Adalet arayanlar salona sığmadı
Balbay, perşembe günü yapılan duruşmaya gelenlerin mahkemeye "Mahkemenin adalet dağıtacağına inancımız kalmamıştır. Çekilme kararı alarak kendinizi kurtarın" şeklinde bir dilekçe (mesaj) verdiğini belirtti. Mahkemenin de 4 kere oturuma ara vererek, bu şekilde fiili olarak çekilme noktasına geldiğini ifade eden Balbay, "13 Aralık günü 10 milyon kişi size ulaşmak istedi. Adalet için binalar, dev saraylar yaptım demek, bülbül için altın kafes demektir. İnsanlar adalet arayışları nedeniyle salona sığmadı. İnsanları adalet saraylarında yargılamanız için 100 bin kişilik salonlar yapmanız gerekecek." Başkan Özese de, "100 bin kişiyi yargılama niyetimiz olduğunu nereden çıkarıyorsunuz. Mahkemenin yetkisi iddianamedeki sanıklarla bağlı" diye tepki gösterdi. Davada 150 yıllık yargılama yapıldığını ifade eden Balbay'ı, "Gelinen noktada vereceğiniz hüküm artık çürümüştür" sözleri üzerine de Özese, bunların savunmayla ilgisinin olmadığını belirti.
Mahkemenin dinleyici konumu istismar edildi
Haşıloğlu, şunları kaydetti: "Mahkemede hem köşe yazarı hem de milletvekili olarak bulunuyorsunuz. Ama mahkeme kürsüsü bu iki faaliyeti icra edeceğiniz yer değildir. Hakkınızdaki suçlamalarla, delillerle ilgili beyanda bulunmanız gerekirken, farklı mecralara çekilecek konuşmalar yapıyorsunuz. Mahkeme heyetini görmezden geliyorsunuz. Bu hakkın kötüye kullanılmasıdır. Size verilen konuşma süresinde hakkın kullanılacağı bir mecradan çıkılırsa, mahkeme bu duruma müdahale eder. Ona göre karar verir. Kürsüye çıkanlar hakaret etmekte hiçbir ölçüt tanımayıncaya, ağır tahrik edici ifadeler kullanıncaya kadar mahkeme savunma hakkına saygılı kalmıştır. Adata köşe yazarı gibi konuşuyorsunuz. Bu şekilde konuşarak hukuki durumunuz netlik kazanmayacak. Konuşmanız gereken o kadar çok şey var ki. Suçlandığınız konular, dijital günlüklerle ilgili konuşmalısınız. Mahkemeye hakaret edin diye o kürsü size verilmiyor. Kürsünün kıymetini bilin. Mahkeme sizden bunu bekler. Mahkeme 4-5 yıldır sanıkları dinliyor. Mahkemenin dinleyici konumu istismar edilirse, mahkeme de böyle bir önlem alır (15 dakika konuşma süresi). Bu mahkeme neler gördü. Bu tür iletişim mahkemenin tercih ettiği bir yol değildir. Darbe günlükleri olarak nitelendirilen notlara göre darbelere yönelen insanlara destek verdiğiniz iddia ediliyor. Devlet sırrı niteliğinde belgeler çıktığı iddia ediliyor. İddialarla ilgili konuşmuyorsunuz. Dosyaya gelen Genelkurmay Başkanlığı'ndaki bilgisayarlarla ilgili raporla ilgili beyanda bulunmadınız. İyi bir köşe yazarısınız ama burası onun yeri değil. Burası delillere ve dosyaya giren evraklara ilişkin beyanda bulunacağınız yerdir."
Balbay: "Burada milletvekilinin yargılanacağı yer değil"
Haşıloğlu'nun açıklamalarının ardından konuşmasına devam eden Balbay, yüzde 50 oy alarak milletvekili seçildiğini, halkın kendisine kefil olduğunu anlatarak, "Burası milletvekilinin yargılanacağı yer değildir. Halkın güvenini kazanmış bir kişinin tutuklu yargılanacağı yer değildir" diye konuştu. Başkan Özese de, Balbay'a tutuklandığında milletvekili olmadığını söyledi. Kendisinde çıkan belgelerin daha önceden yayınladığı kitaplarında yer aldığını ifade eden Balbay, "Bunları defalarca anlattım. Bunların sizin tarafınızdan bir kıymeti olmadığını gördüm. 100 bin kişinin sesine kulak verin. Bilgisayarlarda silinen evraklar çöpe gider. Bir anlamda, çöpten çıkan evraklarla yargılıyorsunuz bizi" dedi. Mevlana'nın ölüm yıl dönümü olduğunu anımsatan Balbay, Mevlana'dan "Diken içindeler, ama gül gibiler. Hapisteler, ama şarap gibiler. Balçık içindeler, ama gönül gibiler. Gece içindeler, ama sabah gibiler" şeklindeki dörtlükle bitirdi.