Türk Medeni Kanunu’na göre vasiyetnameyi üç şekilde hazırlayabiliriz. Bunlar resmi vasiyetname, el yazılı vasiyetname ve sözlü vasiyetnamedir. Durum böyle olmasına rağmen aslında el yazılı vasiyetname veya resmi vasiyetname yapma imkanına sahipsek, sözlü vasiyetname yapamayız. TMK.m.539’da “Mirasbırakan; yakın ölüm tehlikesi, ulaşımın kesilmesi, hastalık, savaş gibi olağanüstü durumlar yüzünden resmî veya el yazılı vasiyetname yapamıyorsa, sözlü vasiyet yoluna başvurabilir.” denilerek, sözlü vasiyetnamenin hangi durumlarda yapılabileceği tadadi olarak belirtilmiştir. Bu durumda dünya çapında bir salgın haline gelen ve Dünya Sağlık Örgütü tarafından Pandemi olarak ilan edilen Covid-19 salgın hastalığı özelinde, kişilerin sözlü vasiyetname yapması gündeme gelebilecektir.   

İstisnai bir vasiyetname türü olan sözlü vasiyetname hastalık ve yakın ölüm tehlikesi durumlarında yapılabilmektedir. Hastalık, organizmada bir takım değişiklerin ortaya çıkmasıyla sağlığın bozulması durumudur. Yakın ölüm tehlikesi ise ağır hastalık, felç, trafik kazası ve depremler gibi farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Covid-19 ise virüs kaynaklı bir hastalıktır. Virüsler, kendi kendilerini çoğaltabilen basit organizmalar olarak bilinse de ancak elverişli bir hücrenin içine girebildiklerinde çoğalabilmektedirler. Vücuda nüfuz eden Covid-19 sebebiyle hastalar ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum yetmezliği gibi ciddi enfeksiyon belirtileri göstermektedirler. Hatta daha ağır vakalarda bu enfeksiyon zatürreye, akut solunum yetmezliğine ve ölüme bile neden olabilmektedir. Bu anlamda Covid-19 salgın hastalığı, sonuçları göz önünde bulundurulduğunda ağır ve ciddi bir hastalıktır. Ölüme kadar varan sonuçlarıyla, yakın ölüm tehlikesi ihtiva etmektedir.

Covid-19 salgın hastalığına yakalanan bir kimse, hastalığının seyri ciddiyetini koruyorsa ve ölüm sonucunun gerçekleşmesine dair ciddi emareler mevcutsa sözlü şekilde vasiyette bulunabilir. Bunun için hasta olan kimsenin tamamen el yazılı vasiyetname veya resmi vasiyetname yapma imkanından yoksun olması ve ayırt etme gücüne sahip olması yeterlidir. TMK.m.13 uyarınca “yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı, sarhoşluk ya da buna benzer sebeplerden biriyle akla uygun davranma yeteneğinden yoksun” kimselerin ayırt etmek gücüne sahip olmadığı belirtilmiştir. Yani bir kimsenin ayırt etme gücüne sahip olduğundan bahsedebilmemiz için, tüm eylem ve işlemlerinin neden ve sonuçlarını anlayabilecek iradeye sahip olması gerekmektedir.

Bu durumdaki bir hasta, iki tanığa son arzularını anlatır. Bu iki tanık miras bırakanın arzu ve isteklerine uygun olarak vasiyetnameyi yazıyla tespit ederler. Vakit kaybetmeksizin ikisi birlikte vasiyetnameyi mahkemeye tevdi edip, miras bırakanı vasiyetname yapmaya eğil gördüklerini ve onun son arzularını olağanüstü durum içerisinde kendilerine anlattığını hakime beyan ederler.

Covid-19 salgın hastalığı belirtileri ve sonuçları henüz bilimsel anlamda açık bir şekilde netlik kazanmamış, belirli ve uygulanabilir bir ilacı olmayan ve aşısının bulunmasına rağmen bu konudaki tartışmaların devam ettiği bir hastalıktır. Bu belirsizlik durumu içerisinde sağlık durumunun ne olacağını kestiremeyen ve hayatını kaybetme endişesi yaşayan bir kimsenin, hasta yatağında son sözlerini ve vasiyetini dile getirmek istemesi vicdani olduğu kadar hukuki anlamda da kabul edilebilir olmalıdır.