralıklarla internette kendi ismini arama.

•    Enfornografi: Pornografi ve enformasyon sözcüklerinden türetilmiş bu kelime, "bilgi açlığını internette dindirmeye çalışma" olarak tanımlanıyor.

•    Blog ifşacılığı: Bilinmemesi ve yayılmaması herkes açısından faydalı olan bilgileri yayınlama merakı.

•    Youtube-Narsizmi: Kendisini tanıtmak için sürekli kendi videolarını internet sitelerinde yayınlama, yayınlatma.

•    Myspace Taklitçiliği: İnternette başka bir kişiliğe bürünme takıntısı.

•    Siberhondrik: En ufak bir hastalık belirtisinde, doktora gitmek yerine internetten tedavi yöntemleri arama.

•    Photolurking: İnternette saatlerce başkalarının fotoğraf albümlerine bakma.

•    Wikipedializm: Günün önemli bir kısmını internet ansiklopedisi Wikipedia'ya katkıda bulunmak, yazılar yazmak ve metinlerde tashih yapmaya harcamak.


Prof. Dr. Cumhur KILINÇ
Dicle Ünv. Tıp Fakültesi Öğretim Üyesi