Durakoğlu’nun yaptığı açıklama şöyle:

Bugün 5 Nisan... Bugün Avukatlar günü...

5 Nisan 1878 tarihi, İstanbul Barosunun kuruluş gününü ifade ediyor. İstanbul Barosu bu yıl 140. Kuruluş yılını kutluyor. Aynı zamanda, 140 yıllık bir hukuk mücadelesinin adı bu...

Bugün buradan bütün meslektaşlarımın avukatlar gününü kutluyorum. Ne kadar buruk olsak da, mesleğimize ilişkin biriktirdiğimiz değerler ne denli aşındırılmış olsa da, avukatlığa özgü hiç tükenmeyen umutlarımızın diri tutulması uğruna, kutluyoruz günümüzü...

140 yıla sığan hukuk mücadelesinin İstanbul Barosu ismiyle anıtlaşan bütün aşamalarında, hukuk devleti olabilmek ve hukukun üstünlüğünü egemen kılabilmek savaşımı verdik biz... Bu ülkenin avukatları olarak, uğrunda mücadele ettiğimiz ve bayraklaştırdığımız değerleri kabul ettirebilmek için iktidarlarla sürtüştük, egemenlerle savaştık...

Biz temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanmasına hiç rıza göstermedik. Hak ve özgürlüklerin çoğunluk ideolojilerinin değerlerine feda edilemeyeceğini savunup durduk tarih boyunca... İnsan haklarının yaşamak için değil, onurlu yaşamak için gerektiğini vurguladık. İnsan haklarına dayalı bir toplum düzeni oluşturmayı, temel hedef bildik.

Biz, Montesquieu'dan bu yana siyasal iktidarların kendilerini hukukla sınırlamaktan kaçındıklarını bilen ve bunu yaşayan bir mesleğin mensupları olarak, onlara hukukun, asıl kendileri için güvence olduğunu anlatıp durduk. Avukatlar olarak, bir gün herkese lazım olabileceğimizi söyledik, duyuramasak da...

Sıkıyönetim Mahkemeleri kurup, gepegenç insanları darağaçlarına gönderirken de, Devlet Güvenlik Mahkemeleri kurup doğal yargıçlık ilkesini ihlal ederken de, Özel Yetkili Mahkemelerde kumpas kurarken de hep avukatlar direndi... Tıpkı şimdi OHAL'lere direndiğimiz gibi...

Ve hep tarih bizi haklı gördü... Hukuk devletinin hancıları olarak, karşılayıp uğurladığımız bütün iktidar yolcularından, bize mücadele azmi kaldı. 12 Eylülde İstanbul Barosunun kapısına asılan mühürle Baroyu kapattıklarını zannedenlerden bugüne, anıtlaşan bir Orhan Apaydın bıraktık örneğin... Biz her Sıkıyönetimde, her DGM'de, her ÖYM'de daha bir güçlendik, daha bir bilendik hukuk devleti adına... Hepimiz Orhan Apaydın olduk.

Adalete ulaşmadaki en temel aygıtın, savunma olduğu gerçeğiyle beslendik. Savunmanın ihmal edildiği yargılamaları, yargılama saymadık biz... Savunmalarımızın başka hiçbir kısıtlamaya tabi olmaksızın yapılabilmesini, salt adalet için istedik. Hiç teslim etmedik adaleti kimseye, kimselere... Adalete teslim olduk biz...

Halkın hak arama özgürlüğünü etkin kullanabilmesi uğruna verdiğimiz mücadele, bize bilinç aşıladı hep... Hak arama özgürlüğü kullanılamazsa, demokrasi iddiasının hak edilemeyeceğini biliyorduk. Demokrasi mücadelelerinde hep biz olduk, avukatlar oldu... Hiç ötelemedik, hiç ertelemedik, hiç savsaklamadık demokrasi mücadelesini... O, olmazsa olmazımız oldu hep...

Biz hep siyaseti hukuk bildik, hukuku siyaset... Biz yaşamı hukuk bildik, öyle anlayıp anlattık... Siyaset yaptığımızı söyleyip, bizi hukuktan uzak tutmaya çalışanlara, asıl dar anlamda siyasetin bu olduğunu söyledik... Biat etmedik hiç, ram etmedik, boyun eğmedik, hiç bükülmedi levhamız bizim... Zor anlaşılacağımız dönemlerde ve olaylarda bile dik durduk, vurulmak pahasına...

Yargı bağımsızlığının onurlu yaşamak olduğunu anlattık hep... "Hukuk güvenliğidir" yargı bağımsızlığı, "alnı ak, başı dik olanın alnı ak, başı dik dolaşabilmesidir" dedik... Sabah saat altıda kapı çalındığında gelenin sütçü olduğuna emin olsun istedik herkes... Yargı bağımsız olmazsa, yaşama korku egemen olur dedik.

Bütün bu mücadeleleri, "rağmen" yaptık üstelik... Her şeye rağmen, çok kişiye rağmen yaptık... Mesleğimizin alanını daralttılar, ona rağmen yaptık.. Sorumsuzca açılan hukuk fakültelerine rağmen, ağır ekonomik güçlüklere, haklarımızdan mahrum edilme tehditlerine rağmen yaptık. Avukat olmanın sorumluluğunu, toplum önderi olmanın bilinci ile birleştirip, başka bütün kişisel kaygılarımızı öteleyerek sürdürdük mücadelemizi... Değerlerimiz örselendi, hazzımız kırıldı, hacizlerde vurulduk, kurşunlandık, öldürüldük bile ama yine de bıkmadık mücadeleden...

Bugün de aynı noktadayız. Bugünü de, 140 yılın bilincimize kazıdığı mücadeleler tarihinin bir aşaması sayıyoruz. OHAL'e rağmen yapıyoruz avukatlığımızı bugün de... Cezaevi görüşmeleri, evrensel hukukun bütün esaslarını yok ediyor, ama buna rağmen yapıyoruz. Adil yargılanmanın en temel koşulu saydığımız savunma hakkımız kısıtlanıyor, ona rağmen; yasanın zorunlu müdafilik saydığı alanlardaki zorunlulukların kaldırılmasına rağmen yapıyoruz. Anayasa Mahkemesinden güçlükle aldığımız kararların Anayasa hükmüne rağmen uygulanmamasına, ihlallerin devam ettirilmesine dair hukuk dışılığa rağmen yapıyoruz avukatlığımızı... Yargıyı siyaset eliyle düzenleyip, savunmayı polis eliyle kriminalize etmelerine rağmen... Yasamızın açık hükümleri ihlal edilerek aranan, yakalanan ve yalnızca gizli tanık ifadeleriyle tutuklanan meslektaşlarımızın yerine yapıyoruz. Onların kimi davalardaki savunma haklarından mahrum edilmelerine rağmen yapıyoruz. KHK'lara rağmen, OHAL İnceleme Komisyonunun bütün yetmezliğine rağmen...

Siyasal içerikli davalara bile, umut bırakıyoruz tohum olsun diye... Oluşturulan medya tekelinden kalan muhalif nitelikteki basın kuruluşlarına yapılan saldırılar karşısında, özel bir duyarlılık gösteriyoruz Silivri'de... Bir yıldır tutulan adalet nöbetlerinin mahpusluktan kurtaramadığı Meslektaşımız sevgili Akın Atalay için adalet arıyoruz inatla, biteviye...

Bu kadar da değil üstelik... Toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesinde, hep biz olduk ön sırada... Erkeği ve kadınıyla sağlayamazsak eşitliği, demokrasiyi yeşertip, serpiştiremeyiz dedik. Kadın Haklarını, bir insan hakları sorunu olarak görüp gözettik. Kadına karşı şiddetle mücadelede hep biz olduk yine... İstanbul'da 5000 Avukat, bilgiyle, bilinçle örgütlendi bu uğurda...

Çocuk istismarlarında hep avukatlar yetişti olay mahalline... Kapatılıp örtülmeye çalışılan bütün örtüleri biz kaldırdık... Çevre katliamlarında, hak ihlallerinde hep avukatlar oldu... Gece yarıları gittiğimiz sorgular, birilerini tedirgin etse de, biz önledik hak ihlallerini bu ülkede...

Bugün 5 Nisan... Bugün Avukatlar günü...

Bugün, artık adalet talep etsin istiyoruz halkımız... Yargımız bağımsız ve tarafsız olsun... Hukukun üstünlüğü egemen olsun istiyoruz. Biz hukuk devleti istiyoruz. Halkımızı da yanımızda istiyoruz.

Av. Mehmet Durakoğlu

İstanbul Barosu Başkanı