Bilindiği üzere boşanma davasına dayalı olarak açılan mal tasfiyesi davasında eşlerden birinin ortağı veya hissedarı olduğu şirketlerdeki hisselerinin paylaşımı oldukça girift bir durumdur. Yine bilindiği gibi şirket hisseleri de diğer malvarlıkları gibi tasfiye edilecektir. Ancak bir şirketlerin diğer mal varlıklarından ayrı olarak daha karma bir yapısı olduğundan söz konusu tasfiye işlemi  daha fazla özellik arz etmektedir.

Boşanmada şirket hisseleri boşanma davasının taraflarının birinin ortağı, hissedarı olduğu anonim veya limited bir şirket varsa gündeme gelebilmektedir.

Öncellikle Bir şirketin değeri; mal rejiminin sona erdiği andaki durumu, o tarihteki ekonominin genel gidişatı, şirketin faaliyet gösterdiği sektörün konumu, şirketin büyüklüğü ve büyüme hızı, tasfiyeye konu şirketin bilanço değerleri, şirketin kullandığı teknoloji, makina ve tesisatın durumu ile araştırma geliştirme faaliyetleri (ARGE), şirketin ürettiği hizmet ve ürünleri pazarlama ile rekabet gücü, şirketin müşteri portföyü, organizasyonu ile yönetim kadrosu büyüme potansiyeli, şirketin değerlendirme anındaki satışlarına, kazançlarına, siparişlerine, nakit akışlarına ve finansal durumuna göre geleceğe ilişkin tahminler, kar dağıtım politikası, gelecekte planlanan sabit kıymet yatırımları, stratejisi, ekonominin genel arz ve talep kuralları göz önünde bulundurularak belirlendiğini bilmekteyiz.

Boşanma durumunda şirket hisseleri de diğer varlıklara uygulanan dağıtım kurallarına tabidir. Ancak şirketlerin de bir tüzel kişiliği olduğundan durum biraz daha karmaşık hale gelebiliyor. Örneğin 500.000 TL'ye satın alınan bir ev, başka bir ev satın almak veya işçi kiralamak için kullanılamaz. Ancak bir şirketin hisselerini aynı fiyata satın alırsanız, şirket her yıl temettü öder ve daha fazla borç alır, bu da vergi yükümlülüğüne yol açabilir.

Boşanma sonucunda şirketin kuruluş tarihinin eşlerin evlenme tarihinden önce olup olmadığı, bu şirketlerin hisselerinin evlilik tarihinden sonra nasıl edinildiği, şirket defterlerinin düzenli olup olmadığı ve şirketin temettü dağıtıp dağıtmadığına yada en önemlisi sermeye verip vermediği hususu özellikli olarak irdelenmelidir. En yaygın işleyiş ise hissedarlar genellikle şirket parasını kendilerininmiş gibi görmekte ve şirket esas sözleşmesinde belirtilen kuralların ötesinde gelir dağıttıkları görülmektedir.

Şirket hisselerinin bedelinin evlilik öncesinde ödenmiş olması halinde eşin kişisel malı olarak kabul edileceği kuşkusuzdur. Ancak, kira getiren gayrimenkullerde olduğu gibi, şirket gelirlerinin evlilik birliği dönemi içerisinde gerçekleşenler, edinilmiş mal olarak kabul edilerek paylaşıma tabi tutulacaktır. Şirket hisselerinin bedelinin evlilik içinde ödenmiş olması halinde ise genel kural bu hisselerin değerlerinin edinilmiş mal olmasıdır. Bu, aksi ispat edilmesi mümkün bir genel kuraldır. “Aksine sözleşme yapılmamışsa, kişisel mal sayılan şirketten elde edilen gelirler edinilmiş mal olarak kabul edilir ve paylaşıma tabidir.”

Boşanmada şirket hisseleri boşanma davasının açılmasından sonra yada eşler arasındaki kanuni mal rejimi olan edinilmiş mallara katılma rejimin sona ererek mal ayrılığı rejimine geçilmesi ile dava edilebilir duruma gelmektedir. Bu durumda boşanma davasının akabinde, şirket hisselerinin değerinin tespit ettirilmesi ve tasfiye amaçlı dava açılması mümkün olacaktır. Yine bu dava ile şirket hisselerinin değil, tespit edilen değerinin dava konusu edilecektir. Boşanmada şirket hisseleri için davada görevli mahkemeler yine aile mahkemeleri olmaktadır.

Boşanma davalarında eşlerden birine ait şirket hissesi olması pek mümkündür. Bu şirket hissesinin değerinin nasıl hesaplanacağı, bu değer üzerinde diğer eşin katılma alacağı hakkı olup olmadığı, var ise bu hakkının nasıl hesaplanacağı hukukçular arasında da Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana tartışma konusu olmuştur. Eşlerin kişisel malları Kanunda sınırlı sayım şeklinde gösterilmiş (TMK.m.220), edinilmiş mallar ise örnekleyici olarak (TMK.m.219) gösterilmiştir. Bunun sonucu olarak bir eşin bütün malları, aksi ispat edilinceye kadar edinilmiş mal kabul edilmiştir (edinilmiş mal karinesi, TMK.m.222/son)Eşlerden biri, bir malın kişisel malı olduğunu kanıtlayamadığı durumda bu mal edinilmiş mal olarak kabul edilir. Bir malın edinilmiş değil, kişisel mal olduğu iddiası tanıkla da ispat edilebilir; ancak bu tanık ifadesi çoğunlukla tek başına yeterli olmaz, bu iddianın muvazaadan uzak ve belgeye dayalı olması da aranır. Şirket hissesinin değerinin belirlenmesinde tasfiye tarihi olan boşanma dava tarihi itibariyle davaya konu edilen şirket sanki tasfiye ediliyormuş gibi varsayımsal tasfiye yapılarak eşin hisse değerinin belirlenmesi ve bunun edinilmiş mal kabul edilip üzerinden artık değer alacağının hesaplanması gerekir.

Ancak şirketin asıl değerinin belirlenmesinde şu husus da önemlidir.

Ticaret Şirketlerinin faaliyetleri sonucu şirket hisselerinin zaman içerisinde piyasa değerlerinin artması mümkündür.

Şirketin bu kazançlarının oluşmasında, şirketi sevk ve idare eden ortağın kişisel çalışması rol oynadığı kadar, ayrı bir tüzel kişiliği olan şirketin organizasyonunun da payı bulunmaktadır. Bu nedenle kural olarak ortağın hissesine düşen endüstriyel kazancının tamamının ortağın çalışması karşılığı olduğu benimsenemez. Ne var ki, eğer ortak şirketin bütün hisselerine sahip olmamakla birlikte şirketi önemli ölçüde sevk ve idare ediyorsa yaratılan kazancın ortağın hissesine düşen bölümünün tamamının kazanç karşılığı olduğunun kabulü gerekir.

Diğer yandan şirket hisse değerlerindeki artışın endüstriyel değil konjonktürel olması da mümkündür. Bu durumun da bilirkişi tarafından tespiti önemlidir zira, bir artış olduğunun belirlenmesi eşin kişisel çabası karşılığı normal değer artışını aşan bir artışın mevcudiyeti durumunda, bunun eşin kişisel çabası ile oluştuğu kabul edilerek ancak bu miktar içerisinden katılma alacağı talep edebileceği gözetilerek diğer eşin kazanılmış hakları göz önünde bulundurularak bir karar verilecektir. (2)

Şirketin duran ve dönen ve bu şekilde aktifleri teşkil eden miktardan borçların çıkarılarak defter değerinin bulunması, bunların içinden başlangıçtaki durumuna göre tasfiye tarihindeki durumu değişen maddi duran varlıklar ve mali duran varlıkların başlangıçtaki defter değerlerinin çıkartılıp yerine söz konusu kıymetlerin tasfiye tarihi itibariyle piyasa değerleri ilave edilmelidir. (1)

----------

(1) YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2014/7341 Karar Numarası: 2015/17019 Karar Tarihi: 30.09.2015

(2) YARGITAY 8. HUKUK DAİRESİ Esas Numarası: 2015/16149 Karar Numarası: 2015/19750 Karar Tarihi: 05.11.2015