I- GENEL AÇIKLAMA

Mala zarar verme suçu, TCK m.151 ve 152. maddede düzenlenmiştir. 151. maddede suçun temel şekli, 152. maddede ise suçun nitelikli halleri düzenlenmiştir. Bunun dışında, TCK m,153'te "İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme" hali yaptırım altına alınmıştır. 151. maddenin 1.fıkrasında, taşınır ve taşınmaz mallara karşı işlenen zarar suçu; 2. fıkrasında ise, sahipli bir hayvana karşı işlenen zarar suçu düzenlenmiştir. Bu başlıkta sadece mala zarar vermenin basit veTCKm.152. maddesinde düzenlenen nitelikli hallerini inceleyeceğiz.

Mala zarar vermenin basit halini düzenleyen TCK'nın 151. maddesi şu şekildedir:

MADDE 151:

(1) Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hâle getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

II- SUÇLA KORUNMASI AMAÇLANAN HUKUKSAL YARAR

Mala zarar verme suçu ile korunması amaçlanan hukuki yarar, kişilerin mallar üzerinde sahip oldukları mülkiyet hakkıdır. Kanun koyucu, bu suç ile kişilerin malvarlığına dahil olan taşınır ve taşınmaz malların değerini azaltacak şekilde zarar görmelerini veya tamamen yok edilmesini önlemek amacını gütmüştür.

III- SUÇUN TEMEL ŞEKLİ

Mala zarar verme suçunun temel şekli TCK'nın 151. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, Başkasının taşınır veya taşınmaz malını kısmen veya tamamen yıkan, tahrip eden, yok eden, bozan, kullanılamaz hâle getiren veya kirleten kişi, mağdurun şikâyeti üzerine, dört aydan üç yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır. Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hâle getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında yukarıdaki fıkra hükmü uygulanır.

A. SUÇUN UNSURLARI

1. Suçun Maddi Unsuru

Mala zarar verme suçunun maddi unsurunu oluşturan fiiller, taşınır ve taşınmaz mallar açısından 151. maddenin 1. fıkrasında; sahipli bir hayvan açısından ise, 151. maddenin 2. fıkrasında seçimlik olarak sayılmıştır. Buna göre mala zarar verme suçunun maddi unsurunu oluşturan fiilleri iki başlık altında ele alacağız. Birinci başlıkta, taşınır ve taşınmaz mallar açısından mala zarar verme suçunun maddi unsurunu; ikinci başlıkta ise sahipli hayvana karşı işlenen mala zarar verme suçunun maddi unsurları incelenecektir.

a) Taşınır ve Taşınmaz Mallara Karşı İşlenen Mala Zarar Verme Suçunun Maddi Unsuru

Taşınır ve taşınmaz mallara karşı işlenen mala zarar verme suçunun maddi unsuru, TCK'nın 151. maddesinin 1.fıkrasında seçimlik olarak sayılmıştır. Seçimlik olarak sayılan bu haller; malın tamamen veya kısmen yıkılması, tahrip edilmesi, yok edilmesi, bozulması, kullanılamaz hale getirilmesi ve kirletilmesi halleridir. Şimdi bu halleri kısaca açıklayalım:

Yıkmak: Sadece taşınmazlar açısından söz konusu olan ve taşınmazın önceki kullanılış şekline uygun olarak bir daha kullanılamaz hâle getirilmesi fiilini ifade eder.

Yok Etmek: Bir malın yıkmaktan daha ileri anlamda onarılamayacak ve tekrar kullanılamayacak şekilde zarara uğratılması, suça konu olan şeyin maddi varlığının ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin tahtadan veya plastikten yapılmış bir sandalyeyi yakmak gibi.

Bozmak: Bir şeyin gerektiği gibi ve esas amacının gerektirdiği şekilde kullanılması imkânını ortadan kaldıracak ya da zorlaştıracak şekilde onun üzerinde tasarrufta bulunmak anlamına gelir. Örneğin bir saatin belirli parçalarının ezilmesi gibi.

Tahrip Etmek: "Bozma" kavramı ile hemen hemen aynı anlamdadır. Hatta "bozma" kavramı, tahrip etmeyi de içine alır. Bu nedenle, "bozma" kavramına yer verildiği halde "tahrip etme" kavramına yer verilmesi gereksiz olmuştur.

Kullanılamaz Hale Getirmek: Örneğin, bir elbiseye çıkmayacak şekilde büyük lekeler bulaştırmak vs.

Kirletmek: "Taşınır veya taşınmaz malın önceki haline getirilmesi için önemsiz olmayan bir derecede çabayı gerektiren, örneğin başkasına ait binanın duvarına yazı yazmak, afiş veya ilan yapıştırmak, resim yapmak gibi davranışları ifade etmektedir. [1] Bu durumda eşya bütünlüğünü muhafaza etmekle beraber, kirletilmiş olması nedeniyle eski hale getirilmesi emek ve masrafı gerektirmektedir."

Kullanılamaz hale getirilmede, eşya artık önceki amacında kullanılamamaktadır. Gömlek örneğinde olduğu gibi o gömleği temizlemek mümkün olmadığı için artık kullanılamaz hale gelmiştir. Fakat duvara yazı yazılması hali kirletmeyi ifade eder ve belirli bir masraf karşılığında eski hale getirilerek(boyanarak) kullanılabilir hale getirilebilir.

Suçun maddi unsurunun gerçekleşmiş sayılabilmesi için, yukarıda açıklamasını yaptığımız seçimlik hareketlerden birinin yapılmasıyla bir zararın gerçekleşmiş olması yeterlidir.

b) Sahipli Bir Hayvana Karşı İşlenen Mala Zarar Verme Suçunun Maddi Unsuru

151. maddenin 2. fıkrasına göre, Haklı bir neden olmaksızın, sahipli hayvanı öldüren, işe yaramayacak hâle getiren veya değerinin azalmasına neden olan kişi hakkında 1.fıkra uyarınca ceza tayini yoluna gidilir.

Hayvanın sahipsiz olması durumunda bu madde hükmü uygulanmaz, örneğin sokaklarda dolaşan kedi ve köpeklere veya kimseye ait olmadığı açık olan bir kuşa karşı işlenmiş olan fiiller bu madde kapsamına girmez.

Hayvanı öldürmekten maksadın ne olduğu açıktır. Hayvanın işe yaramayacak hale getirilmesi hali, hayvanın fiil öncesine kadar yapmakta olduğu hizmetleri artık yapamaz duruma getirilmesini ifade eder. Örneğin bir yarış atının ayağının sakatlanması halinde, işe yaramayacak hale getirmeden söz edilir. Gerçi örneğimizdeki atın yarış atı olması şart değildir. Çünkü at, gücünden yararlanılan bir hayvandır ve dolayısıyla ayaklarının sağlam olması gerekir.

Hayvanın değerinin azalmasına neden olmak ise, fiilden sonra hayvanda meydana gelen sonucun, hayvanın değerindeki azalmayı ifade eder. Örneğin güzel bir papağanın kuyruğunun kesilmesi.

2. Suçun Manevi Unsuru

Mala zarar verme suçunun manevi unsuru, genel kasttır. Failin saikinin hiçbir önemi yoktur. Yani bu suçun oluşması için, failin, mala zarar verme eylemini bilerek ve isteyerek gerçekleştirmiş olması yeterlidir. Örneğin, evine rüzgar girmesini engellediği için komşusunun duvarının bir kısmını yıkan şahıs, mala zarar verme suçunu işlemiştir. Yani burada failin saikinin, komşusunu zarara uğratma saiki olmasına gerek yoktur. Yeter ki eylemini bilerek ve isteyerek yapmış olsun. Dolayısıyla taksirle meydana getirilmiş mala zarar verme eylemleri bu suçu oluşturmaz. Örneğin taksirle meydana gelen maddi hasarlı trafik kazasında, sürücüler bakımından mala zarar verme suçu oluşmaz. Uygu-lamada bu tür kazalarda kusursuz olduğunu düşünen araç sahipleri, emniyette verdikleri ifadelerinde "maddi zarara uğradım, şikâyetçiyim" deseler de, "eylemin taksirle gerçekleştirildiği ve maddi zararların karşılanması için hukuk mahkemelerinde dava açılmasının serbest olduğu"ndan bahisle Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair Karar verilmektedir. Bu şekilde verilen kararlar hukuka uygundur,[2] çünkü taksirle mala zarar verme her ne kadar Borçlar Kanunu m.41 anlamında zararın tazminini gerektiren bir haksız fiil teşkil etse de, TCK m.151 anlamında suç teşkil etmez. Yine bunun gibi, karşıdaki şahsı yaralamaya yönelen taş atma eylemi neticesinde taşın mağdura isabet etmeyip arkasında bulunan evin camına isabet ederek camı kırması olayında kast unsuru bulunmadığından mala zarar verme suçu oluşmaz. Burada oluşan suç, kasten yaralamaya teşebbüstür. Tabi bu örnekte camın kırılması açısından failin olası kastla hareket ettiği ispatlanabiliyorsa, mala zarar verme ve kasten yaralamaya teşebbüs suçları açısından TCK m.44 uyarınca fikri içtima kuralları uygulanarak ağır cezayı içeren normdan hüküm kurulmalıdır.

B. SUÇUN FAİLİ ve MAĞDURU

Suçun Faili: Mala zarar verme suçunun faili, zarar verilen malın maliki olmamak koşuluyla herkes olabilir.

Suçun Mağduru: Taşınır veya taşınmaz mal sahibi olan herkes mala zarar verme suçunun mağduru olabilir.

IV- SUÇUN NİTELİKLİ HALLERİ

Mala zarar verme suçunun nitelikli halleri m.l52'de düzenlenmiştir. Bu madde, nitelikli halleri ikiye ayırarak düzenlemiştir. Biz de bu düzenlemeye uygun olarak önce 1. fıkradaki nitelikli halleri, daha sonra ise 2. fıkradaki nitelikli halleri inceleyeceğiz.

A. MADDENİN BİRİNCİ FIKRASINDA BELİRTİLEN NİTELİKLİ HALLER

152. maddenin 1. fıkrasında belirtilen nitelikli haller şunlardır.

1. Suçun Kamu Kurum ve Kuruluşlarına Ait, Kamu Hizmetine Tahsis Edilmiş veya Kamunun Yararlanmasına Ayrılmış Yer, Bina, Tesis veya Diğer Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 152/1-a)

Burada, mülkiyetin kamuya ait olmasına gerek yoktur. Burada eşyanın devlete veya özel kişilere ait olmasının bir önemi yoktur. Eşyanın, kamu yararına veya kamu hizmetine sunulmuş bir eşya olması yeterlidir. Örneğin karakol amirliğinin otosuna zarar verilmesi veyahut kamunun yararlanmasına sunulmuş sokaktaki ışıklandırma cihazlarına zarar verilmesi bu bent hükmünün uygulanmasını gerektirir.

2. Suçun Yangına, Sel ve Taşkına, Kazaya ve Diğer Felaketlere Karşı Korunmaya Tahsis Edilmiş Her Türlü Eşya veya Tesis Hakkında İşlenmesi (m. 152/1-b)

Bu nitelikli halin uygulanması için suçun, yangın, sel, kaza ve diğer felaketlerden korunmaya yönelik olarak tahsis edilmiş olan eşyaya karşı işlenmiş olması gerekir. Mesela, karayolunda kaza anında uçuruma yuvarlanmayı engelleyen setlere veya ışıklı cihazlara karşı işlenmesi, sel baskınına engel olan setlere karşı işlenmesi, aynı şekilde taşkınları engellemeye yönelik olan kanalizasyon sistemine karşı işlenmesi hallerinde bu nitelikli hal uygulanır.

3. Suçun Devlet Ormanı Statüsündeki Yerler Hariç, Nerede Olursa Olsun, Her Türlü Dikili Ağaç, Fidan veya Bağ Çubuğu Hakkında İşlenmesi (m.

152/1-c)

Bu bendin uygulanması için zarar eyleminin, her türlü dikili ağaç, fidan veya bağ çubuğuna karşı işlenmiş olması ve bu bitkilerin devlet ormanı statüsündeki yerlerin dışında bulunuyor olması gerekir. Eğer bu bitkiler devlet ormanı niteliğindeki yerlerde ise, bu bent hükmü değil, 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uygulanacaktır.

4. Suçun Sulamaya, İçme Sularının Sağlanmasına veya Afetlerden Korumaya Yarayan Tesisler Hakkında İşlenmesi (m. 152/1-d)

Örneğin belediyenin sulamaya ilişkin borularının tahrip edilmesi, kişinin ikametine giden su borusunun kırılması, tıkanması eylemlerinde bu bent hükmü uygulanacaktır. Bu bent hükmünün uygulanması açısından, söz konusu tesisatın kamuya veya özel kişiye ait olması arasında fark bulunmamaktadır. Nitekim yukarıda verdiğimiz örnekte olduğu gibi kişinin ikametine su taşıyan tesisata karşı işlenen zarar eylemi bu bent kapsamındadır.

5. Suçun Grev veya Lokavt Hâllerinde İşverenlerin veya İşçilerin veya İşveren veya İşçi Sendika veya Konfederasyonlarının Maliki Olduğu veya Kullanımında Olan Bina, Tesis veya Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 152/1-e)

Bu bentte geçen grev ve lokavt kavramları, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmeleri Grev ve Lokavt Kanunu'nda yer almaktadır. Bu kanunun 25. maddesinin l.fıkrası hükmü şu şekildedir: "işçilerin, topluca çalışmamak suretiyle işyerinde faaliyeti durdurmak veya işin niteliğine göre önemli ölçüde aksatmak amacıyla aralarında anlaşarak veyahut bir kuruluşun aynı amaçla topluca çalışmamaları için verdiği karara uyarak işi bırakmalarına grev denilir."[3]

Aynı kanunun 26. maddesinin 1. fıkrası ise lokavtı tanımlamıştır. Buna göre; "İşyerinde faaliyetin tamamen durmasına sebep olacak tarzda, işveren veya işveren vekili tarafından kendi teşebbüsü ile veya bir işveren kuruluşunun verdiği karara uyarak işçilerin topluca işten uzaklaştırılmasına lokavt denilir."

i.; Bu bendin uygulanması için, grev veya lokavt hallerinde, zarar verilen eşya, işverenlerin, işçilerin, sendikaların veya konfederasyonlarının maliki olduğu veya kullanmakta oldukları bina, tesis veya başka bir eşya olması gerekir.

Failin greve katılan işçi veya lokavt ilan eden işveren olmasına gerek yoktur. Greve katılan ve katılmayan işçiler arasında çıkacak arbedede işlenecek mala zarar verme suçu bu bent kapsamındadır.

6. Suçun Siyasî Partilerin, Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının ve Üst Kuruluşlarının Maliki Olduğu veya Kullanımında Olan Bina, Tesis veya Eşya Hakkında İşlenmesi (m. 152/1-f)

Bu bentte geçen Siyasi Parti kavramı, 2820 sayılı Siyasi Partiler Kanunun 3. maddesinde tanımlanmıştır. Buna göre; "Siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak; milletvekili ve mahalli idareler seçimleri yoluyla, tüzük ve programlarında belirlenen görüşleri doğrultusunda çalışmaları ve açık propagandaları ile milli iradenin oluşmasını sağlayarak demokratik bir Devlet ve toplum düzeni içinde ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan tüzelkişiliğe sahip kuruluşlardır."

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları Anayasanın 135. maddesinde tanımlanmışlardır. Buna göre; Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve üst kuruluşları; "belli bir mesleğe mensup olanların müşterek ihtiyaçlarını karşılamak, mesleki faaliyetlerini kolaylaştırmak, mesleğin genel menfaatlere uygun olarak gelişmesini sağlamak, meslek mensuplarının birbirleri ile ve halk ile olan ilişkilerinde dürüstlüğü ve güveni hâkim kılmak üzere meslek disiplini ve ahlakını korumak maksadı ile kanunla kurulan ve organları kendi üyeleri tarafından kanunda gösterilen usullere göre yargı gözetimi altında, gizli oyla seçilen kamu tüzelkişilikleridir."

Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarına ve bunların üst kuruluşlarına, barolar ile Türkiye Barolar birliğini, Türk tabip odalarını ve Türk Tabipler Birliğini örnek olarak verebiliriz.

İşte yukarıda belirttiğimiz nitelikteki kuruluşların ve siyasi partilerin mülkiyetinde olduğu veya bu kuruluşların ve partilerin kullanımında olduğu bina tesis veya diğer eşyalara karşı işlenen mala zarar verme suçu, bu bent kapsamına girer. [4]

Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, failin suça konu olan eşyanın bu kuruluşlara ait olduğunu bilmesi ve buna rağmen hareket etmiş olması gerekir.

7. Suçun Sona Ermiş Olsa Bile, Görevinden Ötürü Öç Almak Amacıyla Bir Kamu Görevlisinin Zararına Olarak İşlenmesi (m. 152/1-g)

Kamu görevlisi kavramı, TCK m.6/l-c hükmünde tanımlanmıştır. Buna göre; "Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan kişi" anlaşılır.

Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için iki şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan ilki, fiilin, kamu görevlisinin görevini yapması dolayısıyla işlenmiş olması; ikincisi ise kamu görevlisinin görevini yapması neticesinde failde meydana gelen öç alma duygusu nedeniyle eylemin gerçekleştirilmiş olması gerekir. Örneğin, aleyhine rapor sunan bilirkişinin evinin camını kırmak gibi. Fakat kamu görevlisi görevini kötüye kullanarak failde öç alma duygusu oluşturmuşsa, bu durumda bu bent hükmü uygulanmaz. Bu durumda suçun basit şekli uygulanmalıdır. Aynı zamanda koşulları oluşmuşsa haksız tahrik hükümleri uygulanmalıdır.

Mahkemede sanığın veya katılanın aleyhine tanıklık yapan şahsın, bu tanıklığı yapması dolayısıyla sanıkta veya katılanda oluşan öç alma duygusuyla bu şahsın malına(örneğin arabasına, evine vs) zarar verilmesi halinde de bu bent hükmü uygulanır. Çünkü tanıklık bir kamu görevidir.

B. MADDENİN İKİNCİ FIKRASINDA BELİRTİLEN NİTELİKLİ HALLER

TCK'nın 152. maddesinin 1.fıkrasında sayılan nitelikli haller, suçun konusuna (suçun yöneldiği mala) yönelik olan nitelikli hallerdir. 2. fıkrada belirtilen haller ise, suçun işleniş şeklinden kaynaklanan hallerdir. Bu haller şunlardır:

1. Suçun Yakarak, Yakıcı veya Patlayıcı Madde Kullanarak İşlenmesi (m. 152/2-a)

Eylemin, yakarak, yakıcı veya patlayıcı madde kullanılarak gerçekleştirilmesi durumu, ağır neticeler doğurması veya doğurması ihtimalinin bulunması nedeniyle kanun koyucu tarafından daha ağır bir yaptırım altına alınmıştır. Örneğin bir araca yakılmak suretiyle zarar vermek eyleminde olduğu gibi. [5]

2. Suçun Toprak Kaymasına, Çığ Düşmesine, Sel veya Taşkına Neden Olmak Suretiyle İşlenmesi (m. 152/2-b)

Bu bent hükmünün uygulanabilmesi için, bentte sayılan durumlar ile mala yönelmiş zarar arasında nedensellik ilişkisi kurulmalı ve failin kastının da bunun sonucu olarak mala zarar vermeye yönelik olduğu belirlenmelidir.

3. Suçun Radyasyona Maruz Bırakarak, Nükleer, Biyolojik veya Kimyasal Silâh Kullanarak İşlenmesi (m. 152/2-c)

Bu bent hükmüyle, bu denli tehlikeli araçlarla işlenen mala zarar verme suçları daha ağır bir yaptırıma bağlanmak istenmiştir.

V- MALA ZARAR VERME SUÇUNA TEŞEBBÜS, SUÇA İŞTİRAK VE BU SUÇTA İÇTİMA

A. SUÇA TEŞEBBÜS

Suça teşebbüs, kişinin, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle tamamlayamaması durumunu ifade eder. Teşebbüs aşamasında kalmış bir eylem için verilecek ceza, meydana gelen zarar veya tehlikenin ağırlığına göre, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine onüç yıldan yirmi yıla kadar, müebbet hapis cezası yerine dokuz yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasıdır. Diğer hallerde ise verilecek cezadan, cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.

Mala zarar verme suçu, teşebbüse müsait bir suçtur. Örneğin sinirlendiği şahsın aracına taş atarak zarar vermek isteyen şahıs, zarar verecek büyüklükteki taşı atmasına rağmen isabet ettirememişse, mala zarar vermeye teşebbüsten söz edilir. Burada şu hususa değinmek gerekir ki, mala verilmek istenen zararın şiddeti, gerçekleştirilenden daha ağır ise, örneğin kapının kırılması amaçlanıyor da, yapılan eylem sadece kapının çizilmesine neden oluyorsa, bu durumda teşebbüsten değil, tamamlanmış mala zarar verme suçundan hüküm kurmak gerekir. Yani amaç ne kadar şiddetli bir sonuç doğurmak olsa da, en ufak bir zarar meydana gelmiş ise, tamamlanmış mala zarar verme suçundan hüküm kurulur.

B. SUÇA İŞTİRAK

Mala zarar verme suçu, iştirak halinde işlenmeye müsait bir suçtur. Kanunda düzenlenmiş bulunan iştirak hükümlerinin hepsi, mala zarar verme suçuna uygun düşer. Örneğin bir şahsa ait olan buzdolabının iki kişi tarafından kaldırılarak yere çarpılması ve zarar verilmesi eyleminde iştirak vardır. Keza, hiç suç işleme düşüncesi bulunmayan şahsı, mağdurun aracına zarar vermeye yöneltmek de bir iştirak halidir. [6](azmettirme).

C. İÇTİMA

Mala zarar verme suçu, bir suçun unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni değilse, müstakil bir suç olarak işlem görür ve bu suçtan dolayı ceza tertibine gidilir. Örneğin hırsızlık yapılmak istenen dairenin kapısının kırılması durumunda, kapının kırılması eylemi hırsızlık suçunun bir unsuru veya ağırlaştırıcı nedeni olmadığından, hem mala zarar verme suçundan hem de hırsızlık suçundan cezalandırma yoluna gidilir.

Önceki fiilin işlenmesiyle meydana gelen hukuka aykırılık, bundan sonra gerçekleşen fiilleri de kapsadığı için cezalandırılmayan sonraki fiiller söz konusu olur. Başka bir deyişle önceki fiil cezalandırılmakla sonraki fiil de cezalandırılmış sayılır. Böylece ilk fiili düzenleyen norm sonraki normu tüketmektedir. Önceki fiil, sonraki fiiller için kural olarak araç, bir geçit durumundadır. Önceki ve sonraki normların ayrı fiilleri cezalandırmaları halinde "Örneğin: Fail hırsızlık suçunu işledikten sonra, çaldığı malı tahrip ederse ayrıca Mala zarar verme suçundan cezalandırılmaz" çünkü failin sonraki fiili, hırsızlık suçundan elde ettiği çıkarın bir çeşit değerlendirilmesidir, çalınan malın kullanılması nasıl ayrı bir suç değilse, tahrip de suç değildir.

VI- SUÇLA İLGİLİ DİĞER HUSUSLAR

A. SUÇU KOVUŞTURMAYLA GÖREVLİ MAHKEME

Mala zarar verme suçunu kovuşturmayla görevli mahkeme, Asliye Ceza Mahkemesidir. Çünkü mala zarar verme suçunun basit ve nitelikli hallerinin tümünde, verilecek cezanın üst sınırı 2 yıldan çok, fakat 10 yıldan azdır.

B. SUÇUN YAPTIRIMI

Mala zarar verme suçunun yaptırımı, 151 ve 152. maddelerin hangisinin ve hangi fıkrasının uygulanacağına göre değişir. Buna göre; m.151/1 ve m.151/2 hükmü söz konusu olduğunda verilecek ceza, 4 aydan 3 yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Burada seçimlik bir yaptırım söz konusudur. Hâkim, para cezasına hükmedecekse, bu para cezasının alt sınırı, maddede belirtilen hapis cezasının alt sınırından az olmayacaktır. Yani 4 ay'a karşılık gelen para cezası, cezanın alt sınırını oluşturacaktır. Aynı şekilde para cezası tercih edilecekse, üst sınır da, 3 yıla karşılık gelecek para cezasından fazla olmamalıdır. Bu konuya ilişkin düzenleme, 19.12.2006 Tarih ve 5560 s. Kanunla, 5237 sayılı TCK'nın 61. maddesine eklenmiştir. Değişiklikten önce, bu konuda alt ve üst sınırın tayini noktasında tereddütler oluşmaktaydı. Söz konusu düzenleme ile bu tereddüt giderilmiştir, (m.61/9)14 Dolayısıyla konumuz olan mala zarar verme suçunda, belirlenecek gün sayısı en az 120 gün(4 X 30) olduğundan ve belirlenecek para cezası en az 20 TL olacağından, sonuç olarak belirlenecek adli para cezası en az 2.400 TL'dir. Tabii yargılama sonunda bu cezadan, haksız tahrik, takdiri indirim vs. gibi nedenlerle indirim yapılabilecek ve indirimler sonunda bu miktar aşağıya çekilebilecektir. Çünkü bu durum, hapis cezasının tercih edilmesi halinde de söz konusu olabilecek ve temel ceza olarak cezanın alt sınır olan 4 ay belirlendiği ve haksız tahrik, takdiri indirim vs. nedenlerle cezanın 4 ayın altına düşmesi halinde de aynı durum söz konusu olacaktır. [7]

- m.152/1 hükmünde sayılan haller söz konusu olduğunda verilecek ceza, 1 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıdır.

m. 152/2'deki nitelikli haller söz konusu olduğunda verilecek ceza, iki katına kadar artırılır.

C.  SUÇUN SORUŞTURULMASI ve KOVUŞTURULMASI

TCK'nın 151/1 ve 2. fıkra hükmünde belirtilen hallerde suç şikâyete tabidir. 152.maddede belirtilen hallerde suç, şikâyete tabi değildir, re'sen soruşturulur.

Av. Abdullah ALABOĞA

-------------------

[1] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.468.

PARLAR/HATİPOĞLU, TCK Yorumu, C. II. s.1176; TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.468.

DÖNMEZER, Sulhi, Kişilere ve Mala Karşı Cürümler, 16. Bası, İstanbul 2001, s.557.

TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.468.

[2] PARLAR/HATİPOĞLU, TCK Yorumu, C.II, s.1177

[3] PARLAR/HATİPOĞLU, TCK Yorumu, C.II, s.1184,1185.

[4] PARLAR/HATİPOĞLU, TCK Yorumu, C.II, s.1187.

[5] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.476.

DÖNMEZER, s. 562.

PARLAR/HATİPOĞLU, TCK Yorumu, C.II, s.1189.

[6] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.476,477.

[7] TEZCAN/ERDEM/ÖNOK, s.477.

YCGK, T. 12.3.1984, E. 1983/1-176, K. 1984/87