A. Hizmet Tespiti Davası

Hizmet tespiti davası, sigorta bildirimi yapılmadan veya eksik yapılarak çalıştırılan işçinin, Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirilmeyen çalışma sürelerinin tespiti ve bu sürelerin sigortalı hale getirilmesi için açtığı davadır. Davanın dayanağı 5510 sayılı kanunun 86. maddesidir. Hizmet tespit davasının konusu kısa süreli sigortalılık durumları değil, uzun vadeli sigortalılık durumlarıdır. Bu dava İş Mahkemelerinde açılır.

Davada, işveren davalı konumunda olup, Sosyal Güvenlik Kurumu ise feri müdahil konumundadır. Dolayısıyla davayı açarken SGK davalı olarak gösterilmemelidir. Uygulamada sıkça yapılan bu hataya dikkat edilmesi gerekir. Dava açarken, SGK feri müdahil olarak gösterilmemiş ise dava Sosyal Güvenlik Kurumu’na resen ihbar edilir. Davada feri müdahil olarak yer alan Sosyal Güvenlik Kurumu, kanun yoluna başvurabilir. Hizmet tespiti davasında, Sosyal Güvenlik Kurumu lehine veya aleyhine vekalet ücretine hükmedilmez. 5521 sayılı kanunun 7. Maddesi uyarınca Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılacak olan davalarda, dava açmadan önce kuruma başvuru zorunludur. İstisna olarak ise, hizmet akdine tabi çalışmaları nedeniyle zorunlu sigortalılık sürelerinin tespiti için açılan davalarda kuruma başvuru şartı aranmamıştır. Dolayısıyla hizmet tespiti davalarında kuruma herhangi bir başvuru şartı yoktur. Şunu belirtmek gerekir ki kurum aleyhine açılacak bütün davalardan sonra Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan bir alacak doğduğu zaman, ilamlı icra takibi başlatılmadan önce kuruma başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Kuruma başvurduktan sonra 30 gün içinde ödeme olmaz ise, icra takibi o zaman başlatılabilecektir.

Davanın hak düşürücü süresi 5 yıl olup, hak düşürücü süre işçinin hizmetinin geçtiği yılın sonundan başlar. Örneğin, işçi Haziran 2018 tarihinde işinden ayrılması halinde, hak düşürücü süre 2018 yılının sonundan başlar. İşçinin, sigorta bildirimi hiç yapılmamışsa 5 yıllık hak düşürücü süre mevcuttur. Dolayısıyla işçinin bir günlük dahi bir sigorta bildirimi yapılmışsa burada 5 yıllık hak düşürücü süreden söz edilemez. Bu durumda sigortalı gösterilmeyen günler için her zaman dava açılabilir.

Dava işçi tarafından açılmalıdır ancak işçinin vefatı halinde, gelir veya aylık bağlanacak ya da alacaklara hak kazanacak olan eşi, çocukları, anne veya babası hizmet tespiti davası açabilir. Bu kişiler açısından hak düşürücü süre işçinin vefatından itibaren başlar. Dolayısıyla hak sahipleri için dava, murisin vefatından itibaren 5 yıl içinde açılmalıdır.[1]

Hizmet tespiti davaları, kamu düzenine ilişkin davalardır. Kamu düzenine ilişkin dava olması sebebiyle re’sen araştırma ilkesine tabidir. Davada, işçinin fiili çalışmasının kanıtlanması gerekir. [2] Tabi bu fiili çalışma davacı tarafından ispatlanabileceği gibi re’sen araştırma ilkesi doğrultusunda hakim tarafından da araştırılmalıdır. Fiili çalışma hiçbir şüpheye yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Hizmet tespiti davasında tanık en önemli delillerden birisidir. Aynı işyerinde çalışan bordrolu tanıklarla fiili çalışma kanıtlanabilir. O işyerinde tek bir kişi çalışıyorsa, komşu işyerinden tanık dinletilebilir. Tanıkların anlatımlarının hiçbir kuşkuya yer bırakmaması gerekir.

- Yargıtay 10. HD 2017/2241 E. 2019/6201 K. 18.09.2019 tarihli kararında Taraf tanıklarının sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre dinlenilmeli, re'sen araştırma kapsamında sadece taraf tanıkları ile yetinilmeyip mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve postabaşı gibi görevlileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak biçimde belirlenmelidir denilmektedir. [3]

Özet olarak, hizmet tespiti davasını açarken kime karşı dava açılacağı, hak düşürücü sürenin ne zaman işlemeye başlayacağı ve fiili çalışmanın hiçbir şüpheye yer bırakamayacak şekilde belirlenmesi hususlarına önem verilmesi gerekmektedir.

B. Başlangıç Tespiti Davası

Başlangıç tespiti davası ise, işçi eğer sigorta bildiriminin yapıldığı tarihten daha önce, bir fiili çalışmasının olması gerektiği iddiasında ise başlangıç tespiti davası açması gerekir. Başlangıç tespiti davası aslında bir günlük sigortalılığın tespitine ilişkindir. Bu davanın sonunda kişinin bir günlük sigortalılığı tespit edilmiş olur ve böylece sigorta başlangıç tarihi tespit edilen tarihe göre emeklilik haklarını kazanır.

Dava, hizmet tespiti davasına benzemektedir. Hizmet tespiti davasında birden fazla gün yani hizmet ettiği gün kadar sigortalılığın tespiti talep edilirken, başlangıç tespiti davasında ise, sigortalılığının başlangıç tarihinin tespiti talep edilir. Benzerlikleri olsa da usul açıdan farklılıkları bulunmaktadır. Hizmet tespiti davasında işveren davalı, SGK feri müdahil durumundayken, başlangıç tespiti davasında, davalı Sosyal Güvenlik Kurumu’dur. Bu davada işverenin davalı olarak gösterilmesine gerek yoktur. Uygulamada işverenin davalı olarak gösterilmesi yargılamanın uzamasına sebebiyet vermektedir.

Başlangıç tespiti davasının hak düşürücü süresi, hizmet tespiti davasında olduğu gibi 5 yıldır. 5 yıllık hak düşürücü süre hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayacaktır. Başlangıç tespiti davasında da eğer bir sigorta bildirimi varsa, bu 5 yıllık hak düşürücü süreye bakılmayacaktır. Hiçbir sigorta bildirimi yoksa 5 yıllık hak düşürücü süre mevcuttur. Yargıtay, davada işe giriş bildirgesini tek başına yeterli olarak görmemektedir. Asıl olan bu davada fiili çalışmanın kanıtlanmasıdır. Başlangıç tespiti davalarında bir gün, hizmet tespiti davalarında da belirtilen gün kadar fiili çalışmanın ispat edilmesi gerekir.[4] Bu sebeple işe giriş bildirgeleri ispat için tek başına yeterli olmayacaktır. Davacıya verilen sicil numaralarının hangi yıla ait olduğu, bildirgede imza bulunması halinde imza incelemesi yapılması gerekir. Başlangıç tespit davasında re’sen araştırma ilkesi geçerli olduğundan, bu durumları hakim kendiliğinden araştırmalıdır.[5]

Özetle olarak, başlangıç tespiti davalarının amacı bir günlük sigortalılığın tespitidir. Dava işverene değil, Sosyal Güvenlik Kurumu’na karşı açılmalıdır. Dikkat edilmesi gereken diğer husus ise hak düşürücü süre olup, herhangi bir bildirim bulunmadığı takdirde 5 yıllık hak düşürücü süre mevcuttur. Bir bildirimin bulunması durumunda bile re’sen araştırma ilkesi gereğince hakim fiili çalışma olup olmadığını kendiliğinden araştırmalı ve fiili çalışma ispat edilmesi gerekmektedir.

------------------------------

[1] Yargıtay 21. HD 2008/4572 E. 2009/3399 K. 09.03.2009 Tarihli Kararı (legalbank.net)

[2] Yargıtay HGK 2005/21-409 E. 2005/413 K. (kararara.com)

[3] Yargıtay 10. HD 2017/2241 E. 2019/6201 K. 18.09.2019 Tarihli Kararı (kazanci.com.tr)

[4] Yargıtay 10. HD 2018/2988 E. 2018/10345 K. 10.12.2018 Tarihli Kararı (legalbank.net)

[5] Yargıtay HGK 2011/527 E. 2011/552 K. 21.09.2011 Tarihli Kararı (hukukmedeniyeti.org)