“İyi hâl” kavramı 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanunun birçok yerinde hükümlünün infaz rejimindeki pozisyonu, faydalanabileceği imkânlar, açık cezaevine geçiş ve nihayetinde koşullu salıverme müessesesinin tatbiki için belirleyici bir kıstas olarak ifade edilmiştir. Koşullu salıverme kararı verilmesi açısından zorunlu bir unsur olan iyi hâl, hükümlünün ceza infaz kurumlarında kaldığı süre içerisinde diğer hükümlüler ve cezaevi personeli ile ilişkilerinde kurallara uygun bir biçimde hareket etmesi, cezaevi idaresince tatbik edilen iyileştirme ve ıslah programlarına riayet etmesi ve neticede toplumun arasına karışabilecek şekilde ıslah olup olmadığı, işlediği suçtan bir daha suç işlemesini engelleyecek şekilde pişman olup olmadığı hususlarındaki tutumunu gösteren bir değerlendirme ölçütüdür.

Anayasa Mahkemesi, 2013/7764 başvuru numaralı, 25/03/2015 tarihli kararında iyi hâli; “Hal ve tavırları gözlemlenen hükümlünün, işlemiş olduğu suçtan dolayı pişmanlık duyduğunun belirlenmesinin koşullu salıverilmede “iyi halli” olmanın bir şartı olduğu anlaşılmaktadır.” şeklinde tanımlamak suretiyle somutlaştırmıştır. Buna göre iyi hâlli kabul edilmenin temel ve belirleyici ölçütü hükümlünün işlemiş olduğu suça ilişkin duyduğu pişmanlıktır. Yine iyi hâl doktrinde; “İyi hâl, hükümlünün, infaz kurumlarında çekmesi gereken ceza süresini, ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz bir biçimde yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarının saptanması halidir.” şeklinde tanımlanmıştır. (1)

5275 sayılı CGTİHK m. 89’de; “(1) Hükümlüler, ceza infaz kurumlarında bulundukları tüm aşamalarda, ceza infaz kurumlarının düzen ve güvenliği amacıyla konulmuş kurallara uyup uymadığı, haklarını iyi niyetle kullanıp kullanmadığı, yükümlülüklerini eksiksiz yerine getirip getirmediği, uygulanan iyileştirme programlarına göre toplumla bütünleşmeye hazır olup olmadığı, tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük olup olmadığı hususlarında idare ve gözlem kurulu tarafından iyi hâlin belirlenmesine esas olmak üzere en geç altı ayda bir değerlendirmeye tabi tutulur.

(2) Birinci fıkra uyarınca yapılacak değerlendirmede, infazın tüm aşamalarında hükümlülerin katıldığı iyileştirme ve eğitim-öğretim programları ile spor ve sosyal faaliyetler, kültür ve sanat programları, aldığı sertifikalar, kitap okuma alışkanlığı, diğer hükümlü ve tutuklular ile ceza infaz kurumu görevlileri ve dışarıyla olan ilişkileri, işlediği suçtan dolayı duyduğu pişmanlığı, ceza infaz kurumu kuralları ile kurum bünyesindeki çalışma kurallarına uyumu ve aldığı disiplin cezaları dikkate alınır.

(3) Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin değerlendirmelerde idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı veya belirleyeceği bir Cumhuriyet savcısı başkanlık eder. Ayrıca, idare ve gözlem kuruluna Cumhuriyet başsavcısı tarafından belirlenen bir izleme kurulu üyesi ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı il veya ilçe müdürlükleri tarafından belirlenen birer uzman kişi katılır.

(4) İdare ve gözlem kuruluna Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı ile izleme kurulundan katılan üyelere katıldıkları her bir toplantı günü için memur maaş katsayısının (500) rakamı ile çarpılması sonucu bulunacak miktarda huzur hakkı ödenir.

(5) Kanunlarda iyi hâlliliğin arandığı durumlarda, hükümlülerin tutum ve davranışlarının değerlendirilmesi bakımından bu madde hükümleri uygulanır.

(6) Açık ceza infaz kurumuna ayırmaya, denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezanın infazına ve koşullu salıverilmeye ilişkin olarak tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri bir yılı geçemez.

(7) İdare ve gözlem kurulu tarafından yapılacak değerlendirmelere esas olacak ilkeler ve kurulun bu maddeye ilişkin çalışma usul ve esasları ile tutum ve davranışları olumsuz değerlendirilen hükümlülerin yeniden değerlendirilmeye tabi tutulma süreleri yönetmelikle düzenlenir.” şeklindeki düzenlemeyle iyi hâle ilişkin kanuni şartlar ifade edilmiştir.

Görüleceği üzere ilk fıkrada hükümlünün ıslah olmuş olduğunu gösteren tekrar suç işleme ve mağdura veya başkalarına zarar verme riskinin düşük” olması gibi şartların varlığı iyi hâlin ve dolayısıyla koşullu salıvermenin uygulanabilmesi için zaruridir. Ancak belirtmek gerekir ki uygulamada kanunun bu maddesinin aynen uygulandığı bir durum söz konusu olmayıp hükümlünün koşullu salıverme için işlemiş olduğu suça özgü süreyi cezaevinde geçirmiş olması ve bu sürede herhangi bir disiplin cezası almamış veya disiplin cezası itiraz veya 5275 sayılı Kanun m. 48/4, 5’teki sürelerin geçmesiyle kaldırılmış olması hâlinde iyi hâlin varlığı varsayılmaktadır.

Türk ceza infaz uygulamasında, koşullu salıvermenin adeta bihakkın tahliyeye dönüştüğü, iyi hal şartının otomatik bir şekilde gerçekleşen, gerçekleştiği kabul edilen ve denetlenmeyen bir şart olduğu ifade edilmiştir ki bu durumun başlı başına koşullu salıverilme kurumunun amacına aykırı olduğu açık olduğu noktasında doktrinde de yoğun eleştiriler mevcuttur. (2) Her ne kadar umut hakkı kapsamında hükümlülerin infazın belli bir aşamasında iyi hâl değerlendirilmesine tabi tutulması AİHS m. 3’ün gereğiyse de AİHM’in Vinter kararında ifade olunduğu üzere suçu önleme amacı doğrultusunda, devletlerin toplumu ve bireyleri koruma yükümlülüğünden hareketle kamu güvenliği açısından tehdit arz eden, tehlikeliliği devam eden ve ıslah olmamış hükümlülerin serbest bırakılmaması AİHS m. 3 ihlâline sebebiyet vermeyecektir. 7242 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun, 15.04.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmesiyle iyi hâl değerlendirilmesi cezanın infazı süresince altı ayda bir olacak şekilde sürekli hâle getirilse de uygulamada anlamlı bir kontrol ve denetim mekanizmasının uygulanıyor olduğunu söylemek güçtür.

Bu noktada belirtmek gerekir ki belli suç tiplerine özgü olacak şekilde, suçun sübût bulduğuna dönük mahkûmiyet kararı ile birlikte koşullu salıverme ve iyi hâl değerlendirilmesi yapılmasını engelleyerek hükümlünün fiilen ölene dek cezaevinde kalmasına neden olacak yasal düzenlemeler AİHS m. 3’ün ihlâli niteliğini taşımaktadır. Yani hükümlünün tehlikelilik hâline ilişkin değerlendirme mahkûmiyet hükmüyle birlikte yaşamının sonuna dek geçerli olacak şekilde yapılmamalı, infazın çeşitli aşamalarında bu değerlendirme objektif kıstaslara uyulmak suretiyle tatbik edilmelidir. AİHM, Vinter ve Diğerleri / Birleşik Krallık kararında; “ayrıca infazda belirli bir süre geçip cezalandırma amaçları bakımından infazın devam etmesinin hak ihlaline sebep olup olmadığına dair bir değerlendirme yapılmaksızın, ölünceye değin infazı devam eden müebbet hapis cezasına çarptırılan kişi bakımından hak ihlalinin cezaya hükmedildiği an meydana geldiği” tespitiyle bu hususa dikkat çekmiştir.

İyi hâl kararı alınabilmesi için gerekli ilk şart koşullu salıverme öncesi değerlendirme raporu düzenlenmesidir. 28578 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanan 05/03/2013 tarihli Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliğinin 91. maddesine göre; “Denetimli serbestlik tedbiri uygulanarak cezasının infazına karar verilen ve koşullu salıverilmesine bir aydan az süresi kalan hükümlüler hakkında vaka sorumlusu tarafından, salıverme öncesi değerlendirme raporu hazırlanmasına başlanır. Hazırlanan raporda hükümlünün denetimli serbestlik altında geçen süre içerisinde tutum ve davranışlarıyla kurallara ve yükümlülüklere uyumundaki gayret ve çabası değerlendirilir.” şeklinde hükümlünün infaz sürecine ilişkin bilgilerin, hükümlünün işlemiş olduğu suça ilişkin düşüncelerinin, hükümlünün psiko-sosyal servis değerlendirmesi, eğitim durumu, çalışma değerlendirilmesi, gündelik yaşamına ve salıverilme sonrası düşüncelerinin yer aldığı raporun düzenlenmesi iyi hâl kararının verilebilmesinin ön şartıdır. Raporda özellikle hükümlünün işlemiş olduğu suça ilişkin düşüncesinin pişman olduğu şeklinde belirtilmesi iyi hâlin varsayılması için zaruridir. İyi hâle ilişkin kararı hükümlünün hapis cezasının infaz olunduğu kurumdaki idare ve gözlem kurulu verecektir. Toplam on yıl ve daha fazla hapis cezasına mahkûm olanlar ile terör suçları, örgüt kurmak, yönetmek veya örgüte üye olmak suçları, örgüt faaliyeti kapsamında işlenen suçlar, kasten öldürme suçları, cinsel dokunulmazlığa karşı işlenen suçlar ve uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti suçlarından mahkûm olanlar hakkında yapılacak değerlendirmeye ilişkin kurula ise Cumhuriyet Savcısı başkanlık edecektir. Ayrıca bu suçlardan hükümlü olan kişinin değerlendirilmesinin yapılacağı kurula Sağlık Bakanlığı ile Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı il veya ilçe müdürlüklerince belirlenecek bir uzmanın katılımı gerekmektedir.

Ancak ilgili raporun düzenlenmesine rağmen hükümlüyle ilgili 5275 sayılı CGTİHK m. 107/11 uyarınca İnfaz Hâkimliğince raporun uygun bulunmaması mümkündür. Bu kararın en önemli sebebi yukarıda da belirtildiği üzere hükümlüyle ilgili verilmiş, kesinleşmiş ve 5275 sayılı CGTİHK m. 48/4, 5 uyarınca öngörülen sürelerin geçmemesi sebebiyle kaldırılmamış disiplin cezalarının mevcudiyetidir. Bu durumda ilgili kararlar açısından tebliğ sonrası itiraz süresi içindeyse itiraza konu olmalı, itiraz süresinin geçtiği durumlarda da pek tabii bihakkın tahliye tarihini geçmeyecek şekilde ilgili cezaların CGTİHK m. 48/4, 5’teki sürelerin geçmesi ve disiplin cezasının kaldırılması kararı verilmesi beklenmelidir.

------

1. Kemal Mecit, İnfaz Hukuku, s. 363

2. Şen, Başer, Koşullu Salıverilme, s. 27; Özgenç, Genel Hükümler, s. 785 – 786; Kıdıl, Koşullu Salıverilme Yasakları, s. 45.