Giriş

Deniz ticareti, uluslararası ekonomik düzen içinde dinamik, risk yoğun ve yüksek hacimli işlemlerin gerçekleştiği bir alan olup, deniz alacaklarının tahsili diğer alacak türlerine kıyasla daha karmaşık bir hukuki ve teknik süreci gerektirir. Bu alanın kendine özgü yapısı, ulusal hukuk düzenlerinde deniz cebrî icraya ilişkin özel mekanizmaların oluşturulmasını zorunlu kılmıştır. Türk hukukunda deniz cebrî icra hükümleri uzun yıllar boyunca 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK) ile 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (İİK) arasında dağılmış şekilde uygulanmış; bu da hem uygulamada yeknesaklığı hem de hukuki öngörülebilirliği olumsuz etkilemiştir.

Cebrî İcra Kanun Taslağı’nın (“Taslak”) hazırlanması sürecinde, deniz cebrî icranın “dağınık” niteliği açıkça tespit edilmiş ve özel hükümler ayrı bir kitap altında toplanmıştır. Bu yaklaşım, deniz cebrî icranın kendi iç bütünlüğü içinde yeniden yapılandırılması yönünde önemli bir adımdır. Ancak taslağın ortaya koyduğu sistematiğe rağmen, deniz alacaklarına özgü bir ihtisas icra dairesinin bulunmaması, uygulamadaki sorunları tümüyle giderememektedir.

Bu makalede, Taslak'ta yer alan açıklamaları dikkate alarak, Türkiye'de Deniz Alacakları İcra Dairesinin kurulmasının hukuki, teknik ve sistematik gerekliliği ortaya konulacaktır.

I. Deniz Cebrî İcra Hukukunun Mevcut Yapısının Sorunları

1. Dağınık mevzuat ve uygulama güçlüğü

Taslak gerekçesinde açıkça belirtildiği üzere, deniz cebrî icra hükümleri uzun süre iki temel kanuna dağılmıştı:

- 6102 sayılı TTK’nın 1350–1400. maddeleri

- 2004 sayılı İİK hükümleri (TTK m. 1351’den doğan atıflarla)

Bu çift başlı yapı, uygulamada şu sorunlara yol açmaktaydı:

- Hangi hükmün öncelikli uygulanacağı konusunda belirsizlik

- Uygulayıcıların (hakim, icra müdürü, avukat, kıyı emniyeti gibi paydaşlar) uzmanlık eksikliği

- Yabancı bayraklı gemilere yönelik işlemlerde uluslararası uyum sorunları

Cebrî İcra Kanun Taslağı bu dağınıklığı gidermeyi hedeflemiş, deniz cebrî icra hükümlerini tek bir “Deniz Cebrî İcra” kitabında toplamıştır. Ancak bu reform bile, uygulamanın icra daireleri düzeyindeki uzmanlık eksikliği nedeniyle tam etki üretemeyecektir.

2. Gemilerin hareketliliğinden doğan aciliyet

Taslak, gemilerin doğası gereği:

“bulundukları yerlerden kısa sürede ayrılması ve sürekli seyir hâlinde olması yüzünden”
deniz alacaklarının tahsilinde ihtiyati haczin birincil araç olduğunu vurgulamaktadır.

Bu, icra dairelerinin hızlı karar alma, teknik sorunu önceden öngörebilme ve uluslararası işbirliği yapma kapasitesini zorunlu kılar. Ancak mevcut icra dairelerine bakıldığında:

- gemi sicili okuma

- gemi değerlemesi

- liman operasyonlarını yönetme

- uluslararası haciz taleplerini işleme

- P&I kulüpleri ve klas kuruluşlarıyla koordinasyon

gibi özel uzmanlıklar bulunmamaktadır.

Bu eksiklik, ihtiyati haciz ve satış süreçlerinin gecikmesine, hatta zaman zaman fiilen uygulanamamasına yol açmaktadır.

II. Cebri İcra Kanun Taslağının Yeni Yapısının Analizi

Taslak, deniz cebrî icra hükümlerini şu bölümler altında sistematikleştirmiştir:

1. Genel Hükümler

2. İlamlı İcra

3. Rehinli Alacaklar

4. Gemilerin Haczi ve Satışı

5. Satış Bedelinin Paylaştırılması

6. Gemilerin İhtiyati Haczi

Bu sistematik, uluslararası sözleşmelerle (1999 Gemilerin İhtiyati Haczine İlişkin Sözleşme ve 1993 Gemi Alacaklısı Haklarına İlişkin Sözleşme) uyumlu bir yapı oluşturmuştur.

Taslak’ın getirdiği açık tespit:

Taslak hazırlıkları sırasında, deniz cebrî icranın:

- uygulama açısından güç olduğu,

- bazı hükümlerinin belirsiz veya yetersiz olduğu,

- ve konunun ağırlıklı olarak bir icra ve iflas hukuku konusu olduğu

tespit edilmiştir.

Bu tespit, doğrudan bir deniz icra ihtisas dairesi kurulması gereğini de ima etmektedir.

Çünkü:

- Eğer deniz alacakları zaten genel icra dairelerinin yapabileceği nitelikte olsaydı, Taslak böyle bir ayrım yapmaya gerek görmezdi.

- Dolayısıyla Taslak’ın kitabı “Deniz Cebrî İcra” olarak ayırması, icra hukuku içinde özel bir alan yaratıldığını kabul etmektedir.

Bu özel alan, teknik olarak ihtisas dairesi gerektirir.

III. Deniz Alacakları İcra Dairesi İhtiyacının Hukuki Dayanakları

1. Uzmanlık gerektiren ihtiyati haciz prosedürü

Gemilerin ihtiyati haczi Taslak’ta detaylı düzenlenmiştir. Bunun temel nedeni:

- geminin yanlış haczi → uluslararası tazminat riski

- doğru haczin kaçırılması → alacağın tamamen imkânsızlaşması

Mevcut icra daireleri, hem nitelik hem de teknik donanım açısından bu sorumluluğu taşıyamamaktadır.

2. Uluslararası sözleşmelere uyumun gerektirdiği kurumsal yapılanma

Türkiye, 1999 Sözleşmesi’ne taraftır. Bu sözleşme, ihtiyati haciz bakımından:

- geminin milliyetine,

- alacak türlerine,

- gemiye ilişkin statülere

dair özel koşullar öngörür.

Sözleşmeye taraf ülkelerin büyük çoğunluğunda (İngiltere, Hollanda, Singapur gibi) deniz icra işlemleri ihtisas birimlerince yürütülmektedir.

Türkiye’nin bu alanda rekabetçi olabilmesi için benzer bir kurumsal yapılanmaya ihtiyacı vardır.

3. Deniz ticaretinin ekonomik boyutu

Türkiye, üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olarak:

- kıyı tesisleri,

- tersaneler,

- liman işletmeleri,

- kabotaj taşımacılığı,

- transit yük taşımacılığı

alanlarında uluslararası ticaret içinde büyüyen bir paya sahiptir.

Bu büyüme, deniz alacaklarının hacmini de artırmaktadır. Artan ihtilaflar, artan icra talepleri anlamına gelir. Mevcut icra sistemi bu yükü karşılamaktan uzaktır.

IV. Neden Deniz Alacakları İcra Dairesi Kurulmalıdır?

1. Uygulamada uzmanlaşma ihtiyacı

Gemilerin haczi, satışı ve bedelin paylaştırılması son derece teknik süreçlerdir:

- gemi değerleme uzmanlarının atanması

- liman başkanlıklarıyla koordinasyon

- balast durumu ve klas sertifikalarının incelenmesi

- gemiyi terk eden personelin durumu

- P&I kulüplerinin talepleri

- çevre ve güvenlik riskleri

Bu nedenle, genel icra dairelerinin bu alanda hızlı ve doğru karar alması beklenemez.

2. Usul ekonomisi ve hız

Gemilerin sürekli seyir hâlinde olması nedeniyle zaman baskısı vardır.
İhtisas dairesi:

- 7/24 esasına uygun nöbet sistemi,

- liman bilgi sistemlerine erişim,

- deniz hukuku konusunda eğitimli personel

ile işlemleri gecikmeden yürütebilir.

3. Uluslararası güven

Yabancı armatörler, yatırımcılar ve P&I kulüpleri için öngörülebilirlik önemlidir.

Deniz alacaklarının tahsil mekanizmasının:

- hızlı,

- uzman,

- uluslararası kurallarla uyumlu

olması Türkiye’nin deniz ticaretindeki rekabet gücünü artırır.

4. Taslak’ın getirdiği bütünleşik yapının tamamlayıcı unsuru

Taslak deniz icrayı bir kitapta toplamıştır. Ancak bu bütünleşik yapı:

uygulama düzeyinde karşılığını bulmazsa amaçladığı etkiyi yaratamaz.

Bu nedenle kanuni düzenleme → kurumsal düzenleme ile tamamlanmalıdır.

V. Deniz Alacakları İcra Dairesinin Yapısal Özellikleri (Öneri)

1. Coğrafi konumlandırma

En büyük limanların bulunduğu yerlerde kurulması önerilebilir:

- İstanbul

- İzmir

- Mersin

- Samsun

Bu limanlar, Türkiye'deki gemi haciz taleplerinin büyük kısmının gerçekleştiği bölgelerdir. Bu yerlerde kurulacak dairelere iflas müdürlüklerine tanınan yetki genişlikleri tanınabilir.

2. Personel profili

- Deniz ticaret hukuku eğitimi almış (aynı zamanda orta veya ileri seviye yabancı dil bilen)

- Liman operasyonları konusunda bilgi sahibi memurlar

- Gemi değerleme uzmanlarıyla sürekli protokol

- Deniz sigortası (P&I) konusunda eğitimli personel

- Teknik danışman havuzu

3. Teknolojik altyapı

- UYAP ile liman bilgi sistemlerinin entegrasyonu

- Anlık AIS (Automatic Identification System) takibi

- Gemi sicili veri tabanlarına doğrudan erişim

Sonuç

Cebrî İcra Kanun Taslağı, deniz cebrî icra hukukunu tek bir sistem altında toplamakla önemli bir reform gerçekleştirmiştir. Ancak bu reformun uygulamada karşılık bulması için Deniz Alacakları İcra Dairesi kurulması artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır.

Bu daire:

- deniz ticaretinin kendine özgü yapısına uyum sağlayacak,

- ihtiyati haciz ve satış gibi zaman baskısı olan işlemleri hızlandıracak,

- uluslararası sözleşmelere uyumu kolaylaştıracak,

- uygulama birliğini sağlayacak,

- Türkiye’nin deniz ticareti güvenilirliğini artıracak

bir yapının temel unsuru olacaktır.

Dolayısıyla, Taslak'ın sistematiğinin somut kurumsal karşılığı olarak deniz alacaklarına özgü ihtisas icra dairelerinin kurulmasını, hem hukuki gereklilik hem ekonomik zorunluluk hem de uluslararası uyumluluk bakımından en isabetli çözüm olarak görmekteyiz.

Özgür KOCA

(Arabulucu)
İstanbul Anadolu İcra Müdürü