GİRİŞ

COVİD-19, 1 Aralık 2019 tarihinde Çin’in Hubei bölgesinin başkenti olan Vuhan'da ortaya çıkmış, kişiden kişiye bulaşabilen ve ölümcül olabilen yeni tip bir koronavirüstür.[2] Koronavirüs nedeniyle, 11 Mart 2020'de Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel salgın ilan edilmiştir. Böylece, koronavirüsün pandemik bir vaka olduğu da resmiyet kazanmıştır.[3] Pandemik sözcüğünün anlamına bakıldığında ise; “ ülkeler arası geniş yayılma gösteren, dünyanın farklı yerlerinde aynı anda salgın halinde görülen hastalık “ açıklaması yer almaktadır.[4]

2020 yılının başından itibaren dünyada olduğu gibi ülkemizin de neredeyse tek gündemi, COVİD-19 salgınıdır. Salgın, hayatımızın her alanında etkili olduğundan, insanlar günlük hayatlarını dahi salgına endekslemiş durumdadırlar.

Salgın, insan sağlığını tehdit ederek, yarattığı panik ve korkuyu hızla bulaşabilme özelliğinden almaktadır[5].

Dünya genelinde on binlerce vaka ve ölüm haberlerinin ardı sıra gelmesi, hastalığı önleyici nitelikte bir aşının henüz üretilmemiş olması ve virüs ile enfekte[6] olunması halinde uygulanacak tedavi prosedürünün tam olarak netleşmemesi devletleri ve bireyleri birtakım önlemler almaya itmiştir.

Bu önlemlerden biri de, bulaş riskini azaltması amacıyla maske takılmasıdır. Zira, virüsün temel bulaş yolunun; hasta bireylerin öksürmeleri, aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ve hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz, burun veya ağıza götürülmesi olduğu Sağlık Bakanlığınca da açıklanmıştır[7].

Bu nedenle bir çok insan, dışarı çıkmak zorunda kaldığında özellikle insanların bir arada bulunduğu toplu taşıma araçlarında, pazar ve market gibi alışveriş ortamında maske takmaktadır. Ayrıca, bu tür ortamlarda maske takma zorunluluğuna ilişkin alınan İl Hıfzıssıhha Kurulu Kararları kullanım miktarını daha da artırmaktadır.

Bir önlem olarak maske takılmakla birlikte, kullanılan bu maskelerin evsel atıkların bulunduğu çöp konteynırlarına daha da kötüsü sokaklara, park ve bahçelere atıldığı müşahede edilmektedir.

Kullanılmış maskelerin uygun olmayan ortamlara bırakılmasının idari yönden yaptırımı var mıdır? Çalışmamızda bu sorunun cevabını bulmaya çalıştık.

MASKENİN ATIK NİTELİĞİ

Tıp terimleri sözlüğüne baktığımızda maske; “ burun ve ağzı içine almak üzere yüzün aşağı bölümünü örten araç “ olarak tanımlanmaktadır[8].

2872 sayılı Çevre Kanununa göre çevre; canlıların yaşamları boyunca ilişkilerini sürdürdükleri ve karşılıklı olarak etkileşim içinde bulundukları biyolojik, fiziksel, sosyal, ekonomik ve kültürel ortamdır. Çevre kirliliği ise; Çevrede meydana gelen ve canlıların sağlığını, çevresel değerleri ve ekolojik dengeyi bozabilecek her türlü olumsuz etkidir. Aynı Yasa’ya göre atık; herhangi bir faaliyet sonucunda oluşan, çevreye atılan veya bırakılan her türlü maddedir. Tehlikeli atık tanımı ise şöyle yapılmaktadır: Fiziksel, kimyasal ve/veya biyolojik yönden etki yaparak ekolojik denge ile insan ve diğer canlıların doğal yapılarının bozulmasına neden olan atıklar ve bu atıklarla kirlenmiş maddelerdir.

Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde, tıbbi atık için; “ enfeksiyon yapıcı atık “ açıklaması yer alırken aynı yönetmelikte enfeksiyon yapıcı atık için; “ enfeksiyon yapıcı etkenleri taşıdığı bilinen veya taşıması muhtemel; başta kan ve kan ürünleri olmak üzere her türlü vücut sıvısı ile bulaşmış eldiven, örtü, çarşaf, bandaj ve benzeri atıkları, karantina altındaki hastaların vücut çıkartılarını, bakteri ve virüs tutucu hava filtrelerini “ anlamamız gerektiği açıklanmaktadır.

Koronavirüs ile enfekte olan kişilerde en çok karşılaşılan belirtiler ateş, öksürük ve nefes darlığı olduğu fakat hiçbir belirti göstermeksizin de bu virüsün insan vücudunda bulunabileceği açıklanmaktadır.[9]

Dolayısıyla, maske kullanan kişiler için “enfektedir” ya da “enfekte değildir” şeklinde bir ayrıma gitmek anlamsızdır.

Kullanılan maske, kişi nefes alıp verirken, kısmen tutucu kısmen geçirgen bir koridor vazifesi görmektedir. Bunun sonucu olarak da, nefes alıp verirken, virüs taşıma ihtimali olan sıvı parçacıkları maskeye tutunmaktadır. Tutunan parçacıklara bir başka kişi tarafından temasta bulunulması halinde ise, virüs temas eden kişiye geçebilmektedir. Bu sebeple, birey tarafından kullanılan her maske, kullanım sonrası enfeksiyon yayma potansiyeline sahiptir. Zira sokağa, park, bahçeye bırakılan kullanılmış maskenin gerek bu atığı toplayan belediye görevlisine gerekse istemeden de olsa temas eden kişiyi enfekte etme riski vardır. Aynı durum bu atığın genel amaçlı çöp konteynırına atılması halinde, bu atığa temas etme ihtimali olan belediye görevlisi için de geçerlidir.

Hal böyle iken, Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nde, tıbbi atık için yapılan “ enfeksiyon yapıcı atık “ tanımı ile koronavirüsün bilinen özellikleri bir arada değerlendirildiğinde maske, bir tıbbi atıktır ve mevzutta belirlenen şekliyle özel muhafaza ve toplama şartlarına tabi olmalıdır.

Kullanılmış maske, ister sağlık kuruluşunda ister ev ya da iş yerinde kullanılmış olsun bir “tıbbi atıktır” ve Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği[10]ne tabi olmalıdır. Bu Yönetmeliğe göre; “ Tıbbi atıkların çevreye ve insan sağlığına zarar verecek şekilde doğrudan veya dolaylı olarak alıcı ortama verilmesi yasaktır. Tıbbi atıkların tehlikeli, tehlikesiz, belediye veya ambalaj atıkları gibi atıklar ile karıştırılmaması esastır. Bu nedenle tıbbi atıkların, kaynağında diğer atıklardan ayrı olarak toplanması, geçici depolanması, taşınması ve bertarafı gerekmektedir.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından yayımlanan 7 Nisan 2020 gün ve 2020/12 sayılı Genelgede[11] ise, sağlık kuruluşları ile öğrenci yurtları gibi karantina birimlerinde oluşan atıkların “ tıbbi atık “ olarak değerlendirilmesi gerektiği, evlerden ve işyerlerinden kaynaklanan tek kullanımlık maske, eldiven, mendil gibi kişisel hijyen malzemesi atıklarının ise “evsel atık“ kapsamında değerlendirilmek üzere “iki adet plastik çöp torbasına konulması ve 72 süreyle temasın olmayacağı ortamda bekletildikten sonra atık toplama saatinden kısa bir süre önce belediyeye teslim edilmesi sağlanmalıdır “ yazılıdır. Burada, bu tür atıkların özel olarak evden alınacağına ilişkin bir hüküm de bulunmamaktadır. Atığın, genel amaçlı çöp konteynırlarına bırakılamayacağına dair bir açıklık da yoktur.

Çevre Kanunu’nda yer alan “evsel katı atık”[12] tanımına baktığımızda; “ tehlikeli ve zararlı katı atık kapsamına girmeyen konut, sanayi, işyeri, piknik alanları gibi yerlerden gelen katı atıktır. “ açıklamasını görmekteyiz.

Hal böyle iken, kullanılmış maske için Genelge’de yer alan “ evsel atık “ açıklamasına katılmıyoruz. Kullanılmış maske, tıbbi atık olarak kabul edilmeli ve bu atığın saklanması, nakliyesi, depolanması ve imhası konusunda Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliğinde yer alan hükümler işletilmelidir.

Buna göre; kullanılmış maskeler, tıbbi atıkların toplanması ve biriktirilmesi amacıyla kullanılan ve teknik özellikleri Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’nin 10. Maddesinde belirtilen “ tıbbi atık torbası[13]na atılmalıdır.[14]

Bu nedenle; kullanılmış maskelerin bırakınız sokağa, park, bahçeye çöpe dahi atılması yasaktır ve idari yaptırım gerektirmektedir.

İDARİ YAPTIRIM BOYUTU

Kullanılmış maskenin hangi atık grubunda bulunduğu, atık haline gelen maskeyi usulüne uygun şekilde muhafaza etmeyen, uygun ortama atmayan kişi için uygulanacak kanunda değişikliğe sebep olmakta, böylece uygulanacak idari yaptırım olan para cezasının miktarı da değişmektedir.

Çevre Kanunu’muza göre; her türlü atık ve artığı, çevreye zarar verecek şekilde, ilgili yönetmeliklerde belirlenen standartlara ve yöntemlere aykırı olarak doğrudan ve dolaylı biçimde alıcı ortama vermek ve benzeri faaliyette bulunmak yasaktır[15].

Yine Çevre Kanunumuzun "İdari nitelikli cezalar" başlıklı 20. maddenin (j) bendinde; "Kanunda ve yönetmeliklerde ön görülen yasaklara veya standartlara aykırı olarak veya önlemleri almadan atıkları toprağa verenlere 24.000 Türk Lirası[16] idari para cezası verileceği " yazılıdır.

5326 sayılı Kabahatler Kanunun “Çevreyi Kirletme” başlıklı 41. maddesi şöyledir; “Evsel atık ve artıkları, bunların toplanmasına veya depolanmasına özgü yerler dışına atan kişiye, 20 Türk Lirası[17] idarî para cezası verilir. Bireysel atık ve artıkların atılması halinde de bu fıkra hükmü uygulanır. “

Koronavirüsün, bilinen özellikleri, semptomları ve klinik seyri hastadan hastaya farklılık göstermesi ve bulaş yolları bir arada değerlendirildiğinde; kullanılmış maskenin “evsel atık” olarak değerlendirilmesi halinde 5326 sayılı Kabahatler Kanunun “Çevreyi Kirletme” başlıklı 41. maddesi tatbik edilecektir. Burada da ikili bir ayrıma gitmek durumundayız. Eğer ki; kullanılmış maske belediyece konulan genel amaçlı çöp konteynırına atılırsa herhangi bir idari yaptırım uygulanmamalıdır. Ancak kullanılmış maskenin sokağa, park, bahçe vd. yere atılması halinde ise bu kişiye 20 Türk Lirası İdari Para Cezası kesilmelidir.

Kullanılmış maskenin “tıbbi atık” olarak değerlendirilmesi halinde ise; 5326 sayılı Kabahatler Kanunun “Çevreyi Kirletme” başlıklı 41. maddesi tatbik edilmeli ve maskenin çöp genel amaçlı çöp konteynırı yahut sokağa, park, bahçe vd. yere atılması halinde ise bu kişiye 24.000 Türk Lirası idari para cezası verilmelidir.

SONUÇ

Anayasanın 56. maddesinde herkesin, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğu ifade edilmektedir. Yine Çevre Kanunun 3. maddesinde herkesin, çevrenin korunması ve kirliliğin önlenmesi ile görevli olduğu ve bu konuda alınacak tedbirlere ve belirlenen esaslara uymakla yükümlü olduğu belirtilmektedir.

Devlet, kamu gücünü kullanarak idari yaptırım uygulama yetkisine sahiptir. Bu yetki, kamu düzenin sağlanması için başvurulan yollardan biridir. Somut olayımızda da, devlet bireylerin sağlıklı bir çevrede yaşama haklarını korumak üzere, idari yaptırım uygulama yetkisine başvurmaktadır. Bu yetki, sınırsız olmamakla birlikte dayanağını kanundan aldığı müddetçe usul şartlarını sağlamak koşuluyla meşrudur. Ancak olayımızda olduğu gibi, idari yaptırım uygulama yetkisinin kaynağı birden çok kanun kapsamına girebilmektedir. Bu durumda, uygulanacak idari yaptırımı belirlerken içinde bulunduğumuz koşulların gözardı edilmemesi gerekmektedir.

Öte yandan, idari yaptırımların bir özelliği de, kamu düzenini bozmaya yönelik eylemde bulunan kişiyi “ aynı eylemi bir daha tekrarlamaması için etkili biçimde uyarmak ve caydırmaktır.” Somut olayımızda; kullanılmış maskenin uygun olmayan yere atılması halinde Kabahatler Kanunun tatbik edilmesi halinde uygulanacak ceza 20 Türk Lirası şeklinde sembolik bir rakamdır. Bu cezanın caydırıcılık unsuru taşıdığını söylemek de güçtür.

Açıklanan nedenlerle; kullanılmış maskenin “tıbbi atık” kapsamında değerlendirilmesi ve bu tıbbi atığın, niteliği Yönetmelikle belirlenen tıbbi atık torbasına atılmaması halinde Çevre Kanunun “Çevreyi Kirletme” başlıklı 41. maddesinin tatbik edilerek 24.000 Türk Lirası idari para cezası uygulanması gerektiği kanaatindeyiz.

Hüseyin Çelikkol[1]

------------------------------------

[1] Hukukçu

[2] http://www.bjnews.com.cn/news/2020/01/27/680493.html (Erişim Tarihi: 4.4.2020)

[3] https:/www.aa.com.tr/tr/koronavirus/dunya-saglik-orgutu-yeni-tip-koronavirusu-kuresel-salgin-ilan-etti/1762600 (E.T: 4.4.2020)

[4] Utkan KOCATÜRK, “ Tıp Terimleri El Sözlüğü “ Genişletilmiş Dördüncü Basım, 2006, s. 560.

[5] Sağlık Bakanlığı tarafından yayımlanan verilere göre; 8 Nisan 2020 günü itibariyle Türkiye’de teşhis edilen vaka sayısı 38.226 iken vefat eden sayısı 812'dir’ https://covid19.saglik.gov.tr/ Erişim Tarihi: 8.4.2020

[6] Hastalık etkeni bakteri, virüs, mantar gibi mikroorganizmalar vücuduna girmiş canlıdır. (KOCATÜRK s. 383)

[7] https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-yeni-koronavirus-hastaligi-nasil-bulasir (Erişim Tarihi: 8.4.2020)

[8] Kocatürk, s. 464.

[9] https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/covid-19-yeni-koronavirus-hastaligi-belirtileri-nelerdir Erişim Tarihi: 8/4/2020

[10] 25 Ocak 2017 gün ve 29959 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir.

[11] https://webdosya.csb.gov.tr/db/cygm/icerikler/gng2020-16-cov-d-19-20200408101457.pdf Erişim Tarihi: 8/4/2020

[12] Bu tanım, 2872 sayılı Çevre Kanununun “ Kirletme Yasağı “ başlıklı 2. maddesinde yer almaktadır.

[13] Tıbbi Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’ne göre, Tıbbi atık torbasının teknik özellikleri şöyledir; “Tıbbi atıkların toplanmasında; yırtılmaya, delinmeye, patlamaya ve taşımaya dayanıklı, orta yoğunluklu polietilen hammaddeden sızdırmaz, çift taban dikişli ve körüksüz olarak üretilen, çift kat kalınlığı 100 mikron olan, en az 10 kilogram kaldırma kapasiteli, üzerinde görülebilecek büyüklükte ve her iki yüzünde siyah renkli “Uluslararası Biyotehlike” amblemi ile “DİKKAT! TIBBİ ATIK” ibaresini taşıyan kırmızı renkli plastik torbalar kullanılır. Tıbbi atık torbaları biriktirme süresince tıbbi atık kabı ya da kovası içerisinde muhafaza edilir. Tıbbi atık kabı ya da kovasının delinmeye, yırtılmaya, kırılmaya ve patlamaya dayanıklı, su geçirmez ve sızdırmaz, üzerinde siyah renkli “Uluslararası Biyotehlike” amblemi ile siyah renkli “DİKKAT! TIBBİ ATIK” ibaresi taşıyan turuncu renkli plastik malzemeden yapılmış olması zorunludur.

[14] Tıbbi atık torbasının her ortamda ulaşılabilir olmadığı malum olmakla birlikte, temini imkansız değildir. Tıbbi atık torbalarının bulundurulması, en az maske kullanmak kadar teşvik edilmesi ve önemsenmesi gereken bir konudur. Tıbbi atık torbaları, vatandaşlar tarafından temin edilemeyen hallerde devlet tarafından dağıtılmalıdır. Konutlara dağıtılmasa bile başlangıç olarak; bireylerin kolayca ulaşabileceği merkezlere sırf kullanılmış maskelerin atılabileceği tıbbi atık torbaları konulmalıdır. Ancak önemle vurgulamak gerekir ki; devlet tarafından tıbbi atık torbası dağıtılmamış olması, kullanılmış maskeleri uygunsuz ortama bırakmak için bir mazeret olamaz ve idari yaptırımdan kurtarmaz.

[15] Bu kural, 2872 sayılı Çevre Kanunumuzun “ Kirletme Yasağı “ başlıklı 8. Maddesinde düzenlenmiştir.

[16] Yeniden değerleme oranı uygulandığında 2020 yılı için belirlenen rakam 88.499 TL’dir.

[17] Yeniden değerleme oranı uygulandığında 2020 yılı için belirlenen rakam 61 TL’dir.