Olaylar

Soma maden kazasını protesto etmek için 2014 yılında Ankara Güvenpark’ta yapılan gösteriye katılan başvurucular polis müdahalesi sonucu yaralanmıştır. Başvurucular biber gazı sıkılması şikâyetiyle hastanede muayene olmuş ve rapor almıştır. Başvurucuların Cumhuriyet Başsavcılığına (Savcılık) suç ihbarında bulunması üzerine kolluk görevlileri hakkında başlatılan soruşturma sonunda kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Bu karara yapılan itiraz Sulh Ceza Hâkimliğince reddedilmiştir.

İddialar

Başvurucular; Soma maden kazasını protesto etmek için yapılan gösteriye polis müdahalesine ilişkin soruşturmanın kovuşturmaya yer olmadığı kararıyla neticelenmesi nedeniyle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağı ile toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

1.İnsan Haysiyetiyle Bağdaşmayan Muamele Yasağının İhlali İddiası Yönünden

Başvurucular, Soma maden kazasını protesto etmek için katıldıkları toplantı ve gösteri yürüyüşünün barışçıl niteliğini bozucu bir davranışları olmamasına karşın polisin gereksiz yere bir metre mesafeden biber gazıyla yaptığı müdahalenin insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağını ihlal ettiğini öne sürmüştür.

Başvurucuların dosyaya ibraz ettiği doktor raporları ve sekiz saniyelik video kaydı, iddiaların soruşturma yapılmasını gerektirecek nitelikte tartışılabilir olduğunu göstermiştir. Bu durumda kolluk müdahalesinin gerekli ve orantılı olup olmadığı incelenmelidir.

Yapılan soruşturmada başvurucuların kolluğun müdahalesi sonucunda yaralandığı kabul edilmekle birlikte kovuşturmaya yer olmadığına karar verilmiştir. Olayda zor kullanma yetkisine ilişkin sınırın aşılması suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı değerlendirilmiştir.

Başvurucuların Güvenpark’ta yaralandıkları, ibraz ettikleri CD’deki sekiz saniyelik görüntüden anlaşılmıştır. Güvenpark’ta toplanan göstericilere yapılan kolluk müdahalesinin gerekliliği, idari ve yargısal mercilerce ortaya konulamamıştır. Ayrıca başvurucular hakkında Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet suçundan bir soruşturma açılmamıştır. Bu nedenlerle insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının maddi boyutu ihlal edilmiştir.

Soruşturmada Savcılık tarafından bazı hususlar araştırılmış fakat toplumsal olaylara müdahale araçları ve diğer polis taşıtlarında kamera kaydı yapılıp yapılmadığı, basın yayın kuruluşlarında görüntü olup olmadığı araştırılmamıştır. Bunun yanında Güvenpark’ta bulunan yedi kameranın birinden görüntü kaydı elde edilebilmişken altısından herhangi bir kayıt elde edilememesinin nedeni Savcılıkça araştırılmamıştır. Soruşturmadaki bu özensizlik, soruşturmanın bağımsızlığı ve tarafsızlığı hususunda başvurucularda kuşku oluşmasına yol açmıştır.  Başvuruculara hangi kolluk görevlilerinin biber gazı sıktığının belirlenmesi konusunda yeterli özen ve çaba gösterilmemiştir. Olay tutanağının tek başına karara esas alınması tarafsız ve bağımsız soruşturma ilkelerine aykırılık oluşturmuştur.

Kovuşturmaya yer olmadığı konusunda; farklı yerlerdeki göstericilerin tamamının aynı düzeyde şiddet hareketinde bulunarak gösterinin barışçıl niteliğini zedelediği varsayımından yola çıkılmış ve başvurucuların içinde bulunduğu öznel durumları dikkate alınmamıştır. Kamu makamlarının temin edip saklamakla yükümlü olduğu kamera görüntülerinin eksik toplanmasının başvurucuların aleyhine yorumlanması ve kovuşturmaya yer olmadığı kararına gerekçe yapılması rasyonel bir yöntem olarak görülmemiştir. Soruşturma mercii tarafından olayın sebebini aydınlatmak için atılması gerekli adımlar eksik bırakılmış ve soruşturma özenle yürütülmemiştir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 17. maddesinde güvence altına alınan insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine karar vermiştir.

2.Toplantı ve Gösteri Yürüyüşü Düzenleme Hakkının İhlali İddiası Yönünden

Anayasa Mahkemesi, somut olayda başvuruculara kolluk güçleri tarafından yapılan müdahalenin demokratik toplum düzeninin gereklerine uygun olup olmadığını incelemiştir.

Hiçbir hak ve özgürlüğün sınırsız kullanılması düşünülemeyeceğinden toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı için de kötüye kullanımları önlemek ve kamu düzenini sağlamak amacıyla sınırlamalar öngörülmesi kaçınılmazdır. Öte yandan bireylerin ifade hürriyetlerini kolektif olarak kullanmalarının farklı bir görünümü olan toplantı ve gösterilere yapılan müdahaleler, kamu otoritesinin baskı kurma aracına dönüşerek temel hak ve özgürlükleri zedeleyici bir karakter sergilememelidir.

Soma’da özel bir şirketin işlettiği maden ocağında 301 kişinin ölümü ve birçok madencinin de yaralanmasıyla neticelenen kazadan bir gün sonra olay henüz gündemdeki sıcaklığını koruduğu sırada sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun değişik kesimlerinin kazanın bu kadar çok işçinin ölüm ve yaralanmasıyla sonuçlanmasını protesto etmek istemesi çoğulcu demokratik sistemde olağan kabul edilmelidir. Kamuya açık alanda düzenlenen gösteriler, günlük yaşam düzenini belirli bir derecede bozmakla birlikte bu gibi durumlarda kamu makamlarının daha hoşgörülü bir tutum takınması, kolluğun da daha dikkatli ve profesyonel davranması gerekir.

Tutanaklar ve fezlekedeki bilgilere göre başvurucuların bulunduğu Güvenpark’ın dışında bazı bölgelerde toplantının barışçıl niteliğini bozucu şekilde polise saldırılması üzerine kolluk tarafından güç kullanılarak göstericiler dağıtılmıştır. Ancak Güvenpark’ın içinde toplanan göstericilerin kolluk kuvvetlerine, kamu binalarına ya da özel ev ve işyerlerine saldırdıklarını ortaya koyan bir görüntü tespit edilmemiştir. Buna karşın başvurucuların gösterileri biber gazı, basınçlı su ve süpürme yöntemi kullanılarak sonlandırılmıştır.

Başvurucuların toplantı ve gösteri yürüyüşünün barışçıl niteliğini zedelediği yönünde dosyada bir tespit de yoktur. Ayrıca başvurucuların eylemlerinin kamu düzeninin bozulmasına yol açtığı ya da bozulma tehlikesi doğurduğu idarece ortaya konulamamıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle Anayasa'nın 34. maddesinde güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

>> Anayasa Mahkemesinin 10/12/2019 Tarihli ve 2016/12937 Başvuru Numaralı Kararı için TIKLAYINIZ