T.C.
İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
13. HUKUK DAİRESİ
E. 2020/371
K. 2022/517
T. 30.3.2022

BONODAN KAYNAKLANAN BORCUN MUACCELİYET ANLAŞMASI KAPSAMINDA VERİLEN BONOLOR NEDENİYLE SONA ERDİĞİ İDDİASIYLA BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİ ( Muacceliyet Sözleşmesinde İcra Dosyası İle Talep Edilen Alacağın Yenilenerek Bu Alacak Karşılığında Yeni Senetler Verildiğine Dair Açık Bir Düzenleme Yer Almadığı/Bu Nedenle Söz Konusu Sözleşme İle Takip Dosyası İle Talep Edilen Alacağın Yenileme İle Sona Erdiği Kabul Edilemeyeceği Gibi Davacı Tarafça Yemin Deliline de Dayanılmadığından Davacının Borçlu Olmadığı İspatlanamadığı )

YAZILI DELİLLE İSPAT ( Davacının HMK 201 Md.si Uyarınca Senede Karşı İleri Sürdüğü İddialarını Yazılı Delille İspatlaması Gerektiği/Davacı Tarafça İddialarının İspatı Yönünden Tanık Dinlenmesi Talep Edilmiş İse de HMK 203/1-A Madde Hükmü Senet Alınmayan Hallerde Uygulanabilecek Bir Düzenleme Olup Kardeşler Arasında Takip ve Davaya Dayanak Senetler Verilmiş Olduğuna Göre Senede Karşı İleri Sürülen İddiaların Yine Senetle İspatı Gerektiği )

ZARAR TAZMİNATI ( Menfi Tespit - İİK 72/4 Maddesi Uyarınca Davanın Alacaklı Lehine Sonuçlanması Halinde Tazminata Hükmedilmesi İçin Verilen Tedbirin Uygulanması Gerektiği/Somut Olayda Mahkemece Verilen İhtiyati Tedbir Kararı Uygulanmış Olduğundan İİK 72/4 Maddesi Gereğince İhtiyati Tedbir Kararı İle Alacağına Geç Kavuşan Davalı Alacaklı Lehine Tazminata Hükmedilmesi Gerektiği )

2004/m.72/4

6100/m.201,203

ÖZET : Dava, bonodan kaynaklanan ve takibe konu edilen borcun, sonradan yapılan muacceliyet anlaşması kapsamında verilen bonolar nedeniyle sona erdiği iddiasıyla borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Davacının 6100 Sayılı HMK'nın 201. madde uyarınca senede karşı ileri sürdüğü iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Davacı tarafça iddialarının ispatı yönünden tanık dinlenmesi talep edilmiş ise de, HMK'nın 203/1-a madde hükmü senet alınmayan hallerde uygulanabilecek bir düzenlemedir. Kardeşler arasında takip ve davaya dayanak senetler verilmiş olduğuna göre senede karşı ileri sürülen iddiaların yine senetle ispatı gerekir. Bu nedenle, mahkemece davacı tanıklarının dinlenmemesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. Muacceliyet sözleşmesinde, İcra dosyası ile talep edilen alacağın yenilenerek, bu alacak karşılığında yeni senetler verildiğine dair açık bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle, söz konusu sözleşme ile takip dosyası ile talep edilen alacağın yenileme ile sona erdiği kabul edilemeyeceği gibi, davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığından, dosya kapsamı ile davacının belirtilen icra takip dosyasından borçlu olmadığı ispatlanmamıştır. İİK.'nın 72/4 maddesi uyarınca, davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilmesi için verilen tedbirin uygulanması gerekir. Somut olayda, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olduğundan, İİK. 72/4 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı ile alacağına geç kavuşan davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekmektedir.

DAVA : İlk Derece Mahkemesinde yapılan inceleme sonucunda verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla dava dosyası incelendi:

TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMASININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, davalı ...'ten Mayıs 2010 yılında 295.000,00 TL borç para aldığını ve 295.000,00 TL tutarındaki meblağa karşılık toplam 510.000,00 TL tutarında her biri 8.500,00 TL olan 60 adet sıralı senetleri davalıya verdiğini, davalının müvekkilinden faiz olarak 215.000,00 TL aldığını, davalının 295 bin TL bedelin 200 bin TL kısmını nakit olarak ofisinde 95 bin TL kısmını banka talimatı ile verdiğini, davalının 2010 yılında müvekkiline 400.000 TL bedelle dükkan sattığını, bu bedelin 170.000 TL kısmının 10 adet çek ile ödendiğini, kalan miktar için 40 adet senet verildiğini, davalının faize faiz yürütmesi nedeniyle müvekkili tarafından suç duyurusunda bulunulduğunu, davacının davalıdan almış olduğu borç paranın karşılığı vermiş olduğu 60 adet sıralı senedin 17 adedini banka yolu, dükkan satışı nedeniyle verdiği 40 adet senedin ise 20 adedini elden ödediği ve 20 adet senedi aldığını, müvekkilinin ... sıra numaralı senedi Üsküdar ... Bankası aracılığı ile ödediğini, müvekkilinin ekonomik olarak sıkıntıya girmesi sebebiyle ... numaralı ve ... numaralı sıralı senetten başlayarak senetleri cebri icra yolu ile tahsil etmek amacı ile müvekkili hakkında takip başlattığını, İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas ve İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyalarına müvekkilinin kiracıları tarafından ödeme yapıldığını ve kapatıldığını, davalı ile 02/12/2013 tarihinde anlaşılarak icra dosyalarında ve vadesi gelmeyen tüm senetlere ilişkin borcun 370.000,00 TL olduğu hususunda mutabakata varıldığını ve muacceliyet sözleşmesi yapıldığını, davalıya İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyasından başka icra dosyaları için müvekkilinin borcunun bulunmadığını, alacağın yenilenmesi ve ortada sözleşme olmasına rağmen davalının haksız kazanç ve mükerrer tahsilat amacı ile sona eren ve dava konusu yapılan dosyaları yenilendiğini, müvekkilinin dava konusu yapılan icra dosyaları ile ilgili olarak hiçbir şekilde davalıya borcunun kalmadığını, müvekkilinin, davalıya 02/12/2013 tarihine kadar her türlü ilişkiden kaynaklanan borcu 370.000,00 TL olup, davalıya başkaca herhangi bir borcu bulunmadığını belirterek, müvekkilinin İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyasından borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptali ile mükerer istenen meblağ üzerinden (87.000,00) %20 müvekkili lehine kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekil cevap dilekçesinde özetle; davacı borçlunun, borcuna karşılık vermiş olduğu senetler yönünden takip yapıldığını, davacı borçlu aleyhine başlatılan İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün davaya konu ... esas sayılı dosyası ve İstanbul Anadolu ...İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyalarının halen derdest olduğunu ve borçların ödenmediğini, düzenlenen sözleşmeye istinaden belirtilen senetlerin davacı borçlunun daha önceki borçlara ve icra takiplerine mahsuben verildiğine dair düzenlenmede bir ibare yer almadığının görüleceğini, davacı borçlunun ödeme yapmaktan imtina ettiğini, davalı alacaklının aile üyelerinin talebiyle anılan icra dosyalarından karşılıksız olarak feragat ettiğini belirterek, davanın reddi ile dava konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere tazminatın davacı borçludan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİNİN KARARININ ÖZETİ: İlk Derece Mahkemesi 24/09/2019 tarih ve 2016/308 Esas - 2019/832 Karar sayılı kararı ile; " ...muacceliyet sözleşmesinde yenilenen borcun açık şekilde gösterilmediği, davalının savcılık ifadesinde dükkan satışından kalan alacak haricinde 510.000 TL alacağı olduğunu bildirdiği, yapılan ödemeler her iki tarafın da kabulünde olmasına rağmen muacceliyet sözleşmesinin yapıldığı tarih itibariyle taraflar arasında başkaca bir borç ilişkisinin bulunmadığının davacı tarafça yazılı delille ispat edilemediği, bu hususun senede karşı tanıkla ispat olunamayacağı, Hmk. 169. maddesi gereği ancak davanın taraflarının isticvap edilebileceği, davacının yemin deliline de dayanmadığı, bu sebeple davanın ispatlanamadığı sonuç ve vicdani kanaatine varılmıştır. Her ne kadar kısa kararda İİK. m. 72/4 gereği tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesi şeklinde yazım hatası yapılmış ve davalı tarafça tavzih talep edilmiş ise de Yargıtay 15. HD'nin 2018/4204 Esas, 2019/2097 Karar, 06.05.2019 tarihli ilamında da belirtildiği üzere, karar verildikten sonra taraflara yüklenen haklar ve borçlar esaslı şekilde değiştirilerek yeni bir hüküm kurulmasının tavzih müessesesine açıkça aykırı olduğu değerlendirilerek, bu hususa değinilmekle yetinilmiştir. " gerekçeleri ile; " 1-Sübut bulmayan davanın reddine, İİK. m. 72/4 gereği alacağın %20'si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasına konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, ... " karar verilmiş, karara karşı, davacı vekili ile davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:

DAVACI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Menfi tespit davalarında davalıda olan ispat külfetinin kendilerine yüklendiğini, davalı tarafın gerek icra dosyasındaki alacağına gerekse borçların yenilendiğini iddia ettikleri dava konusu edilen 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesinin doğumuna sebep olan hukuki ilişkileri ispat edemediğini, davalı ve mahkemede tanık olarak dinlenmesini talep ettikleri ...'in dava konusu muacceliyet sözleşmesinin yenileme iradesi ile yapıldığını İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı' nın ... soruşturma sayılı dosyasında kabul ettiklerini, Davalı tarafın, mahkemede 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesinin doğumuna sebep olan hukuki ilişkiyi; bağımsız bir borç ilişkisi olarak beyan etmesi ve karardan sonra İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyasında yürütülen dosyasında verilen ifadede dava konusu icra dosyası ve taraflar arasında o tarihe kadar olan tüm borç ilişkilerine istinaden alındığını beyan etmesinin; davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu, bu çelişkinin davanın haklılığını ortaya çıkardığını, Davalı tarafın, dava konusu olan icra dosyasınaki alacağının ve de taraflar arasında önceki borçların yenilenmesi iradesi ile davalının önceki avukatı Avukat ... tarafından hazırlanan 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesi ile alınan bonoların hukuki ilişkisini ve borç doğuran olayı açıklayamadıklarını, her ne kadar davalı taraf icra dosyasına konu edilen alacak ile ilgili müvekkiline karşı borcu doğuran ilişkiyi çarpıtsa da, kendilerinin bu ilişkinin tefecilik faaliyeti ile olduğunu bildiklerini ve bu konuda borçlarının olduğunu kabul etseler de ancak bu borcun; davalının önceki avukatı Avukat ... tarafından hazırlanan 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesi ile yenilendiğini ve bu bonoların ödenmesi ile son bulduğunu iddia ettiklerini, Davalı tarafın, mahkemede görülen davada; avukatı ... tarafından hazırlanan 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesi ile müvekkilinden alınan bonoları; gerek cevap dilekçelerinde gerekse 6. ve 10. duruşmada verdikleri beyanlarında taraflar arasındaki 02/12/2013 tarihine kadar olan cebri icra dosyalarına konu edilen borçların yenilenmesi amacı ile düzenlenen muacceliyet sözleşmesi ve bu sözleşme ile alınan bonoların bağımsız bir borç ilişkisi için olduğunu iddia ettikleri halde bu hukuki ilişkiyi açıklayamadıklarını ve ispat edemediklerini, Müvekkilinden 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesi ve bu sözleşme ile alınan bonoların, taraflar arasındaki cebri icra dosyalarına konu edilen borçların yenilenmesi amacı ile yapılmış bir sözleşme olduğunu ve bu sözleşme ile alınan bonoların tamamının müvekkilinden tahsil edildiğini, 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesinden hemen sonra; cebri icra dosyasından hacizlerin aynı anda kaldırılması, satışların düşürülmesi, tarafların kardeş olmaları tüm bu hususlar ele alındığında ve davalı taraf ve mahkemede tanık olarak dinlenmesini talep ettikleri ...'in dava konusu muacceliyet sözleşmesinin taraflar arasındaki borçların yenilenmesi amacı ile yapıldığını, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyasındaki beyanları dikkate alındığında, taraflar arasında yapılan bu sözleşmenin bir yenileme sözleşmesi olduğunu, Davalı ...'İN İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyasında 05/11/2019 tarihinde vermiş olduğu ifadesinin (...02/12/2013 tarihinde o dönem avukatım olan istanbul barosu avukatlarından ...'İN hazırladığı "muacceliyet sözleşmesi" başlığı altında aramızdaki borç ilişkisini yapılandırdık ve karar bağladık" şeklinde olduğunu, Avukat ...'İN İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının ... soruşturma sayılı dosyasında 23/10/2019 tarihinde vermiş olduğu ifadenin de; " ... ,bundan önceki tüm borçların tasfiye edilip toplam borçlarını aylık taksitler şeklinde yeniden yapılandırmak arzusu taşıdıklarını, böylelikle ...'İN bu talebe ne diyeceğini sordular, müvekkile durumu anlattım. Olumlu cevap vermesi üzerine soruşturma dosyasında fotokopisi yer alan muacceliyet sözleşmesi başlıklı iki sayfadan oluşan bir sözleşme ve borç dökümüne ilişkin yeni bir sözleşmenin 02/12/2013 tarihinde alacaklı ... ile borçlu ... arasında düzenlenerek imzalandı " şeklinde olduğunu, bu beyan ile taraflar arasında tüm borçların yenilendiği ve geçmiş borçların tasfiye edildiğinin kabul edilmiş olduğunu, muacceliyet sözleşmesi ile müvekkilinden alınan bonoların tamamının müvekkili tarafından ödendiğini, dolayısıyla taraflar arasındaki tüm borç ilişkisinin kapanmış olduğunu, Davalının mahkeme dosyasındaki beyanları ile İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nın ... soruşturma sayılı dosyasındaki beyanlarının çelişkili olduğunu, eğer davalı tarafın yerel mahkemede vermiş olduğu "BAĞIMSIZ BİR BORÇ İLİŞKİSİ" şeklindeki beyanından kastı taraflar arasındaki yenileme iradesi ile bağımsız bir sözleşme ise, iddia ve beyanlarının tevil yollu da olsa kabulü ve ikrarı olduğunu, aksinin ise davalıların kötü niyetlerini ortaya koyduğunu, Tarafların kardeş olmaları hasebi ile davalının avukatı olan ...'in "taraflar arasında yapılan muacceliyet sözleşmesinin diğer borçların yenilenmesi amacı ile yapılıp yapılmadığı yönünde" dinlenmemesinin usule ve hukuka aykırı olduğunu, tanık olarak gösterilen kişinin davalının vekili olması, sözleşmeyi hazırlaması ve açık bir şekilde tanıklığın neye ilişkin olacağı belirtilmesine rağmen, tanığın dinlenilmemesinin hukuka aykırı olduğunu, zira davalının o dönem vekilliğini yapan tanık adayının savcılık beyanları ve davalının mahkemede ve soruşturma dosyasında çelişen beyanlarının davanın haklılığını ortaya koyduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

DAVALI VEKİLİ İSTİNAF DİLEKÇESİNDE ÖZETLE; Mahkemenin 24.09.2019 tarihli celsesinde davanın reddine karar verildiğini ve inkar tazminatına hükmedildiğini, ancak inkar tazminatına ilişkin kurulan kararda maddi bir hata yapıldığını ve kararla çelişir şekilde; "İİK. m. 72/4 gereği alacağın %20'si oranında tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine," şeklinde hüküm kurulduğunu, mahkemenin inkar tazminatının, davacıdan alınarak davalıya verilmesi yönünde bir hüküm kurması gerekirken, davalıdan alınarak davacıya verilmesi yönünde hatalı bir hüküm kurulduğunu, bu hususun düzeltilmesi talebi ile yaptıkları tavzih ve tadil taleplerinin Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 2018/4204 E - 2019/2097 K sayılı içtihadı gerekçe gösterilerek red edildiğini, mahkemenin gerekçeli kararında, söz konusu sürece yer verdiğini ve inkar tazminatına ilişkin kısa karardaki hükümde yazım hatası yapıldığını belirttiğini, bu gerekçenin, taleplerinin haklılığını ortaya koyduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının yalnızca inkar tazminatına ilişkin hüküm yönünden kaldırılmasına, alacağın % 20' si oranındaki inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesi şeklinde yeniden düzenlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

İSTİNAF SEBEPLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ: HMK'nın 355. maddesine göre istinaf incelemesi; istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırılık görüldüğü takdirde ise resen gözetilmek suretiyle yapılmıştır.

Dava, bonodan kaynaklanan ve takibe konu edilen borcun, sonradan yapılan muacceliyet anlaşması kapsamında verilen bonolar nedeniyle sona erdiği iddiasıyla borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.

Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davaya dayanak İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... Esas (Yenilemeden önce ...) sayılı dosyasında, davalı tarafça davacı aleyhine davacının keşideci, davalının lehtar olduğu 21/01/2010 keşide tarihli 17 adet bonoya istinaden kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığı, bilahare davalı tarafça takipte talep edilen alacağın 63.015,22 TL'lik kısmından ferileri ile birlikte feragat edilerek, takibin 87.000,00 TL alacak üzerinden ferileri ile birlikte tahsilinin talep edildiği, davacı tarafça da işbu dava ile bakiye alacak olarak talep edilen 87.000,00 TL yönünden borçlu olmadığının tahsiline karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir. Menfi tespit davasında ispat yükü kural olarak davalı alacaklıya aittir. Davalı alacaklı, davacı borçludan, alacağının bulunduğunu ispat etmekle mükelleftir. Ancak, davacı borçlu aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun herhangi bir sebep ile son bulduğunu ileri sürüyor ise, ispat yükü davacı borçluya geçecektir. Somut olayda davacı takiple talep edilen alacağın bilahare taraflar arasında yapılan sözleşme ile yenilendiğini, bu alacak için yeni senetler verildiğini, dolayısıyla artık söz konusu takipten borçlu olmadığını iddia ettiğinden, yani aralarındaki hukuki ilişkiyi ve bundan kaynaklanan borcunun olduğunu kabul edip, bu borcun belirttiği sebeple son bulduğunu ileri sürdüğünden, ispat yükü artık davacı üzerindedir. İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile tahsili istenen alacak bonoya dayandığından, davacının 6100 Sayılı HMK'nın 201. madde uyarınca senede karşı ileri sürdüğü iddialarını yazılı delille ispatlaması gerekmektedir. Davacı tarafça iddialarının ispatı yönünden tanık dinlenmesi talep edilmiş ise de, HMK'nın 203/1-a madde hükmü senet alınmayan hallerde uygulanabilecek bir düzenlemedir. Kardeşler arasında takip ve davaya dayanak senetler verilmiş olduğuna göre senede karşı ileri sürülen iddiaların yine senetle ispatı gerekir. Bu nedenle, mahkemece davacı tanıklarının dinlenmemesinde usule aykırılık bulunmamaktadır. 02/12/2013 tarihli muacceliyet sözleşmesinde, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile talep edilen alacağın yenilenerek, bu alacak karşılığında yeni senetler verildiğine dair açık bir düzenleme yer almamaktadır. Bu nedenle, söz konusu sözleşme ile İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... esas sayılı dosyası ile talep edilen alacağın yenileme ile sona erdiği kabul edilemeyeceği gibi, davacı tarafça yemin deliline de dayanılmadığından, dosya kapsamı ile davacının belirtilen icra takip dosyasından borçlu olmadığı ispatlanmamıştır. İ.İ.K.'nın 72/4 maddesi uyarınca, davanın alacaklı lehine sonuçlanması halinde tazminata hükmedilmesi için verilen tedbirin uygulanması gerekir. Somut olayda, mahkemece verilen ihtiyati tedbir kararı uygulanmış olduğundan, İİK. 72/4 maddesi gereğince ihtiyati tedbir kararı ile alacağına geç kavuşan davalı alacaklı lehine tazminata hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece, tazminata hükmedilmiş olmakla birlikte, tazminatın davalıdan alınarak davacıya verilmesine şeklinde hatalı hüküm kurulmuştur. Mahkemece gerekçeli kararda bu hususta yazım hatası yapıldığı belirtilmiştir.

Açıklanan nedenlerle mahkeme kararının İİK 72/4 maddesi uyarınca hükmedilen tazminat yönünden Dairemizce düzeltilmesi gerekmiştir. Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile, mahkemece deliller toplanılmış olup, yeniden yargılama yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığından HMK'nın 353/1-b.2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, Dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilerek, aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Davalının istinaf başvurusunun KABULÜ ile; İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 24/09/2019 tarih ve 2016/308 Esas 2019/832 Karar sayılı kararının HMK'nın 353/1-b2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA, Dairemizce yeniden esas hakkında hüküm kurularak; Sübut bulmayan davanın reddine, İİK. m. 72/4 gereği alacağın %20'si oranında tazminatın davacıdan alınarak davalıya verilmesine, İstanbul Anadolu ... İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı takip dosyasına konulan ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına,

İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN:

3-Dairemiz karar tarihi itibari ile alınması gereken 80,70 TL maktu karar ve ilam harcının, peşin alınan 1.485,75 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 1.405,05 TL harcın talep halinde yatırana iadesine,

4-Davalı davada kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihindeki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan 12.110,00 TL nispi vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Davacının yaptığı yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,

6-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,

7-Davacı tarafından yatırılan gider avansından artan kısmın, talep halinde avansı yatırana iadesine,

İSTİNAF YÖNÜNDEN:

8-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davacı tarafından yatırılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,

9-Dairemiz karar tarihi itibariyle ve Harçlar Kanunu gereğince, istinaf kanun yoluna başvuran davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,

10-Harçlar Kanunu gereğince istinaf eden davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının hazineye gelir kaydına,

11-İstinaf kanun yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının, talep halinde davalıya iadesine,

12-Davacı tarafından sarf edilen istinaf harç ve giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,

13-Davalı tarafından sarf edilen 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 14-Bakiye gider avansı varsa, talep halinde avansı yatıran ilgili tarafa iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 30.03.2022 tarihinde HMK'nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olarak oybirliği ile karar verildi.

kazanci.com.tr