& İfa İmkansızlıkları, Aşırı İfa Güçlüğü ve Uyarlama &

COVID-19 virüs salgınının ülkemizde de etkilerini göstermesi üzerine birçok hukuki düzenleme yürürlüğe konmuştur. 26/03/2020 günü Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 7226 sayılı Kanun başta olmak üzere, İçişleri Bakanlığı tarafından çıkarılan genelgeler, ve geçtiğimiz günlerde açıklanan “tam kapanma” kararı beraberinde pek çok hukuki ihtilafı getirmiştir.

Bu ihtilaflardan biri, sürekli edim ilişkisi doğuran kira sözleşmeleri üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunun da özelinde, özellikle şu soruya cevap arandığı görülmektedir: Kiracı, COVID-19 virüs salgınını gerekçe göstererek kira bedelini ödemekten kaçınabilir mi?

Bu soruya yanıt aramaya başlamadan önce, İLK OLARAK TARAFLARIN SÖZLEŞMEDE KONUYA İLİŞKİN BİR HÜKÜM DÜZENLEYİP DÜZENLEMEDİKLERİNİN İNCELENMESİ gerekmektedir. Sözleşmede konuya ilişkin hüküm bulunmaması durumunda 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda yer alan hükümler doğrultusunda hareket edilecektir.

1. İşyeri Kira Sözleşmeleri Yönünden

Salgının ilk aşamalarında yürürlüğe konan 7226 sayılı Kanun’un Geçici 2’nci maddesine göre; 1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek İŞYERİ kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.”

Bu hüküm ile, 01/03/2020 – 30/06/2020 tarihleri arasında işyeri kira bedelinin ödenememesi nedeniyle sözleşmenin TBK m. 315’e (Kira bedelinin ödenmesinde temerrüde düşülmesi) dayanılarak feshedilemeyeceği ve TBK m. 352/2’de düzenlenen iki haklı ihtar sebebiyle tahliye istemli dava açılamayacağı hüküm altına alınmıştı. Eş söyleyişle, 7226 s. Kanun’un ilgili maddesi sadece TBK 315 ve 352/2’nci maddeler açısından bir koruma sağlamış olup, kiracının kira ödeme borcu bu tarihler arasında da DEVAM ETMİŞTİR. [1]

Yürürlükteki mevzuat açısından bir değerlendirme yapıldığında, 30/06/2020 tarihinden sonrasını kapsayan bir emredici hüküm bulunmadığı, bu tarihten sonrası için ise 6098 s. TBK’nın kira sözleşmelerine ilişkin hükümlerinin tatbik edilmesi gerektiği görülmektedir. Bu sebeple, yeni ve amir bir hukuki norm yürürlüğe konulmadığı sürece konuya getirilecek yorumların 6098 s. TBK hükümleri çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

Buna göre; kira sözleşmesi her iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olup, kiraya verenin “kiralananı kullanıma hazır bulundurma”, kiracının ise “kira ödeme” yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu bakımdan, aşağıda açıklanacak istisna haller bulunmadığı sürece, işyeri ya da konut kira sözleşmeleri ayrımı yapılmaksızın tüm kiracıların pandemi sürecinde de kira ödeme borcu devam etmektedir.

Doktrinde kiracının kira bedelini ödemekten kaçınma, kira bedelini düşürme veya ödemeyi erteleme olanağının bulunup bulunmadığı tartışılmaktadır. Tartışma, şu hükümlerden hangisinin hangi durumlar için uygulanacağı üzerinde yoğunlaşmaktadır:

- TBK md. 136 (kusursuz ifa imkansızlığı/kira bedeli ödeme borcunun sona ermesi)

- TBK md. 138 (aşırı ifa güçlüğü nedeniyle sözleşme koşullarının uyarlanması; olmazsa sözleşmenin feshi ya da sözleşmeden dönülmesi durumu)

- TBK md. 117 vd. (ifa imkansızlığının “geçici” olarak değerlendirilmesi durumunda geçici ifa imkansızlığı döneminde ödenmeyen kira bedellerinin, bu dönem sona erdikten sonra temerrüt hükümleri doğrultusunda TBK md. 125’teki seçimlik hakların uygulama alanı bulabileceği)

Tartışmaya dahil olabilmek için şu üç sorunun yanıtlanması gerekmektedir:

1. Kira sözleşmesi, COVID-19 virüs salgını sebebiyle alınan önlemler sebebiyle kiraya verenin “kiralananı hazır bulundurma” borcu yönünden imkansızlaşmış mıdır? (Kiracının borcu “para ödeme” olup, para ödeme borcunun imkansızlaşması mümkün olmadığından, yalnızca kiraya verenin “hazır bulundurma” borcunun imkansızlaşıp imkansızlaşmayacağı tartışılmaktadır.)

2. İmkansızlığın oluştuğu kabul edilecek olursa; oluşan imkansızlık “sürekli” mi, “geçici” midir?

3. İmkansızlığın oluşmadığı kabul edilecek olursa, kiracının kira bedelini ödemekten kaçınması ya da ödenecek kira bedelinin yeni şartlara uyarlanarak düşürülmesi için hangi hükme başvurulmalıdır?

Aşağıda, bu sorulara yanıt aranarak bir sonuca ulaşılmaya çalışılacaktır.

1.1. İfa İmkansızlığı ve Kira Ödeme Borcunun İmkansızlık Süreci Boyunca Sona Ereceği Yönündeki İddiaların Değerlendirilmesi

Bu hususta yapılacak değerlendirmelerin, TBK m. 301’de düzenlenen “kiraya verenin kiralananı kullanıma hazır bulundurma borcu” çerçevesinde yapılması gerekmektedir.

Bilindiği gibi kiraya veren, kiralananı yalnız teslim ederken değil, aynı zamanda tüm sözleşme süresince sözleşmede yazılı amaca uygun kullanım için elverişli olarak bulundurmak zorundadır.[2] Bunun sebebi, kira sözleşmesinin sürekli edim içeren bir sözleşme olmasıdır.

O halde kiralanan işyerinin, İçişleri Bakanlığının genelgeleri doğrultusunda yasaklanan faaliyetlerden birini icra ediyor olması ve kiraya verenin kiralananı bu faaliyet türüne uygun olarak bulundurmak zorunda olması durumunda, kiraya veren açısından TBK 301 anlamında bir imkansızlık gündeme gelecek demektir. Ancak bu imkansızlığın kira borcunu sona erdirmesi için imkansızlığın sürekli olması gerekmektedir. Kabul gören genel görüşe göre, bakanlık genelgeleri ile faaliyetleri yasaklanan işyerleri için GEÇİCİ İFA İMKÂNSIZLIĞINDAN söz edilebilir. GEÇİCİ İFA İMKANSIZLIĞI İSE KİRA BORCUNU SONA ERDİRMEMEKTE, YALNIZCA GEÇİCİ İMKANSIZLIĞIN SONA ERDİĞİ TARİHE KADAR ERTELEMEKTEDİR.[3]

Bununla beraber, Doç. Dr. Melek BİLGİN YÜCE’ye göre; kira sözleşmesinde kiralanan işyerindeki faaliyet türü belirtilmemiş ve kiraya verene faaliyet türüne uygun bir işyeri teslim etme borcu yüklenmemişse, kiraya veren kiralananı yalnızca teslim etmekle borcunu ifa etmiş sayılmalıdır.[4]

Özetleyecek olursak; kira sözleşmesinde kiralananın faaliyet türü belirtilmiş ve kiraya veren bu konuda bir yükümlülük altına sokulmuşsa, genelgenin işletme faaliyetini yasaklıyor olması halinde bir ifa imkansızlığının gündeme geleceği söylenebilir. Ancak bu imkansızlık, hal ve niteliğinden başka türlü anlaşılmadığı sürece geçici ifa imkansızlığı olarak değerlendirilmeli ve kira borcunun sona ermediği, imkansızlığın sona erdiği (işletme yasaklarının kalktığı) tarihe ertelendiği kabul edilmelidir.[5]​​​

1.2. İfa İmkansızlığı Oluştuğu Varsayımında İmkansızlığın “Geçici” Sayılıp Sayılmayacağının Değerlendirilmesi

Kiraya verenin TBK 301’de düzenlenen “kiralananı amaçlanan kullanıma uygun halde bulundurma” borcunu ifa etmesinin imkansız olduğu varsayımında imkansızlığın “sürekli” ya da “geçici” olarak sıfatlandırılması, TBK m. 136’nın uygulanabilip uygulanamaması bakımından önem arz etmektedir. Başka bir deyişle, imkansızlığın sürekli mi geçici mi olduğu tartışması, kira borcunun devam edip etmediği sorusunu cevaplayacaktır.

Kusursuz ifa imkansızlığını düzenleyen TBK 136’ya göre borçların sona ermesi ve kiraya verenin kiracısından kira bedelini talep edememesi, imkansızlığın sürekli olması halinde mümkündür. Keza, Prof. Dr. Fikret EREN’e göre, ancak sürekli imkansızlık borcun sona ermesini sağlamaktadır; geçici imkansızlık hali borcu sona erdirmez. [6]

O halde, borcun imkansızlığının ancak “sürekli” olduğu hallerde TBK 136’nın uygulanması mümkün olacaktır. TBK 136/2’ye göre, Karşılıklı borç yükleyen sözleşmelerde imkansızlık sebebiyle borçtan kurtulan borçlu, karşı taraftan almış olduğu edimi sebepsiz zenginleşme hükümleri uyarınca geri vermekle yükümlü olup, henüz kendisine ifa edilmemiş olan edimi isteme hakkını kaybeder.” Görüldüğü üzere, borcun ifasının sürekli olarak imkansız olduğu hallerde, kiraya verenin kiracıdan kira bedelini ödemesini istemesi mümkün değildir, borçlar karşılıklı olarak sona ermekte, doğal olarak kira sözleşmesi de son bulmaktadır.

Ancak, COVID-19 kapsamında alınan önlemler sebebiyle kiraya verenin TBK 301’deki borcunu ifa etmesinin “sürekli” olarak imkansız hale geldiği söylenebilir mi? Salgın sebebiyle alınan tedbirlerin ve işletme faaliyeti yasaklarının aralıklarla sona erdiği ve belirsiz bir tarihte ise tedbirlerin tamamen son bulacağı bilindiğine göre, imkansızlığın sürekli olarak değil, geçici kabul edilmesi gerekmektedir.[7] Ancak, aşağıda açıklayacağımız üzere (Bkz.: sf.6/ilk paragraf), öyle geçici imkansızlık halleri vardır ki, bunlar sürekli imkansızlığa ilişkin hükümlerin uygulanmasını (borcun tamamen sona ermesini) sağlayabilmektedir. (Bkz. : TBK 137)

Doktrinde, COVID-19 virüs salgını sebebiyle yürürlüğe konan hukuki düzenlemelerin geçici bir ifa imkansızlığı yarattığı, sürekli ifa imkansızlığının uygulama alanı bulamayacağı görüşü ağır basmaktadır. Hatta pek çok makalede, geçici ifa imkansızlıklarının genellikle “hukuki nitelikteki engellere dayanacağı” belirtilmektedir.[8] Diğer bir tabirle, hukuksal düzenlemeler sebebiyle yaşanan aksaklıkların geçici ifa imkansızlığı yarattığı kabul edilmektedir.

Geçici imkansızlık halinde hangi hükme başvurulacağı hakkında Türk hukukunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır; doktrin ise bu konuyu uzun yıllardır tartışmaktadır. Yargıtay’a göre, geçici imkansızlık halinde taraflar AKDE TAHAMMÜL SÜRESİ BOYUNCA sözleşmeyi geçici bir süreliğine askıya almış kabul edilmelidir. Askı halinde tarafların kira sözleşmesinden doğan borçlarının ifası istenemeyecektir. Ancak akde tahammül süresinin dolması halinde, dürüstlük kuralı gereğince sözleşmenin TBK m. 136’ya göre mücbir sebep doğrultusunda feshedilmesi mümkün hale gelecektir. Doktrinde ise, geçici imkansızlık halinde borçlunun temerrüdü (TBK 117 vd.) hükümlerine başvurulması gerektiği belirtilmektedir.[9]

Yargıtay, geçici ifa imkansızlığına ilişkin hukuk genel kurulu kararında şu ifadeleri kullanmıştır:

“Şüphesiz geçici imkânsızlığın varlığı, beraberinde tarafların bu sözleşmeyle ne kadar süre bağlı kalacakları sorununu getirir. Bu konudaki kural ahde vefa=söze sadakat ilkesi gereği tarafların sözleşmeyle bağlı tutulmasıdır. Ancak bazı özel durumlar vardır ki, tarafları o sözleşmeyle bağlı saymak hem onların ekonomik özgürlüklerini engeller, hem de bir başkası ile sözleşme yapma fırsatını ortadan kaldırır. Uygulamada, geçici imkânsızlık halinde tarafların o sözleşmeyle bağlı tutulma süresine akde tahammül süresi denilmektedir. Bu sürenin gerçekleşip gerçekleşmediğini de her somut olaya göre ve onun çerçevesinde değerlendirmek gerekir.”[10]

Geçici ifa imkansızlığında ifa borcu, borcun ifa edilebilir hale geldiği zamana değin ertelenir.[11] O halde, geçici ifa imkansızlığının kabulü durumunda, kira bedellerinin ifa imkansızlığının sona erdiği döneme değin ödenmemesi mümkündür. Ancak, imkansızlığın sona ermesinden sonra kiraya verenin TBK 125/1’e dayanarak, ödenmeyen kira bedellerinin aynen ifasını talep edebilir. [12] Bu durumda, kiracının TBK 138’e dayanarak sözleşme koşullarının uyarlanmasını ve bunun özelinde de kira bedelinin indirilmesini isteme hakkı saklı olacaktır.

Bazı geçici ifa imkansızlıklarının, esasen geçici özellikte dahi olsa, sürekli ifa imkansızlığı gibi sonuç doğuracağının da belirtilmesi gerekmektedir. Nitekim, TBK 137 uyarınca, “Ancak, bu kısmi (geçici) ifa imkânsızlığı önceden öngörülseydi taraflarca böyle bir sözleşmenin yapılmayacağı açıkça anlaşılırsa, borcun tamamı sona erer.[13] Buna göre, kira sözleşmesinin süresi ve amacı dikkate alınarak, meydana gelen geçici durumun kira sözleşmesinden beklenen menfaati tamamen ortadan kaldıracağı sonucuna ulaşılmaktaysa, o zaman kira sözleşmesindeki borçların bu ifa imkansızlığına bağlı olarak sona erdiği kabul edilebilir. Örneğin, Erciyes’te mart ayı için bir “bar” olarak işletilmek üzere kiralanan işyerinin, barların işletilmesini yasaklayan genelgeden sonra artık “geçici ifa imkansızlığı” ile değil, “sürekli ifa imkansızlığı” ile karşı karşıya olduğu söylenmelidir. Bunlar bakımından ifa imkânsızlığının, genişletilmek suretiyle TBK m.137’de ifade edildiği şekliyle, bu hükümden kıyasla sözleşmeden doğan tüm borçların sona erdiği, buna bağlı olarak borç ilişkisinin tümüyle hükümsüz hâle geldiği sonucuna ulaşılmalıdır.[14]

Özetlersek ;

- Kira sözleşmesinde kiralananın faaliyet konusu hüküm altına alınarak kiraya verenin hazır bulundurma borcu bahse konu faaliyet konusu için ayrıca düzenlenmişse, faaliyet konusunun genelgelerle yasaklanan konulardan biri olması durumunda (kafe, restoran, bilardo salonu gibi), ifa imkansızlığının geçici nitelikte bulunduğu kabul edilmelidir.

- Geçici ifa imkansızlığı ise kira borcunu sona erdirmemekte, imkansızlığın kalktığı tarihe kadar erteleyerek temerrüt hükümleri doğrultusunda kiranın ödenmesi sonucunu doğurmaktadır. Geçici ifa imkansızlığı, örneğin işletme yasaklarının kalktığı tarihte sona ermiş sayılmalıdır. Bu halde kira bedeli ödemekten kaçınmak isteyen kiracının, kira ödenmesi talep edildiğinde dava açarak UYARLAMA yoluna başvurması ve hakimden somut duruma göre yeni bir çözüm oluşturmasını talep etmesi önerilmektedir.

- İşletme yasakları ve sokağa çıkma kısıtlamaları sebebiyle meydana gelen aksamaların geçici ifa imkansızlığı kapsamında olduğu belirtilebilir ise de, bazı durumlarda sürekli imkansızlıktan söz edilmesi de mümkündür. Kira sözleşmesinin süresi ve amacı dikkate alınarak, meydana gelen geçici durumun kira sözleşmesinden beklenen menfaati tamamen ortadan kaldıracağı sonucuna ulaşılmaktaysa imkansızlık sürekli niteliktedir. Bunun sonucu ise, kira borcunun ve sözleşmenin sona erdirilmesidir.

1.3. İmkansızlık Oluşmadığı Varsayımında Kira Bedelinin Değişen Şartlara Uyarlanması

İmkansızlığın bulunmadığı hallerde, kiraya veren üzerine düşen “kiralananı hazır bulundurma” yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmiş sayılacaktır. Bu durum da, kiraya verenin kira bedelinin ödenmesini istemesini mümkün hale getirecektir. Kiracı ise, işletmediği bir işyerinin kira bedelini ödemek zorunda bırakılmış olacaktır. Ancak bu durum “aşırı ifa güçlüğü” meydana getireceğinden, şöyle bir yol izlenmesi mümkündür:

Kiracının, TBK 138’e başvurarak, kira sözleşmesi hükümlerinin değişen koşullara uyarlanmasını isteme, kira bedelinin düşürülmesini talep etme, bu mümkün olmazsa sözleşmenin feshine karar verilmesini isteme hakkı bulunmaktadır. Diğer söyleyişle, ortada bir ifa imkansızlığının olmadığı ve kiracının kira bedelini ödemeye devam etmek zorunda kaldığı durumlarda, kiracı TBK m.138’e dayanarak uyarlama talep edebilecektir.[15]

TBK 138 uyarınca uyarlama istenmesi için ya talep edilen kira bedellerinin ödenmemesi, ya da öderken çekince konularak ödenmiş olması şartıyla mümkündür. Yani, kira bedelini ödemek zorunda olan kiracı, virüs salgını sebebiyle mağdur olmamak için ya kira bedelinin ödenmesini isteyen kiraya verene karşı bir kira bedeli ödemeyecektir; ya da kira bedelini öderken çekince koyarak ödeme yapacaktır.

Önemle belirtelim ki, 28/09/2020 tarihinde Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi 2020/1103 E. 2020/1008 K. sayılı kararı ile bir restoranın kira bedeli uyarlama talebini kabul etmiş ve kira bedelinin düşürülmesine karar vermiştir. Karar metninin özeti şu şekildedir:

“Kiranın uyarlanması için açılan davada mahkemece davacı kiracının yapmış olduğu işin niteliği ve tüm koşullar ile taraflarca sunulan deliller göz önünde bulundurularak kiranın mahkemece takdir edilecek bir miktar üzerinden ödenmesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmeli, ancak bu tedbir kararı mahkemece belirli aralıklarla veya tarafların müracaatı üzerine değerlendirilecek durum ve koşulların değişmesi halinde kaldırılmalı veya belirlenen yeni bir miktar üzerinden devam etmesine karar verilmelidir. Somut olayda kiracının restaurant olarak işlettiği kiralananda HER NE KADAR PAKET SERVİS YÖNTEMİ İLE İSİNE DEVAM ETMİŞ İSE DE SÜREÇ VE ALINAN TEDBİRLERİN DAVACININ İŞ HACMİNDE BELİRLİ ETKİLERİNİN OLABİLECEĞİ DEĞERLENDİRİLEREK İHTİYATİ TEDBİR TALEBİNİN KABUL EDİLMESİ GEREKTİĞİ benimsenmiştir. Ancak salgın süresince restaurant olan işyerlerinin etkilenme sürecinin aylara göre değişkenlik gösterdiği ve bu etkilerin ne kadar daha devam edeceğinin belli olmadığı göz önünde bulundurularak ihtiyati tedbirin altı ayda bir mahkemece gözden geçirilmesi ve yeni durumlara göre kaldırılması veya arttırılıp azaltılması hususlarında karar verilmesi gerektiği kabul edilmiştir…”

Tüm bu hususların işaret ettiği hukuki sonuç, işletme yasakları sebebiyle faaliyetleri durdurulan kiracıların, yasak dönemi boyunca kira borçlarının “geçici imkansızlık” nedeniyle ertelendiği, ancak sona ermediği yönündedir. Ancak bu durum, imkansızlık ortadan kalktığında ödenmeyen kira bedellerinin toptan talep edilebilmesi gibi bir sonucu doğurmaktadır. Bu sonucun hayatın olağan akışına uymayacak ölçüde ağır olduğu, kiraya vereniyle başka bir şekilde anlaşamayan kiracıların ödeme yapmadan önce uyarlama davası açarak sonucuna göre ödeme yapmasının yahut da dava veya yasak süreci devam ederken haklarını saklı tutarak ödeme yapmasının daha yararlı olacağı söylenebilir.

1.4. Özetleyici Tablo

2. Konut Kira Sözleşmeleri Yönünden

7226 s. Kanun ile işyeri kira sözleşmelerine ilişkin muhtelif hükümler yürürlüğe konulmuş ise de, konut kira sözleşmeleri için herhangi bir hüküm yürürlüğe konmamıştır. Bu durum da, konut kira bedellerinin ödenmesinden sırf COVID-19 virüs salgını sebebiyle kaçınılamayacağı anlamına gelmektedir. Kiracının kira bedelini ödememesi sebebiyle TBK 315 ve 352/2 hükümlerine başvurularak konut kira sözleşmelerinin kiraya veren tarafından feshi ve kiracının tahliyesi mümkündür.

Kira bedelinin değişen şartlara göre uyarlanarak kira bedelinin düşürülmesi talep edilebilir ise de, yüksek mahkemenin ya da istinaf mercilerinin henüz bu talebe yönelik olumlu bir kararı yayımlanmamıştır. Bu sebeple, kiracıların kira bedeli ödemekten kaçınma ya da kira bedellerinin değişen şartlara uyarlanmasına ilişkin olanakların genel olarak işyeri kira sözleşmeleri için geçerli olduğu, konut kira sözleşmeleri için bu olanakların daha zor uygulama alanı bulacağı söylenebilir.

----------------

[1] PEKDİNÇER/BABALIK, Tamer, İrem, Korona Virüs Salgınının Sözleşmelere Etkisi, İfa İmkânsızlığı, İfa Güçlüğü ve Uyarlama, Erişim: https://blog.lexpera.com.tr/korona-virus-salgininin-sozlesmelere-etkisi-ifa-imkansizligi-ifa-guclugu-ve-uyarlama/

[2] EREN, Fikret; Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 6. Baskı, sf. 327 ; ZEVKLİLER/GÖKYAYLA, Aydın, Emre, Borçlar Hukuku-Özel Borç İlişkileri, Turhan Kitabevi, 15. Bası, sf. 265.

[3] ŞAHİN, Hale, Mücbir Sebep Nedeniyle Borcun İfa Edilememesi, Yüksek Lisans Tezi, sf. 114 vd. Erişim: http://acikerisim.ybu.edu.tr:8080/xmlui/bitstream/handle/123456789/1239/Hale_Sahin_Tez.pdf?sequence=1&isAllowed=y : Geçici olarak ortaya çıkan bir mücbir sebep nedeniyle borcunu ifa edemeyen borçlu, kural olarak temerrüde düşer. … Hâkim görüşe göre, geçici imkânsızlık sonucu borçlu temerrüde düştüğünde alacaklının aynen ifa talebi geçici imkânsızlık sona erene kadar ertelenir. … Mücbir sebebin geçici olması sonucu borçlu kusursuz mütemerrit olduğu için aynen ifa talebi ertelenen alacaklı, imkânsızlık sona erdikten sonra aynen ifa ile birlikte gecikme tazminatı isteyemez.”

[4] BİLGİN YÜCE, Melek, Koronavirüs Salgını Nedeniyle Hükümet Kararıyla Kapatılan İşyerlerinin Kira Sözleşmelerinin Akıbetinin Değerlendirilmesi, Erişim : https://blog.lexpera.com.tr/koronavirus-salgini-nedeniyle-hukumet-karariyla-kapatilan-isyerlerinin-kira-sozlesmelerinin-akibetinin-degerlendirilmesi/

[5] Yukarıda adı geçen makale.

[6] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 6. Baskı, sf. 1330.

[7] GÜNDOĞDU/URAL, Fatih, Nihal, Koronavirüs Tedbirlerinin Kira Sözleşmelerine Etkisi, Erişim : https://blog.lexpera.com.tr/koronavirus-tedbirlerinin-kira-sozlesmelerine-etkisi/

[8]ÖZÇELİK, Barış, Hukuki İmkansızlık ve Sonuçları, AÜHFD, sf. 585. Erişim : https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/622697

[9] EREN, Fikret, Borçlar Hukuku Özel Hükümler, Yetkin Yayınları, 6. Baskı, sf. 1331. ; ÖZÇELİK, Barış, Hukuki İmkansızlık ve Sonuçları, AÜHFD, sf. 587. (Erişim bağlantısı yukarıdadır.)

[10] YHGK 2010/15-193 E. 2010/235 K. Erişim: https://drive.google.com/file/d/1QR-h0qAufgt2N7zDX1PcD38CZYwocY5G/view?usp=sharing

[11] GÜNDOĞDU/URAL, Fatih, Nihal, Koronavirüs Tedbirlerinin Kira Sözleşmelerine Etkisi, Erişim : https://blog.lexpera.com.tr/koronavirus-tedbirlerinin-kira-sozlesmelerine-etkisi/

[12] Yukarıda a.g.e.

[13] BİLGİN YÜCE, Melek, Koronavirüs Salgını Nedeniyle Hükümet Kararıyla Kapatılan İşyerlerinin Kira Sözleşmelerinin Akıbetinin Değerlendirilmesi, Erişim : https://blog.lexpera.com.tr/koronavirus-salgini-nedeniyle-hukumet-karariyla-kapatilan-isyerlerinin-kira-sozlesmelerinin-akibetinin-degerlendirilmesi/

[14] Yukarıda a.g.e.

[15] Yukarıda a.g.e.