Bilindiği üzere hukukumuzda ilâmların icrası için kural olarak bunların kesinleşmiş olması şart değildir. İlâmlara karşı kanun yoluna başvurulmuş olsa dahi alacaklı onların icrasını isteyebilir. Başka bir deyişle, ilâma karşı salt kanun yoluna başvurulmuş olması onun icrasını kural olarak durdurmaz. Bununla birlikte, İİK m. 36 ile, kanun yoluna başvuran borçluya ilâmın icrasını durdurabilmesi için (kural olarak) teminat karşılığında icranın durdurulmasını sağlama imkanı tanınmıştır. Şöyle ki; İİK m. 36, I, c. 1 uyarınca “ilâma karşı istinaf veya temyiz yoluna başvuran borçlu, hükmolunan para veya eşyanın resmî bir mercie depo edildiğini ispat eder yahut hükmolunan para veya eşya kıymetinde icra mahkemesi tarafından kabul edilecek taşınır rehni veya esham veya tahvilât veya taşınmaz rehni veya muteber banka kefaleti gösterirse veya borçlunun hükmolunan para ve eşyayı karşılayacak malı mahcuz ise icranın geri bırakılması için takibin yapıldığı yer icra mahkemesinden karar alınmak üzere icra müdürü tarafından kendisine uygun bir süre verilir.” Dikkat edilirse borçlunun icranın geri bırakılması sadedinde başvuracağı merci “takibin yapıldığı yer icra mahkemesi” olarak belirlenmiştir. Hemen belirtelim ki, bu düzenleme, Kanun’a 24.11.2021 tarih ve 7343 sayılı Kanun’un* 5. maddesi ile getirilmiştir. Söz konusu düzenlemeden önce icranın geri bırakılması/durdurulması başvuruları Bölge Adliye Mahkemelerine yahut Yargıtay’a yapılmaktaydı.

Böyle bir değişikliğine neden gidildiğinin tespiti için Kanun’un gerekçesine bakıldığında bunun en önemli sebebinin kanun yolu mahkemelerinin (Bölge Adliye Mahkemeleri ve Yargıtay) iş yüklerinin hafifletilmesi olduğu görülmektedir.

Özetle; ilâmlı icrada icranın geri bırakılmasını isteyen borçlu (kural olarak teminat karşılığında) icra mahkemesinden icranın geri bırakılmasını (durdurulmasını) isteyecektir. Ancak, hemen belirtelim ki, icra mahkemesi her halükarda icranın geri bırakılmasına karar vermek zorunda olmayıp bu konuda takdir yetkisini haizdir.

Kanaatimizce düzenlemenin bu (yeni) hâli sakıncalıdır. İcranın geri bırakılması yoluna başvurulduğunda başvuruyu inceleyen merci kanun yolu başvurusunun başarı şansı hakkında değerlendirmede bulunmaktadır. Bunu ise en iyi yapacak olan (tıpkı değişiklikten önceki dönemde olduğu gibi) kanun yolu mahkemeleridir. Kanun yolu mahkemesi olmayan bir (ilk derece/icra) mahkemesinin tıpkı kanun yolu mahkemesi gibi davranarak başka bir ilk derece mahkemesince verilen karara karşı yapılan kanun yolu başvurusunun başarı şansı hakkında değerlendirmede bulunması isabetli bir yöntem değildir. Bu itibarla söz konusu düzenlemenin değiştirilerek daha önce olduğu gibi icranın geri bırakılması (durdurulması) hakkındaki talebin Bölge Adliye Mahkemelerince yahut Yargıtay’ca karara bağlanmasının kabul edilmesi daha doğru olacaktır.

Av. Dr. Cenk AKİL

------------

* Bkz. RG 30.11.2021, Sayı: 31675. https://www.hukukihaber.net/icra-ve-iflas-kanunu-ile-bazi-kanunlarda-degisiklik