İstanbul 24. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, müdahil Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) avukatları ile müsaderesi talep edilen müflis (iflas etmiş) Asya Katılım Bankası A.Ş avukatları katıldı. Duruşmada, TMSF avukatları müsadere talebinde bulundu.
Mahkeme heyeti oy birliğiyle verdiği kararında, iflas nedeniyle tasfiye halinde bulunan Asya Katılım Bankası A.Ş'nin TMSF'ye devredilen tüm mal varlığıyla, bu mal varlığı üzerinden bankacılık faaliyeti kapsamında elde edilmiş tüm gelirlerin müsaderesine ilişkin koşulların oluştuğundan talebin kabul edildiği belirtildi.
Mahkeme, Asya Katılım Bankası A.Ş'nin üçüncü şahıs alacaklarının korunması hususları saklı kalmak kaydıyla tasfiye işlemlerinin tamamlanmasının ardından artacak bakiyenin müsaderesine karar verdi. Karara karşı 7 gün içerisinde istinaf mahkemesine itirazda bulunulabilecek.
MÜSADERE NEDİR? KISACA MÜSADERE
Öncelikle bunun bir suç olmadığını, sadece güvenlik tedbiri ve mülkiyeti ortadan kaldıran bir hukuki süreç olduğunu belirtmek gerekir. TCK Md 54-55’te düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunumuz Müsadere konusunda suçla mücadelenin en etkin yaptırımlarından biri olmasını amaçladığı söylenebilir.
Müsadere, basit anlatımla yetkili bir mahkeme kararı ile suç eşyasının mülkiyet hakkını elinden alan, kişinin işlemiş olduğu suç ile bağlantılı olarak kullandığı eşyalar ve faydalandığı kazançlara devletin müdahale etmesidir. İlliyet bağı ilkesi gereğince bu eşyalar ve kazançlar devletin mülkiyetine intikal eder. Ama bunların dışında kişinin tüm malvarlığının devlete aktarılması genel müsadere adı altında yapılması kanun gereği yasaklanmıştır. Bu hüküm Any 35. Md düzenlenen Mülkiyet Hakkını da kapsadığı için koruma kapsamına alınmıştır. Müsadere konusunu basit haliyle ikiye ayırabiliriz. Eşya müsaderesi ve kazanç müsaderesi;
A. Eşyanın müsaderesinin yapılabilmesi için yukarıda da belirttiğimiz gibi eşyanın suç işlerken illiyet bağı ilkesinin devre dışı bırakılmaması ve bizzat kullanıldığının tespiti gerekecektir. Örneğin basit bir yaralama suçunda kullanılan terlik gibi veya hırsızlıkta kullanılan maske gibi vb şekilde örnekler çoğaltabiliriz. Burada Terliğin veya maskenin mülkiyetinin suç işleyen kişi de mi yoksa başka bir kişide mi olduğu sorunu ortaya çıkmaktadır. Müsadere etmenin tek şartı suç işlerken kullanılmasıdır. Fakat burada kanun koyucu bir istisna koymuştur. İyiniyetli Üçüncü kişiye ait bir eşyanın suçta kullanılması müsadere altına konulamaz. Bu konuda yerel mahkemelerce yapılan yargılamalar neticesinde yukarıda belirttiğimiz istisnai durumları TCK 54-55.md çerçevesinde yeteri kadar dikkate alınmadığını belirtmek gerekir.
B. Kazanç Müsaderesi ise işlenen suçta elde edilen menfaat sağlama durumu devreye girecektir. Burada Genel kural bir suçun kazanç elde etme müessesesi olarak kabul edilemeyeceği ve kişinin işlediği suçun neticesinde nitelik bakımından cezasını çekmesidir. Kazanç müsaderesinde konu olabilecek belli başlı suçlar; kaçakçılık, ihaleye fesat karıştırma, uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma ve dolandırıcılık olarak sıralayabiliriz. Bu suçlar bakımından işlenen suçların neticesinde elde edilen maddi menfaat unsuru devlete intikal edecektir. Örneğin kaçakçılık suçuna konu olan bir eşyadan elde edilen bir maddi kazancın suçu işleyen kişiden geri alınması. Kazanç müsaderesi kanundan aldığı bu gücü suç işlemeye elverişli olabilecek insanlarda ciddi derecede caydırıcılık oluşturmaktadır. Yine belirtmekte fayda var ki; kanun koyucu müsadere müessesesinin uygulamasında her zaman iyiniyetli 3. Kişileri koruma altına almıştır.
Müsadere tedbirinde bir diğer dikkat edilmesi gereken husus orantılılık ilkesidir. Suçta kullanılan eşyanın işlenen suçun vasıf ve niteliklerine kıyaslandığında daha ağır sonuçlar doğuruyorsa suç konusu eşyanın müsaderesine hükmedilmesi kanuna açıkça aykırılık teşkil edecektir.
Av. Aytekin KAYA