ÖZ

Mirasbırakanın(muris) vefatı, gaipliği veya ölüm karinesi olgusunun gerçekleşmesi ile veya daha doğru bir ifade ile mirasın açılması ile yasal ve varsa atanmış mirasçılar mirası bir bütün yani kül halinde kanun gereği (ipso iure) kazanmaktadırlar. Ancak, yasal ve/veya atanmış mirasçılar mirası TMK m. 605 ve devamı maddeleri uyarınca 3 aylık süre içerisinde reddedebilirler. Veya murisin terekesi borca batık ise mirasçılar kanuni karine gereğince mirası hükmen reddetmiş sayılırlar. Bununla birlikte, mirasbırakanın alacakları tarafından mirasbırakanın vefatı öncesinde mirasbırakan aleyhine veya mirasbırkanın vefatı sonrasında kanunda öngörülen yasal süreler geçtikten sonra mirasbırakanın yasal ve/veya atanmış mirasçılarına icra takibi(veya iflas takibi) yapmış olabilir. Tabi bu arada yasal mirasçılar mirasbırakanından kalan mirası icra takibinden önce veya sonrasında iradi olarak veya hükmen reddetmiş olabilirler. Böyle bir durumda yasal ve/veya atanmış mirasçılar kendileri hakkında başlatılan icra takibinde kendilerine gönderilen ödeme emrine/icra emrine yasal süre içerisinde takibe konu edilen borcun murisin borcu olduğunu, kendilerinin muristen kalan mirası hükmen veya iradi olarak reddetmiş(buna dair mahkeme ilamını) olduğunu belirterek yetkili mercii nezdinde itiraz edebilirler. Yasal veya atanmış mirasçılar icra takibinin kesinleşmesinden sonra mirasın hükmen reddetmiş olduğuna dair mahkeme ilamını elde etmişlerse, böyle bir halde icra hukuk mahkemesine mirasın hükmen reddedilmiş olduğunu belirterek şikâyet yoluyla takibin iptaline karar verilmesini talep edebilirler. Eğer yasal veya atanmış mirasçılar takibin kesinleşmesinden sonra (ve bu arada mirasçıların elinde mirasın hükmen reddetmiş olduğuna dair mahkeme ilamı yoksa) icra hukuk mahkemesi nezdinde şikâyet yoluna başvurmuş ise o durumda icra hukuk hâkimi yasal ve/veya atanmış mirasçılara mirasın hükmen reddine dair bir mahkeme ilamı getirmek üzere kendilerine süre ve imkân vermesi gerekecektir. İcra hukuk hâkiminin yasal veya atanmış mirasçılarına vermiş olduğu imkân dâhilinde iddia edildiği üzere mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair bir mahkeme ilamı getirmediği takdirde şikâyetinin reddine karar verecektir. Ancak mirasçılar, mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı getirdiği takdirde mirasçıların şikâyet isteminin kabulü ile takibin iptaline karar verecektir. İşte bizler çalışmamızda mirasın hükmen reddi kurumu ve İİK m.68/4 hükmü üzerinde durup konuya dair Yargıtay kararlarına ve bilimsel görüşlere yer vermiş bulunmaktayız.

I. GİRİŞ:

Murisin mirası, yasal ve varsa atanmış mirasçılara kanun gereği bir bütün olarak taşınmazlarda tescile, taşınırlarda teslime, alacaklarda alacağın devrine gerek olmaksızın kendiliğinden geçmektedir[1].

Yasal ve/veya atanmış mirasçılar miras bırakanlarından kalan mirası bir bütün olarak külli halefiyet ilkesi gereğince kazanmakla birlikte, yasal ve/veya atanmış mirasçılar mirası iradi olarak reddedebilecekleri gibi miras bırakanın terekesi borca batık olduğu veya kanuni tabir ile miras bırakanın ödemeden aczi açıkça belli ise ya da resen tespit edilmiş ise o durumda mirasçılar karine olarak mirası reddetmiş sayılırlar (TMK m. 605 f.2). Bununla birlikte, muristen alacaklı olan kişiler murisin vefatı öncesinde veya murisin vefatı sonrasında yasal ve varsa atanmış mirasçılara murisin borcundan dolayı icra takibi yapmaktadırlar. Böyle bir durumda mirasçılara mirası hükmen reddetmiş olduğunu icra takibinin kesinleşmesinden önce veya kesinleştikten sonra belirli koşullar veya hukuki yollar vasıtası ile ileri sürebilirler. İşte bizler bu çalışmamızda öncelikli olarak mirasın hükmen reddi kurumu üzerinde durup akabinde İİK m. 68/4 hükmünü bu kurum üzerinde çeşitli alternatifler dahilinde yargı uygulamaları ışığında değerlendirmeye çalışacağız.

II. MİRASIN HÜKMEN REDDİ:

Murisin mirasının geçmesi(intikali),  belirli olay veya olguların gerçekleşmesi ile meydana gelmektedir. Bu anlamda, murisin mirası murisin ölümü, gaipliğine karar verilmesi veya ölüm karinesi ile birlikte geçmektedir. Ancak, uygulama da en yaygın olanı, murisin vefatı yani ölümüdür. Murisin ölümü ile birlikte miras açılmaktadır. Bu durum, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunun 575. Maddesinin 1. Fıkrasının 1. Cümlesinde aynen şu şekilde düzenlenmiştir: “Miras, mirasbırakanın ölümüyle açılır”.

Mirasın açılmasının en önemli sonuçlarından birisi de mirasın kazanılması meselesidir. Mirasın açılması sebeplerinin gerçekleşmesi ile birlikte, kural olarak murise ait taşınmaz-(lar) tescile, taşınır-(lar) teslime, alacak ve sair hak-(lar) devre veya başkaca bir işleme gerek olmaksızın bir bütün halinde külli halefiyet ilkesi gereğince yasal ve varsa atanmış mirasçılara geçmektedir (TMK m. 599). Eş söyleyişle, yasal ve varsa atanmış mirasçılar murise ait malları bu manada, taşınmazları, taşınırları veya alacak ve sair hakları kanun gereği kazanmaktadırlar. Bununla birlikte, yasal veya atanmış mirasçılar muristen kalan mirası herhangi bir gerekçe göstermeksizin kanunda yer alan yer alan süre ve şartlar dâhilinde reddedebilirler. Öğretide mirasın bu şekilde reddine iradi ret olarak ifade edilmektedir[2]. Bu ret türüne göre adından da anlaşılacağı üzere, mirasın reddi mirasçıların kendi özgür iradesine bırakılmıştır. Mirasçılara mirası yasal süre içerisinde reddedebileceği gibi reddetmeyebilirler. Ancak, mirasçılar yasal 3 aylık süre içerisinde mirası reddetmediği takdirde veya TMK m.610 f.2 hükmünde yer alan haller gerçekleşmesi halinde mirasçılar mirası kayıtsız ve şartsız olarak kazanmaktadırlar. Bizler çalışma konumuz ile doğrudan bağlantılı olmadığı için mirasın iradi reddi hakkında bu şekilde açıklamalarda bulunduktan sonra şimdi mirasın hükmen reddi üzerinde duracağız.

Az yukarıda da belirttiğimiz “mirasın iradi reddi” dışında birde mirasın hükmen reddi vardır. Mirasın hükmen reddi, TMK m.605 f.2 düzenlenmiş olup; anılan fıkra hükmü şu şekildedir: “Ölümü tarihinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır.” Söz konusu hükümden de anlaşılacağı üzere, mirasın hükmen reddi iki halde mümkündür. Buna göre, muris ölüm tarihinde borçlarını ödemekten açıkça aciz olduğu belli olması veya murisin borçlarını ödeyemeyeceği resmen yani, kesin veya geçici borç ödemekten aciz belgesi, rehin açığı belgesi vs. ile sabit ise o durumda yasal ve varsa atanmış mirasçılar mirası karine olarak reddetmiş sayılırlar[3].

Mirasın hükmen reddinin hukuki niteliği tartışmalıdır. Öğretide bir görüşe göre[4], mirası hükmen reddi, mirasın kanun gereği geçişinin (intikali) bir istisnasını oluşturduğunu, yasal veya atanmış mirasçılar mirası açık ya da örtülü şekilde kabul ettiği takdirde miras mirasçılar tarafından kazanılmış kabul edilir.

Diğer bir görüşe göre de[5], mirasın hükme reddinin, mirasın kanun gereği geçişine istisna teşkil etmediği, mirasçılar yine genel kural gereğince mirası murisin ölümü üzerine kanun gereği yine kazanır ancak mirasçılar bu mirasçı sıfatını korumak istiyor olmaları halinde mirasın açık veya örtülü şekilde kabulüne dair beyanda bulunması gerekmektedir.

Bizlerde birinci görüşü benimsemekteyiz. Zira yasa koyucu tarafından mirasın hükmen reddi kurumunu düzenlemekle birlikte, mirasçıların susmasını karine olarak mirasın reddedilmiş olduğu düzenlemiştir. Eş söyleyişle, mirasın hükmen reddi mirasın kanun gereği geçişinin istisnasını teşkil etmektedir. Aksinin kabulü mirasın hükme reddini kurumunu anlamsız kılacaktır.

Mirasın hükmen reddi için yasal veya atanmış mirasçıların herhangi bir beyanda bulunmasına veyahut dava açmasına gerek yoktur[6]. Zira kanuni karine olarak mirasçılar mirası reddetmiş sayılırlar[7]. Ancak mirasın hükmen reddi durumu tartışma konusu ise o durumda yasal veya atanmış mirasçılar, tereke alacaklılarını davalı göstermek suretiyle, herhangi bir hak düşürücü süre veya zamanaşımına tabi olmaksızın genel yetki kurallarına göre belirlenen yetkili asliye hukuk mahkemesinde mirasın hükmen reddi tespiti davası açabilir[8].

Mirasın hükmen reddedilmesi halinde, mirasın iradi reddedilmesinin hukuki sonuçlarından birisi olan “ mirasın en yakın mirasçılarından tamamı tarafından reddi halinde tereke sulh mahkemesi tarafından iflas hükümlerine göre tasfiye edileceğini” husus gündeme gelecektir[9]. Bunun haricinde, mirasçıların veya altsoyunun miras hakkı, alacaklıların durumu, tasarruf oranı, saklı pay oranı vs gibi konularda mirasın hükmü reddi etki edecektir. Konumuz ile bağlantılı olmadığı için bizler buna dair açıklamalarda bulunmayacağız.

III. MİRASIN HÜKMEN REDDİNİN İCRA TAKİPLERİNDE İTİRAZ VEYA ŞİKÂYET OLARAK İLERİ SÜRÜLMESİ MESELESİ:

Mirasın hükmen reddi kurumunun icra takiplerinde itiraz veyahut şikâyet olarak ileri sürülmesi meselesine geçmeden önce bir konuya değinmekte fayda vardır. Bir kişi hakkında o kişinin alacaklıları tarafından başlatılan takip devam ederken takip borçlusu olan kişinin vefatı üzerine takip üç gün geri durur. Bunun haricinde, miras kabul veya reddedilmemiş ise o durumda medeni kanununda yer alan mirası ret süresi geçinceye kadar takip geri bırakılır. Böyle bir durumda muristen alacaklı olan kişiler murisin ölümünden önce muris aleyhine başlatılan icra takiplerini murisin ölümünden sonra takibi murisin mirasçılarına karşı devam ettiremez. Aynı şekilde, murisin ölümünden sonra tereke borçlarından dolayı miras mirasçılar tarafından kabul edilmemiş ise o durumda medeni kanunda mirasın reddi için 3 aylık süre geçmeden murisin yasal veya atanmış mirasçılara karşı icra takibinde bulunamaz. Aksine durumda murisin mirasçıları icra hukuk mahkemesi nezdinde süresiz şikâyet hakkını haizdir. Nitekim Yargıtay kararları da bu yöndedir: “İİK'nun 53. maddesine göre terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır. TMK ‘nun 606/1. maddesine göre ise mirası ret süresi üç aydır. Buna göre murisin ölümü üzerine üç gün ve devamında üç ay süre ile mirasçıları hakkında takip yapılamaz. Somut olayda; şikayetçi borçluların murisi olan bono keşidecisi ... 18.11.2014 tarihinde vefat ettiği, 3 aylık süre dolmadan 09.12.2014 tarihinde, şikayetçi mirasçılar aleyhine takip yapıldığı, yapılan takibin İİK'nun 53. maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır. İİK'nun 53. maddesine aykırılık ise, kamu düzeni ile ilgili olduğundan İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca şikayet süresizdir. O halde mahkemece kamu düzenine aykırılık teşkil eden bu husus re ‘sen dikkate alınarak İİK'nun 53. maddesine aykırı olarak takip yapıldığı gerekçesiyle takibin iptaline karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin reddi yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.”(Yargıtay 12. Hukuk Dairesi E. 2017/4815 K. 2017/11205 T. 21.09.2017) “İİK'nun 53/1. maddesine göre; “Terekenin borçlarından dolayı ölüm günü ile beraber üç gün içinde takip geri bırakılır. Mirasçı mirası kabul veya reddetmemişse bu hususta Kanunu Medenide muayyen müddetler geçinceye kadar takip geri kalır." TMK ‘nun 606/1. maddesine göre ise; “Miras, üç ay içinde reddolunabilir. Bu süre, yasal mirasçılar için mirasçı olduklarını daha sonra öğrendikleri ispat edilmedikçe miras bırakanın ölümünü öğrendikleri; vasiyetname ile atanmış mirasçılar için miras bırakanın tasarrufunun kendilerine resmen bildirildiği tarihten işlemeye başlar.” Somut olayda borçlunun murisi olan çek keşidecisi Şucayi Özdal'ın 18.05.2013 tarihinde öldüğü, 3 aylık süre dolmadan 18.06.2013 tarihinde mirasçılar aleyhine yapılan takibin İİK'nun 53. maddesine aykırılık teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece İİK'nun 53. maddesine aykırı olarak yapılan takibin iptaline karar verilmesi gerekirken talebin reddi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/3183 E. ,  2014/6098 K); Somut olayda borçluların murisi olan senet keşidecisi .... 28.05.2014 tarihinde öldüğü, 3 aylık süre dolmadan 11.06.2014 tarihinde mirasçılar aleyhine takip yapıldığı, borçluların mirası ret süresi içerisinde kendilerine karşı takip yapılamayacağını beyan ederek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece istemin kabulüne ve icra takibinin iptaline karar verildiği anlaşılmıştır. Mahkemece yukarıda açıklandığı üzere İİK'nun 53/1. maddesinin 2. cümlesi uyarınca takibin geri bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, takibin iptaline karar verilmesi isabetsizdir. (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/30852 E.  ,2015/4957 K.)

Murisin ölümü üzerinde icra takibinin taliki üzerine kısa bir değerlendirmede bulunduktan sonra şimdi mirasın hükmen reddinin icra takibinde şikâyet veya itiraz olarak ileri sürülmesi meselesi üzerinde duracağız.

Muristen alacaklı olan üçüncü şahıslar, murisin ölümünden sonra mirasın açıkça kabul edilmemiş olması halinde kanun belirtilen 3 aylık süre geçtikten sonra yasal veya atanmış mirasçılarına karşı murisin borçlarından yani tereke borcundan dolayı icra takibinde bulunması halinde, yasal ve/veya atanmış mirasçılar aleyhlerine başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden önce ellerinde  mirasın hükmen reddine dair bir kesinleşmiş bir ilam var ise o durumda, yasal mirasçılara aleyhlerine başlatılan takibin türüne( genel haciz yolu, kambiyo senetlerine mahsus icra takibi, genel iflas yoluyla takip, kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip, rehnin paraya çevrilmesine dair  ilamsız takip vs.)  göre, yasal süre içerisinde takip konusu edilen borcun murisin borcu olduğu yani tereke borcu olduğu, kendilerinin murisi mirasını hükmen reddetmiş olduğunu, mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair ellerinde kesinleşmiş mahkeme ilamının olduğunu, kendilerinin takip konusu edilen borç bakımından pasif husumet ehliyetinin olmadığını vs. belirterek itiraz edebilir[10]. Yasal veya atanmış mirasçıların bu şekilde yapmış olduğu itiraz icra ve iflas hukuku anlamında borca itiraz mahiyetindedir[11].  Yapılan bu nitelikteki itiraz takip türüne göre, takibin durması veya devamı yönünde değişiklik arz edecektir. Örneğin, alacaklı genel haciz yoluyla başlatılmış olduğu takipte yasal 7 günlük süre içerisinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğu itirazı, az önce de ifade ettiğimiz üzere borca itiraz mahiyetinde olduğu için takip, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunun “itirazın hükmü” kenar başlıklı 66. Maddesinin 1. Fıkrasının 1. Cümlesi uyarınca durur[12]. Eğer alacaklı tarafın başlatmış olduğu takip kambiyo senetlerine özgü haciz yoluyla takip ise o durumda yasal ve/veya atanmış mirasçıların yasal 5 günlük süre içerisinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğu itirazı genel haciz yoluyla takipte olduğu gibi borca itiraz mahiyetinde olup; yapılan bu itiraz satış işleminden başka herhangi bir takip işlemini durdurmaz (İİK m.162 f.1, c.2 )[13]. Eş söyleyişle, borca itiraz satıştan başka takibi durdurmaz. Ancak, borçlu -mirasçılar borca itiraz dilekçesinin ekinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğunu içeren kesinleşmiş bir mahkeme ilamı eklemesi halinde veya bu konuda dava açmış olduğuna dair bilgi veya belgeleri ibraz etmesi halinde icra hukuk mahkemesi hakimi İİK m.169/a f.2 hükmü uyarınca takdiren takibin geçici olarak durdurulması yönünde karar verebilir. Aksi halde bu nitelikte itiraz takibi daha doğrusu takip işlemlerinden -satıştan- başka herhangi bir işlemi durdurmayacaktır.

Bununla birlikte, yasal ve/veya atanmış mirasçıların aleyhlerine başlatılan icra veya iflas yoluyla takibinde yapmış olduğu itirazı, alacaklı tarafından başlatılan icra veya iflas yoluyla takip türüne göre itiraz inceleyecek mercii( icra hukuk mahkemesi, asliye ticaret mahkemesi veya genel mahkeme ya da duruma göre özel mahkemeler) tarafından değerlendirip sonuca göre karar verecektir.

Eğer, muristen alacaklı olan üçüncü şahıslar, murisin ölümünden sonra mirasın açıkça kabul edilmemiş olması halinde kanun belirtilen 3 aylık süre geçtikten sonra yasal veya atanmış mirasçılarına karşı murisin borçlarından yani tereke borcundan dolayı icra takibinde bulunması halinde, yasal ve/veya atanmış mirasçılar aleyhlerine başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra  mirasın hükmen reddine dair bir kesinleşmiş bir ilamı elde etmiş ise veya buna dair dava açmış olmakla birlikte henüz elde edememiş ise o durumda yasal ve/veya atanmış mirasçılara takibin kesinleştikten sonra takibin yapıldığı yer icra hukuk mahkemesine şikayet yoluyla başvuru yaparak takibin iptalini talep edebilir. Bu başvurunun üzerine icra mahkemesi mirasçıların ellerinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı olması halinde, bu ilamın ilgili mahkemeden dosya arasında alınması sağlayıp sonuca göre bir karar verecektir. Bu anlamda, mirasın hükmen reddedilmiş olduğu anlaşılır o durumda mahkeme takibin iptali yönünde karar verecektir. Ancak, mirasçıların mirası hükmen reddetmemiş olduğu sonucuna varırsa o durumda mahkeme mirasçıların takibin iptaline dair şikâyet isteminin reddi yönünde karar verecektir. Bunun yanında, mirasçıların elinde mirasın hükmen reddedildiğine dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı olmadığı takdirde mahkeme, mirasçılara İİK m.68 f.4:Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar bekletici mesele yapılamaz.”[14] hükmü uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gösteren mahkeme ilamı getirmesi için kendilerine uygun bir süre ve imkân tanıması gerekmektedir. Mirasçılar icra hukuk hâkimi tarafından verilen süre ve imkân dâhilinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair yetkili ve görevli mahkemede dava açmaz ise veya açılmış olup da mirasın hükmen reddedilmemiş olduğuna dair olumsuz bir mahkeme ilamı getirmesi halinde mahkeme mirasçıların takibin iptaline dair şikâyet isteminin reddine dair karar verecektir. Ancak, mirasçılara icra hukuk mahkemesi hâkiminin vermiş olduğu süre ve imkân dâhilinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair yetkili ve görevli mahkemede dava açması halinde mahkeme bu davanın sonucunu bekleyecektir. Diğer bir ifade ile icra hukuk mahkemesi hâkimi, mirasın hükmen reddine dair açılmış olan dava takibin iptaline yönelik başvurulan şikâyet istemi hakkında yapılan yargılama da bekletici mesele yapacaktır. Mirasın hükmen reddi davası sonucunda mirasın hükmen reddine karar verilmesi halinde mahkeme şikâyetin kabulü ile takibin iptaline karar verecektir. Eğer, mirasın hükmen reddine dair açılan davanın reddine karar verilmesi halinde mahkeme şikâyetin reddine karar verecektir. Nitekim yargıtay yerleşik uygulaması bu yöndedir: “Alacaklı tarafından kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan ve kesinleşen takipte, borçluların icra mahkemesine başvurularında; mirasın reddi davasının halen sürmesi ve terekenin borca batık olmasından dolayı takip yapılmasının mümkün olmadığı belirtilerek takibin durdurulması ve taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması talebinin yanı sıra meskeniyet nedeniyle de taşınmaz üzerindeki haczin kaldırılması isteminde bulundukları, Mahkemece, mirasın reddi davasının halen sonuçlanmadığı dolayısıyla yapılan işlemlerde yasaya aykırılık bulunmadığı belirtilerek davanın reddine karar verildiği görülmüştür. İİK'nun 170/b maddesi delaletiyle 68/4. maddesinde; “Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse, bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar, bekletici mesele yapılamaz” hükmü yer almaktadır. Buna göre borçlu mirasçıların başvuruları üzerine, icra mahkemesince borçlulara İİK'nun 68/3. maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tespiti amacıyla mahkemede dava açmaları ve ilam getirmeleri için uygun bir süre verilmesi ve bu hususun bekletici mesele yapılması gerekir. Somut olayda şikayetçi borçlular .... 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/6 Esas sayılı dosyasında mirasın hükmen reddi davası açtıklarını beyan ederek dosya numarasını bildirmişlerdir. Alacaklı ise dilekçesinde borçluların ... İcra Hukuk Mahkemesinin 2013/60 Esas sayılı dosyasında aynı sebeple şikayette bulunduklarını ancak davayı takip etmedikleri için davanın açılmamış sayılmasına karar verildiğini beyan ettikleri görülmektedir. İİK'nun 18/2. maddesine göre duruşma yapılmasına gerek görülen hallerde taraflar gelmese bile gereken kararın verileceği öngörülmekte olduğundan tarafların duruşmaya gelmemesinin sonuçlarını düzenleyen HMK'nun 150. maddesinin şikayetlerde uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle mahkemece öncelikle ... İcra Hukuk Mahkemesi dosyasının getirtilerek incelenmesi mirasın hükmen reddi şikayeti hakkında mahkemece verilen davanın açılmamış sayılmasına kararının kesinleşmediği görülür ise derdestlikten bu yöne ilişkin davanın reddine karar verilmesi aksi halde mirasın reddi davasının bekletici mesele yapılması bu dava sonunda mirasın hükmen reddi kararı verilir ise takibin iptali yönünde hüküm tesisi, anılan dava reddedilir ise borçluların meskeniyet şikayetinin esası incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken mirasın reddi davasının henüz sonuçlanmadığı işlemlerin usule uygun olduğu gerekçeleri ile şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi,2016/21952 E.  ,  2017/13634 K.);Borçluların icra mahkemesine başvurularında, henüz sağ iken murisleri hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, murislerinin ölümü üzerine kendilerine borcun ödenmesi için gönderilen muhtıra üzerine, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini ve duruşmada murisin hiç mal varlığı bırakmadan terekesi borca batık bir şekilde vefat ettiğini, bu nedenle mirasın hükmen reddi için dava açtıklarını ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece istemin reddine karar verildiği görülmüştür. İİK nun 68/4 maddesinde; “Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse, bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar, bekletici mesele yapılamaz” hükmü yer almaktadır. Buna göre borçlu mirasçıların başvuruları üzerine, icra mahkemesince borçlulara İİK.nun 68/3.maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tesbiti amacıyla mahkemede dava açmaları ve ilam getirmeleri için uygun bir süre verilmesi ve bu hususun bekletici mesele yapılması gerekir. Somut olayda borçlular terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın reddi davası açtıklarını beyan ederek dosya numarasını bildirdiklerine göre, mahkemece anılan dosyanın incelenerek borçlulara terekenin borca batık olduğu hususunda ilam getirmeleri için süre tanınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2013/35403 E. ,  2014/1660 K.);Somut olayda murisin takipten önce 08.11.2013 tarihinde öldüğü ve mirası ret süresi geçtikten sonra 17.02.2014 tarihinde mirasçılar hakkında takip başlatıldığı görülmektedir. İcra takibi mirası ret süresi geçtikten sonra başlatılmış olmakla olayda İİK. nun 53.maddesinin ve dolayısıyla aynı Kanun’un 16.maddesinin uygulama yeri yoktur. Şu hale göre, borçluların başvurusu, borca itiraz niteliğinde olup, borca itirazın ise takibin şekline göre uygulanması gereken İİK. nun 62/1. maddesi uyarınca ödeme emrinin tebliğinden itibaren yasal 7 günlük sürede icra dairesine yapılması zorunludur. Pek tabidir ki ödeme emri tebliğ tarihi itibariyle mirasın reddi yoluna başvurulmuş olmakla, henüz yargılamanın devam ediyor olması durumunda, borçlunun mirası reddettiğini İİK. nun 62/1.maddesinde öngörülen yasal sürede icra dairesine itiraz olarak bildirmesi halinde itirazın kaldırılması talebinin incelenmesi sırasında bu dava bekletici mesele yapılacaktır. (İİK. m.68/4) O halde, icra takibinin şekline göre borçluların borca itirazlarını icra müdürlüğü yerine icra mahkemesine bildirmesi gereksiz ve geçersiz bir işlem olup, sonuç doğurmayacağından, mahkemece istemin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe kabulü ile takibin iptali yönünde hüküm tesisi isabetsizdir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi    2015/21311 E. ,  2015/31335 K.); Benzer kararlar için bkz: Yargıtay 12. Hukuk Dairesi 2014/17279 E.  ,2014/21598 K.; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi   2016/21952 E. ,  2017/13634 K.;

İlamsız icra takip yolları ve türlerinin dışında acaba alacaklı taraf, murisin ölümü üzerine murisin borcu sebebiyle mirasın kabul veya reddine dair 3 aylık süre geçtikten sonra mirasçılar hakkında ilamlı icra takibi başlatmış  veya ölümünden önce muris hakkında ilamlı icra takip yoluna başvurmuş olup da mirasın kabul veya reddine dair kanunda yer alan 3 aylık süre geçtikten sonra takibin mirasçılar yönünden devamını talep etmiş ise o durumda mirasın hükmen reddi hususu nasıl ve ne şekilde ileri sürülecektir ? Bu sorunun cevabı kanunda açık bir şekilde düzenlenmemiştir.

Bilindiği üzere, ilamlı icra takibine ilamsız icra takibinden farklı olarak itiraz mümkün değildir. Borçlular ancak, ilamlı icra takiplerine özgü tanzim edilen icra emrinin tebliği tarihinden itibaren 7 gün içerisinde, borcun itfa(ifa, takas, yenileme, alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi, ifa imkansızlığı vs) edilmiş olduğunu veya imhal edilmiş olduğunu (kanunda belirtilen, yetkili mercilerce re’sen yapılmış veya usulüne göre tasdik edilmiş yahut icra dairesinde veya icra mahkemesinde veya mahkeme önünde ikrar olunmuş senetle ispat etmek suretiyle)ya da borcun zamanaşımına uğramış olduğunu itirazında bulunmak suretiyle icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılmasını İİK m.33 ve devamı maddeleri uyarınca sağlayabilir. Aynı şekilde, borçlular, aleyhlerine başlatılan ilamlı icra takibinde icra emrinin tebliğinden sonra her zaman( paranın paylaştırılmasına kadar) borcun itfa edilmiş olduğunu veya imhal edilmiş olduğunu ya da ilamın zamanaşımına uğramış olduğunu kanunda belirtilen belgeler ile ispat etmek suretiyle icra mahkemesine müracaat ederek icranın geri bırakılmasını veya duruma göre takibin iptalini sağlayabilir[15].

İmhal, itfa veya zamanaşımı gibi kanunda sınırlı surette belirtilen sebepler dışında ilamlı icra takibi hakkında borçlular icranın geri bırakılması yoluna başvuru yapılması mümkün değildir[16]. Mirasın hükmen reddedilmiş olduğu hususu da kanunda belirtilen itfa veya imhal sebepleri içerisinde değerlendirilmesi mümkün değildir.

Bununla birlikte, öğretide bir görüşe göre, mirasın hükmen reddedilmiş olduğunu borçlular, kendi aleyhlerine başlatılan ilamlı icra takibinde veya daha önce muris hakkında başlatılmış olup da mirasçılar yönünden alacaklının talebi üzerine devam edilen ilamlı icra takibinde, icra mahkemesine başvurarak icranın geri bırakılmasını talep edebileceği ifade edilmektedir[17]. Böyle bir durumda borçluların elinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı var ise o durumda icranın geri bırakılması yargılamasını yapan icra mahkemesi duruma göre icranın geri bırakılmasına veya takibin iptaline karar verir. Ancak, mirasçı-borçluların elinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair dava açmış olup da bu dava henüz devam ediyorsa icra mahkemesi mirasın hükmen reddi davasını bekletici mesele yapıp sonuca göre değerlendirme yapıp icranın geri bırakılması hakkında olumlu veya olumsuz şekilde karar verecektir[18]. Eğer mirasçı- borçlular mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair dava açmadan icra mahkemesine başvurarak mirasın hükmen reddedilmiş olduğunu yönünden itirazda bulunarak icranın geri bırakılması talebinde bulunmuş ise icra mahkemesi İİK m.68 f.4 hükmü uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair bir mahkeme ilamı getirmek üzere kendilerine bu hususta dava açmak üzere süre ve imkan vermesi gerekecektir[19]. İcra mahkemesi icranın geri bırakılması veya takibin iptali hususu hakkındaki kararını, mirasçıların kendilerine verilen süre ve imkan dahilinde dava açıp açmamasına göre veya dava açılmış ise o davanın sonucuna göre değerlendirecektir. Nitekim yargıtayın bu yönde kararları mevcuttur; Yargıtay 12. Hukuk Dairesi  2019/10933 E. ,2019/13947 K.

Diğer bir görüşe göre de, ilamlı icra takibinde, borçlu- mirasçılar, takip konusu borcun tereke borcu olduğunu, mirasın hükmen reddetmiş olduğu hususunu icra mahkemesi nezdinde şikayet olarak ileri sürülebileceğini, zira, mirası hükmen reddeden mirasçıların takipte icra takip yetkisi olmadığını, bu hususun takip şartı olduğunu ifade etmektedirler[20]. Yargıtay’ın bu görüşü destekleyen bir kararı şöyledir: “İcra hukuku ilâmlı icrayı da bünyesinde bulundurmaktadır. İlâmlı icrada itiraz “İtfa”, “imhal”, “zamanaşımı” ile sınırlı olup, yasada bir başka nedenle ilâmlı takibe itiraz edilebileceğine ilişkin düzenleme bulunmamaktadır. Murisin ilâma bağlanmış bir borcu için takip yapıldığında daha önce mirasın reddi kararı almış kişi, kendisine karşı yapılan takip işlemlerinin iptalini ancak şikâyet yolu ile ileri sürebilir. Borçluların bu husustaki başvurusu şikayet niteliğinde olup İİK'nun 16/2. maddesi uyarınca süresiz olarak ileri sürülebilir. Mirasın reddi ilâmı ile hakkındaki takip işlemlerinin iptalini isteyen şahsın başvurusu borca itiraz olarak nitelendirilmeyeceğinden ve İİK’nun 16/2 maddesi gereği süreyle sınırlandırılamayacağından, ilamlı icra takibinde mirasçıların mirasın reddi nedeniyle takibin iptali talebi süresiz şikayet olarak değerlendirilmelidir. O halde, şikayetçilerin mirasın reddi nedeniyle takibin iptali ve haczin kaldırılması talepleri süresiz şikayet olarak değerlendirilerek, işin esasına girilip, deliller değerlendirilmek suretiyle oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup, Bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.” (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 22.11.2022 tarihli ve 2022/5299 E., 2022/12102 K. sayılı kararı)

Bizler, mirasın hükmen reddedilmiş olduğunu ilamlı icra takibinde şikayet olarak icra mahkemesinde ileri sürülmesine yönelik olarak ikinci görüşe katılmaktayız. Mirasın hükmen reddedilmiş olduğu itirazı icranın geri bırakılması sebeplerinden hiçbirine uygun düşmemektedir. Zira, icranın geri bırakılması sebepleri kanunda sınırlı sayıda yani tüketici olarak düzenlenmiştir. Bu yüzden, mirasın hükmen reddedilmiş olduğu itirazı icranın geri bırakılması olarak ileri sürülemez.  Ancak, mirasçılar takip konusu borç yönünden icra takip yetkisi olmadığı yönünde takip şartı eksikliğini ileri sürerek icra mahkemesine başvurarak şikayet yoluyla takibin iptalini talep edebilir.   

IV. SONUÇ:

Muristen alacaklı olan üçüncü şahıslar murisin ölümünden sonra mirasın reddi veya kabulü için gerekli olan 3 aylık süre geçtikten sonra murisin yasal ve/veya atanmış mirasçılarına karşı takipte bulunması üzerine, mirasçılar aleyhlerine başlatılan takip kesinleşmeden mirası hükmen reddetmiş olduğunu itiraz olarak ileri sürebilecektir. Eğer mirasçıların elinde murisin mirasının borca batık olması sebebiyle hükmen reddetmiş olduğuna dair kesinleşmemiş bir ilam var ise ona göre itirazı inceleyecek mercii bu ilama ve sair delillere göre karar verecektir. Ancak mirasçıların elinde böyle bir ilam yok ise o durumda mahkeme İİK m.68/4 hükmü uyarınca mirasçıların mirasın hükmen reddetmiş olduğuna dair bir mahkeme ilamı getirmek üzere kendilerine süre ve imkan vermesi gerekmektedir. İtirazın sonucu da mahkeme mirasçıların kendilerine verilen süre içerisinde mirasın hükmen reddine dair dava açılıp açılmamasına göre, dava açılmış ise davanın sonucuna göre ve sair delillere göre değerlendirip sonuca göre karar verecektir.

Bununla birlikte, muristen alacaklı olan üçüncü şahıslar, murisin ölümünden sonra mirasın açıkça kabul edilmemiş olması halinde kanun belirtilen 3 aylık süre geçtikten sonra yasal veya atanmış mirasçılarına karşı murisin borçlarından yani tereke borcundan dolayı icra takibinde bulunması halinde, yasal ve/veya atanmış mirasçılar aleyhlerine başlatılan icra takibinin kesinleşmesinden sonra  mirasın hükmen reddine dair bir kesinleşmiş bir ilamı elde etmiş ise veya henüz elde edememiş ise o durumda yasal ve/veya atanmış mirasçılara takibin kesinleştikten sonra takibin yapıldığı yer icra hukuk mahkemesine şikayet yoluyla başvuru yaparak takibin iptalini talep edebilir. Bu başvurunun üzerine icra mahkemesi mirasçıların ellerinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı olması halinde, bu ilamın ilgili mahkemeden dosya arasında alınması sağlayıp sonuca göre bir karar verecektir. Bu anlamda, mirasın hükmen reddedilmiş olduğu anlaşılır o durumda mahkeme takibin iptali yönünde karar verecektir. Ancak, mirasçıların mirası hükmen reddetmemiş olduğu sonucuna varırsa o durumda mahkeme mirasçıların takibin iptaline dair şikâyet isteminin reddi yönünde karar verecektir. Bunun yanında, mirasçıların elinde mirasın hükmen reddedildiğine dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı olmadığı takdirde mahkeme, mirasçılara İİK m.68 f.4 hükmü uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğu gösteren mahkeme ilamı getirmesi için kendilerine uygun bir süre ve imkân tanıması gerekmektedir. Şikayet incelemesi yapan mahkeme, mirasın hükmen reddine dair dava açılıp açılmadığına, açılmış ise davanın kabul veya reddine göre takibin iptali veya şikayetin reddine dair karar verecektir.

Son olarak ifade etmek gerekir ki, muristen alacaklı olan üçüncü kişiler murisin vefatına müteakip yasal 3 aylık mirasın reddi süresi geçtikten sonra murisin mirasçıları hakkında tereke borcundan dolayı ilamlı icra takip başlatırsa o durumda mirasçılar şikayet yoluyla icra mahkemesine başvurarak takibin iptalini talep edebilirler. Mirasçıların elinde mirasın hükmen reddedildiğine dair kesinleşmiş bir ilam var ise ona göre icra mahkemesi şikayet isteminin kabulü ile takibin iptaline karar verecektir. Ancak, mirasçıların elinde mirasın hükmen reddine dair kesinleşmiş bir mahkeme ilamı yok ise o durumda icra mahkemesi İİK m.68 f.4 hükmüne göre işlem yapıp sonuca göre karar verecektir. Aynı şekilde, mirasçılar henüz kesinleşmiş ilam elde edememiş olmakla birlikte mirasın hükmen reddi tespiti davası açmışlar ise o durumda icra mahkemesi bu davanın sonucu bekletici mesele yapıp; sonuca göre karar verecektir.

---------------

[1] Günal, A. E: (2016), Mirasın reddi ve hukuki sonuçları, Çankaya Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Ankara, s. 3.

[2] Akbay, B. C. "Mirasın İradi Red (Mirasın Gerçek Reddi )." Yıldırım Beyazıt Hukuk Dergisi 2, s. 877-878.

[3] Günal, s.61.

[4]Helvacı, İ: (2002), Eski Medenî Kanunumuzla Karşılaştırmalı Olarak Türk Medenî Kanununa Göre Mirasın Reddi, İstanbul, s.190-191: ( Petek, H:(2013),  "Mirasın Hükmen Reddi Disclaim of Inheritance." Yaşar Üniversitesi E-Dergisi 8.Özel, s. 2194’den naklen)

[5] Kocayusufpaşaoğlu, N: (1987), Miras Hukuku, 3.Bası, İstanbul 1987, s.620( Petek, s. 2195’den naklen)

[6] Günal, s.65.

[7] Akçaal, M:(2019),  "Hükmî Reddin Tespiti Davası." Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi 25.2 (2019), s.521; Günal, s.65.

[8] Ayrıntılı bilgi için bkz: Akçaal, s. 520-540.  

[9] Günal, s. 68.

[10] Veya muristen alacaklı olan kişiler, murisin vefatından önce takip başlatılmış olup da; murisin vefatı ve mirasın kabulü ya da reddine dair 3 aylık süre geçtikten sonra takibin mirasçılar yönünden devamına yönelik olarak alacaklının talebi üzerine icra dairesi tarafından takip konusu edilen borcun ödenmesine yönelik olarak mirasçılara muhtıra gönderilmesi halinde mirasçılar takibin türüne göre benzer itirazları da bulunabilirler. Konuya dair Yargıtay kararı: “Borçluların icra mahkemesine başvurularında, henüz sağ iken murisleri hakkında bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yolu ile başlatılan takipte, murislerinin ölümü üzerine kendilerine borcun ödenmesi için gönderilen muhtıra üzerine, borca ve tüm ferilerine itiraz ettiklerini ve duruşmada murisin hiç mal varlığı bırakmadan terekesi borca batık bir şekilde vefat ettiğini, bu nedenle mirasın hükmen reddi için dava açtıklarını ileri sürerek takibin iptalini talep ettikleri, mahkemece istemin reddine karar verildiği görülmüştür. İİK nun 68/4 maddesinde; “Borçlu murisine ait bir alacak için takibedilmekte olup da, terekenin borca batık olduğunu ileri sürerse, bu hususta ilam getirmesi için kendisine münasip bir mühlet verilir. Bunun dışında itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar, bekletici mesele yapılamaz ”hükmü yer almaktadır. Buna göre borçlu mirasçıların başvuruları üzerine, icra mahkemesince borçlulara İİK.nun 68/3.maddesi uyarınca mirasın hükmen reddedilmiş olduğunun tesbiti amacıyla mahkemede dava açmaları ve ilam getirmeleri için uygun bir süre verilmesi ve bu hususun bekletici mesele yapılması gerekir. Somut olayda borçlular terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın reddi davası açtıklarını beyan ederek dosya numarasını bildirdiklerine göre, mahkemece anılan dosyanın incelenerek borçlulara terekenin borca batık olduğu hususunda ilam getirmeleri için süre tanınması ve oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir.”( Yargıtay 12. Hukuk Dairesi, 2013/35403 E.  ,2014/1660 K.)

[11] Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun, 19.11.2014 tarih ve 2013/12-2240 Esas, 2014/929 Karar sayılı Kararı da bu yöndedir. Ancak, adı geçen bu Hukuk Genel Kurul kararı mirasçıların aleyhlerine başlatılan takipten önce alınmış olan mirasın hükmen reddedilmiş olduğuna dair alınmış ilama ilişkindir. Ancak, bu kararda benimsenen ilkenin tersi durumda yani mirasın hükmen reddedildiğine dair ilam takibin kesinleşmesinden sonra alınmış ise o durumda bu husus şikayet niteliğindedir.

[12] Eğer alacaklı taraf, mirasçılar hakkında genel(adi) iflas yoluyla takip yapmış ise o durumda ödeme emrinin borçlulara tebliğ edildiği tarihten itibaren 7 gün içerisinde mirasçılar icra dairesi nezdinde mirasın hükmen reddedilmiş olduğu yönünde borca itiraz edebilir. Yapılan bu itiraz, İİK m.156 f.3 hükmü uyarınca takibi durdurur.

[13] Ancak, alacaklı taraf, mirasçılar hakkında tereke borcundan dolayı kambiyo senetlerine özgü iflas yoluyla takip başlatmış ise o durumda mirasçılar ödeme emrini tebliğ aldığı tarihten itibaren 5 gün içerisinde icra dairesi nezdinde takibe itiraz etmesi halinde takip durur. Alacaklının takibin devamı için asliye ticaret mahkemesinde borçlu mirasçıların yapmış olduğu itirazın kaldırılması ve iflasına karar verilmesini yasal süreler içerisinde yapması gerekmektedir.

[14] Esasen bu hüküm genel haciz yoluyla takipte borçlunun takibe konu borcun tereke borcu olduğu, murisin mirası borca batık olması sebebiyle  hükmen reddetmiş sayıldığı yönündeki itirazda bulunması halinde alacaklının takibi,  imzası ikrar veya noterlikçe tasdik edilen borç ikrarını içeren bir senede yahut resmî dairelerin veya yetkili makamların yetkileri dahilinde ve usulüne göre verdikleri bir makbuz veya belgeye dayandırmış ise  o durumda alacaklı yasal süre içerisinde itirazın kesin kaldırılması yoluna gidilmesi halinde uygulanacak bir hükümdür. Ancak, yerleşik yargı içtihatlarına göre bu hüküm niteliğine uygun düştüğü ölçüde diğer takip türü ve yollarında veya başkaca yargılamalarda(şikayet yargılaması vs.)  da kıyasen uygulanacağını belirtmektedir.

[15] Ayrıntılı bilgi için bkz: Kuru, B; Aydın, B: (2022), İstinaf Sistemine Göre Yazılmış İcra ve İflas Hukuku Ders Kitabı, 7. Baskı, Yetkin Yayınları, Ankara, s. 303-308. 

[16] Kuru;  Aydın, s.307-308.

[17] Şirin, F: ( 2010), İcra ve İflas Hukukunda İcranın Geri Bırakılması, Kocaeli Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Kocaeli, s. 30.

[18] Kuru, B: (2006), İcra ve İflas Hukuku El Kitabı, 2. Bası, Türkmen Kitabevi, İstanbul, s.816( Şirin, s.30’dan naklen)

[19] Şirin, s.30.

[20] Köle, M: (2018), Para alacaklarına ilişkin ilamlı icra takibinde icra mahkemesince icranın geri bırakılması (IIK m. 33, 33a), Dicle Üniversitesi,  Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi, Diyarbakır, s. 205.

Anahtar Kelimeler: Mirasın Hükmen Reddi, Şikâyet, Borca İtiraz, Takibin İptali.