5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 86-87 maddelerinde düzenlenen kasten yaralama suçu, kanunun metne alınış şekli itibariyle yanlış yorumlamaya ve cezanın yanlış belirlenmesine müsait bir madde olarak görünmektedir. Yargıtay’ın birçok kararında kanunun hatalı yorumlanmasından kaynaklanan hesaplama hatalarını bozma nedeni yaptığı görülmektedir. (Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 29.5.2018 Tarih, 2017/14141 E., 2018/10024 K. : “Katılanın organlarından birinin işlevinin yitirilmesi niteliğinde yaralanması sebebiyle suça sürüklenen çocuklar hakkında TCK'nin 86/3-e ve 87/2-b maddelerinin birlikte uygulanması sebebiyle cezalarının 8 yıldan az olamayacağı TCK'nin 87/2-son maddesinin son cümlesinde belirlenmesine rağmen, yanılgıya düşülerek yazılı şekilde suça sürüklenen çocuklara eksik ceza tayini…)

Yasal düzenlemeye bakıldığında suçun temel şekli, suçun faili ve mağduru, suçun neden olduğu netice (neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama) bakımından farklı cezaların verilmesinin öngörüldüğü, faile, mağdura, yaralamanın neticesine bağlı olarak ceza yaptırımlarının farklılık arz ettiği görülmektedir. Zaten doğru olanı da budur. Yaralamanın neden olduğu neticenin ağır olması durumunda verilecek cezanın da daha ağır ve caydırıcı olması doğaldır ve daha ağır fiilin daha ağır şekilde cezalandırılması gerektiğinin bir yansımasıdır.

Kasten yaralama suçu, yaralama fiilinin mağdurun vücudu üzerindeki etkisine göre farklı şekilde cezalandırılmaktadır. Kasten yaralama fiilinin basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif bir neticeye neden olması halinde suç şikayete tabi tutulmuştur. Bu durumda hapis veya adli para cezası şeklinde seçenekli bir ceza öngörülmüştür. (T.C.K. m. 86/2) Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikteki yaralanmalar adli raporlarda belirtilmektedir. Bu raporlarda yaranın mahiyeti tam olarak belirtilmelidir. Burada adli tabibin keyfi bir tespiti söz konusu olamaz. Doktor tıbbi genelgelerden, adli tıp kurumunca belirlenen ve kabul edilen çizelgelerden faydalanmalıdır. Doktorun mağdurdaki yaralanmanın mahiyetini doğru bir şekilde tespit edememesi bir görev suçu oluşturabilir.

Kasten yaralama fiiline yönelik temel ceza yaptırımı 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası cezası olarak düzenlenmiştir. (T.C.K. m. 86/1) Basit tıbbi müdahale dışındaki yaralama fiillerine seçenek ceza düzenlemesine yer verilmemiştir.

Türk Ceza Kanunu’nun 87. Maddesinde sayılan nitelikli hallere bakıldığında bu tıbbi olguların basit tıbbi müdahale ile giderilmesinin mümkün olmadığı anlaşıldığından, neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama fiiline yönelik temel cezanın T.C.K. m. 86/1 de belirtilen 1-3 yıl hapis cezasından belirlenmesi gerektiği anlaşılmaktadır.

Burada suçun işleniş şekli (suçta silah kullanılması), suçun mağduru ve suçun faili yönünden Türk Ceza Kanunu’nun 86/3 maddesi de büyük önem taşır. Bu madde hem 86 hem de 87. Maddeye göre belirlenecek ceza açısından önemli bir çerçeve niteliğindedir.

Kasten yaralama suçunun üstsoy, altsoy, eş veya kardeşe karşı işlenmesi,

Beden veya ruh bakımından kendisini savunamayacak durumda bulunan kişiye karşı,

Kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle işlenmesi,

Kamu görevlisinin sahip bulunduğu nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi,

Silah kullanılarak işlenmesi halinde verilen T.C.K. m. 86 ya göre belirlenecek olan ceza yarı oranında arttırılacaktır.

Kanun koyucu suçun bu kişilere karşı işlenmesi, kamu görevlisinin nüfuzunu kötüye kullanmak suretiyle yaralama fiilini işlemesini ve her halde suçun silahla işlenmesini şikayete tabi suç kategorisinden çıkarmış ve bunları cezayı arttırma nedeni olarak da düzenlemiştir.

Suçun 86/3 kapsamında işlenmesi durumunda suçun neden olduğu netice basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek nitelikte olsa dahi suç şikayete tabi olmayacak ve temel ceza yarı oranında arttırılacaktır. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek düzeydeki yaralamalarda adli para cezası seçenek bir ceza olarak düzenlendiği için failin sadece adli para cezası ile cezalandırılması da mümkündür. Basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde olmak şartıyla suçun 86/3 te sayılan kişilere karşı işlenmesi, kamu görevlisinin nüfuzunu kullanmak suretiyle işlemesi veya silahla işlenmesi halinde dahi adli para cezasına hükmedilmesi mümkündür.

NİTELİKLİ YARALAMA

Türk Ceza Kanunu’nun 87. Maddesinde Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama suçu düzenlenmiştir. Çeşitli tıbbi olgulara bağlı olarak cezanın arttırılma şeklinin yer aldığı bu maddede belirli olguların gerçekleşmesi durumunda cezanın alt sınırı ayrıca belirtilmiştir. Bir başka ifadeyle hakimin vereceği cezanın 86. maddeye göre belirlenmesi hallerinde dahi madde 87/1 ve 87/2 de belirtilen cezadan daha az bir cezaya hükmedilemeyeceği düzenlenmiştir.

Kanun koyucu tıbbi açıdan belirli neticeleri saymış ve bu neticelerin oluşması haline bağlı olarak failin asgari ceza sorumluluğunu belirlemiştir. Tıbbi bilirkişiye başvurularak belirlenebilecek bu olgular yaralama fiilinin mağdurda neden olduğu neticeleri oluşturmakta ve hakimin cezayı belirlemesinde doğrudan önem kazanmaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nun 87/1 maddesinde sayılan tıbbi olguların gerçekleşmiş olması durumunda verilecek ceza 86. Maddeye göre belirlenecektir. Ancak burada verilecek ceza 87/1 uyarınca 1 kat arttırılacaktır.

Bu tıbbi neticeler kanunda şu şekilde sayılmıştır:

T.C.K. m. 87/1:

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Konuşmasında sürekli zorluğa,

c) Yüzünde sabit ize,

d) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun vaktinden önce doğmasına.

Bu hallerin oluşup oluşmadığı bilirkişi incelemesi ile saptanacağından yaralama fiiline yönelik bilirkişi incelemesinde bu hallerin oluşup oluşmadığı incelenmeli ve değerlendirilmelidir. Uygulamada bu raporlar genellikle Adli Tıp Şube Müdürlükleri, Adli Tıp Kurumu İhtisas Daireleri tarafından düzenlenmektedir. Mahkemenin sadece ilk adli rapor ile yetinmemesi gerekir.

Burada dikkat edilmesi gereken husus T.C.K. m.87/1 de 86/1 ve 86/3. Maddeye atıf yapılması nedeniyle belirlenmesi gereken ceza miktarının ne olacağıdır. T.C.K. m. 87/1-son da yer alan Ancak, verilecek ceza, birinci fıkraya giren hallerde üç yıldan, "üçüncü" fıkraya giren hallerde beş yıldan az olamaz.” denilmesi nedeniyle temel cezanın belirleneceği çerçeve niteliğindeki 86. Maddeye bakılacak, suçun ne şekilde, kim tarafından ve kime karşı işlendiği hususlarına göre bir ceza belirlenecektir.

Temel cezanın belirlendiği 86/1 ile birlikte 87/1 de belirtilen nitelikli hallerin oluşması durumunda verilecek cezanın alt sınırı 3 yıl olacaktır. Burada ayrı ayrı bir ceza verilmesi söz konusu olmayacak, sonuç ceza 87/1-son maddesi ile 3 yıl olarak belirlenecektir.

Ancak bu 3 yıllık ceza asgari ceza miktarı olduğu için temel cezanın suçun işleniş şekline bakılarak 86/1 uyarınca üst sınırdan belirlenmesi ve cezanın 87/1 uyarınca bir kat arttırılmak suretiyle cezalandırılması da mümkündür. Bu durumda cezanın 6 yıla yükselmesi mümkündür. Önemli olan kanunda belirtilen cezanın asgari sınırından daha az bir cezaya hükmedilmemesidir. Bu bir bozma nedenidir.

Yaralama fiilinin 86/3-a, b, c’de sayılan kişilere karşı işlenmesi, yaralama fiilini kamu görevlisinin nüfuzunu kullanmak suretiyle işlemesi ve eylemin silahla işlenmesi durumunda verilecek cezanın alt sınırı ise 5 yıl olacaktır. Bu durumda hakim 5 yıldan daha az bir ceza veremeyecektir.

Türk Ceza Kanunu’nun 87/2 maddesinde tıbbi açıdan yaralamanın neden olduğu daha tehlikeli tıbbi olgular zikredilmiş ve yine 87/1 dekine benzer bir düzenleme yapılmıştır.

Kasten yaralama fiili sonucunda mağdurun

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadına karşı işlenip de çocuğunun düşmesine neden olunması durumunda fail T.C.K. m. 86, 86/3 ve T.C.K.m. 87/2 uyarınca cezalandırılacaktır.

Burada sayılan tıbbi olgular 87/1’de sayılan tıbbi olgulardan daha tehlikeli olgulardır.

Yaralama fiili neticesinde bu tıbbi olguların gerçekleşmesi durumunda faile verilecek ceza 86. Maddeye göre belirlenen cezanın iki kat arttırılması suretiyle belirlenecektir.

Ancak burada da 87/2 deki neticelerin gerçekleşmiş olması durumunda cezanın alt sınırı 5 yıl veya 8 yıl olacak şekilde düzenlenmiştir.

T.C.K. m. 87/2 de sayılan tıbbi olguların gerçekleşmiş olması durumunda cezanın alt sınırı 5 yıl olacaktır.

Eğer fiil 86/3-a, b, c de sayılan kişilere karşı işlenmişse, kamu görevlisi nüfuzunu kötüye kullanmak suretiyle işlemişse veya tek başına eylem silahla işlenmişse verilecek ceza 8 yıldan az olamayacaktır.

Kısaca özetlemek gerekirse Türk Ceza Kanunu’nun 87/1 ve 87/2 de sayılan nitelikli hallerin gerçekleşmesi durumunda ceza 86. Maddeye göre arttırma suretiyle belirlenecek ancak bu maddelerde  sayılan asgari ceza miktarından daha az bir cezaya da hükmedilemeyecektir.

Kasten yaralamanın kemik kırığına veya çıkığına sebep olması (T.C.K. m. 87/3)

Kasten yaralama fiilinin kemik kırığı veya çıkığına sebep olması nitelikli bir hal olarak düzenlenmiştir.

T.C.K.m. 87/3 : “Kasten yaralamanın vücutta kemik kırılmasına veya çıkığına neden olması halinde, yukarıdaki maddeye göre belirlenen ceza, kırık veya çıkığın hayat fonksiyonlarındaki etkisine göre, yarısına kadar artırılır.”

Adli tıp uygulamasında kemik kırığının mağdurun üzerindeki etkileri 1, 2, 3, 4, 5 ve 6 şeklinde puanlama yoluyla belirlenmekte ve bu yaralanmalar hafif, orta, ağır şeklinde nitelendirilmektedir. “Vücuttaki kemik kırıkları, kırığın hayat fonksiyonlarına etkisine göre HAFİF (1), ORTA (2-3) ve AĞIR (4-5-6) olarak sınıflandırılmıştır. Eklem çıkıkları da, iskelet sistemindeki anatomik bozukluklar olduğundan bu sınıflama içinde değerlendirilmiştir. Vücutta birden fazla kemik kırığı bulunması halinde hayat fonksiyonlarındaki etkinin saptanması açısından skorlamaya gidilmiştir. Kırılan her bir kemiğin derecesi bulunarak, bunların kareleri alınıp toplanır. Çıkan toplamın karekökü alınır. Çıkan sonucun küsuratlı olması halinde; küsurat 0,5’den büyük ise bir üst derece alınmaktadır.” (Erişim Tarihi: http://www.atk.gov.tr/tckyaralama24-11-15.pdf)

Ceza hakimi 87/3. maddeye göre ceza tayin ederken, kemik kırığının hayat fonksiyonlarındaki etkisini gösteren rapor aldırmalı ve verdiği cezayı bu rapor ile saptanan hususlara uygun olarak gerekçelendirmelidir. Kemik kırığı hallerinde 86. Maddeye göre saptanan ceza en fazla yarı oranında arttırılabilecektir. Yargıtay genel olarak cezanın yarı oranında arttırılabilmesi için kemik kırığının hayat fonksiyonları üzerindeki etkisinin ağır derecede (5-6) olması gerektiği kabul edilmektedir. Bunun nedeni kemik kırığı hallerinde verilecek cezanın 86. maddeye göre saptanan temel cezanın en fazla yarı oranında arttırılabilmesidir.

Hakim cezanın temel şeklini alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle belirleyebilecek ancak 87/3 uyarınca arttırım yaparken tıbbi raporla belirtilen nitelendirmeyle bağlı kalacaktır. Cezanın yarı oranında arttırılabilmesi için kemik kırığının hayat fonksiyonlarına yönelik etkisinin ağır düzeyde olması gerekecektir.

Yargıtay 3. Ceza Dairesi, 11.12.2018 Tarih, 2018/5347 E., 2018/19278 K.: “Adli tıp kriterleri açısından kemik kırıklarının hayat fonksiyonlarına etkisinin hafif (1) ile ağır (6) derece şeklinde sınıflandırılması ve 5237 Sayılı TCK'nin 87/3. maddesinde kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisine göre cezanın en fazla (1/2) oranında artırılması öngörülmüş olması karşısında, müştekinin adli raporunda vücudundaki kemik kırığının hayat fonksiyonlarına etkisinin orta (2) derece olduğunun belirtilmesine rağmen, TCK'nin 3. maddesine göre orantılılık ilkesine aykırı olarak (1/3) oranında artırım yapılması suretiyle sanığa fazla ceza verilmesi…”

Birden fazla nitelikli halin birlikte gerçekleşmesi

Kasten yaralama fiilinde her bir hareket ayrı bir suç konusu olmayacağından mağdurda tek bir hareketle veya ardı ardına devam eden hareketlerle birden fazla nitelikli halin gerçekleşmesi mümkündür. Örneğin mağdurdaki yaralanma hem hayati tehlike geçirmesine neden olmuş hem hem de vücudunda kemik kırığı oluşturmuş olabilir. Bu durumda 87/1 ve 87/3 uyarınca ayrı ayrı ceza verilemeyecektir.

Yargıtay birden fazla nitelikli halin gerçekleştiği yaralama fiillerinde temel cezanın Türk Ceza Kanunu’nun 86. Maddesine göre alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle belirlenmesi gerektiğine hükmetmektedir. Hakim burada 1-3 yıl olarak düzenlenen cezayı alt sınırdan uzaklaşmak suretiyle belirleyecek ve 87. Maddede düzenlenen arttırım kurallarını uygulayacaktır.

Örneğin mağdurun vücudunda kemik kırığı oluşmasına ve aynı zamanda hayati tehlike geçirmesine neden olacak şekilde yaralama fiilini işleyen bir sanık hakkında T.C.K. m. 86 uyarınca temel ceza belirlenecek, T.C.K. m. 87/1 uyarınca nitelikli hal (hayati tehlike geçirme) oluştuğu için ceza bir kat arttırılacak, 86/3 teki şartlara göre de bir değerlendirme yapılacak, eğer fiil 86/3 ün kapsamına giriyorsa cezanın alt sınırı 5 yıl olarak belirlenecek, ayrıca 87/3 uyarınca arttırım yapılmayacaktır.

Özetle belirtmek gerekirse kemik kırığına neden olan nitelikli yaralanmaların 87/1 ve 87/2 de sayılan nitelikli hallerden bir veya birkaçıyla bir arada bulunması durumunda 87/3 maddesi uyarınca ½ oranında arttırım kuralı uygulanmayacak, fail en ağır cezayı gerektiren sonuçtan dolayı cezalandırılacaktır.

Yargıtay 3. CD, 3.7.2017 T., 2016/17071 E., 2017/9726 K. : “Sanıkların tek eylemi ile katılanın hayati tehlike geçirmesine ve kemik kırığına neden olacak şekilde yaralamaları nedeniyle; sanıkların en ağır cezayı gerektiren sonuçtan dolayı bir defa cezalandırılması gerekmekte olup, 5237 Sayılı TCK'nın 86/1. maddesinin uygulamasından sonra TCK'nın 87/1-d. ve 87/1-son. maddelerinin uygulanması ile yetinilmesi gerekirken, uygulama yeri bulunmayan TCK'nın 87/3. maddesiyle artırım yapılmak suretiyle fazla cezaya hükmolunması…”

Yargıtay 3. CD, 5.4.2016 T., 2015/27921 E., 2016/8533 K. : “Sanığın eylemi ile müştekinin hayati tehlike geçirecek ve vücudunda kemik kırığı meydana gelecek şekilde yaralanması karşısında, 5237 Sayılı TCK’nın 87. Maddesindeki nitelikli hallerden birden fazlasının ihlal edilmesi sebebiyle temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi…”