GENEL OLARAK HUKUK VE CEZA YARGILAMASI ARASINDAKİ FARKLAR

Ceza yargılaması, ceza kanunlarında suç olarak adlandırılan fiilleri işleyen kişileri cezalandırmayı amaçlayan bir oluşumdur. Ceza mahkemeleri de ceza yargılamasının hangi usul sisteminde ilerleyeceğini emreden ceza muhakemeleri kanunu uygulayan bir teşkilattır. Bu kapsamda ceza mahkemelerinin konusu suçu ve suçun unsurlarını belirlemektir. Hukuk yargılamasının alanı ise tazminat hukuku başta olmak üzere diğer tüm hukuki uyuşmazlıklardır.

Hukuk yargılamasında daha sıkı şekil şartları bulunup, hukuk yargılaması taraflarca getirilme ilkesi kapsamında yapılmaktadır. Bazı istisnalar dışındaki bu istisnalarda hukuk yargılamasında re’sen araştırma ilkesi uygulama alanı bulabilir. Hukuk hâkimi re‘sen delilleri toplamadığı gibi tarafların mahkemeye getirmiş oldukları deliller dışında da mahkemeye yeni bir delil ekleyemez. Bununla birlikte ceza yargılamasında delil serbestisi ilkesi geçerlidir. Bu şu anlama gelmektedir: Ceza mahkemesi hâkimi, tarafların dosyaya delil getirmesini beklemeden istediği gibi delil araştırması yapabilecektir. Ceza yargılaması tabir-i caizse bir kesinlik yargılamasıdır. Başka bir anlatımla ceza hâkimi suçun sanık tarafından işlendiği yönünde yüzde yüz bir kesinlik görmeden karar vermeyecektir. Fakat hukuk yargılamasında uyuşmazlığın çözümü için yüzde yüz bir kesinlik aranmaz. Hukuk hâkimi, ispat hukukunda fiili karine olarak adlandırılan yaşam tecrübelerine ya da yaklaşık ispata dayanarak da bir çözüm ortaya koyabilecektir.

Bununla birlikte Ceza Mahkemelerinin kamu gücüne dayanan toplumsal bir işlev gördüğü; hukuk mahkemelerinin ise (diğer görevlerinin yanında) haksız fiili gerçekleştiren kişileri tazminata hükmetmek gibi vazife üstlendiği söylenebilir. Bu anlamda ceza mahkemelerinin kararlarının hukuk mahkemelerin kararlarına nazaran daha bağlayıcı ve kesin hüküm etkisi olacağı söylenebilir. Fakat kanun koyucunun gerek eski borçlar kanunu 53. Maddesinde gerek Türk borçlar kanunu 74. Maddesinde hukuk hakimine hafife alınmayacak derecede önemli bir bağımsızlık yetkisi tanıdığı görülmektedir.

Ceza mahkemesi genelde mahkumiyete karar verebilmek için fiilde kastın diğer bir söyleyişle sübjektif unsurun var olup olmadığını aramak durumundadır. Eğer suçluluğu oluşturan bu unsur failin fiilinde yok ise ceza mahkemesi failin beraatine karar verecektir. Fiilde sübjektif unsur bulunmamakla birlikte objektif unsur var ise bu durumda davanın, failin hukuki sorumluluğunun araştırılması bakımından hukuk mahkemesinde görülmesi gerekecektir.

BAĞIMSIZLIK PRENSİBİ

Ceza yargılaması ile hukuk yargılaması arasındaki farklar nedeniyle, hukuk ve ceza mahkemeleri kararları arasında bir bağımsızlık prensibi konulması gerekmiştir. Hukuk mahkemelerinin ceza mahkemeleri karşısındaki bağımsızlığına ilişkin düzenleme Türk Borçlar Kanunu’nun 74. Maddesinde yapılmıştır. Madde şu şekildedir:

“Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir. / aynı şekilde, ceza hâkiminin kusurun değerlendirilmesine ve zararın belirlenmesine ilişkin kararı da hukuk hâkimini bağlamaz.”

Anılan madde eski borçlar kanunumuzun 53. Maddesine karşılık gelmektedir ve aralarında dil arılaşması dışında bir fark bulunmamaktadır.

Madde metninden anlaşılacağı üzere hâkim ceza hakiminin verdiği beraat kararı ile bağlı değildir. Fakat söz konusu maddeyi Ceza Muhakemesi Kanununda belirtilen tüm beraat kararları için söylememiz mümkün değildir. Zira hukuk hâkimi maddi bir vakıanın tespit edilememesinden kaynaklı beraat kararlarıyla bağlı değildir. Fakat maddi bir vakıa aydınlatılmış, sanığın o suçu işlemediği yönünde hüküm kurulmuş ve haliyle suç işlenmediği için zarardan da söz edilemiyorsa, hukuk hâkimi ceza hakiminin verdiği bu karar ile bağlı olacak, ceza mahkemesinin kararı hukuk mahkemesinde kesin hüküm oluşturacaktır. Sadece beraat kararı için ceza mahkemesinin maddi vakıanın tespitine ilişkin kesin hükmi belirlemeleri hukuk Hakimini bağlayacaktır. Aksi durumda, yani ceza mahkemesinin kesin olarak belirlediği maddi bir vakıaya karşı hukuk mahkemesinin vakıanın gerçekleşip gerçekleşmediği noktasında yeniden inceleme yapmaya kalkması adalete duyulan güveni sarsacaktır. Nitekim Yargıtay bir kararında bu hususu şu şekilde anlatmıştır: “…Hukuk hâkimi, kesinleşen ceza mahkumiyetine rağmen fiilin (eylemin) sabit olup olmadığı konusunda yeniden araştırma yapmaz ve suçun mevcut olmadığı ya da münferit bir olaya ya da tahrike dayalı olduğu yolunda hükme ulaşamaz. Böyle bir düşünce biçimi, hukuk ve ceza mahkemelerinin aynı maddi olayın varlığı ile ilgili farklı görüşleri karşısında adalete duyulan inanç ve güvenin ağır suretle sarsılmasına yol açar. (Y.2.H.D. 29.09.1988 T. 1988/7363 E. 1988/9606 K.)

Hukuk hakiminin ceza mahkemesinin yaptığı inceleme ile bağlı olmayacağı başka bir konu ise kusur ve zarar incelemesi yönündendir. Gerçekten kanunun açık lafzı gereğince hukuk hâkimi, ceza hakiminin kusur ve zarar incelemesi yönünden yaptığı tespitler ile bağlı olmayacaktır, zarar ve kusur incelemesi yönünden ceza hakiminin kararına karşı bağımsız olacaktır.

Yukarıdaki açıklamalarımızda da ifade ettiğimiz gibi özel hukuktaki kusur ve zarar kavramları ceza hukukuna göre daha geniş ve kapsamlı bir kavramdır. Bu sebeple kusur ve zarar yönünden verilen kararlar da hukuk mahkemesinde kesin delil teşkil etmez. Doktrinde bu konuda görüş birliği bulunmaktadır.

Fakat yine önce ifade ettiğimiz gibi hukuk hâkimi kusur tespiti ile bağlı olmasa bile ceza hakimince tespit edilen ve kesinleşen vakıanın hukuka aykırılığı ile bağlı olacaktır. Nitekim Yargıtay bir kararında

“…Kural olarak, BK. 53.üncü maddesine göre, hukuk hâkimi kusur olup olmadığına karar vermek için ceza hukukunun sorumluluğa ilişkin hükümleri ile bağlı olmadığı gibi, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin konusunda da ceza mahkemesi kararı ile bağlı değil ise de her mahkûmiyet kararı o fiilin hukuka aykırılığını tespit etmesi bakımından hukuk hâkimini bağlayıcı niteliktedir. Yargıtay 11. HD., 28.09.2001 T., 2001/6250 E., 2001/7213 K., (Kazancı İçtihat Bankası)

İfadelerine yer verilerek kesinleşen bir vakıada her ne kadar kusur oranı ile bağlı değilse de hukuka aykırılık unsurunun hukuk hakimini bağlaması gerektiğini vurgulamıştır. Yine Ceza Mahkemesinin tespitini sağladığı başka bir maddi vakıa örneği tahrik hükümleri yönündendir. Ceza Mahkemesinin tahrik hükümlerine ilişkin kesinleşmiş tespitleri ve somut vakıada kesinleşmiş hükmü hukuk hakimini bağlayacaktır. Nitekim Yargıtay da bir kararında bu hususa değinmiştir;

“Dosya içerisinde bulunan ceza davasına ilişkin dosya içeriğinden, davalının bıçakla etkili eylemde bulunması sonucu davacının yaralandığı, davalının eylemine uyan Türk Ceza Kanunu’nun 456/2.maddesi gereğince cezalandırılmasına karar verildiği, hafif tahrik nedeni ile aynı yasanın 51/1 maddesi gereğince verilen cezadan ¼ oranında indirim yapıldığı ve kararın onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır. Ceza mahkemesince belirlenen davacının hafif tahrikte bulunduğuna ilişkin maddi olgu Borçlar Yasasının 53.maddesi gereği hukuk hâkimi yönünden bağlayıcıdır. Dava konusu olayın başlamasına yol açan davacısının davalıyı tahriki eylemi onun bölüşük kusurunu oluşturur. Ve Borçlar Yasasının 44.maddesi gereğince kabul edilen maddi ve manevi tazminat tutarlarından davalı yararına indirim yapılmasını gerektirir. Şu durumda ceza mahkemesince belirlenen tahrike ilişkin indirim oranının davalının sorumlu tutulacağı maddi tazminata yansıtılması gerekir. Ne var ki yerel mahkemece benimsenen geçici iş göremezlik zararının hesaplanmasına ilişkin bilirkişi raporunda tahrik nedeniyle indirim yapılmadığı anlaşılmaktadır. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilerek hesaplanan geçici iş göremezlik tazminatından tahrik nedeni ile indirim yapılmamış olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.” Yargıtay 4.Hukuk Dairesinin 30.01.2012 gün, 2010/13310 Esas ve 2012/1040 Karar sayılı kararı

HÜKMÜN AÇIKLANMASININ GERİ BIRAKILMASI (H.A.G.B.) KARARININ HUKUK YARGILAMASINA ETKİSİ

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi CMK 231. Maddesinde düzenlenmiştir. Uygulamaya göre ceza mahkemesi suça ilişkin vakıayı tespit edecek fakat kanundaki şartları oluştuğu için hükmün açıklanmasını 5 yıllık denetime tabi tutacaktır. Eğer 5 yıllık denetime tabi tutulan şahıs bu süre dahilinde kasıtlı başka bir suç işleyip anılan karar kesinleşirse, mahkemece verilmiş H.A.G.B. kararı da hüküm doğuracaktır. Peki ceza mahkemesince verilen bir H.A.G.B. kararı hukuk hakimini bağlayacak mıdır? Söz gelimi hakaret suçundan 1 sene ceza alan bir sanığa ceza mahkemesi H.A.G.B. kararı vermiş ve karar kesinleşmiştir. Bu durumda hukuk mahkemesindeki bir tazminat davasında hukuk hâkimi bu H.A.G.B. kesin kararı ile bağlı olacak mıdır? öğretide kabul gördüğü üzere her ne kadar H.A.G.B. kararı ile cezanın infazına geçilmemiş ve söz konusu ceza ertelenmiş ise de ceza hakimince söz konusu suç ile ilgili bir araştırma yapılıp maddi olgunun tespiti sağlandığından hukuk mahkemesince tekrardan maddi olgunun tespitinin yapılması hukuk güvenliği ilkeleriyle bağdaşmaz. Bu kapsamda hukuk hakiminin ceza mahkemesinin kararıyla bağlı olması gerekmektedir.

Bununla birlikte uygulamada Yargıtay, öğretinin aksi yönde kararlar vermekte ve H.A.G.B. kararı yönünden hukuk mahkemesinin ceza mahkemesinin kararı ile bağlı olmayacağını belirtmektedir:

“…Mahkemece, davaya konu olaya dair olarak davalı (...)'in sanık olarak yargılandığı Konya 1. Çocuk Mahkemesi'nin 2009/897 E. ve 2011/403 K. sayılı dosyasından alınan 4.6.2010 tarihli Adli Tıp Kurumu'nun kusur raporu benimsenerek yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de ilgili dava dosyasında verilen mahkûmiyet hükmü yönünden C.M.K’. nın 231/5. maddesi gereğince, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Buna göre, anılan ceza mahkemesi kararı itiraz yolu açık olup, temyizi kabil bir karar olmadığından, eldeki dava yönünden maddi olguyu tespit eden bir karar niteliğinde değerlendirilemeyeceği, kesin hüküm teşkil etmeyeceği ve 818 Sayılı B.K. nun 53. maddesi (6098 Sayılı T.B.K.nun 74. maddesi) gereğince hukuk hakimini bağlamayacağı açıktır…” ( Yarg. 17. HD., 16.02.2015, E. 16604/ K. 2798 (www.kazanci.com)

“Mahkemece, davalının söz konusu eylemi nedeniyle Kadirli 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/23 esas sayılı dosyası üzerinden yapılan yargılama neticesinde sanığın hakaret eylemi nedeniyle ceza almış olduğu, sanığın kullandığı ifadelerin kendisine gönderilen ihtar üzerine göndermiş olduğu mektupta yer aldığı, mektubun davacıya hitaben yazılmış olması ve söz konusu mektuptan yalnız davacının haberdar olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 74. maddesi (818 sayılı Borçlar Kanunu m.53) “Hâkim, zarar verenin kusurunun olup olmadığı, ayırt etme gücünün bulunup bulunmadığı hakkında karar verirken, ceza hukukunun sorumlulukla ilgili hükümleriyle bağlı olmadığı gibi, ceza hâkimi tarafından verilen beraat kararıyla da bağlı değildir” biçiminde düzenlenmiştir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesinde ise “…Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Dosya içeriğinden, dava konusu eylem ile ilgili Kadirli 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nin 2012/23 esas, 2012/269 karar sayılı ilamı ile davalının hakaret suçundan cezalandırılıp hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği anlaşılmaktadır. Anılan yasal düzenlemeler göz önüne alındığında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı hukuk hâkimi için bağlayıcı nitelikte değildir. Yarg. 4. HD., 05.10.2015, E. 13443/ K. 10738 (www.kazanci.com)

KAYNAKÇA

Kapancı, B.

Ceza Mahkemesi Kararlarının Hukuk Mahkemesi Kararlarına Etkisi (TBK M.74)

DOI: 10.21492/inuhfd.239938

Uçanok, M. (2018)

Ceza ve Hukuk Mahkemeleri Kararlarının Birbirleri Yönünden Bağlayıcılığı

Güneş, D.B. (2018)

Ceza Mahkemesi Kararlarının Hukuk Mahkemesi Bakımından Etkileri

Kuru, B. (S.597)

Usul Hukuku Dersleri,

Kılıçoğlu, (s.205)

Ceza Hukuku ile Medeni Hukuk İlişkisi

Pekcanıtez, H. & Atalay, O & Özekes, M.

Medeni Usul Hukuku

https://www.lexpera.com.tr

https://legalbank.net

www.kazanci.com

https://karararama.yargitay.gov.tr/YargitayBilgiBankasiIstemciWeb/