Ceza yargılamasında teşhis ve yer gösterme işlemleri önemli bir delil grubunu oluşturmaktadır.[1] Bu iki işlem ceza soruşturması sırasında sıklıkla uygulanabilmektedir. Bazen şüpheli ve sanığın yaptığı teşhis ve katıldığı yer gösterme işlemlerinin zorunlu müdafi huzurunda yapılmasına ilişkin uygulamadan kaynaklı bazı sorunlar yaşanmaktadır.[2] Bu ve benzeri nedenlerle bu iki işlemin ne şekilde olması gerektiği hususu tartışma konusu olabilmektedir.

Ceza yargılaması her somut olayda yasaya ve yönteme uygun olarak toplanan delillerle amacına ulaşmak için vardır. Burada Ceza yargılamasının temel bazı amaçları bulunmaktadır. Ceza yargılamasının amaçları arasında aşağıda belirtilen temel hususlar yer almaktadır:

1) Maddi gerçeğe ulaşıp adaleti sağlamak,

2) Suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak,

3) Kamu düzeninin bozulmasının önüne geçebilmek,

4) Bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek.

Ceza yargılamasında iki esaslı işlem öncelikle yerine getirilmelidir.

1) Bunlardan birincisi, maddi gerçeğe ulaşma amacına hizmet edebilecek tüm yasal delillerin yönteme uygun bir şekilde toplanmasıdır.

2) İkincisi ise toplanan delillerin tartışılmasıdır.

Yukarıda belirtilen iki husus da ceza yargılamasında zorunludur.

Teşhis işlemi delil elde etme yöntemlerinden biridir. Teşhis işlemi, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun Ek m. 6 hükmünde düzenlenmiştir.[3]

Kolluk görevlilerinin, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis işlemini yaptırabilmeleri mümkündür.

Teşhise dayalı olarak sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi için, teşhis işleminin yasaya ve yöntemine uygun olarak her türlü şüpheyi ortadan kaldıracak şekilde yapılması gerekir.

Yargıtay da bazı kararlarında bu hususa önemle işaret etmektedir. Yargıtay, kollukta yaptırılan canlı teşhis işleminin 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 6. maddesine uygun olması zorunluluğunu şart olarak aramaktadır.[4]

Bundan başka, soruşturma kapsamında şüphelinin ifadesi alınırken suç ortağı olduğu faillerin teşhisi gerekebilir. Ayrıca etkin pişmanlıktan yararlanmak isteyen şüpheliye fotoğraflar üzerinden teşhis işlemi de gerçekleştirilebilir.

Bu tür uygulamaların esas itibariyle 5271 sayılı CMK m. 2 hükmü gereğince ifade alma işlemi niteliğinde olması nedeniyle CMK m. 147 ila 156 hükümleri arasındaki şüpheli veya sanığın ifadesinin alınmasında uyulması öngörülen yönteme riayet edilerek yerine getirilmesi gerekir.[5]

Belirtmek gerekir ki; müdafinin 5271 sayılı CMK m. 84 hükmünde düzenlenen keşif işleminde hazır bulunma hakkı vardır. Bundan başka soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla CMK m. 85[6] hükmünde tanımlanan yer gösterme işlemine müdafi katılabilmektedir.

Yukarıda belirtilen gerekçeler ışığında teşhis ve yer gösterme işlemlerinde aşağıda belirtilen hususlara dikkat edilmesinde yarar bulunmaktadır:[7]

1) Teşhis işlemleri mutlaka 2559 sayılı Kanunun (PVSK) m. Ek 6 hükmündeki düzenlemeye uygun şekilde gerçekleştirilmelidir.[8]

2) Şüphelinin gerek kollukta gerekse de Cumhuriyet savcılıklarında başkaca şüphelileri teşhise yönelik ifadesi alınırken müdafi yardımından yararlanma hakkının bulunduğu hatırlatılmalıdır.

3) Ayrıca zorunlu müdafi ile ifade alınması gereken hallerde gecikmeksizin Barodan avukat görevlendirilmesi talep edilmelidir.

4) 5271 sayılı CMK m. 84 hükmüne konu keşif işlemi gerçekleştirilirken müdafinin bu işlemlerde hazır bulunma hakkı vardır. Bu nedenle varsa müdafi çağrılmalıdır.

5) 5271 sayılı CMK m. 85 hükmü gereğince yer gösterme işlemi gerçekleştirilirken müdafinin bu işlemlerde hazır bulunma hakkı vardır. Bu yüzden varsa (zorunlu veya isteme bağlı) müdafi çağrılmalı ve müdafi olmadan bu işlem yapılmamalıdır.

-------------------------

[1] Yer göstermenin neden önemli bir delil olduğuna yönelik emsal karar için bkz.; Y.1.CD, E: 2016/1019, K: 2017/3223, T: 16.10.2017: “…Sanığın 19.01.2014 tarihli kolluk tutanağında da belirtildiği üzere, sanığa suç aletinin nerede olduğu sorulduğunda, yer gösterme yapabileceğini beyan etmesi üzerine, polis refakatinde Kavaklık Mevkii boş araziye gidildiğinde, suçta kullanılan bıçak ile birlikte maktule ait para cüzdanı, kredi kartı cüzdanı ve bir takım yanık kıyafetlerinde bulunduğu anlaşılmakla; maktulün mal varlığına yönelik bu eylemlerinden dolayı kamu davası açılmasının sağlanması, açılan davaların birleştirilerek delillerin birlikte değerlendirilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”

[2] Sorun ile ilgili bkz.; Adalet Bakanlığı’nın Stratejik Planı ve Yargı Reformu Stratejisi Belgesi uyarınca hazırlanarak 30.04.2021 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan 2021/9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesine konu İnsan Hakları Eylem Planı.

[3] Ek Madde 6 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 14.06.2007 RG NO: 26552 KANUN NO: 5681/5) Polis, bu maddede yazılı görevlerinin yanında, Ceza Muhakemesi Kanunu ve diğer mevzuatta yazılı soruşturma işlemlerine ilişkin görevleri de yerine getirir. Polis, bir suça ilişkin olarak kendisine yapılan sözlü ihbar ve şikâyetleri ve görevi sırasında öğrendiği suça ilişkin bilgileri yazılı hale getirir. Edinilen bilgi veya alınan ihbar veya şikâyet üzerine veya kendiliğinden bir suçla karşılaşan polis, olay yerinde kişilerin ve toplumun sağlığına, vücut bütünlüğüne veya malvarlığına zarar gelmemesi ve suçun delillerinin kaybolmaması ya da bozulmaması için derhal gerekli tedbirleri alır. Bir suç işlendiği veya işlenmekte olduğu bilgisini edinen polis, olay yerinin korunması, delillerin tespiti, kaybolmaması ya da bozulmaması için acele tedbirleri aldıktan sonra el koyduğu olayları, yakalanan kişiler ile uygulanan tedbirleri derhal Cumhuriyet savcısına bildirir ve Cumhuriyet savcısının emri doğrultusunda işin aydınlatılması için gerekli soruşturma işlemlerini yapar. Yapılacak araştırma sonunda edinilen bilginin bir kabahate ilişkin olduğu hallerde, konu araştırılarak gerekli yasal işlem yapılır veya yapılması sağlanır. Olay yerinde görevine ait işlemlere başlayan polis, bunların yapılmasına engel olan veya yetkisi içinde aldığı tedbirlere aykırı davranan kişileri, işlemler sonuçlanıncaya kadar ve gerektiğinde zor kullanarak bundan men eder. Polis, suçun delillerini tespit etmek amacıyla, Cumhuriyet savcısının emriyle olay yerinde gerekli inceleme ve teknik araştırmaları yapar, delilleri tespit eder, muhafaza altına alır ve incelenmek üzere ilgili yerlere gönderir. Olay yeri dışında kalan ve o suça ilişkin delil elde edilebileceği yönünde kuvvetli şüphe sebebi bulunan konut, işyeri ve kamuya açık olmayan kapalı alanlarda yapılacak işlemler için Ceza Muhakemesi Kanununun arama ve elkoymaya ilişkin hükümleri uygulanır. Polis, olaydaki failin, gözaltına alınan şüpheli ile aynı kişi olup olmadığının belirlenmesi bakımından zorunlu olması halinde, Cumhuriyet savcısının talimatıyla teşhis yaptırabilir. Tanıklıktan çekinebilecek olanlar, teşhiste bulunmaya zorlanamaz. İşleme başlanmadan önce, teşhiste bulunacak kişinin faili tarif eden beyanları tutanağa bağlanır. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birden fazla ve aynı cinsten olması, aralarında yaş, boy, ağırlık, giyinme gibi görünüşe ilişkin hususlarda benzerlik bulunması gerekir. Teşhis için gerekli olması halinde, şüphelinin görünüşü ile ilgili gerekli değişiklikler yapılabilir. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin her birinde, teşhis sırasında bir numara bulundurulur. Teşhiste bulunan kişi ile teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin birbirini görmemesi gerekir. Teşhis işlemi en az iki kez tekrarlanır ve teşhiste bulunması istenen kişiye, şüphelinin teşhis edilecek kişiler arasında yer almıyor olabileceği hatırlatılır. Teşhis işlemine tâbi tutulan kişilerin, bu işlem sırasında birlikte fotoğrafları çekilerek veya görüntüleri kayda alınarak, soruşturma dosyasına konur. Şüphelinin fotoğrafı üzerinden de teşhis yaptırılabilir. Ancak tek bir fotoğraf veya aynı kişinin farklı fotoğrafları üzerinden teşhis yaptırılamaz. Değişik kişilerin fotoğraflarının aynı büyüklük ve özellikte olmaları gerekir. Teşhis işlemi tutanağa bağlanır. (İPTAL EDİLEN FIKRA RGT: 30.04.2020 RG NO: 31114 ANY MAH. 19.02.2020 T. 2018/91 E. 2020/10 K.)

[4] Y.9.CD, E: 2021/1304, K: 2021/8246, T: 07.10.2021.

[5] YCGK, E: 2008/70, K: 2008/84, T: 15.04.2008: “…1- 5271 sayılı CYY'nin 149/3. maddesinde, müdafiin ifade alma veya sorgu süresince şüphelinin yanında olma, bunun dışında ise şüpheli ile görüşme ve hukuki yardımda bulunma, 84/1. maddesinde keşifte ve 85/2. maddesinde ise soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunma hakkının bulunduğu açıkça belirtilmiş, bunun dışındaki işlemlerde müdafiin hazır bulundurulmasına ilişkin Yasada bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 2- Teşhis işlemi, gerektiğinde fotoğraf üzerinden de yapılabilecek olan ve bu yönüyle de şüphelinin imzasının alınmasının bile zorunlu olmadığı bir tanıma işlemidir. Şüpheli buna pasif olarak katılmakta ve teşhis sırasında herhangi bir beyanı da alınmamaktadır. Bu işlemde aktif olarak rol alan kişi olayın mağduru veya tanığıdır. Bu nedenle ifade alma, keşif ve yer gösterme işlemlerinde olduğu gibi müdafiin teşhiste hazır bulundurulma zorunluluğu bulunmamaktadır. Bununla birlikte müdafiin teşhiste bulunmaması, şüphelinin teşhise karşı müdafiin hukuki yardımından yararlanmasına, teşhisten önce veya sonra müdafii ile görüşmesine engel teşkil etmeyeceği de açıktır. 3- Uygulamada bazen mağdur veya tanık ile şüphelinin yüzyüze getirilerek karşılıklı beyanlarının alınması şeklinde, dolayısıyla yüzleştirme tarzında icra edilen işlemlere de teşhis denilmektedir. Böyle bir durumda şüphelinin beyanı alındığı için artık sadece bir teşhis işlemi söz konusu olmayıp aynı zamanda şüphelinin aktif olarak katıldığı ifade alma işlemi gerçekleştirildiğinden bu durumda müdafiin katılımı zorunludur.”

[6] Yer gösterme; MADDE 85 - (DEĞİŞİK MADDE RGT: 01.06.2005 RG NO: 25832 KANUN NO: 5353/6) (1) Cumhuriyet savcısı, kendisine yüklenen suç hakkında açıklamada bulunmuş olan şüpheliye yer gösterme işlemi yaptırabilir. 250 nci maddenin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar söz konusu olduğunda, adli kolluk amiri de yer gösterme işlemi yaptırmaya yetkilidir. (2) Soruşturmayı geciktirmemek kaydıyla, müdafi de yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunabilir. (3) Yer gösterme işlemi, 169 uncu maddeye uygun olarak tutanağa bağlanır.

[7] Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E-19120602-659-1430-2021-948/29065 sayılı, 08.04.2022 tarihli, “Şüphelinin Yaptığı Teşhis ve Katıldığı Yer Gösterme İşlemlerinin Zorunlu Müdafi Huzurunda Yapılması” konulu yazısı.

[8] Y.14.CD, E: 2017/131, K: 2021/4179, T: 09.06.2021: “…Mağdure ile mağdurenin kardeşi olan tanığın aşamalardaki sanığın kullandığı bisikletinin rengine ilişkin anlatımları, savunma, tanık beyanları, dosyada yer alan teşhis tutanaklarının 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanununun ek 6. maddesine uygun olmadığının anlaşılması ve tüm dosya içeriği nazara alındığında, sanığın üzerine atılı suçları işlediğine dair cezalandırılmasına yeter, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gözetilerek beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi,…”