2019 yılının Aralık ayında Çin Halk Cumhuriyeti’nin Wuhan kentinde ortaya çıkan ve Korona Virüs (COVİD-19) olarak adlandırılan küresel salgın maalesef ülkemiz de dahil olmak üzere dünya çapında hızla yayılarak, insan yaşamını tehdit etmeye devam etmektedir. Bu anlamda Dünya Sağlık Örgütü 12 Mart 2020 tarihinde Dünya Sağlık Örgütü Korona Virüs nedeni ile ‘’pandemi’’[1] ilan etmiştir.

Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca dün gece kamuoyuna yapmış olduğu açıklamalar ile şu an itibari ile ülkemizde vaka sayısının 1.236 olduğunu can kaybımızın ise 30 olduğunu açıklamıştır. Maalesef dünyada olduğu gibi ülkemizde de her gün vaka ve ölüm sayısı artmakla birlikte henüz Korona Virüs (COVİD-19) salgınına karşı bir tedavi yöntemi bulunabilmiş değildir. Bununla birlikte yetkililer gerekli tedbirleri almaya devam etmekte ve her geçen gün halkı bu anlamda bilinçlendirmeye gayret göstererek izolasyon için evden çıkmamaları konusunda uyarmaya devam etmektedir. Kimilerinin ilgili tavsiyeleri uyarak tedbirli davrandığı görülmekle birlikte kimilerinin ise halen daha bu duruma karşı herhangi bir tedbir almadığı maalesef gözlenmektedir.

Küresel anlamda özgürlüğün anlamının bu deni hissedildiği bu dönemde; 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun ‘’Koruma Tedbirleri’’ başlıklı dördüncü kısım ve ‘’Tutuklama’’ başlıklı ikinci bölüm içerisinde ‘’Cumhuriyet savcısının tutuklama kararının geri alınmasını istemesi’’ başlıklı 103.maddesinin 2. fıkrasında düzenlen soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısının re’sen tahliye yetkisini hatırlamakta fayda var. İlgili madde fıkrası, ‘’ Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı adlî kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanısına varacak olursa, şüpheliyi re'sen serbest bırakır. Kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiğinde şüpheli serbest kalır.’’ denilmek sureti ile düzenlenmiştir.

5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 103/2 maddesi yorum yapılmayacak kadar açık bir şekilde düzenlenmiş olup Cumhuriyet Savcısı’na soruşturma evresinde şartların mevcudiyeti halinde re’sen tahliye kararı vermiştir. Ancak söz konusu kanun hükmü nedendir bilinmez uygulamada nadiren kullanılmaktadır. Zira bu sebeple de birçok hukukçunun bilmediği bir kanun hükmü olarak da karşımıza çıkmaktadır.

Konuya ilişkin olarak Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 20.10.2008 tarihli 2007/12460E. ve 2008/17473K. Sayılı İlamı şu şekildedir: ‘’5271 sayılı Kanun'un 103/2. maddesi uyarınca, soruşturma aşamasında Cumhuriyet savcısının adli kontrol veya tutuklamanın artık gereksiz olduğu kanaatine varması durumunda şüpheliyi kendiliğinden serbest bırakılabilme yetkisi verdiği halde, mahkeme tarafından verilen adli kontrol kararını kendiliğinden ortadan kaldırma yetkisini vermemektedir. Bu madde ile tutuklu bulunan şüphelinin tutukluluk halinin devamına gerek bulunmadığı veya tutukluluğun soruşturmanın selameti açısından, tutuklamanın yerini alan adli kontrol tedbirine çevrilmesinin fayda getirmediği durumlarda hâkim kararına gerek olmaksızın Cumhuriyet savcısı tarafından şüphelinin serbest bırakılabileceğinden bahsedilmiştir. Dolayısıyla Cumhuriyet savcısınca şüpheliyi serbest bırakma konusunda yetki verilmiş olup, adli kontrolü kaldırma yönünde bir yetki verilmemiştir.’’ [2]

Sonuç olarak; ülkemiz de dahil tüm dünyayı etkisi altına alan Korona Virüs (COVİD-19) salgınına karşı yetkililerce en az iki hafta boyunca izolasyon süreci geçirilmesinin tavsiye olunduğu, bu nedenle birçok koruyucu tedbirin alındığı ve en önemlisi özgürlüğün anlamının bu denli şiddetli hissedildiği bu dönemde, 2. Yargı Paketi ile gelmesi beklenilen infaz değişikliğini de düşünecek olursak, kullanılmadığı için unutulan 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 103/2 maddesinin uygulanmasını aktif hale getirerek bir an için düşünemediğimiz ancak risk grubu içerisinde yer alan ceza ve tutukevlerinde kalmakta olan vatandaşların sağlığına da bu şekilde katkı sağlamış olabiliriz.

------------------------------

[1] Pandemiler veya pandemik hastalıklar, bir kıta, hatta tüm dünya yüzeyi gibi çok geniş bir alanda yayılan ve etkisini gösteren salgın hastalıklara verilen genel addır.

[2] Yargıtay 6. Ceza Dairesi’nin 20.10.2008 tarihli 2007/12460E. ve 2008/17473K. Sayılı İlamı