Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Hakkında Genel Bilgiler

Hüküm, mahkeme tarafından verilen son karardır. Yargılamanın devamı sürecinde verilen diğer kararlar ise, ara karar olup; uyuşmazlığın esasını çözmemektedir. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde, duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verileceği ve hükümlerin, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararları olduğu belirtilmiştir. İşte tam da bu noktada karşımıza, hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi çıkmaktadır. Şöyle ki, mahkeme tarafından yasal koşulların oluştuğunun değerlendirildiği durumlarda, hüküm açıklanmayarak HAGB’na karar verilmesi ile sanıktan yasada belirtilen denetim süresince kasten yeni bir suç işlememesi beklenmektedir. Elbette sanık bir daha hiçbir zaman kasten suç işlememeli ve yeni bir suça hiçbir zaman karışmamalıdır. Hukuk devletinde bireylerden suç işlememeleri ve yasal düzenlemelere uymaları istenir. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakıldığı ve sanıktan kasten yeni bir suç işlememesinin beklendiği durumlarda, sanık tarafından kasıtlı yeni bir suç işlendiğinde, açıklanması geri bırakılan hüküm, artık açıklanmaktadır. Elbette yeni işlenen suçun soruşturması da ayrıca yapılmakta ve yeterli şüphe halinde (suç uzlaşma kapsamında değilse ya da  kapsamda ancak uzlaşma sağlanamazsa) kamu davası açılarak yargılaması yapılmaktadır. Sanık, denetim sürecince kasten yeni bir suç işlemediğinde ise, hüküm açıklanmayacak ve sadece denetim süresi sonrasında işlenen yeni suçtan ötürü soruşturma ve şartları varsa devamında kovuşturma yapılacaktır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Yasal Dayanağı Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231. maddesinde düzenlenmiştir. Yasal düzenleme şu şekildedir:

Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Madde 231 – (1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.

(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.

(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.

(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.

(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.

(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.

(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz mercii, karar ve hükmü inceler; usul ve esasa ilişkin hukuka aykırılık tespit ettiği takdirde, gerekçesini göstererek karar ve hükmü kaldırır ve gereğinin yapılması için dosyayı mahkemesine gönderir.

(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.

(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.

Yasal düzenlemede yer aldığı üzere; sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış olması, mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği yönünde kanaate varılması, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi ve sanığın HAGB’nı kabul etmesi ile mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilecektir. Ancak her ne kadar yasal düzenlemede mağdurun zararının giderilmesi, aynen iade ya da suçtan önceki hale getirilmesi aranmakta ise de, ne yazık ki uygulamada, özellikle de hakaret ve tehdit gibi birçok suçta, mağdura HAGB’nı kabul edip etmediği hususu hiç sorulmadan ve mağdurun hiçbir zararı giderilmeden mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmektedir. Mağdura sorulmadan uygulanabilen bu hüküm ile, yargılama sürecinde mağdurun hiçbir şekilde tatmin edilmediği de dikkate alındığında, zaten suç mağduru olarak yara almış bir kimsenin, yargılama sürecinde çok daha fazla yara aldığı ve örselendiği, fazlasıyla mağdur edildiği görülmektedir.

Anayasa Mahkemesi’nin İptal Kararı Hakkında Açıklamalarımız

Trabzon 2. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından somut norm denetimi yoluyla yapılan başvuru neticesinde, Anayasa Mahkemesi’nin 2022/120 Esas, 2023/107 Karar sayılı, 01/06/2023 karar tarihli kararı ile 5271 sayılı CMK madde 231/5-1. cümle, m. 231/5-2. ve 3. cümleleri ile 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12, 13 ve 14. maddelerinin iptalleri ile kararın Resmi Gazetede yayımlanmasından başlayarak bir yıl sonra yürürlüğe girmesine karar verilmiştir. (İptal Kararının Resmi Gazetede Yayımlandığı Tarih ve Sayı: 01/08/2023, Salı – Sayı: 32266)

Sonuç İtibariyle Şahsi Değerlendirmelerimiz

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin suç ve suçlulukla mücadelede yetersiz olduğu ve mağdura rıza ve muvafakatinin olup-olmadığının sorulmaması, çoğu halde ve özellikle kişilik haklarına yapılan saldırılarda mağdurun maddi ve manevi zararlarının karşılanmaması, mağdura sorulmadan ve zarar giderilmeden sanık lehine HAGB’na karar verilmesi, mağdurun süreçte çok daha fazla örselenmesi, HAGB kararı verilirken genellikle adli sicil kaydının yokluğunun esas alınması ile sanığın suç kastının yoğunluğunun, sanığın suç işlemedeki ağır kusurunun ve önemli ölçüdeki kötüniyetin dikkate alınmaması karşısında, mağdurun korunamadığı, sanığın ise çoğunlukla ıslah olmadığı kanaatindeyiz.

Belirtmiş olduğumuz sebeplerle her ne kadar sanığın topluma kazandırılması gerekli ise de, mağdurun da kendisine karşı doğrudan suç işlendiği hususları birlikte dikkate alındığında; mağdurun, suç mağduru iken bir de yargılama sürecinde örselenmemesi gerekli ve zorunludur.

Yine sanığın, mağdur karşısında güçlendirilmemesi ve sanığın da işlediği suçtan ötürü mağdurun zararlarını karşılaması, suçtan kaynaklı tüm olumsuz sonuçları ortadan kaldırması gereklidir. Aksi halde sanığın cezalandırılması ile cezanın infaz olanağının bulunması zorunludur.

Açıklanan tüm sebepler ve kanaatimizce, iptal kararı son derece yerinde olup; en başından bu yana savunduğumuz görüş ile aynı doğrultudadır.

>> AYM KARARI İÇİN TIKLAYINIZ
Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kurumunu Düzenleyen Kuralın İptali