Hükmün açıklanmasının ertelenmesi ve mahkûmiyet kararlarının silah ruhsatı verilmesine etkileri konusu, ilgili mevzuat hükümleri çerçevesinde analiz edilmelidir.

Yazının temel konusu, hakkında HAGB veya mahkûmiyet kararı verilen bir kişinin silah ruhsatı alıp alamayacağı ile ilgilidir. Bu konu kişilerin silah ruhsatı alabilmeleri için hangi şartları taşıması gerektiği ile bağlantılı bir şekilde değerlendirilmelidir.

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un[1] 7. maddesinde, ateşli silahları kimlerin taşıyacakları geniş bir şekilde kurala bağlanmıştır.

Bu nedenle kimlerin silah taşıma ruhsatı alabilecekleri konusunda 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. Maddesine bakmaları gerekecektir.

Bu yasal düzenlemede yer alan iki hususu belirtmekte fayda vardır:

1. Yönetmelik çıkarılması

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un  7. Maddesinin son fıkrasından bir önceki fıkrasında; silah taşımaya yetki veren kimlik kartları ile belgelerin düzenlenmesi ve gerektiğinde yenilenmesi ya da geri alınmasına ilişkin usul ve esaslar Milli Savunma ve İçişleri Bakanlıklarınca müştereken hazırlanacak bir yönetmelikte düzenleneceği hüküm altına alınmıştır.

2. Ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun'un  7. Maddesinin son fıkrasına göre, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silah taşıma ve bulundurma izni verilemeyecektir.[2]

6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, konumuz bakımından 3 hususun altını çizmektedir.

1. husus, hiçbir şekilde silah ruhsatı alamayacak kişiler: 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun’un 7. maddesi hükmüyle, ateşli silahla cürüm işleyenlerle taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı ceza ile mahkûm olanların affa uğramış olsalar bile hiçbir surette silah taşıma ve bulundurma izni alamayacakları kabul edilmiştir.

2. husus, silah ruhsatı verilmesini engelleyen diğer hususların da yönetmelikte düzenlenmesi: 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, silah ruhsatı verilmesini engelleyen diğer hususların yönetmelikte düzenlenmesi öngörmüştür.

3. husus, silah ruhsatı verilmesine engel hallerin kesin bir şekilde saptanması: Yönetmelikte silah ruhsatı için kesinlikle izin verilemeyeceklerin saptanması ve diğer engel hallerin yönetmelikle düzenlenmesi yasal düzenlemede hüküm altına alınmıştır.[3]

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümleri

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 3. Maddesine göre; Silah ruhsatları taşıma ve bulundurma ruhsatı olarak ikiye ayrılmaktadır.

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 3. maddesinde, silah ruhsatının verilme esasları, 4. Maddesinde bulundurma ruhsatı verilmesine ilişkin kurallar, 5. Maddesinde taşıma ruhsatı ile ilgili ilkeler, 7. Maddesinde can güvenliği nedeniyle silah taşıma ruhsatı verilmesine ilişkin kurallar hüküm altına alınmıştır.

Konumuz bakımından önemli olan yasal düzenleme yönetmeliğin 16. maddesinde yer almaktadır. Nitekim Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinde, Silah ruhsatı verilmesini engelleyen haller tek tek sayma yöntemi ile belirlenmiştir. Bu hallerden birinin varlığı halinde kişiye silah ruhsatı verilemeyecektir.

Başka bir söylemle, bu engel hale sahip kişilere hiçbir şekilde ateşli silah ve mermilerini taşıma ya da bulundurma izni verilemeyecek ve verilmiş ruhsatlar da iptal edilecektir.

Yönetmeliğin 16. maddesinde yer verilen ve ceza mahkûmiyeti halinde ruhsat verilmesine engel olan halleri, konumuz açısından dikkate almak gerekecektir. Yasal düzenleme belli suçların işlenmesi halinde, bu suçları işleye kişilere silah ruhsatı verilemeyeceğini ifade etmektedir.

SİLAH RUHSATI VERİLMESİNİ ENGELLEYEN HALLER

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesinin birinci fıkrasında yer alan ve adli sicil kaydı açısından ruhsatların verilmesine engel olan ve silah ruhsatı verilmeyecek olan kişiler ve  haller şunlardır:(Suç işlenmesi ve adli sicil kaydı açısından)

1) Ateşli silahla işlenen suçlardan mahkûm olanlar.

2) Ruhsatlı silahıyla suç işleyenlere veya silahın muhafazasındaki ihmali ya da kusuru neticesi başkaları tarafından bir suç işlenmesine veya intihar ya da intihara teşebbüs edilmesine neden olanlar.

3) Taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezasına mahkum olanlar.

4) Zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, her türlü kaçakçılık, bilişim alanındaki suçlar, ihaleye fesat karıştırma, yağma, uyuşturucu, 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 282 nci maddesinin ikinci fıkrası hariç olmak üzere suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama, suç işlemek amacıyla örgüt kurma veya yönetme ya da üye olma, insan ticareti, organ ve doku ticareti, kişilerin hayatı, sağlığı veya malvarlığı bakımından tehlikeli olacak biçimde ya da kişilerde korku, kaygı veya panik yaratabilecek tarzda silahla ateş etme veya patlayıcı madde kullanma, fuhuş, sistemi engelleme, bozma, verileri yok etme veya değiştirme, kasten öldürme, silahla kasten yaralama veya çocukların cinsel istismarı suçlarından en az birinden dolayı mahkum olanlar.

5) Devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, Devlet sırlarına karşı suçlar ve casusluk, terör eylemlerine katılma veya bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından en az birinden dolayı mahkum olanlar.

6) Taksirle veya basın ve yayın yoluyla işlenenler hariç olmak üzere değişik zamanlarda işlediği aynı veya farklı türden ikiden fazla suçtan dolayı mahkum olanlara.

7) Ruhsatlı silahını geçici de olsa başkalarına verdikleri için mahkum olanlar.

8) 6136 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde[4] yazılı silahlardan birini kullanmak suretiyle suç işleyen ve bu suçtan dolayı mahkum olanlar.

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesinde yer alan bu engel haller kişilerin, adli sicil kaydı itibariyle değerlendirilmesi gereken hallerdir.

Yukarıda belirtilen suçları işleyen,  belirtilen nitelikteki eylemleri gerçekleştirip ceza alan kişiler ruhsat alamayacaklardır. Ruhsatları varsa iptal edilecektir.

Asla silah ruhsatı verilmeyecek kişiler

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesinin ikinci fıkrasına göre; 16. Maddenin birinci fıkrasının (a) bendi gereğince Ateşli silahla işlenen suçlardan mahkûm olanlar ile (c) bendinde yer alan taksirli suçlar hariç bir yıldan fazla hapis cezasına mahkûm olanlara, affa uğramış olsalar bile ateşli silahlar ile mermilerini taşıma veya bulundurma izni verilmeyecektir.

Hükmün suç olmaktan çıkması

Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesinin ikinci fıkrasına göre; asla silah ruhsatı verilmeyeceğine ilişkin yasal düzenleme hükmü suç olmaktan çıkan bir fiil nedeniyle hüküm giymiş olanlar hakkında uygulanmayacaktır.

Anayasa hükümleri açısından konunun değerlendirilmesi

Anayasa hukuku açısından, kamu düzeninin, genel asayişin, kamu yararının korunması amacıyla temel hak ve hürriyetlerin, Anayasa'nın sözüne ve ruhuna uygun olarak Kanunla sınırlanabileceği kabul edilmiştir.

Anayasa hukuku açısından baktığımızda, silah taşıma veya bulundurma ruhsatı almanın herkese tanınmış temel bir hak ve özgürlük olarak değerlendirilmesi mümkün gözükmemektedir.

Bu yüzden,  silah taşıma ve bulundurmaya ilişkin yapılan düzenlemelerde konuya özgü kurallara yer verilmesinin ve dayanağı Kanun hükümlerini aşmamak üzere sınırlamalar yapılabilmesi mümkündür.[5]

İdare hukuku açısından konunun değerlendirilmesi

6136 sayılı Kanun'un 7. maddesinde ateşli silahları hangi niteliklere sahip kişilerin taşıyabilecekleri açık bir şekilde belirtilmiştir. Yasal düzenlemede, ateşli silahla işlenen suçlardan hükümlü bulunanlar ile taksirli suçlar hariç olmak üzere bir yıldan fazla hürriyeti bağlayıcı cezaya mahkum olanlara, affa uğramış olsalar bile hiç bir şekilde ateşli silah taşıma veya bulundurma izni verilmeyeceği hükmüne yer verilmiş ve bu şekilde engel haller açısından genel bir sınırlama getirilmiştir.

6136 sayılı Kanun’un 7. maddesinde sayılanlar dışında kalanlara silah ruhsatı verilebilmesi için valiliklere takdir yetkisi verilmiştir.

İdarelere tanınan takdir yetkisi sınırsız değildir. Bu yetkiyi kullanan kamu görevlileri kamu yararı ve hizmetin gereği olarak silah ruhsatı ile ilgili talepleri değerlendirmek zorundadırlar.

Bundan başka, valilere tanınan takdir yetkisinin Kanun'un verdiği yetkiye dayanılarak çıkartılacak düzenleyici işlemlerle objektif bazı kurallara bağlanması da imkân dâhilindedir.

HAGB KARARLARININ SİLAH RUHSATI VERİLMESİNE ETKİSİ

Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, esas itibariyle içeriğin iki kararı barındırmaktadır:[6]

Bu kararlardan ilki, teknik anlamda hüküm sayılan, ancak açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi nedeniyle hukuken varlık kazanamayan bu nedenle hüküm ifade etmeyen, koşullara uyulması halinde düşme hükmüne dönüşecek, koşullara uyulmaması halinde ise varlık kazanacak olan mahkûmiyet hükmüdür.

HAGB kurumu içinde yer alan ikinci karar ise, bu ön hükmün üzerine inşa edilen ve önceki hükmün varlık kazanmasını engelleyen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararıdır.

Bu ikinci kararın varlığı devam ettiği sürece, ön hükmün hukuken sonuç doğurma özelliği kazanamayacaktır.

Henüz tümüyle bitmeyen yargılama sürecinin sonraki aşamaları da dikkate alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının uyuşmazlığı nihai biçimde çözen nitelikteki kararlardan olmadığını ifade edebiliriz.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte sanık bakımından yasada öngörülen denetim süresi başlar ve mahkeme bu süre içinde sanığa bazı denetimli serbestlik tedbirlerine uyma yükümlülüğü getirebilir.

Bu süre içinde sanığın kasıtlı bir suç işleyip işlemediği ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirlerine aykırı davranıp davranmadığına göre farklı hukuki sonuçlar ortaya çıkacaktır.

Şayet sanık, bu süre içinde kasıtlı bir suç işlemez ve öngörülen denetimli serbestlik tedbirine uygun davranırsa, hakkındaki davanın düşürülmesine karar verilir.

Sanık bu denetim süresinde kasıtlı suç işler veya tedbirlere aykırı davranırsa hakkındaki hüküm aynen veya gerektiğinde değiştirilerek açıklanır.

Konumuz açısından dikkate alınması gereken nokta, bu aşamadan sonra verilecek ve uyuşmazlığı nihai biçimde çözecek olan düşme veya mahkûmiyet kararlarının hüküm niteliğinde olması halidir.

Bu açıklamalardan sonra bu aşamada iki hususu belirtmekte fayda görmekteyiz;

Mahkûmiyetin, kesinleşmiş mahkûmiyet olması

Birinci husus; Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. Maddesinde belirtilen mahkûmiyet, kesinleşmiş mahkûmiyettir. (Yön. md. 16/5)

Adli para cezasına çevrilmiş olsa dahi hapis cezasının esas alınması

İkinci husus ise, mahkemelerce verilen hapis cezaları, adli para cezasına çevrilmiş olsa dahi Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin uygulanmasında hapis cezasının esas alınması ile ilgili kuraldır. (Yön. md. 16/6)

Bu açıklamalar ışığında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceğini çok net bir şekilde ifade edebiliriz.

HAGB kararının davacı yönünden hukuki bir sonuç doğurması ancak denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mümkün olmaktadır.

Mahkemenin belirlediği 5 yıllık denetim süresinde, yargılanan şahsın sanık sıfatı devam etmektedir.

Hakkında hükmün açıklanması geri bırakılan kişilerin durumu, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmeliğin 16. maddesinin 5. fıkrası kapsamında değerlendirilerek, (mahkûmiyetin, kesinleşmiş mahkûmiyet olarak kabul edilmesi ile) denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair süre sonunda kamu davasının düşürülmesine dair kararın ibraz edilmesi halinde silah ruhsat işlemlerinin yapılabileceğini ifade edebiliriz.

Danıştay, bu şekildeki uygulamayı kabul eden genelge hükmünün hukuka aykırı olmadığını belirtmektedir.[7]

DANIŞTAY UYGULAMASI

Danıştay, HAGB kararını kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceğini, bu kararın kişi yönünden hukuki bir sonuç doğurmasının ancak denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mümkün olacağını, Mahkemenin belirlediği 5 yıllık denetim süresinde, yargılanan şahsın sanık sıfatının devam ettiğini kabul etmektedir.

Nitekim Danıştay silah ruhsatı ile ilgili işlemlerde, ilgili Yönetmeliğin 16 ncı Maddesinin 4 üncü Fıkrası kapsamında değerlendirilerek, ancak denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair süre sonunda kamu davasının düşürülmesine dair kararın ibraz edilmesi halinde silah ruhsat işlemlerinin yapılabileceği yolundaki İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nde hukuka aykırılık bulunmadığını ifade etmektedir.[8]

Kişi hakkındaki HAGB kararı, kişi ile ilgili silah taşıma ruhsatının iptaline neden olabilecektir.[9]

Danıştay, kişinin Yönetmeliğin 16. maddesinin (d) bendi kapsamında bulunan, kaçakçılık suçundan yargılandığı dava sonucunda,  1 yıl 8 ay 25 gün hapis cezası verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verildiği ve denetim süresinin devam ettiği olayda; davacı hakkında silah ruhsatı almasına engel devam eden ceza yargılaması bulunduğu görüldüğünden, silah taşıma ruhsatı başvurusunun reddi yolunda tesis edilen bireysel işlemde hukuka aykırılık olmadığına hükmetmiştir.[10]

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

-------------------

[1] Ateşli Silahlar Ve Biçaklar İle Diğer Aletler Hakkinda Kanun, Kanun Numarası : 6136, Kabul Tarihi : 10/7/1953, Yayımlandığı Resmî Gazete : Tarih : 15/7/1953 Sayı : 8458, Yayımlandığı Düstur : Tertip: 3 Cilt : 34 Sayfa : 1542.

[2] Değişik yedinci fıkra: 3/10/2016-KHK-676/13 md.; Aynen kabul: 1/2/2018-7070/13 md.

[3] Ateşli Silahlar ve Bıçaklar İle Diğer Aletler Hakkında Yönetmelik, Bakanlar Kurulu Kararının Tarihi : 21/3/1991 No : 91/1779, Dayandığı Kanunun Tarihi : 10/7/1953 No : 6136, Yayımlandığı Resmî Gazetenin Tarihi : 1/6/1991, No : 20888, Yayımlandığı Düsturun Tertibi/Cildi : 5/30, Sayfa : 1448.

[4] 6136 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi şu şekilde düzenlenmiştir. “Madde 4 – (Değişik: 12/6/1979 - 2249/5 md.) Ülke içinde kama, hançer, saldırma, şişli baston, sustalı çakı, pala,kılıç, kasatura, süngü, sivri uçlu ve oluklu bıçaklar, topuz, topuzlu kamçı, boğma teli veya zinciri, muşta ile salt saldırı ve savunmada kullanılmak üzere özel nitelikteki benzeri aletlerin yapımı yasaktır. Bunlardan bir sanat veya mesleğin icrası için kullanılması zorunlu bulunanların yapımına İçişleri Bakanlığınca yapılacak bir yönetmelikte belirlenen kurallara göre izin verilir.”

[5]     Dan. 15. D, E. 2015/7501, K. 2018/5115, KT. 22.05.2018.

[6]  5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun "Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması" başlıklı 231. maddesine 6.12.2006 tarih ve 5560 sayılı Kanun ile eklenen ve 23.1.2008 tarih ve 5728 sayılı Kanun ile değişik 5. fıkrada; "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. ...Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder." düzenlemesi yer almıştır.

[7]  Dan. 15. D, E. 2015/7501, K. 2018/5115, KT. 22.05.2018.

[8] Dan.15.D., E: 2012/5124, K: 2015/6493, KT: 23.10.2015: “….Bu durumda HAGB’na ilişkin kararın kesinleşmiş bir mahkumiyet kararı olarak değerlendirilemeyeceği açık olup, bu kararın davacı yönünden hukuki bir sonuç doğurması ancak denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi halinde mümkün olduğundan ve Mahkemenin belirlediği 5 yıllık denetim süresinde, yargılanan şahsın sanık sıfatının devam ettiğinin kabulü gerekeceğinden, hakkında hükmün açıklanması geri bırakılan kişilerin durumunun yukarıda aktarılan Yönetmeliğin 16 ncı M.nin 4 üncü F. kapsamında değerlendirilerek, ancak denetimli serbestlik veya hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair süre sonunda kamu davasının düşürülmesine dair kararın ibraz edilmesi halinde silah ruhsat işlemlerinin yapılabileceği yolundaki İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nde hukuka aykırılık bulunmamaktadır…..Davanın, davacı hakkında tesis edilen 13.03.2012 tarih ve 404 sayılı bireysel işlemin iptal istemine ilişkin kısmı incelendiğinde ise;…..Yukarıda açıklandığı üzere, silah taşıma ve bulundurma ruhsatı verilmesi ve bu ruhsatların iptal edilmesi konusunda valilere yetki verildiği, bu yetkinin bir kısım istisnalar dışında sadece kaymakamlara devredilebileceği, Kanun ve Yönetmelikte vali yardımcısına bu konuda yetki devri yapılabileceğine ilişkin bir düzenlemenin bulunmadığı görüldüğünden, yetkisiz merci tarafından tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır…..Açıklanan nedenlerle, davacının bulundurma ruhsatının silah taşıma ruhsatına çevrilmesi istemiyle yaptığı başvurusunun reddine ilişkin 13.03.2012 tarih ve 404 sayılı Kars Valiliği işleminin iptaline, İçişleri Bakanlığı'nın 30.10.2008 tarih ve 2008/66 sayılı Genelgesi'nin iptali isteminin reddine,23.10.2015 …”

[9]  Dan.15.D,  E:2011/1079, K: 2012/530, KT: 25.01.2012.

[10] Dan. 15. D, E. 2015/7501, K. 2018/5115, KT. 22.05.2018.