Hükümlüler hakkında verilen disiplin cezalarının infazına çeşitli nedenlerle geç başlanıldığı (özellikle hücre cezalarının infazına doluluk nedeniyle) bu durumun da hükümlü aleyhine sonuç doğurduğu bilinmekte/duyulmaktadır.
5275 sk.nun 48/3b maddesi gereğince; Disiplin cezalarının tamamı infaz edilip kaldırılmadıkça koşullu salıverilme işlemi yapılmaz, ancak bu süre hakederek salıverme tarihini geçemez.
Yine 48.maddenin 4.fıkrası gereğince; İnfaz edildiği tarihten itibaren disiplin cezasının kaldırılmasında ve iyi hâlin kazanılmasında aşağıda belirtilen süreler esas
alınır;
a) Kınama cezası onbeş gün,
b) Bazı etkinliklere katılmaktan alıkoyma cezası bir ay,
c) Ücret karşılığı çalışılan işten yoksun bırakma cezası üç ay,
d) Haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama cezası üç ay,
e) Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası üç ay,
f) Hücreye koyma cezası 44 üncü maddenin ikinci fıkrasındaki hâllerde altı ay, üçüncü fıkrasındaki hâllerde bir yıl,
g) Hücre cezasına karşılık ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma cezası, (f) bendinde belirtilen süre,
Sonunda disiplin cezası almamak ve iyi hâlli olmak koşuluyla (a) ve (b) bentlerinde belirtilen cezalar kurum en üst amiri tarafından, diğer bentlerde belirtilen cezalar, kurumun en üst amirinin önerisi ve disiplin kurulu kararıyla kaldırılır.(5. Fıkrada ise çocuk hükümlüler hakkında düzenleme yapılmıştır.)
Konuyu bir örnekle somutlaştıralım; Hükümlünün firar etmek eylemi nedeniyle 5275 sk.nun 44/3ı maddesi gereğince 11 gün hücre cezası aldığını ve bu cezanın safahattan geçerek 01.01.2025 tarihinde infaz edildiğini varsayalım. Kanunun 48/4f maddesi gereğince, bu ceza infaz tarihi olan 01.01.2025 tarihinden itibaren 1 yıl sonra yani 01.01.2026 tarihinde kaldırılacak ve hükümlü iyi hali bu tarihte tekrar kazanacaktır. Hükümlünün şartla tahliye tarihi 01.01.2026 tarihinden önceye denk gelse bile hükümlü 48/3b hükmü gereğince şartla tahliye olamayacaktır. (şartla tahliye olamayan denetimliye de ayrılamaz) Ancak bu uzama en fazla bihakkın tahliye tarihine kadar devam edebilecektir.
Uygulamada özellikle hücre cezalarının infazına doluluk nedeniyle başlanamadığı, hükümlülerin sıraya alındığı ya da infazın başka cezaevlerinde gerçekleştirildiği (disiplin nedeniyle nakil) bilinmekte bu durum yukarıdaki örnekte izah edildiği üzere hükümlünün daha uzun süre cezaevinde kalması sonucunu doğurmaktadır. Peki hükümlünün kusurundan kaynaklanmayan bu infaz gecikmesinin sonuçları hükümlüye yüklenmelimidir? Yargıtay 1. CD.nin19.03.2021 tarih 2020/5102 esas,2021/4599 karar sayılı kararında "hükümlünün disiplin cezasının infazının kendisinden kaynaklanmayan bir kusur nedeniyle gecikmesi hâlinde bu durumun hükümlünün aleyhine yorumlanamayacağı" belirtilmiştir. Kanun yararına bozma yolu ile verilen bu kararın talepnamesinde Yargıtay CBS, benzer mahiyetteki Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 10/02/2012 tarih, 2012/16893 esas, 2012/18285 karar ve Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 03/07/2013 tarih, 2013/19717 esas, 2013/27839 karar sayılı ilâmlarına da atıf yapmıştır.
Uygulamada, disiplin cezasının infazına geç başlanılan hükümlü, cezaevi idaresine dilekçe vererek infaz tarihinin geriye çekilmesini talep etmekte ve talebi reddedildiği takdirde ise İnfaz Hakimliğine şikayet yoluna başvurmaktadır. Peki bu durumda disiplin (hücre) cezasının infaz tarihi hangi tarih olarak belirlenmelidir? Kanaatimizce hücre cezasının kesinleşme tarihinin üzerine ceza miktarı eklenmeli ve bulunacak tarih infaz tarihi olarak kabul edilmelidir. Ancak 1.CD yukarıda numarasını verdiğimiz kararda bu tarihi daha da geriye çekmiştir. Karara konu olayda; hükümlü kendisine verilen disiplin cezasına karşı şikayet yoluna başvurmayacağını belirtmesine rağmen kesinleştirme işlemi geç yapılmış Yargıtay hatalı kesinleştirme aşamasındaki süreyi de hükümlü lehine yorumlamıştır.
Kararın bu yönü de hakkaniyete uygundur. Zira disiplin cezalarının kesinleştirme, infaz hakiminin onayına sunma aşamalarındaki idarenin kusurundan kaynaklanan gecikmeler de hükümlü aleyhine yorumlanmamalıdır.
Esat Faruk BENLİ
Hukukçu