7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” şeklinde bir değişiklik yapılmıştı.

Anayasa mahkemesi, “...kovuşturma evresine geçilmiş..., ...hükme bağlanmış...” ibarelerinin, aynı bentte yer alan “...basit yargılama usulü...” yönünden hükmü Anayasaya aykırı bulmuş ve iptaline karar vermiştir.[1]

Başka bir söylemle; kovuşturma evresine geçilmiş veya hükme bağlanmış olan ve basit yargılama usulü uygulanabilecek dosyalar yönünden 7188 sayılı Kanunun 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan kesinleşmiş hükümler haricindeki düzenlemeler iptal edilmiştir.

Burada aşağıda belirtilen kurallar dikkate alınmalıdır:[2]

1) Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün değildir.

2) Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin derhal uygulanması gerekir.

3) Basit yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK m. 251/3 hükmüne göre; “mahkûmiyet kararı verildiği takdirde sonuç ceza dörtte bir oranında indirilir.” şeklindeki düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir.

4) Bu konuda Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının sonuçları maddi ceza hukukuna ilişkindir.

5) CMK m. 251/3 hükmünde yer alan düzenleme sanık lehine sonuç doğurabilecek niteliktedir.

Yargıtay, yukarıda belirtilen kuralları dikkate alarak, TCK m. 7 ve CMK m. 251 hükümleri uyarınca sanık lehine olan uygulamanın belirlenerek yerine getirilmesi ve gereği için dosyanın, “Basit Yargılama Usulü” yönünden yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunduğuna hükmetmiştir.[3]

Yukarıda açıklamaya çalıştığımız hususlar basit yargılama yöntemi ile ilgiliydi. Buna göre, bu uygulamanın seri muhakeme yöntemi açısından da uygulanması gerekliliği ortaya çıkmaktadır.

Nitekim 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan ''....kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış...'' ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden iptaline karar verilmiştir.[4]

Bu iptal kararı ile birlikte seri muhakeme usulünün nasıl uygulanması gerektiği yönünde duraksamalar yaşanmıştır. Burada Yargıtay’ın basit yargılama usulü ile ilgili verdiği karara benzer bir uygulamanın söz konusu olması gerekir.

Seri Muhakeme Usulü

Seri muhakeme usulü, 7188 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile ihdas edilmiş ve 01.01.2020 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Seri muhakeme usulü 5271 sayılı CMK m. 250 hükmünde düzenlenmiştir.

Seri muhakeme usulünün amaçsal özellikleri şunlardır:

1) İspatı kolay olan, önem derecesi düşük değerlendirilen suçlara ilişkin uyuşmazlıkların çözümü için getirilmiştir.

2) Bu uyuşmazlıkları hızlı, doğru ve etkili bir şekilde çözümlemek amacıyla getirilmiştir.

3) Bozulan toplumsal barışın yeniden tesisi amaçlanmaktadır.

4) İlgili suçlarda muhakeme sürecinin formalitelerden arındırılması söz konusudur.

5) Yargılamanın basitleştirilmesi ve kısaltılması amaçlanmıştır.

6) İşlenen suçlara kısa sürede orantılı ve etkili karşılık verilmesi hedeflenmiştir.

7) Kazanılan mali kaynak, emek ve zamanın, daha ağır nitelikteki suçların soruşturulması ve kovuşturulmasına ayrılması amaçlarıyla uygulamaya sokulmuştur.

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununa 7188 sayılı Kanunun 31 inci maddesi ile eklenen geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde bulunan “…kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış…” ibaresi “seri muhakeme usulü” yönünden iptal edilmiştir.[5]

Bu durumda kovuşturma evresinde ve sonrasında karşımıza bazı sorunlar çıkmaktadır:

1) Henüz karar verilmemiş dosyalarda uygulama nasıl olacaktır?

2) Karar verilmiş dosyalarda uygulama nasıl olacaktır?

3) İnfaz aşamasındaki dosyalarda uygulama nasıl olacaktır?

01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresinde olup, daha öncesinde seri muhakeme usulü uygulanmamış ve henüz bir karar verilmemiş derdest dosyalar açısından:

Bu konudaki uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Bakanlığın görüşü şudur:[6]

Kovuşturmayı yürüten ilk derece mahkemesince 5271 sayılı CMK m. 223/8 (ikinci cümlesi) hükmü uyarınca, seri muhakeme usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması amacıyla durma kararı verilerek dosyanın seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi için Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi durumunda aşağıda belirtilen işlemler yapılmalıdır.

a) Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yeni bir soruşturma numarası alınması halinde: Bu durumda seri muhakeme usulüne ilişkin tüm iş ve işlemlerin seri muhakeme bürosundan sorumlu Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmelidir.

b) Şüphelinin seri muhakeme usulüne ilişkin teklifi ve yaptırımı müdafi huzurunda kabul etmesi durumunda: Burada seri muhakeme usulü kabul tutanağı ve talepname düzenlenmesi, akabinde hazırlanan talepnamenin seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesine gönderilmesi gerekir.

c) Seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesi: Bu mahkeme tarafından 5271 sayılı CMK m. 250/9 hükmüne göre gerekli değerlendirme yapılarak hüküm kurulması ve söz konusu hükmün kesinleşmesini müteakip, kesinleşen kararın bir örneğinin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından durma kararı veren mahkemeye bildirilmesi gerekir.

d) Seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesi tarafından talebin reddedilmesi halinde: Bu durumda ihtisas mahkemesinden talebin reddi sonrası gelen evrakın Cumhuriyet başsavcılığınca yeniden soruşturmaya kaydedilmeden, seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yerine getirildiği ancak usulün olumsuz bir şekilde sonuçlandığı belirtilerek, keyfiyetin bir üst yazıyla durma kararı veren mahkemeye bildirilmesi gerekir.

e) Şüphelinin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yapılan seri muhakeme usulüne ilişkin teklifi kabul etmemesi veya usulün bu aşamada (savcılık aşamasında) herhangi bir sebeple tamamlanamaması halinde: Bu durumda; Cumhuriyet başsavcılığı tarafından, seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yürütüldüğünü ancak usulün olumsuz bir şekilde sonuçlandığını gösterir evrakın bir örneğinin, söz konusu husus açıklanarak durma kararı veren mahkemeye bir üst yazıyla gönderilmesi gerekir. Burada mahkeme tarafından durma kararı verilen ekrandan yeni esas numarası alınmak suretiyle işlemlere devam edilebilecektir.[7] Seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin uygulanması amacıyla açılan soruşturma kaydının kapatılabilmesi için ise Cumhuriyet başsavcılığınca daha önce söz konusu eylemle ilgili şüpheli hakkında iddianame tanzim edildiği belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yazılması gerekecektir.

01.01.2020 tarihi itibarıyla hükme bağlanmış dosyalar açısından

Bu konudaki uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Bakanlığın görüşü şudur:[8]

Hüküm verildikten sonra mahkeme ilgili dosyadan el çekmekte ve dosyayı yeniden ele alamamaktadır. Bu nedenle, dosyanın söz konusu aşamada re’sen ele alınarak seri muhakeme usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması için Cumhuriyet başsavcılığına gönderilemeyecektir. Bakanlığın düşüncesine göre, anılan nitelikteki dosyalarda, istinaf veya temyiz kanun yollarına başvuru sonuçlarına göre işlem yapılmalıdır.[9]

Daha öncesinde seri muhakeme usulü uygulanmamış ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş dosyalarda, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya sanığın denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması gerekçesiyle yapılan bildirim üzerine hükmün açıklanması için yeni esasa kaydedilen dosyalar açısından

Bu konudaki uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Bakanlığın görüşü şudur:[10]

Kovuşturmayı yürüten ilk derece mahkemesince 5271 sayılı CMK m. 223/8 (ikinci cümlesi) hükmü gereğince, seri muhakeme usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması amacıyla durma kararı verilerek dosyanın seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi için Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesi durumunda aşağıda belirtilen işlemler söz konusu olacaktır.

a) Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yeni bir soruşturma numarası alınması: Burada seri muhakeme usulüne ilişkin tüm iş ve işlemlerin seri muhakeme bürosundan sorumlu Cumhuriyet savcısı tarafından yerine getirilmesi gerekir.

b) Şüphelinin seri muhakeme usulüne ilişkin teklifi ve yaptırımı müdafi huzurunda kabul etmesi durumunda: Bu aşamada seri muhakeme usulü kabul tutanağı ve talepname düzenlenmesi, akabinde hazırlanan talepnamenin seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesine gönderilmesi gerekir.

c) Seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesi: Bu mahkeme tarafından 5271 sayılı CMK m. 250/9 hükmüne göre gerekli değerlendirme yapılarak hüküm kurulması ve söz konusu hükmün kesinleşmesini müteakip, kesinleşen kararın bir örneğinin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından durma kararı veren mahkemeye bildirilmesi gerekir.

d) Seri muhakeme usulüne bakmakla görevli ihtisas mahkemesi tarafından talebin reddedilmesi halinde: Bu durumda ihtisas mahkemesinden talebin reddi sonrası gelen evrakın Cumhuriyet başsavcılığınca yeniden soruşturmaya kaydedilmeden, seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yerine getirildiği ancak usulün olumsuz bir şekilde sonuçlandığı belirtilerek, keyfiyetin bir üst yazıyla durma kararı veren mahkemeye bildirilmesi gerekir.

e) Şüphelinin Cumhuriyet başsavcılığı tarafından yapılan seri muhakeme usulüne ilişkin teklifi kabul etmemesi veya usulün bu aşamada herhangi bir sebeple tamamlanamaması durumunda: Burada Cumhuriyet başsavcılığı tarafından, seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yürütüldüğünü ancak usulün olumsuz bir şekilde sonuçlandığını gösterir evrakın bir örneğinin, söz konusu husus açıklanarak durma kararı veren mahkemeye bir üst yazıyla gönderilmesi, mahkeme tarafından durma kararı verilen ekrandan yeni esas numarası alınmak suretiyle işlemlere devam edilebilecektir.[11]

Seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin tatbik edilebilmesi amacıyla açılan soruşturma kaydının kapatılabilmesi için ise; Cumhuriyet başsavcılığınca daha önce söz konusu eylemle ilgili şüpheli hakkında iddianame tanzim edildiği belirtilerek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar yazılması gerekmektedir.

Bakanlığa göre; usulün sadece denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya sanığın denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması gerekçesiyle yapılan bildirim üzerine hükmün açıklanması için yeni esasa kaydedilen dosyalar bakımından işletilmesi uygun olacaktır.

01.01.2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiş dosyalar açısından

Bu konudaki uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Bakanlığın görüşü şudur:[12]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan ''....kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış...'' ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden iptaline karar verilmiştir.[13]

Burada Bakanlığa göre, 01.01.2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanmayacağına ilişkin hüküm halen yürürlükte olduğundan, 01.01.2020 tarihi itibariyle kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü uygulanamayacaktır.

01.01.2020 tarihinden sonra ve fakat Anayasa Mahkemesi kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı 02.08.2022 tarihinden önce kesinleşmiş dosyalar açısından

Bu konudaki uygulamanın nasıl olması gerektiğine ilişkin Bakanlığın görüşü şudur:[14]

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun Geçici 5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan ''....kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış...'' ibaresinin seri muhakeme usulü yönünden iptaline karar verilmiştir.[15]

İptal kararında kesinleşmiş dosyalar bakımından herhangi bir iptal kararı bulunmamaktadır.

Bakanlık burada Seri muhakeme usulünün ihdas edilme amacı ve nedeni, Yargıtay kararlarında[16] vurgulanan hususları dikkate alarak 01.01.2020 tarihinden sonra ve Anayasa Mahkemesinin anılan Kararının Resmî Gazete’de yayımlandığı 02.08.2022 tarihinden önce kesinleşen dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanamayacağını ifade etmektedir.

Bakanlığın düşüncesine göre; bu dosyalarla ilgili olarak mahkemelerden ve infaz savcılıklarından seri muhakeme usulünün uygulanmasına yönelik bir talepte bulunulması durumunda, bu dosyalarda seri muhakeme usulü işlemlerinin uygulanmasından önce olağan ve olağanüstü kanun yolları öncelikle değerlendirilmelidir.[17]

Seri muhakeme usulü ile getirilen kuralların zaman bakımından uygulanması açısından aşağıda belirtilen kuralların dikkate alınması gerektiğini düşünüyoruz:[18]

1) Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümesi mümkün değildir.

2) Ceza Muhakemesi Kanununda yapılan değişikliklerin derhal uygulanması gerekir.

3) Seri yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK m. 250/4 hükmüne göre; “ Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. şeklindeki düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir. Çünkü verilen cezanın azaltılması hali söz konusudur.

4) Bu konuda Anayasa Mahkemesinin anılan iptal kararlarının sonuçları maddi ceza hukukuna ilişkindir.

5) CMK m. 250/4 hükmünde yer alan düzenleme sanık lehine sonuç doğurabilecek niteliktedir.

İptal kararlarının geriye yürümemesi kuralı

Anayasa Mahkemesi kararları geriye yürümez (AY m.153). Anayasa Mahkemesi kararlarının geriye yürümemesinin kuralının gerekçesinde; iptal kararlarının, “kazanılmış hakları” ortadan kaldırıcı bir sonuç doğurmasının önlenmesi olduğu ifade edilmektedir.[19]

İptal kararlarının geriye yürümemesi kuralı, iptal kararından önce yapılmış hukuksal işlemlerden kaynaklı kazanılmış hakları korumaya yönelik bir kuraldır.[20] Bu nedenle iptal edilen yasa kurallarından dolayı hakları ihlal edilenler bakımından, hakların geri elde edilebilmesi açısından iptal kararlarının geriye yürümesi mümkündür.

Derhâl uygulama ilkesi

Ceza yargılaması belli bir zaman diliminde gerçekleşir. Bu zaman dilimi suç işlendiği anda başlar ve belli bir süre devam eder. Yani ceza yargılaması hemen sonuçlanmaz. Ceza yargılamasının belli bir süreci bulunmaktadır.

Yargılama sürecinde bazen yargılama yasasında değişiklikler olabilir. Bu durumda yargılamanın başladığı an yürürlükte bulunan kanun mu yoksa yargılama sürerken daha sonra yürürlüğe giren kanun mu uygulanmalı sorusu karşımıza çıkmaktadır.

Usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında genel ilke şudur: usul işlemleri, işlemin yapıldığı anda yürürlükte bulunan usul kanununa tabidir.

Derhâl uygulama ilkesi, bir usul işleminin yapıldığı sırada yürürlükte bulunan usul kanunu hükümlerinin uygulanması şeklinde tanımlanabilir.[21]

Ceza yargılamasında, derhâl uygulama ilkesi geçerlidir. Bu nedenle ceza yargılaması sırasında yasa değişikliği yapılırsa yeni kanun uygulanacaktır. Bu durum eski usul kanunu zamanında yapılmış işlemlerin geçersiz sayılması sonucunu doğurmayacaktır.[22]

Usul kanunlarının zaman bakımından uygulanmasında asıl olan ve aksi kanunda açıkça düzenlenmiş bulunmadıkça "hemen ve derhâl uygulanma" ilkesinin sonucu olarak aşağıda belirtilen kurallara göre işlem yapılmalıdır:[23]

a) Usul işlemleri kural olarak yürürlükteki kanuna göre yapılacaktır.

b) Yürürlükte olan kanuna göre yapılmış işlemler sonradan yürürlüğe giren bir kanun nedeniyle geçerliliğini yitirmeyecektir.

c) Yeni kanunun yürürlüğünden ya da Anayasa Mahkemesinin iptal kararından sonra yapılması gereken usul işlemleri ise yeni kanuna ya da iptal kararıyla ortaya çıkan usule tabi olacaktır.

d) Muhakeme usulüne ilişkin çıkarılan yeni kanunun uygulanmasında, bu kanun veya değişikliğin sanığın lehine ya da aleyhine sonuç doğurmasına bakılmayacaktır.

Usul işlemleri açısından burada uzlaşma kurumu örnek olarak verilebilir.

Uzlaşma kurumu iki ayrı başlık altında inceleme konusu yapılabilir:

1) Kamu davasının açılmasını engelleyen uzlaşma (soruşturma aşaması),

2) Usulüne uygun olarak açılmış kamu davasının, taraflarının iradelerine uygun olarak çözümlenmesini sağlayan uzlaşma (kovuşturma aşaması).

Uzlaşmayla failin cezalandırılması olanağı ortadan kalktığından, bu kurum ceza ilişkisini düşüren bir hâl olarak da nitelendirilebilir.

Bu nedenle uzlaşma; bir taraftan muhakemeyi engellemesi nedeniyle muhakeme hukuku kurumu, diğer yandan ise fail ile devlet arasında ceza ilişkisini sona erdirdiğinden ceza hukuku kurumu olup, ceza ilişkisi, usulî bir işlem nedeniyle yani muhakemeye devam edilemediği için sona erdiğinden uzlaşmanın muhakeme hukuku kurumu olma özelliğinin her durumda öne çıktığı söylenebilir.

Yargıtay bir kararında, soruşturma evresinde tarafların kabul etmemeleri nedeniyle sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin zorunlu bir gereği olarak daha önce usulüne uygun olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesini gerektirmediğini ifade etmektedir.[24]

Seri yargılama usulünde cezanın yarı oranında indirilmesi kuralının maddi ceza hukukuna ilişkin olması

Seri yargılama usulü uygulanan olaylarda CMK m. 250/4 hükmüne göre; “ Cumhuriyet savcısı, Türk Ceza Kanununun 61 inci maddesinin birinci fıkrasında belirtilen hususları göz önünde bulundurarak, suçun kanuni tanımında öngörülen cezanın alt ve üst sınırı arasında tespit edeceği temel cezadan ve koşulları bulunduğu takdirde zincirleme suça ilişkin hükümler uygulandıktan sonra belirlenen cezadan yarı oranında indirim uygulamak suretiyle yaptırımı belirler. şeklindeki düzenleme maddi ceza hukukuna ilişkindir.

Bu nedenle bu kural ceza yasalarının zaman bakımından uygulanmasına konu olabilir ve geçmişe etkili uygulanabilir.

Konuya ilişkin düşüncelerimizi aşağıdaki şekilde özetleyebiliriz:

01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresinde olup, daha öncesinde seri muhakeme usulü uygulanmamış ve henüz bir karar verilmemiş derdest dosyalar açısından

Kovuşturmayı yürüten ilk derece mahkemesince 5271 sayılı CMK m. 223/8 (ikinci cümlesi) hükmü gereğince, seri muhakeme usulüne ilişkin hükümlerin uygulanması amacıyla durma kararı verilerek dosyanın seri muhakeme usulüne ilişkin işlemlerin yerine getirilmesi için Cumhuriyet başsavcılığına gönderilmesinin mümkün olmadığını düşünüyoruz.

Çünkü durma kararı yargılamayı sona erdiren bir karar değildir ve esas kapatılmaz.[25] Bu nedenle sanık hakkında bir yargılama devam ederken bu sanık hakkında mükerrer bir şekilde yeniden soruşturma başlatılması usul kurallarına zaten aykırı olacaktır. Usul işlemlerinin kural olarak yürürlükteki kanuna göre yapılabilmesi için bunun mümkün olması gerekir. Burada seri muhakeme açısından soruşturma aşamasına dönme imkânı bulunmamaktadır. Bu yüzden seri muhakeme yöntemindeki maddi ceza hukukuna ilişkin kuralın derece mahkemesince uygulanmasının mümkün olduğunu düşünüyoruz.

01.01.2020 tarihi itibarıyla hükme bağlanmış dosyalar açısından

01.01.2020 tarihi itibarıyla kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulünün uygulanmayacağına ilişkin hüküm halen yürürlükte olması 01.01.2020 tarihi itibariyle kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme yönteminin uygulanmasını engellendiği yönünde düşünceler oluşmasına neden olabilir.

Bununla birlikte, CMK m. 250/4 hükmüne göre, belirlenen cezadan yarı oranında indirim yapılmasını öngören kural maddi ceza hukukuna ilişkindir.

Maddi ceza hukukuna ilişkin kural hükümlü veya sanık lehine ise geçmişe etkili olacak şekilde uygulanabilir.

Örneğin; 5237 sayılı Kanun'un 7/2. Maddesindeki düzenleme gereği, kesinleşmiş kararlar bakımından da uzlaştırma hükümlerinin uygulanması zorunludur.[26]

Örneğin; uzlaştırmaya göre daha aleyhe sonuçlar doğuran hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin dahi şartlarının oluşması halinde infaz edilmiş ilamlarda da uygulanabilmesi mümkündür.[27] Bu yüzden uzlaştırma hükümlerinin infaz aşamasında da uygulanabilmesi imkân dâhilindedir.[28]

Örneğin; hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan verilen mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra yasal düzenleme değişikliği[29] gereğince hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçu uzlaşma kapsamına alınmıştır. Burada uzlaştırma işlemleri yapılmalı ve sonucuna göre hükümlünün hukuki durumu belirlenmelidir.[30]

Yukarıda verilen örnekler dikkate alındığında seri muhakeme yönteminin uygulanması durumunda öngörülen ceza indirimi kesinleşen ve infaz aşamasındaki dosyalar açısından da uygulanma yeteneğine sahiptir.

Çünkü Seri yargılama usulüne ilişkin CMK m. 250/4 hükmünün maddi ceza hukukuna ilişkin kuralları geçmişe etkili olarak lehe bir şekilde uygulanabilir. Hatta bu kuralın hukuki yarar bulunması halinde infaz aşamasında ve infazdan sonra da uygulanmasının mümkün olduğunu düşünüyoruz.

Burada TCK m. 7/4’deki “geçici veya süreli kanunların, yürürlükte bulundukları süre içinde işlenmiş olan suçlar hakkında uygulanmasına devam edilir” hükmünün değerlendirilmesi gerekir.

7188 sayılı Kanunun geçici 5. maddesinin 1-d bendinde yer alan “01.01.2020 tarihi itibarıyla kovuşturma evresine geçilmiş, hükme bağlanmış veya kesinleşmiş dosyalarda seri muhakeme usulü ile basit yargılama usulü uygulanmaz.” Şeklindeki hükmün geçici veya süreli bir kanun uygulamasına ilişkin olmadığını ifade etmeliyiz.

Suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanacak ve buna göre ceza infaz olunacaktır (TCK m. 7/2).

Bu nedenle Seri yargılama usulüne ilişkin CMK m. 250/4 hükmünün maddi ceza hukukuna ilişkin olması ve lehe sonuçlar doğurması nedeniyle sanık veya hükümlü lehine hükmün kesinleşmesinden önce, kesinleşmesinden sonra ve infaz aşamasında hatta infaz aşamasından sonra hukuki yarar bulunmak koşulu ile uygulanabileceğini düşünmekteyiz.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

-----------------

[1] Anayasa Mahkemesinin 19.08.2020 tarihli 31218 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 25.06.2020 tarihli ve 2020/16 Esas - 2020/33 Karar sayılı ve 16.03.2021 tarihli 31425 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas - 2021/4 Karar sayılı iptal kararları.

[2] Y.12.CD, E: 2020/11099, K: 2022/5265, T: 29.06.2022.

[3] Y.12.CD, E: 2020/11099, K: 2022/5265, T: 29.06.2022.

[4] Anayasa Mahkemesinin 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı kararı. 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanmıştır.

[5] Anayasa Mahkemesinin 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı Kararı.

[6] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[7] (NOT: Mahkemece yeni esas numarası alma işleminin; UYAP'ta, ceza mahkemelerinde hazırlık menüsü altında bulunan dosyanın yeni esasla açılması ekranından yapılması, ekranda dosya arama kısmında muhakemenin durması kararı girilmiş olan eski esas numarasının yazılması, yeni esasla dosya açma türü liste kutusundan muhakemenin durması türü seçilerek dosya arama işleminin gerçekleştirilmesi, arama sonucunda ekrandan dosyanın tarafları seçilerek kaydet butonuna basıldığında yeni esas numarasının alınabileceği, bu işlemle eski esas numarası ile yeni alınan esas numarasının bağının sağlanmış olacağı,) Bkz.; Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[8] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[9] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[10] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[11] (NOT: Mahkemece yeni esas numarası alma işleminin; UYAP bilişim sisteminde, ceza mahkemelerinde hazırlık menüsü altında bulunan dosyanın yeni esasla açılması ekranından yapılması, ekranda dosya arama kısmında muhakemenin durması kararı girilmiş olan eski esas numarasının yazılması, yeni esasla dosya açma türü liste kutusundan muhakemenin durması türü seçilerek dosya arama işleminin gerçekleştirilmesi, arama sonucunda ekrandan dosyanın tarafları seçilerek kaydet butonuna basıldığında yeni esas numarasının alınabileceği, bu işlemle eski esas numarası ile yeni alınan esas numarasının bağının sağlanmış olacağı,) Bkz.; Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[12] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[13] Anayasa Mahkemesinin 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı ResmÎ Gazete'de yayımlanan 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı Kararı.

[14] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[15] Anayasa Mahkemesinin 02.08.2022 tarih ve 31911 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan 21.04.2022 tarihli ve 2020/87 Esas, 2022/44 sayılı Kararı.

[16] Yargıtay 1. Ceza Dairesinin 09.05.2022 tarihli, 2022/4578 E., 2022/3341 K. sayılı, Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 24.05.2022 tarihli, 2022/5157 E., 2022/12942 K. sayılı ve Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 10.02.2022 tarihli, 2021/41563 E., 2022/2075 K. sayılı benzer nitelikteki ilamları.

[17] Adalet Bakanlığı, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’nün, E.24340503-659-0480-2019-1107/73996 sayılı, 11.10.2022 tarihli, “Seri Muhakeme Usulü” konulu yazısı.

[18] Nitekim Yargıtay bu kuralları basit yargılama usulü açısından dikkate almıştır. Y.12.CD, E: 2020/11099, K: 2022/5265, T: 29.06.2022.

[19] Şeref Gözübüyük, Anayasa Hukuku, Turhan Kitabevi, Ankara 2013, s. 292; Akgül, s. 1061.

[20] Özkan Tikveşli, Mukayeseli Hukukta ve Türk Hukukunda Anayasa Yargısı, İzmir 1978, s. 208-209.

[21] Bir usul işlemine sonradan yürürlüğe giren usul kanununun uygulanmasına geçmişe yürüme, "makable şümul", buna karşılık yürürlükten kaldırılan eski usul kanunu hükümlerinin, sonraki usul işlemlerine uygulanmasında "eski kanunun ileriye yürüme" ilkesi olarak adlandırılmaktadır.

[22] Yeni kanunun eski kanuna göre daha mükemmel olduğu görüşünden hareketle, eski kanuna göre yapılmış işlemlerin yenilenmesi kabul edilirse, birçok işlemin yeniden yapılamayacağı gerçeği maddi olarak ortaya çıkar, zira birçok işlemin yeni kanuna göre tekrar yapılma imkânı artık ortadan kalkmış olabilir. Kaldı ki, eski kanun zamanında yapılmış işlemlerin yenilenmesi, uyuşmazlıkları tekrar canlandıracak, bundan da kamu düzeni zarar görecektir.

[23] YCGK, E: 2018/394, K: 2018/478, T: 25.10.2018.

[24] YCGK, E: 2018/394, K: 2018/478, T: 25.10.2018: “….Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde; Sanık ... hakkında, CMK'nın 253. maddesinde 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesiyle yapılan değişiklikten önce de uzlaştırma kapsamında bulunan TCK'nın 106. maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçundan kamu davası açıldığı, soruşturma evresinde sanık ve şikâyetçinin, kolluk tarafından usulüne uygun şekilde kendilerine yapılan uzlaştırma teklifini kabul etmedikleri, Yerel Mahkemece yapılan yargılama sonucunda sanığın atılı tehdit suçundan mahkûmiyetine karar verildiği, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Ceza Dairesince, CMK'nın 253. maddesine 6763 sayılı Kanun'un 34. maddesi ile eklenen 24 ve 25. fıkralarındaki uzlaştırma bürosuna ilişkin düzenlemeler dikkate alınarak yeniden uzlaştırma işlemi uygulanıp, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesi gerektiğinden bahisle bozulmasına karar verildiği anlaşılmıştır. Uyuşmazlığın çözümü için, CMK'nın 253. maddesine, 6763 sayılı Kanun ile eklenen 24 ve 25. fıkraların, karma bir yapıya sahip olan uzlaşmanın hangi boyutuna ilişkin olduğunun tespiti gerekmektedir. 6763 sayılı Kanun'un uyuşmazlık konusunu ilgilendiren fıkralarının gerekçesinde; söz konusu yasal değişikliğin uzlaştırmanın yöntemine ilişkin olduğu ve bu değişikliklerle uzlaştırma kurumunun başarısını olumsuz etkileyen sakıncaların giderilmesinin ve bu alanın disipline edilmesinin amaçlandığı vurgulanmıştır. CMK'nın 253 maddesinin 18 fıkrasında ise uzlaştırma girişiminin sonuçsuz kalması hâlinde tekrar uzlaştırma yoluna gidilemeyeceği belirtilmiştir. Bu durumda soruşturma evresinde tarafların kabul etmemeleri nedeniyle sonuçsuz kalan uzlaştırmanın maddi ceza hukuku boyutunu ilgilendirmeyen, münhasıran uzlaştırma yöntemine yönelik olması nedeniyle usule ilişkin olduğu konusunda kuşku bulunmayan değişikliğin, derhal uygulama ilkesinin zorunlu bir gereği olarak daha önce usulüne uygun olarak yerine getirilmiş olan uzlaştırma girişimine ilişkin işlemlerin yenilenmesini gerektirmediği kabul edilmelidir. Bu itibarla, yerel mahkeme hükmündeki direnme gerekçesinin isabetli olduğuna ve dosyanın, uygulamanın denetlenmesi amacıyla Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir…”

[25] Öncelikle, durma kararı sonrası mahkeme esasının kapatılmaması gerekir. Örneğin; Mahkemece "kovuşturma şartı" olan "ısrar koşulunun" gerçekleşmediğinin kabul edilmesi durumunda da CMK'nın 223. maddesinin 8. fıkrasının 2. cümlesi gereğince bu şartın gerçekleşmesini beklemek üzere “davanın durmasına” ve denetimli serbestlik dosyasının infazına devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına (infaz bürosuna) gönderilmesine karar verilmesi gerekir. Örneğin; 5271 sayılı CMK'nin 223. maddesinde hüküm türleri arasında sayılmayan “kamu davasının esasının kapatılmasına” karar verilmesi yasaya aykırı olacaktır. Emsal karar için bkz.; Y.10.CD, E. 2017/955, K. 2017/5171, T. 26.10.2017..

[26] Y.13.CD, E: 2017/3324, K: 2017/9280, T: 21.09.2017. Hırsızlık ve mala zarar verme suçları açısından emsal karar için bkz.; Y.2.CD, E: 2020/32010, K: 2021/4897, T: 09.03.2021.

[27] Bkz.; YCGK’nın 03.02.2009 gün ve 2008/250-2009/13 ile 17.02.2009 tarih ve 2009/36-35 sayılı ilamları.

[28] Y.15.CD, E: 2021/651, K: 2021/2265, T: 02.03.2021.

[29] 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nın 253. ve 254. madde fıkraları gereğince.

[30] Y.15.CD, E: 2021/651, K: 2021/2265, T: 02.03.2021.