7445 sayılı İcra ve İflâs Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun 05.04.2023 tarihli ve 32154 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanmış ve Kanun’un 43’üncü maddesinde gösterilen yürürlük tarihleri kapsamında ilgili maddeler yürürlüğe girmiştir. 7445 sayılı Kanun ile İcra ve İflâs Kanunu’na 79/a maddesi eklenerek konutta gerçekleştirilecek haciz işlemi, bir ölçüde daha sıkı bir rejime tabi tutulmuştur[1]. Dört fıkradan oluşan madde metni, konutta haczin hangi prosedüre uyularak gerçekleştirileceği ifade edilmiş ve ihtiyatî haciz kararının bulunduğu hallerde, icra mahkemesinden ayrıca bir onay kararının alınmasının gerekli olmadığı belirtilmiştir.
Yapılan düzenlemeyle birlikte konutta haciz işleminin yapılabilmesi için öngörülen prosedüre icra mahkemesi dahil edilmiş ve çeşitli ihtimaller dahilinde icra mahkemesinin sürece katılımının sağlanması amaçlanmıştır. Örneğin, icra dairesinin haciz kararında, haczin yapılacağı yerin konut olduğu halihazırda biliniyorsa İİK m. 79/a’nın birinci fıkrası çerçevesinde konutta haciz kararı henüz haciz işlemi gerçekleştirilmeden önce derhal icra mahkemesine sunulmalı ve maddede öngörülen onay prosedürü işletilmelidir. Keza, haciz yapılan yerin konut olduğu haciz mahallinde anlaşılacak, bir başka ifadeyle sonradan tespit edilecek, olursa borçlunun konutta hacze rıza göstermemesi halinde haciz işlemine son verilecek ve icra mahkemesi önünde işletilmesi gereken onay prosedürü devreye girecektir.
Kanun koyucunun bu sistemi kurmasında, madde gerekçesinde işaret edildiği üzere “Teklifle, haciz işlemi bakımından konut mahremiyetinin güçlendirilmesi” amacı yatmaktadır[2]. Gerçekten de Türkiye Cumhuriyeti Anayasası m. 20 ve 21 hükümlerinde düzenlenen özel hayatın gizliliği ve konut dokunulmazlığı hakları, konuta müdahale için hâkim kararını şart koşmaktadır. Kanun koyucu böylelikle Anayasa’ya aykırı olarak gelişen konutta haciz işlemini, İİK’da düzenleme yapmak suretiyle normlar hiyerarşisinin en üstünde yer alan Anayasa hükümlerine uygun hale getirmeyi hedeflemiştir[3].
Bu noktada, icra dairesinin konutta haciz kararı üzerine İİK m. 79/a hükmü çerçevesinde icra mahkemesi önünde işleyecek onay prosedürü açısından düşünülmesi muhtemel sorulardan bir tanesi, icra mahkemesinin takdir yetkisinin bulunup bulunmadığıdır. Daha açık bir ifadeyle, icra mahkemesi, icra dairesince verilen konutta haciz kararını onaylamak zorunda mıdır? Yoksa takdir yetkisi çerçevesinde, örneğin borçluya ait haczedilebilecek başka malvarlığı unsurlarının bulunması veya konuta müdahalenin ağırlığı nedeniyle konutta haczin son çare olması benzeri bir gerekçeyle, konutta haciz kararı kaldırılabilir mi? Bu soruya verilecek cevap icra mahkemesi önünde yürütülecek onay prosedürünün akıbeti açısından ciddi önemi haizdir.
Esasen madde metninde konuyla ilgili herhangi bir düzenleme getirilmemiş, dahası, İİK m. 79/a’nın ikinci fıkrasının ilk cümlesinde “Mahkeme …haciz yapılması talep edilen yerin konut olduğunun anlaşılması halinde kararın onaylanmasına kesin olarak karar verir” ifadesiyle, icra mahkemesinin takdir yetkisinin bulunmadığı izlenimini kuvvetli şekilde yaratılmıştır. Nitekim ilk derece mahkemesi kararının şeklî anlamda kesin olması, karara karşı olağan kanun yolu veya hukukî çare yollarının kapalı tutulması da bu izlenimin doğması bakımından bir argüman olarak kullanılabilir. İcra mahkemesi kararının şeklî anlamda kesin olması, yukarıda sorulan sorunun, yargı kararları çerçevesinde cevaplanabilmesini de zorlaştırır. Zira her ilk derece mahkemesi kararına ulaşılabilmesi veya içtihat birliğinin sağlanabilmesi oldukça güçtür.
Bazı ilk derece mahkemesi kararlarında, konutta haciz kararının onaylanması prosedürü bakımından takdir yetkisinin bulunup bulunmadığına yönelik bir tartışma gerçekleştirilmeksizin, haciz kararının onaylanmasına karar verilmiştir.
Örneğin Ödemiş İcra Mahkemesinin 26.04.2024 tarihli kararında[4] “Ödemiş İcra Müdürlüğü'nün 2024/.... Esas sayılı dosyasında 26/04/2024 tarihli karar tensip tutanağı ile alacaklının haciz talebi hakkında karar verildiği anlaşılmakla; mahkememize karar verilmek için gönderilen 26/04/2024 tarihli müzekkerede borçlunun haciz talep edilen adresinin ‘....... Mah. … Sk. No: … İç Kapı No: … …/MANİSA’ şeklinde yer aldığı, bu adresin takip dosyası kapsamında konut olduğu belirlenerek verilen haciz kararının yukarıda belirtilen kanun maddesi kapsamında onaylanmasına ilişkin karar verilerek…” ifadeleriyle, icra dairesinin konutta haciz kararı onaylanmıştır.
Yine, Aydın 1’inci İcra Mahkemesinin 13.04.2023 tarihli kararında[5] “… İcra Müdürlüğünün ... sayılı dosyasında … tarihli karar tensip tutanağı ile alacaklının haciz talebi hakkında kabul karar verildiği anlaşılmakla mahkememize karar verilmek için gönderilen 12/04/2023 tarihli müzekkerede de borçlunun haciz talep edilen adresinin ... Mahallesi ... Sokak Dış Kapı ... İç kapı:... şeklinde yer aldığı bu adresin takip dosyası kapsamında konut olduğu belirlenerek verilen haciz kararının yukarıda belirtilen kanun maddesi kapsamında onaylanmasına ilişkin aşağıdaki şekilde karar verilmiştir… İcra Müdürlüğünün ... sayılı takip dosyasından verilen … tarihli konut haczi kararının ONAYLANMASINA…” ifadeleri kullanılarak, icra mahkemesinin takdir yetkisiyle ilgili bir açıklama getirilmeksizin konutta haciz kararı onaylanmıştır.
Bununla birlikte, İzmir 4’üncü İcra Mahkemesinin 09.05.2024 tarihli bir kararında[6] “İİK 79/a maddesi kapsamında hangi koşulda konutta haciz kararı verileceğine ilişkin ayrıntı bulunmadığı,
Yasa gerekçesi incelendiğinde ‘Teklifle, haciz işlemi bakımından konut mahremiyetinin güçlendirilmesi amacıyla düzenleme yapılmakta ve konutta haciz yapılmasına ilişkin icra müdürü kararının, icra mahkemesinin onayıyla uygulanacağı hüküm altına alınmaktadır.’ şeklinde düzenlemenin genel gerekçesinin açıklandığı,
Bu gerekçe ile birlikte yasanın amacının hakim tarafından şekli denetim yapılmasında öte Anayasanın 21. Maddesinde temel hak olarak düzenlenen konut dokunulmazlığı hakkının korunmasına yönelik TCK, CMK ve diğer kanunlarda yapılmış düzenlemelere de paralel olarak düzenlemenin yapıldığı ve icra dosyası kapsamı ile konutta haczin yapılmasının yerindeliğinin ve gerekliliğinin denetlenmesi gerektiği kanaatiyle bu açıklamalar kapsamında,
Borçlunun konut dokunulmazlığı hakkına nazaran alacaklının haklarına üstünlük tanınacak derecede, İİK 82/1.f-3.b yasal temelinde konutta mutad bulunabilecek eşyanın haczi mümkün olmamasına göre haczi kabil, alacağın tahsiline imkan verecek başkaca eşyanın bulunabileceğine dair somut emarenin bulunmadığı ve kayden haciz işlemlerinin de bulunduğu dikkate alınarak,
İİK 79/a maddesi kapsamında konutta haciz talebinin REDDİNE…” denilerek somut olayın şartları dahilinde icra mahkemesinin konutta haciz kararının onaylanması açısından takdir yetkisinin bulunduğu kabul edilmiş ve yukarıda da takdim edilen madde gerekçesine ayrıca yer verilmiştir. İfade etmek gerekir ki İzmir 5’inci İcra Mahkemesinin 26.04.2023 tarihli bir kararında da aynı tespitler yapılmıştır[7]
Takdim edilen mahkeme kararlarından tamamen bağımsız olarak, olması gereken hukuk açısından icra mahkemesine takdir yetkisinin verildiği ve icra mahkemesi kararına karşı istinaftan ziyade, itiraz mekanizması şeklinde bir hukukî çarenin tanındığı konutta haciz sisteminin kurgulanması sağlıklı olabilir. Bu bağlamda, İİK m. 79/a hükmünde, mahkemenin takdir yetkisinin bulunduğu açıkça ifade edilebilir. Elbette bu durum, uygulama dinamikleri ve konutta haczin fiili olarak daha da güçleştirilmesi açısından eleştiriye açıktır. Ne var ki halihazırda da konutta haczi caiz malvarlığı değerlerinin kapsamının oldukça dar tutulması, bu eleştiriye karşı bir argüman olarak ileri sürülebilir.
Av. Eda Nur Erdoğan
Mustafa Topal
>> İCRA VE İFLÂS KANUNU m. 89/3 HÜKMÜ KAPSAMINDA AÇILAN MENFİ TESPİT DAVASINDA GÖREVLİ MAHKEME
--------------
[1] Konuta yapılacak müdahalenin iflâs tasfiyesi sırasında ortaya çıkması da pekâlâ mümkündür. Ne var ki bu yazının odak noktası İİK m. 79/a’nın uygulama alanına yönelik olmadığı için zikredilen konuda görüş belirtilmemesi tercih edilmiştir.
[2] 7445 Sayılı Kanun’a İlişkin Teklif Metni ve Adalet Komisyonu Raporu, s. 10 (https://www5.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d27/c126/tbmm27126079ss0435.pdf).
[3] Alman Medenî Usûl Kanunu’nun 758a paragrafının birinci fıkrasının birinci cümlesinde de benzer bir sistem öngörülmüş ve borçlunun konutunun, borçlunun rızası olmaksızın ancak aramanın yapılacağı bölgedeki asliye mahkemesi hâkiminin emriyle gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir.
[4] Ödemiş İcra Mahkemesi, 26.04.2024, 2024/142 (Değişik İş)
[5] Aydın 1’inci İcra Mahkemesi, 13.04.2023, 2023/119 (Değişik İş)
[6] İzmir 4’üncü İcra Mahkemesi, 09.05.2024, 2024/335 (Değişik İş)
[7] İzmir 5’inci İcra Mahkemesi, 26.04.2023, 2023/206 (Değişik İş)





