I. GİRİŞ

Çalışma kapsamında ayrıntıları ile yer verildiği üzere; bazı hallerde fail tarafından kasten bir suç işlenir ve yapılan yargılama sonucunda fail hakkında suçun karşılığı olarak düzenlenen yaptırım uygulanır.

Bazı hallerde fail tarafından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranış sergilenir ve söz konusu davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi, fail tarafından öngörülmemesine rağmen gerçekleşir veya failin neticeyi öngörmesiyle birlikte istememesine rağmen, netice meydana gelir. Bu halde de fail hakkında yapılan yargılama neticesinde cezaya hükmolunur.

Bazı hallerde ise; fail bir suç işlemeyi kasteder ancak hareketin sonucunda failin işlemeyi kastettiğinden daha ağır (yaralama kastıyla ateş edilen mağdurun ölmesi gibi) veya başka bir netice (kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçunun mağdurun ekonomik bakımdan önemli bir kaybına neden olması gibi) meydana gelir. Bu gibi hallerde ve başkaca kast-kast, kast-taksir, taksir-taksir kombinasyonlarının bulunduğu özel durumlarda, karşımıza netice sebebiyle ağırlaşmış suç kavramı çıkar.

Netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel norm; TCK’nun birinci kitap, ikinci kısım, birinci bölümünde, genel hükümler ve ceza sorumluluğunun esasları başlıkları altında düzenlenmiş olup; TCK m. 23’te yer almaktadır.

Genel normun dışında, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine TCK’nun çeşitli maddelerinde ayrıca yer verilmiştir. Bu kapsamda yargı organlarınca failin fiil ve oluşan ağır veya başka bir neticeden dolayı sorumluluğu açısından değerlendirme yapılırken; genel hükümlerde yer alan temel esaslar ile özel hükümlerde yer alan madde metinleri birlikte değerlendirilecektir.

Netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine yönelik ayrıntılı bilgilerin yer aldığı bu çalışmada gerek yürürlükte olan yasa maddeleri gerekse Yüksek Mahkeme kararlarından ve doktrindeki çeşitli görüşlerden faydalanılmıştır. Bu kapsamda çalışmada suç ve netice kavramları açıklanarak kast ve taksir ayrımına yer verilmiştir. TCK’nda yer alan düzenlemeler ışığında netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel açıklamalar yapılmıştır. Kast-kast, kast-taksir ve taksir-taksir kombinasyonlarına yer verilmiş ve sonrasında genel değerlendirme yapılmıştır.

Suçların çeşitli ayrımları eşliğinde (icrai-ihmali suçlar, neticeli suçlar-sırf hareket suçları, zarar suçu-tehlike suçu bakımından) netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin hükümlerin uygulanabilirliğine değinilmiştir.

Çalışma kapsamında netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda bulunması gereken illiyet bağına yönelik açıklamalar yapılmış ve bu tip suçlarda mağdur kavramına değinilmiştir.

Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarla cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli haller arasındaki farka ve 765 sayılı TCK’nda yer alıp da 5237 sayılı TCK’nda yer almayan kastın aşılması suretiyle işlenen suçlara yönelik açıklamalar yapılmıştır.

Son olarak; TCK’nun özel hükümler başlıklı ikinci kitabında yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri, tek tek madde numaraları ve içeriklerine dair başlıklar halinde belirtilmiştir. 

II. Genel Olarak

A. Suç ve Netice Kavramları Nedir?

1. Suç Nedir?

Suç kavramına mağdurların bilgilendirilmesi kapsamında Adalet Bakanlığı’nca ayrıntılı bir şekilde değinilmiş olup; söz konusu bilgilendirme şu şekildedir :

“Toplumsal düzenin devamı açısından korunması gereken hukuki değerlerin bilerek ve istenerek ihlalini (kast) veya bu değerleri korumaya yönelik kurallara karşı özensizliği (taksir) ifade eden insan davranışı ise "suç" tur. Suç ancak kanunla düzenlenir.

Suç, Türk Ceza Kanunu’nda veya ceza hükmü içeren özel kanunlarda düzenlenen hukuka aykırı ve cezai yaptırıma bağlanmış eylemlerdir.

Suç, bir haksızlıktır ancak her haksızlık suç değildir.

Her suç tanımında bir hukuki değerin korunması esas alınır. Bu hukuki değerler mal varlığı, vücut dokunulmazlığı veya ifade özgürlüğü gibi örneklendirilebilir. Bunların ihlali halinde ihlal eden ceza yaptırımı ile cezalandırılmaktadır.”

Bu kapsamda gündelik yaşam içerisinde çeşitli hukuki değerlere yönelik ihlaller karşımıza çıkmaktadır. Söz konusu ihlallere yönelik olarak yasalarda özel düzenlemeler yapılmakta ve suç teşkil eden fiillerin yaptırıma bağlanması ile suç faillerinin cezalandırılması yoluna gidilerek suç ve suçlulukla mücadele edilmektedir.  

2. Netice Kavramının Açıklanması

Genel olarak suçun unsurları; “tipiklik, maddi unsurlar, manevi unsurlar ve hukuka aykırılıktır.” Bu kapsamda failin eyleminin yasada yer alan suç tanımına uygun olması gerektiği gibi suçun maddi ve manevi unsurlarını da bünyesinde bulundurması gerekmektedir. Tüm bunlara ilaveten unsurları oluşmuş tipik eylemin hukuka aykırı olması da gereklidir. Aksi halde hukuka uygun olan veya hukuka uygunluk halleri bulunan fiilden ötürü sanığa ceza verilemeyecektir. Zira fiil hukuka uygundur.

Suçun unsurlarına değindikten sonra netice kavramını da şu şekilde açıklayabiliriz ki; netice, suçun maddi unsurları kapsamında kalan ve yasal tanımda hareketin yanında ancak ondan ayrı olarak dış dünyada meydana gelen değişikliklerdir.

B. Suçun Manevi Unsurunu Oluşturan Kast ve Taksir Kavramlarının Açıklanması ile Kast ve Taksir Ayrımı

Suçun manevi unsuru olarak karşımıza çıkan kast ve taksir kavramları, 5237 sayılı TCK m. 21 ve m. 22’de açıkça düzenleme alanı bulmuştur ve söz konusu düzenleme şu şekildedir:

“Kast

Madde 21- (1) Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.

(2) Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır. Bu halde, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda müebbet hapis cezasına, müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıldan yirmi beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur; diğer suçlarda ise temel ceza üçte birden yarısına kadar indirilir.

Taksir

Madde 22- (1) Taksirle işlenen fiiller, kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılır.

(2) Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir. (3) Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır; bu halde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına kadar artırılır.

(4) Taksirle işlenen suçtan dolayı verilecek olan ceza failin kusuruna göre belirlenir.

(5) Birden fazla kişinin taksirle işlediği suçlarda, herkes kendi kusurundan dolayı sorumlu olur. Her failin cezası kusuruna göre ayrı ayrı belirlenir.

(6) Taksirli hareket sonucu neden olunan netice, münhasıran failin kişisel ve ailevi durumu bakımından, artık bir cezanın hükmedilmesini gereksiz kılacak derecede mağdur olmasına yol açmışsa ceza verilmez; bilinçli taksir halinde verilecek ceza yarıdan altıda bire kadar indirilebilir.”

Kural olarak suçun oluşumu için failde kastın bulunması ve işlenmesi kastedilen suçun, fail tarafından bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesi gereklidir. Zira taksirle işlenen fiiller, ancak kanunun açıkça belirttiği hallerde cezalandırılmaktadır. O halde kanunda fiilin taksirli hali düzenlenmemişse, failin dikkat ve özen yükümlüğüne aykırı davranışı, suç teşkil etmeyecektir.

Yine yasal düzenlemeye göre; kast doğrudan ve olası kast; taksir de bilinçli ve bilinçsiz taksir olmak üzere kendi arasında ikiye ayrılmaktadır. Söz konusu ikili ayrımlar, suça bağlanan ceza miktarları bakımından farklı yaptırımlara hükmolunmasına neden olmaktadır.

III. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç

A. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç ile Bu Tip Suçların Yasal Düzenlemesinin TCK’ndaki Yeri Nedir?

1. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suça İlişkin Genel Açıklamalar

Netice sebebiyle suç, TCK m. 23’te açıkça düzenlenmiştir. Bu kapsamda;

“Madde 23- (1) Bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir.”

Normal şartlarda failin işlemeyi kastettiği suçun sonucunda meydana gelen neticeden dolayı, fail, kastettiği ve işlediği suça bağlanan yaptırım doğrultusunda cezalandırılmaktadır. Ancak bazı hallerde failin işlediği suçun neticesi olarak kastedilenden daha ağır veya başkaca bir netice oluşabilir. Bu halde fail, taksir düzeyinde dahi manevi unsuru bünyesinde barındırıyorsa, netice sebebiyle suç hükümlerine göre cezalandırılmaktadır.

Netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel düzenleme, TCK m. 23’te yer almakla birlikte; söz konusu madde metni, failin meydana gelen daha ağır veya başka bir neticeden dolayı sorumlu tutulması için yeterli değildir. Zira TCK m. 61’de yer alan cezanın belirlenmesine yönelik düzenleme dikkate alındığında; ceza belirlenirken somut olayda hangi hususların göz önünde bulundurulacağı açıkça belirtilmiştir. Söz konusu maddenin son fıkrasında; “Kanunda açıkça yazılmış olmadıkça cezalar ne artırılabilir ne eksiltilebilir ne de değiştirilebilir.” denilmekle; kanunda özel düzenlemenin bulunmadığı hallerde, ceza miktarında değişiklik yapılmaması istenmiştir. Bu kapsamda genel düzenleme olan TCK m. 23’te sadece genel olarak belirleme yapılmış olması sebebiyle, failin meydana gelen daha ağır veya başka bir neticeden ötürü cezalandırılabilmesi için bu hususta ayrıca özel düzenleme aranacaktır.

2. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suça İlişkin Yasal Düzenleme

Netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel belirleme ve temel esaslar; TCK’nun birinci kitap, ikinci kısım, birinci bölümünde, genel hükümler ve ceza sorumluluğunun esasları başlıkları altında düzenlenmiştir. Düzenleme, TCK m. 23’te, kast - taksir ayrımı ve tanımlamalarının hemen ardından yapılmıştır. Ancak failin fiili sonucunda meydana gelen daha ağır veya başka bir netice ile bu neticelere bağlanan yaptırımlar, özel hükümlerde yer almaktadır.

B. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlarda Manevi Unsur Bakımından Çeşitli Kombinasyonlar

TCK m. 23’te yer alan düzenleme dikkate alındığında; kanun koyucunun temel suç tipi bakımından kastın varlığını, netice bakımından ise en azından taksir düzeyinde sorumluluğu aradığı görülmektedir. Bu halde çeşitli ihtimaller karşımıza çıkmaktadır.

1. Kast – Kast Kombinasyonu

Yasal düzenlemeye göre; düzenlemede “kastedilenden daha ağır veya başka bir netice” denildiği için, kanun koyucunun, temel suç tipi bakımından kastı; meydana gelen netice bakımından da “en azından taksirle hareket etmesi gerekir” denildiği için taksir ve kastı kabul ettiği görülmektedir. Bu kapsamda bir kimse herhangi bir neticeyi gerçekleştirmek üzere kasten hareket etmiş ve kasten işlenen bu suçun neticesi yasada açıkça suç olarak düzenlenmiş ve yaptırıma bağlanmışsa; fail, kastettiği neticenin bağımsız bir suç olması sebebiyle, bu suçtan sorumlu olacaktır. Örneğin, bir kimsenin ölümüyle neticelenen ve failin öldürme kastıyla hareket ettiği durumlarda; fail, meydana gelen ölüm neticesi dikkate alınarak buna ilişkin hükümler uyarınca cezalandırılacaktır. Zira kasten öldürme suçu, TCK m. 81 v.d. hükümlerde özel olarak düzenlenmiştir. Neticenin bağımsız suç olarak düzenlendiği durumlarda; netice bakımından failin kasten hareket etmesi halinde, sorumluluk içtima kurallarına göre belirlenecektir. Yasada neticeye yönelik olarak bağımsız suç kapsamında özel düzenlemenin bulunmadığı hallerde ise, netice bakımından failde doğrudan kast, olası kast veya taksir bulunabilecektir. Zira netice bakımından failde manevi unsur olarak mevcut olan doğrudan kastı cezalandıran özel bir düzenleme yoktur ve kasten gerçekleştirilen sonuç, bağımsız bir suç teşkil etmemektedir. Ancak fail, eylemi sonucunda netice bakımından daha ağır ve başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermiştir. Bu hallerde netice sebebiyle ağırlaşmış suçun oluşumu için doğrudan kastın, olası kastın veya taksirin kabul edildiği görülmektedir.

Neticenin doğrudan kast, olası kast, bilinçli veya bilinçsiz taksirden kaynaklanması, ceza miktarının belirlenmesi noktasında dikkate alınacaktır.

2. Kast – Taksir Kombinasyonu

Yasal düzenlemenin içeriğinden, kast - taksir kombinasyonunun kabul edildiği açık bir şekilde görülmektedir. Zira netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel hükme göre; bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi hali yönünden sorumluluk için, oluşan netice bakımından failin en azından taksirle hareket etmesi gerektiği kabul edilmekte ve temel suç bakımından kastın başlangıçta kabul edildiği, netice bakımından ise taksir düzeyinin sorumluluk bakımından yeterli bulunduğu görülmektedir.

3. Taksir – Taksir Kombinasyonu

TCK m. 23’te taksir – taksir kombinasyonuna yer verilmediği görülmektedir. Bu açıdan madde metninde açıkça “bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi” denildiği için temel suç tipi bakımından sadece kastın varlığının kabul edildiği düşüncesi oluşmaktadır. Ancak özel hükümlerde aykırı düzenlemelerin bulunması halinde, o hükümler de genel – özel norm ilişkisi çerçevesinde uygulama alanı bulabilecektir. TCK’nun özel hükümler başlıklı ikinci kitabında yer alan netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine işbu çalışma kapsamında ayrı başlık altında yer verilecek ise de; yeri gelmişken TCK m. 89’da yer alan düzenlemenin taksir – taksir kombinasyonuna örnek gösterilmesinde yarar bulunmaktadır. Söz konusu maddenin birinci fıkrasında taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişinin, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılacağı; ikinci fıkrasında taksirle yaralama fiilinin, mağdurun; duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına, vücudunda kemik kırılmasına, konuşmasında sürekli zorluğa, yüzünde sabit ize, yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, neden olması halinde, birinci fıkraya göre belirlenen cezanın yarısı oranında artırılacağı; taksirle yaralama fiilinin, mağdurun; iyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, yüzünün sürekli değişikliğine, gebe bir kadının çocuğunun düşmesine neden olması halinde, birinci fıkraya göre belirlenen cezanın bir kat artırılacağı belirtilmiştir. Bu halde temel suçun taksirle işlenen bir suç olduğu görülmektedir. Ancak taksirli fiil sonucunda ikinci ve üçüncü fıkralarda yer alan neticeler oluşmuşsa, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine göre ceza tayini yoluna gidilecektir. Söz konusu yasal düzenleme genel kurala aykırı özel düzenlemenin de yapılabileceğini ve hukukumuzda taksir – taksir kombinasyonuna yer verildiğini göstermektedir.

4. Yargıtay Ceza Genel Kurulu Kararı Işığında Genel Değerlendirme

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/451 E., 2019/456 K. sayılı kararında şu hükümlere yer verildiği görülmektedir :

“…Prof. Dr. Hakan HAKERİ; TCK'nın 87/4 maddesindeki netice sebebiyle ağırlaşmış yaralamayı aşağıdaki şekilde özetlemiştir.

Belirli bir neticeyi gerçekleştirmek kastıyla hareket eden kimse, o neticeden daha ağır bir neticenin gerçekleşmesine neden olmuş ise, şu olasılıklara göre karar vermek gerekir.

1-) Meydana gelecek ağır netice öngörülebilir bir netice değildir. Bu takdirde kaza veya tesadüf söz konusu olur ve fail sadece kastettiği neticeden sorumlu tutulabilir.

2-) Meydana gelen netice öngörülebilir bir neticedir. Ancak fail bu neticeyi öngörmemiş ve ağır neticeye sebebiyet vermiştir. Bu takdirde taksir derecesinde kusuru vardır ve bu ağır netice kendisine yüklenir.

3-) Meydana gelen netice öngörülebilirdir, fail de bu neticeyi öngörmüş, hatta doğrudan istemese bile, göze almış kabullenmiştir. Bu takdirde failin olası kastı vardır ve bu netice kendisine doğrudan yüklenir…”

C. Farklı Suç Tipleri Karşısında Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suçun Oluşumu

1. İcrai ve İhmali Suçlara İlişkin Durum

Bilindiği üzere; netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda temel suçu oluşturan fiil, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermektedir. Bu halde hareket ortaktır. Fiilden yola çıkılarak; temel suçu işlemeye yönelik ve neticeyi meydana getiren hareketin icrai nitelikte olması hususunda tereddüt bulunmamaktadır. Zira netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar icrai şekilde karşımıza çıkabilmektedir. İhmali suçlar bakımından ise, suçun temel şekli ihmali şekilde de işlenebiliyorsa, bu halde netice sebebiyle ağırlaşmış suç ihmali suç olarak da gerçekleşebilecektir. Buna ek olarak TCK m. 23’te yer alan genel hükümde, kanun koyucu fiil kavramını kullanmak suretiyle hareket bazında icrai ve ihmali suçlar bakımından ayrım yapmamıştır.

2. Neticeli Suçlara ve Sırf Hareket Suçlarına İlişkin Durum

Suçlar arasındaki ayrımlardan bir diğeri; suçun oluşumu için, neticenin mi yoksa hareketin mi yeterli olduğuna yönelik yapılan ayrımdır. Bu kapsamda yasada düzenleniş şekline göre suçlar, neticeli suçlar ve sırf hareket suçları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel hüküm ele alındığında; yasa maddesinde, “bir fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi halinde, kişinin bundan dolayı sorumlu tutulabilmesi için bu netice bakımından en azından taksirle hareket etmesi gerekir” denilmesi sebebiyle burada bir neticenin oluşmasının gerektiği sonucu ortaya çıkmaktadır. Bu halde söz konusu genel hüküm, neticeli suçlar bakımından uygulama alanı bulabilecektir. Burada önem arz eden husus, söz konusu hüküm, sırf hareket suçlarında da uygulanabilecek midir? Bu halde yasal düzenlemede hüküm bulunması ve sırf hareket suçu niteliğinde olan fiilden netice doğması durumunda, yine netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin hükümler uygulama alanı bulacaktır.

3. Zarar Suçu ve Tehlike Suçuna İlişkin Durum

İşlenen suçun neticesinde zarar doğabileceği gibi; söz konusu netice, tehlike de olabilir. Burada önem arz eden, yasanın netice bakımından zararın oluşmasını mı yoksa tehlikenin mevcudiyetini mi aradığı hususudur. Zarar suçları bakımından netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri, şartların oluşması halinde uygulama alanı bulacaktır. Burada değinilmesi gereken husus, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri, tehlike suçları bakımından uygulanacak mıdır? Bu duruma ilişkin olarak; yasada tehlike neticesine sonuç ve yaptırım bağlanan hallerde, suçun tehlike suçu olmasına rağmen netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri uygulanabilecektir. Zira bu halde yasada tehlikeye netice olarak hukuki sonuç bağlanan hükümler söz konusudur.

D. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlarda İlliyet Bağı

İlliyet bağı; failin, işlediği fiil sonucunda oluşan neticeden sorumlu tutulabilmesi için aranan ve hareket ile netice arasındaki neden-sonuç ilişkisidir. Nedensellik bağı olarak da bilinen ve anılan illiyet bağında iki husus önem arz etmektedir. Birinci husus; illiyet bağının kurulamadığı veya kesildiği hallerde, faile, o netice bakımından sorumluluk yüklenemeyecektir. İkinci husus ise; nedensellik bağının hareket ile netice arasındaki neden-sonuç ilişkisi olması sebebiyle, söz konusu bağ, hareket ile neticeyi birbirine bağlamaktadır. Netice, o hareket sonucunda meydana gelmektedir. Aradaki ilişki bu şekildedir. Aksi hal, yani failin fiilinden kaynaklanmayan netice nedeniyle cezalandırılması, Ceza Hukuku’nun temel prensiplerine aykırılık teşkil edecektir.

Sorumluluk bakımından illiyet bağının bulunması bir zorunluluk arz etse de; tek başına yeterli değildir. Faile sorumluluk yüklenebilmesi için, failin aynı zamanda kusurunun da bulunması gerekmektedir. Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar bakımından, temel suç tipi ile gerçekleşen daha ağır veya başka bir neticenin ortak hareketi, netice ve olması gereken nedensellik bağı ile failin kusurunun bulunup-bulunmadığı hususları araştırılacaktır. Kusur noktasında taksir de yeterli kabul edilecektir. Failin daha ağır veya başka neticeden dolayı kusurunun bulunmaması halinde ise; fail, temel suçun cezasıyla cezalandırılacak ve daha ağır veya başka neticeden dolayı sorumlu olmayacaktır. Zira aksi hal, kusur ilkesine aykırılık teşkil edecektir.

E. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlarda Mağdur

Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlarda; hareketin ortak olması sebebiyle temel suç ile netice sebebiyle ağırlaşmış suçun mağduru aynıdır. Ancak suç mağdurunun belirli kişi/kişiler olmayıp toplum olması halinde, toplumu oluşturan bütün kişiler mağdur olacaktır.

F. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suçlarla Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller Arasındaki Farklılık

Netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerinin uygulama alanı bulabilmesi için fiilin, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşumuna sebebiyet vermesi gerekmektedir. Burada önem arz eden husus, kastedilenden daha ağır veya başka bir neticenin oluşmasıdır.

Cezanın artırılmasını gerektiren nitelikli hallerde ise, failden (failin kamu görevlisi olması gibi), mağdurdan (mağdurun çocuk olması gibi), suçta kullanılan aletten (suçun silahla işlenmesi gibi), suçun işlendiği yerden (kime ait olursa olsun kamu kurum ve kuruluşlarında veya ibadete ayrılmış yerlerde bulunan eşya hakkında gibi), suçun işlendiği zamandan (suçun gece işlenmesi gibi) veya yasada düzenlenen başkaca hallerden kaynaklı olarak cezada artırım yoluna gidilmektedir. Burada daha ağır veya başka bir netice doğmamaktadır.

G. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Modelleri

Netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar, kendi içerisinde ikiye ayrılmaktadır.

1. Gerçek Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç

Bu tip suçlarda failin kastettiği neticeden daha ağır netice meydana gelmektedir. Aynı mağdura ve aynı hukuksal konulara yönelik ihlal söz konusudur. Ancak meydana gelen netice, kastedilen neticeye bakarak daha ağırdır. İstenen netice ile oluşan netice arasında ağırlık derecesi yönünden farklılık vardır.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/451 E., 2019/456 K. sayılı kararında;

“…Öğretide, neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçun, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç ve görünüşte ya da gerçek olmayan neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç olarak iki farklı şeklinin bulunduğu kabul edilmektedir. Gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, failin hareketi sonucunda kastettiğinden daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla bağımsız bir suç tipi ortaya çıkmaktadır. Örneğin, yaralama suçunda mağdurun ölmesi, gerçek neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir…”

hususları belirtilmiştir.

2. Görünüşte Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç

Burada failin kastettiği sonuçtan başka bir netice doğmaktadır. Yine burada farklı hukuksal konuların ihlali söz konusu olmakla, neticeler arasında ağırlık bakımından bir derecelendirme yoktur.

Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 2018/451 E., 2019/456 K. sayılı kararının devamında da şu hususlara yer verilmiştir :

“…Görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda ise, failin hareketi sonucunda suçun oluşması için aranan neticeden başka, niteliği de farklı olan daha ağır bir netice ortaya çıkmakta olup, gerçekleşen aşırı netice dolayısıyla temel suç niteliği aynı kalmakla beraber yalnızca ceza ağırlaştırılmaktadır. Örneğin, cinsel saldırı suçunda mağdurun bitkisel hayata girmesi, görünüşte neticesi sebebiyle ağırlaşmış suç hâlidir. (Hamide Zafer, Ceza Hukuku Genel Hükümler, Beta Yayınevi, 5. Bası, İstanbul 2015, s. 286 vd; Mehmet Emin Artuk, Ahmet Gökcen, A.Caner Yenidünya, TCK Şerhi, Turhan Kitabevi, Ankara 2009, c 3, s. 2484 vd.)…”

H. Kastın Aşılmasıyla İşlenen Suçların Durumu

Bu tip suçlar, 765 sayılı TCK’nda yer almasına rağmen; 5237 sayılı TCK’nda bulunmamaktadır. Objektif sorumluluğun kusur ilkesine aykırılık teşkil etmesi sebebiyle bu türden hükümlere, yürürlükte olan TCK’nda yer verilmemiş olup; netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümleri bakımından oluşan neticeye yönelik olarak failin en azından taksir düzeyinde kusurunun bulunması gerekmektedir.

IV. Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suça İlişkin TCK’nda Yer Alan Özel Düzenlemeler

Netice sebebiyle ağırlaşmış suça ilişkin genel esas, TCK m. 23’te yer almaktadır. Ancak failin eylem sonucu meydana gelen daha ağır veya başka bir neticeden dolayı sorumlu tutulabilmesi için sadece söz konusu genel hüküm yeterli değildir. Buna ilişkin özel ceza normunun da bulunması gerekmektedir. Yürürlükte olan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu hükümleri incelendiğinde, netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerine çeşitli maddelerde yer verildiğini görmekteyiz. Bu kapsamda;

m. 87 - Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Yaralama

m. 89/2-3 - Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Taksirle Yaralama

m. 90/5 - İnsan Üzerinde Deney Suçunun İşlenmesi Sonucunda Mağdurun Yaralanması veya Ölmesi

m. 91/8 - Organ veya Doku Ticareti Suçunun İşlenmesi Sonucunda Mağdurun Ölmesi

m. 95 - Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış İşkence

m. 98/2 - Yardım veya Bildirim Yükümlülüğünün Yerine Getirilmemesi Dolayısıyla Kişinin Ölmesi

m. 99/3 – m. 99/1’de Yazılı Fiilin, Kadının Beden veya Ruh Sağlığı Bakımından Bir Zarara Uğramasına veya Fiilin Kadının Ölümüne Neden Olması

m. 99/4 – m. 99/2’de Yazılı Fiilin Kadının Beden veya Ruh Sağlığı Bakımından Bir Zarara Uğramasına veya Fiilin Kadının Ölümüne Neden Olması

m. 102/4 – Cinsel Saldırı İçin Başvurulan Cebir ve Şiddetin Kasten Yaralama Suçunun Ağır Neticelerine Neden Olması

m. 102/5 - Suç Sonucu Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi veya Ölümü

m. 103/5 - Cinsel İstismar İçin Başvurulan Cebir ve Şiddetin Kasten Yaralama Suçunun Ağır Neticelerine Neden Olması

m. 103/6 – Suç Sonucu Mağdurun Bitkisel Hayata Girmesi veya Ölümü

m. 109/4 - Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun Mağdurun Ekonomik Bakımdan Önemli Bir Kaybına Neden Olması

m. 109/6 - Kişiyi Hürriyetinden Yoksun Kılma Suçunun İşlenmesi Amacıyla veya Sırasında Kasten Yaralama Suçunun Neticesi Sebebiyle Ağırlaşmış Hallerinin Gerçekleşmesi

m. 181/3 - Atık veya Artıkların Toprakta, Suda veya Havada Kalıcı Özellik Göstermesi

m. 181/4 – m. 181/1-2’de Tanımlanan Fiillerin, İnsan veya Hayvanlar Açısından Tedavisi Zor Hastalıkların Ortaya Çıkmasına, Üreme Yeteneğinin Körelmesine, Hayvanların veya Bitkilerin Doğal Özelliklerini Değiştirmeye Neden Olabilecek Niteliklere Sahip Olan Atık veya Artıklarla İlgili Olarak İşlenmesi

m. 210/2 (2. cümle) - Düzenlenen Belgenin Kişiye Haksız Bir Menfaat Sağlaması ya da Kamunun veya Kişilerin Zararına Bir Sonuç Doğurucu Nitelik Taşıması

m. 235/3 - İhaleye Fesat Karıştırma Suçunun Cebir veya Tehdit Kullanmak Suretiyle İşlenmesi Hâlinde, Kasten Yaralama veya Tehdit Suçunun Daha Ağır Cezayı Gerektiren Nitelikli Hâllerinin Gerçekleşmesi

m. 237/2 – Fiyatları Etkileme Fiili Sonucu Besin veya Malların Değerlerinin veya İşçi Ücretlerinin Artıp Eksilmesi

m. 243/3 – Bilişim Sistemine Girme Fiili Nedeniyle Sistemin İçerdiği Verilerin Yok Olması veya Değişmesi

m. 267/3-4-5-6 - İftira Suçuna İlişkin Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Halleri

m. 272/4-5-6-7-8 - Yalan Tanıklık Suçuna İlişkin Netice Sebebiyle Ağırlaşmış Suç Halleri’ni düzenlemektedir.

V. SONUÇ

Çalışmamızda ayrıntıları ile izah edilen ve TCK m. 23’te düzenleme alanı bulan netice sebebiyle ağırlaşmış suç; açıklama, tanımlama ve değerlendirmeler eşliğinde gerek doktrindeki çeşitli görüşlerden yararlanılması gerekse de Yüksek Mahkeme kararlarının dikkate alınması suretiyle hazırlanmıştır. Bu kapsamda m. 23’te yer alan genel düzenleme ile özel hükümlerde bulunan ve bu tip suçları içeren çeşitli maddelere farklı başlıklar halinde yer verilmiştir.

Nihai olarak değerlendirmek gerekirse; netice sebebiyle ağırlaşmış suç hükümlerinin uygulanabilmesi için; temel suç tipi yanında daha ağır veya başka bir neticenin meydana gelmesi, temel suç tipinin hareketi ile ağır veya başka neticeyi oluşturan hareketin ortak olması ve aynı zamanda hareket ile oluşan netice arasında illiyet bağının bulunması, failin ağır veya başka bir netice bakımından en azından taksir düzeyinde kusurunun bulunması ve temel suç tipi ile oluşan ağır veya başka bir netice mağdurunun aynı kişi olması gerekmektedir.

Son olarak; netice sebebiyle ağırlaşmış suçlar, temel suç tipinin yanı sıra oluşan ağır veya başka bir neticeyi de bünyesinde barındırmaktadır. Bu sebeple bu tip suçların karma tipiklik şekli olduğu belirtilmektedir.