Sokak fotoğrafçılığı sokaktaki insanları çekmekten ibaret olmayabilir. Çekilen yerden, zamandan, o anın yansımalarını ölümsüzleştirmek amacıyla da yapılabilir. Fakat hukuki boyutunu ele aldığımız zaman fotoğraf içinde yer alan kişilerin kişilik hakları ile çatışmadan yapılması gerekir. Kişinin kişilik hakları, özel yaşamı sokak dediğimiz kamusal alanda da varlığını sürdürür. Kişinin kamusal alanda olması fotoğrafının çekilmesi açısından bir iznin varlığını işaret etmez.

Yargıtay 12. Ceza Dairesi 2014 tarihli bir kararında bu konuyu şöyle ifade etmiştir: ‘’ Sanığın kamerasının çekim yönünü, caddeden geçen veya durmakta olan farklı yaş gruplarındaki bayanların yüz, kalça, ayak, bacak gibi erojen bölgelerine odaklayarak onların görüntülerini, gizlice kaydettiği kabul edildiği halde, özel hayat kavramının; kişinin sadece gözlerden uzakta, başkalarıyla paylaşmadığı, kapalı kapılar ardında, dört duvar arasındaki yaşantısı ve mahremiyetinden ibaret olmayıp, herkesin bilmediği veya bilmemesi gereken, istenildiğinde başka kişilere açıklanabilen, tamamen kişiye özel hayat olayları ve bilgilerin tamamını içermesi karşısında, kamuya açık alanda bulunulduğunda dahi, “kalabalığın içinde dikkat çekmezlik, tanınmazlık, bilinmezlik” prensibinin geçerli olduğu ve kamuya açık alana çıkan her kişinin, bu alandaki her görüntü veya sesinin kaydedilip, sürekli ve izinsiz olarak elde bulundurulmasına rıza gösterdiğinin kabulünün mümkün bulunmadığı nazara alınmadan, “Sanık tarafından başka suretle başkaları tarafından görülmesi mümkün olmayan bir özel yaşam olayının saptanması veya kayıt altına alınması söz konusu değildir. Zira görüntüleri kayıt altına alınan bayanlar, yoldan geçen herhangi bir şahıs tarafından da kayıt altına alındıkları şekliyle görülebilir, izlenebilirler. Sanığın eyleminin suç olarak kabulü halinde, yoldan geçen ve önünde ilerleyen bayanın kayıtta yer alan ve yer yer zoom yapılmış bir bölgesine, örneğin poposuna bakan kişinin de suçlu olduğunun kabulü gerekmektedir.” şeklindeki özel hayatı salt mekâna indirgeyen ve yasal olmayan gerekçelerle sanığın beraatine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.’’1

Kişisel Verileri Koruma Kanunu kapsamında kişisel veri, kimliği belirli veya belirlenebilir gerçek kişiye ilişkin her türlü bilgi şeklinde tanımlanmıştır. Buna örnek olarak kişinin parmak izi, telefon numarası, motorlu taşının plakası verilebileceği gibi fotoğrafı da kişiyi belirlenebilir kılacağından kişisel veri olarak değerlendirilebilir. Günümüzde kullanılan dijital fotoğraf makinelerinde fotoğraf dışında saat, yer gibi bilgilerin de oluşu kişinin belirlenebilmesinde etkin rol oynar. Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nda düzenlenen istisnalar dışında Kanun’un 5/1 maddesine göre kişisel veriler ilgili kişinin açık rızası olmaksızın işlenemez. Burada açık rıza ile kastedilen “ilgili kişinin kendisiyle ilgili veri işlenmesine, özgürce, konuyla ilgili yeterli bilgi sahibi olarak, tereddüde yer bırakmayacak açıklıkta ve sadece o işlemle sınırlı olarak verdiği onay beyanı”2 dır. Bu beyanın fotoğrafı çekilecek kişiden fotoğrafının çekilmesinden önce alınması gerekir. Konu ile ilgili Avrupa İnsan Hakları mahkemesi’nin ilgili kararının 40. Paragrafı önem taşır: ‘’ bir kişinin imajı (görseli/fotoğrafı), kişinin kendi özgü özelliklerini ortaya çıkardığı ve kişiyi akranlarından ayırdığı için kişiliğinin başlıca özelliklerinden birini oluşturur. Kişinin imajını koruma hakkı, kişisel gelişimin temel bileşenlerinden biridir ve bu imajın kullanımını kontrol etme hakkını varsayar. Çoğu durumda bu tür kullanımı kontrol etme hakkı, bireyin imajının yayınlanmasını reddetme olasılığını içerirken, bireyin görüntüsünün başka bir kişi tarafından kaydedilmesine, saklanmasına ve çoğaltılmasına itiraz etme hakkını da kapsar. Kişinin imajı, kişiliğine iliştirilmiş özelliklerden biri olduğu için, etkili koruması ilke olarak ve mevcut davadaki gibi durumlarda……… söz konusu kişinin fotoğraf yayınlanacaksa veya yayınlandığı zaman değil çekilirken onayının alınmasını gerektirir. Aksi takdirde, önemli bir kişilik özelliği üçüncü bir kişinin elinde olacak ve ilgili kişinin görüntüsünün daha sonraki kullanımı üzerinde hiçbir kontrolü olamayacaktır.’’ 3

Açık rıza konusunda fotoğrafı çekilecek kişinin çocuk olması durumunda bu rızanın çocuğun velisinden, fotoğrafı çekilecek kişi akıl hastalığı veya akıl zayıflığı bulunan bir kişi ise yasal temsilcisinden açık rıza alınmalıdır.

Kişisel Verilerin Korunması Kanunu’nun 3/1 maddesinde kişisel verilerin işlenmesinin, kişisel verilerin tamamen veya kısmen otomatik olan ya da herhangi bir veri kayıt sisteminin parçası olmak kaydıyla otomatik olmayan yollarla elde edilmesi, kaydedilmesi, depolanması, muhafaza edilmesi, değiştirilmesi, yeniden düzenlenmesi, açıklanması, aktarılması, devralınması, elde edilebilir hâle getirilmesi, sınıflandırılması ya da kullanılmasının engellenmesi gibi veriler üzerinde gerçekleştirilen her türlü işlem şeklinde ifade edilmiştir. Fotoğrafçının fotoğrafı çekmesinden saklaması, çoğaltması, fotoğrafta rötuş yapmasına kadar her işlemi verinin işlenmesi sayıldığından bu kanun uyarınca hareket etmesi gerekir. Fotoğrafçının bu konudaki herhangi bir ihlali sorumluluğunu gerektirir.

Gelişen teknoloji ile kişinin kimliğinin, yüz tanıma yazılımları ile belirlenebilir olması sokak fotoğrafçılığında özellikle yüzü net bir şekilde belli olan kişiden açık rıza alınmasının önemine ilişkin ciddi bir problem teşkil eder. Fotoğrafı çekilen alanda belirsiz şekilde çıkan bir insan yahut insan grubu sorun teşkil etmez. Burada dikkat edilmesi gereken konu, fotoğrafı çekilmek istenen kişinin yahut çekilen fotoğrafta kimliği belirlenebilecek olan kişi veya kişilerin açık rızasıdır. Fotoğrafın çekilmesi dışında sosyal bir platformda paylaşılması için de açık bir şekilde izin alınması gerekir. Fotoğrafı çekilen kişi veya kişilerin bu rızayı istedikleri zaman geri alabilecekleri unutulmamalıdır. Fotoğrafı çekilen kişinin istediği zaman rızasını geri alma ve verilerinin silinmesini isteme hakkı vardır.

Kişisel Verileri Koruma Kanunu fotoğrafın çekilme amacına göre bazı istisnai durumları ele almıştır. Bu istisnalara örnek olarak sanatsal ve bilimsel amaçla çekilen fotoğraflar verilebilir. Fakat kişinin görüntüsü bir kişilik hakkı teşkil ettiğinden kişilik hakları zarar görmemelidir. Temel hak ve özgürlüklerin bu istisnai duruma öncelik teşkil ettiği kabul edilir.

Sokak fotoğrafçılığı hukuki boyutu yanı sıra yerel örf ve adetler ile etik kuralları çerçevesinde de titizlik sergilenmesi gereken bir alandır. Fotoğraf çekiminin ne amaçla yapıldığı fotoğrafın içeriğine göre neleri kapsadığı önem arz eder. Amerikan Medya Fotoğrafçıları Topluluğu’nun üyeleri için etik kurallarında (The Member Code of Ethics for the American Society of Media Photographers) fotoğrafçının fotoğrafın öznesi olan kişilerin mahremiyet haklarına saygılı olması gerektiği belirtilmektedir4

Kişisel verilerin hukuki güvence altına alınarak bu konuda hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin hem cezai hem hukuki yaptırıma bağlanması özellikle son yıllarda daha fazla dikkat edilmesi sokak fotoğrafçılığının da diğer her alanda olduğu gibi temel hak ve özgürlükler çerçevesinde değişen ve gelişen bu hukuki boyuta ayak uydurularak yapılması yerinde olacaktır.

Aslı TURHAN

Hukuk Fakültesi Öğrencisi

------------

1Yargıtay 12. Ceza Dairesi Esas No:2013/10841 Karar No:2014/8373

2https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/5388/Madde-ve-Gerekcesi-ile-Kisisel-Verilerin-Korunmasi-Kanunu-Bilgi-Notu-ve-Kisisel-Verilerin-Korunmasina-Iliskin-Terimler-Sozlugu

3 Case of Reklos and Davourlis v. Greece, European Court of Human Rights Application No. 1234/5, Judgment Date 15.01.2009, http://hudoc.echr.coe.int/eng?i=001-90617

4 https://www.asmp.org/resources/member-code-of-conduct/