Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Hakları – I:  Fazla Bilet Satışı (Overbooking) Uygulaması ve Yüksek Yargı Kararlarına Bakış:

Havayolu sektörünün önde gelen isimlerinden olan ve Amerika menşeili havayolu şirketine ait uçakta, bir yolcunun polisler tarafından -amiyane deyimle- yaka paça indirilmesi sırasında diğer yolcular tarafından çekilen video görüntüleri sosyal medyada paylaşıldı[1]. Geçtiğimiz hafta gündeme düşen bu videonun, havayolu ile seyahat eden ve seyahat etme potansiyeli bulunan her bir kişi tarafından empati kurarak izlendiğinde, izleyenlerin dehşete düştüklerini tahmin ediyorum. 

Sade vatandaş gözüyle izlendiğinde bu görüntüler, yolcunun “emniyet sebebiyle” ya da “kural tanımaz yolcu” olarak tanımlanarak uçaktan indirildiği izlenimini verse de yolcunun uçaktan indirilme eyleminin; overbooking[2] olarak adlandırılan ve havayolu şirketi tarafından fazla bilet satışından kaynaklanan işleminin sonucu olduğunu tespit etmekteyiz. Bu yazımızın amacı yerimizin elverdiği ölçüde; overbooking işleminin tanımı, uygulama sebepleri, milli mevzuatta uygulama karşısında yolcu hakları bakımından getirilen koruma sistemi ve yüksek yargı tarafından verilen kararların genel çerçevede incelenmesi olacaktır. Konuya yabancı olanlar ile daha fazlasını incelemek isteyenler için çalışmamızın sonunda bulunan notlarda, kavram ve kaynaklara da yer verilmiş ve okuyucunun yapacağı incelemelerde zaman kazanması amaçlanmıştır.

Overbooking, genellikle havayolu ile yolcu taşınması ve turizm sektöründe otel rezervasyonları nedeniyle karşımıza çıkan bir kavramdır. Overbooking kavramını sivil havacılık terimi[3] olarak ele aldığımızda; havayolu ile seyahat eden yolcuların herhangi bir nedenle uçuşa gelmemeleri ya da uçağa yetişemeyecek olmaları halinde, uçak şirketlerinin zarara uğramaması adına o uçuş için koltuk kapasitesinden fazla sayıda bilet satışı yapması olarak ifade edebiliriz. Yine hava yolu şirketlerinin önceden alınmış bilete kıyasla kalkışa daha kısa süre kala yapılan satışlarda, bileti yüksek bir fiyata satması ile uçuştan elde edebilecek geliri attırmaya yönelik durumlar da olabilmektedir.
 
Belirli bir yolcu kapasitesine sahip uçağın seyrüseferini tamamlaması için gerekli maliyet unsurları toplamı, ister bir yolcuyla ister tam dolulukla gerçekleşsin belli bir tutarın altına düşmemektedir. Bu durum havayolu şirketlerini overbooking uygulamasına yönelten esas sebeplerden biridir. Zira ekonomik amaç için kurulmuş ve “tüzel kişi tacir sıfatına” sahip hiçbir havayolu şirketi “no show[4]” olarak uçmak istemeyecektir. Overbooking uygulaması havayolu şirketlerinin rezervasyon iptali ya da değişikliğine yönelik belli hallerde no show cezası tahsil etmeye yetkili bulunmadığı ya da ceza tutarının birim maliyeti karşılamadığı durumlar için zarar etmeme; kalkışa daha yakın saatlerde biletlerin en yüksek bedelle biletin satılarak karı maksimize[5] etmeye yarayan bir işleve de sahiptir.
               
Tüm bunların yanı sıra overbooking alanında uzmanlaşmış hava yolu şirketleri tarafından keyfe keder yapılan ve sonucu tesadüfe bırakılan işlemler de değillerdir. Overbooking uygulaması gerek yasal düzenlemeler gerekse -objektif kriterleri karşılamak şartıyla- IATA[6] (International Air Transport Association, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği) tarafından onaylanan bir durum olup havayolu şirketinin ne kadar fazla bilet satışı yapacağı, kapsamlı istatistiksel analizlere dayanan bir süreç sonucunda belirlenmektedir. IATA overbooking uygulamalarını; uçuşlar bakımından tüketicilere daha fazla seçenek yaratan ve taşıyıcılara geliri daha iyi yönetmesine izin veren bir sistem olarak görmektedir. Bu uygulama ile uçuşlarda kapasitenin daha verimli kullanıldığı, uçuş ve yolcu sayısı anlamında karbon emisyonlarının[7] azaltılması bakımdan da çevresel faydası bulunduğuna önemle işaret edilmektedir[8].
               
Havayolu şirketleri bilet alarak uçuşu gerçekleştirmeyen ya da bağlantılı seferlerde uçağa yetişemeyen yolcular bakımından; mevsim, gün, saat bazında ve diğer verilerle dönemsel yolcu yoğunluk istatistikleri hazırlamakta, bu oranlar dahilinde fazla bilet satışı yapıp yapmayacaklarına karar vermektedirler.  Hava alanlarında şirket yetkilisinin yolculara sonraki uçuşu teklif etmesi ve bu teklifi kabul eden yolcuların bulunmaması halinde; yemek ikramı, konaklama, ulaşım hizmeti sağlama, ekonomik sınıfta uçuyorsa business class’da uçurmak, ilave ücretsiz açık bilet, para gibi tekliflerde bulunmasının sebebi overbooking uygulamasıdır. Biletli tüm yolcuların uçuşa gelmeleri halinde bazı yolcular koltuk kapasitesi dahilinde planlanan saatteki uçuşa katılamayacaklardır. Uçuşundan vazgeçecek yeterli sayıda gönüllünün[9] bulunması halinde fazla bilet satışı sorun olmayacaktır. Uyuşmazlık, yeterli sayıda gönüllünün bulunmaması ve tüm yolcuların uçmak istemesi halinde ortaya çıkmaktadır[10]. Havayolları şirketleri yeterli sayıda gönüllü çıkmaması halinde hangi yolcuların uçamayacağını tespit etmeye yarayacak önceden belirlenmiş kurallara sahip değillerdir ancak yüksek fiyata satılmış biletler, iş amacıyla seyahat eden yolcular, çocuklar, engelli ya da sağlık sebebiyle özellikli yolcu statüsüyle seyahat eden yolcuların uçuşa alınmayacak yolcularda ilk tercih olma ihtimali düşüktür. Bazı havayolları ise yolcularını check-in sırasına göre yerleştirmektedir[11].
 
Ülkemiz açısından yasal düzenlemelere bakıldığında, konunun 1 Ocak 2012 tarihinde yürürlüğe giren “Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik[12]” kapsamında düzenlendiğini görmekteyiz[13]. İş bu yönetmeliğin amacı “havayolu ile seyahat eden yolcuların sahip olduğu haklar ve bu hakların geçerli olduğu durumlar ile yolcuların uçağa kabul edilmediği, uçuşlarının iptal edildiği ve uçuşlarının ertelendiği durumlardaki asgari haklarını belirlemek ve düzenlemek (madde 1)” olup, kaynağını 17.02.2005 tarihinde yürürlüğe giren uçuşların iptali veya gecikmesi durumunda yolculara tazminat ve yardım konusunda ortak kurallara” yönelik Avrupa Birliği’nin (EC)  261/2004 Numaralı Tüzüğünden[14] almaktadır.
 
Yukarıda da belirttiğimiz gibi Yönetmelik:
1- Yolcuların uçağa kabul edilmediği,
2- Uçuşlarının iptal edildiği ve
3- Uçuşlarının ertelendiği durumlarda, yolcuların hangi haklara sahip olduğu konusuna açıklık getirmiştir.

Uçuşların iptali, ertelenmesi ve bagaj kaybı ile uyuşmazlıklar izleyen çalışmamızda ayrıntılı olarak işlenecek olup, konunun hukuki boyutunu daha açık hale getirebilmek için bir takım asgari koşulların tespitinde yarar bulunmaktadır.
 
Türk menşeli hava taşıma işletmelerinin Türkiye’deki havaalanlarına ya da havaalanlarından yapılan uçuşlar” ile “yabancı menşeli hava taşıma işletmelerinin ise Türkiye’deki havaalanlarından gerçekleştirdikleri tarifeli ve tarifesiz tüm uçuşlar” Yönetmeliğin kapsamına girmektedir[15]. Yönetmeliğin sağladığı haklardan yararlanabilmek için yolcunun öncelikli olarak “uçuş için onaylanmış bir rezervasyonun olması, hava taşıma işletmesi, tur operatörü veya yetkili bir seyahat acentesi tarafından (elektronik ortam da dahil olmak üzere) önceden ve yazılı olarak belirtilen saatte ve öngörülen şekilde veya havayolunun bilet satışta belirttiği süreden önce veya herhangi bir zaman belirtilmediği takdirde, yolcuların ilan edilen hareket saatinden en geç kırk beş dakika önce uçuş öncesi kontrole (check-in) başvurması” gerekmektedir (madde 2)[16]. Ayrıca “sebebe ve ödenen bilet ücretinin tutarına bakılmaksızın[17] bilette belirtilen uçuştan başka bir uçuşa aktarılmış olan yolcular” ile “ücretsiz seyahat eden, halka açık olmayan indirimli biletle seyahat eden ya da biriktirilen mil veya puanlarla seyahat eden yolcular” da yönetmelikle sağlanan haklardan yararlanma imkânına sahiptir (madde 2/b-c).

Overbooking işlemi, Yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4. maddesinin (n) bendinde “uçağa kabul edilmeme” olarak ifade edilmiş; ‘sağlık, emniyet, güvenlik, uygun olmayan seyahat belgeleri gibi sebeplerle uçuşa kabul edilmemeleri için makul gerekçelerin bulunduğu durumlar hariç olmak üzere, uçuşa kabul edilmek üzere onaylanmış rezervasyon kaydı olan geçerli bir bilete sahip olmalarına rağmen yolcuların uçağa kabul edilmemesi’ olarak tanımlanmıştır. Yönetmeliğin “yolculara haklarını bildirme yükümlülüğü” başlığını taşıyan 15. maddenin 2. fıkrasında yer alan düzenleme uyarınca, havayolu şirketinin “yolcuyu uçağa kabul etmeyen veya bir uçuşu iptal eden hava taşıma işletmesi durumdan etkilenen her yolcuya, bu yönetmeliğe göre tazminat ve yardım kurallarını belirleyen yazılı bir bildirim sunmakla yükümlü” olmasına karşın; bu yönde işlem yapılmadığı, yolcunun sahip olduğu hakların SHGM ve bazı şirketler tarafından bastırılarak havaalanının çeşitli yerlerine asılmış panolarda kaldığı görülmektedir. Ayrıca uçuşu icra eden hava taşıma işletmesinin en az iki saatlik bir tehirden etkilenen her bir yolcuya, haklarını sözlü, yazılı ve/veya elektronik formatta bildirme yükümlülüğü de bulunmaktadır.

Uçağa kabul edilmeme hali ile yolcuya sağlanan imkân ve haklar, yönetmeliğin 5. maddesinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Uçuşu icra edecek hava taşıma işletmesinin uçuşta uçağa kabul edilmeme durumunu öngörmesi halinde öncelikle ilgili yolcu ile uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi arasında mutabık kalınacak menfaatler karşılığında rezervasyonundan feragat edecek gönüllüler bulmak için duyuru yapması ve yolcuya aşağıdaki seçenekler arasında tercih yapma hakkı vererek yardımcı olması gerekmektedir.

a) Yolcu uçağa kabul edilmeme sebebiyle yapacağı seyahatin gerçekleştirilmeyen bölüm veya bölümleri ile planlamış olduğu seyahatin tamamlanmasının artık herhangi bir anlamı kalmaması durumunda, seyahatin gerçekleştirilen bölüm veya bölümleri için, bilet ücretinin tamamının satın alınmış olduğu fiyat üzerinden iadesini talep edebilir. Şirketin bilet bedelini; nakit olarak veya elektronik banka havalesi, banka ödeme emirleri, banka çekleri ile ödenmesi veya yolcunun imzalı mutabakatı olması durumunda seyahat fişleri ve/veya diğer hizmetler şeklinde en geç yedi gün içinde iade etmesinin yanı sıra yolcunun seyahatinin ilk başlangıç noktasına ilk fırsatta dönmesini sağlayacak bir dönüş uçuşunun ücretsiz sağlanması da gereklidir.

b) Yolcu benzer taşıma şartları altında, en erken fırsatta son varış yerine güzergâh değişikliğinin sağlanmasını isteyebilir.

c) Yolcu son varış yerine, boş koltuk durumuna bağlı olarak yine yolcunun kabul edeceği daha sonraki bir tarihte, benzer taşıma şartları altında güzergâh değişikliğinin yapılmasını tercih edebilir (madde 9/1).
 
Bir şehir veya bölgeye birden fazla havaalanının hizmet etmesi durumunda, uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi rezervasyonu onaylanmış olan yolculara alternatif bir havaalanına bir uçuş teklif etmesi halinde ise, alternatif havaalanından rezervasyonun yapılmış olduğu havaalanına ya da yolcu tarafından kabul edilen başka yakın bir varış noktasına transfer edilmesine ait masrafı da karşılama zorunluluğu bulunmaktadır (madde 9/3).

Yönetmeliğin 5. maddesi 2. fıkrasında yer alan düzenlemeye göre, yeterli sayıda gönüllü çıkmadığı takdirde uçuşu icra eden hava taşıma işletmesine, yolcuları kendi iradeleri dışında uçağa kabul etmeme imkânı verilmiştir. Bu halde hava taşıma işletme işletmesi Yönetmeliğin 8, 9 ve 10. maddelerde belirtilen yükümlülükleri derhal yerine getirmek zorundadır. Uçuşa kabul edilmeyen yolcunun 8. maddeye göre tazminat talep etme hakkı bulunmaktadır. Uçuşa kabul edilmeme veya iptal durumunda mesafeyi belirlerken, planlanan son varış noktası esas alınır ve km bazında mesafeler hesap edilirken büyük çember[18] yöntemi kullanılır.

Uçuşun iç hat mı yoksa dış hat uçuşu mu olduğu tazminat miktarının tayini bakımından önem taşımaktadır. Uçuş mesafesi kaç km olursa olsun iç hat uçmak isteyen yolcunun Yönetmelik tarafından öngörülen tazminat tutarı 100 Avro karşılığı Türk Lirasıdır. Dış hat uçuşlarında ise uçuşu engellenen yolcu bakımından tazminat tutarı km bazında belirlenmiş olup; 1500 kilometre veya daha kısa tüm uçuşlar için 250 Avro, 1500 ile 3500 kilometre arası uçuşlar için 400 Avro, 3500 kilometreden daha uzun uçuşlar için 600 Avro’nun Türk Lirası cinsinden karşılığı tazminat olarak yolcuya ödenmek zorundadır[19]. Tazminat alacaklarının Türk Lirası cinsinden karşılığı hesaplanırken biletin satın alındığı, bir başka ifade ile bilet için ödemenin yapıldığı güne ait Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası döviz satış kuru esas alınması gerekmektedir (madde 8/1)[20].

İlave olarak yolcunun uçağa kabul edilmemesi ve yolcunun seyahatine devam etmeyi seçmesi halinde taşıyıcı şirketin sonraki uçuş saatine kadar; iki ile üç saat arası gecikmelerde, makul ölçüde sıcak ve soğuk içecekler, üç ile beş saat arası gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek, beş saat ve üzeri gecikmelerde sıcak ve soğuk içecekler ile günün zamanına göre kahvaltı veya yemek, ilave sıcak ve soğuk içecekler ile ilave hafif ara yemeğini bedelsiz olarak yolcuya sunması ya da bu imkânı sağlayacak kupon, fiş benzeri belgeyi vermesi gerekmektedir (madde 10/1-a). Bir veya daha fazla gece konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda veya yolcu için ilave bir konaklamanın gerekli hale geldiği durumlarda, otelde veya uygun bir konaklama tesisinde konaklama, havaalanı ve konaklama yeri (otel veya benzeri) arasındaki ulaşımı sağlamak (madde 10/1-b,c), ayrıca yolculara ücretsiz olarak süre kısıtlaması olmaksızın iki telefon görüşmesi, faks mesajı veya e-posta hizmeti teklif edilmesi (madde 10/2) Yönetmelikçe sağlanması gereken imkânlardır.
               
Gerek milli mevzuatımızda yer alan yönetmelik gerekse Avrupa Birliği’nin 261/2004 Numaralı tüzüğü, ödenmesi gereken tazminatı “uçağa kabul edilmeme nedeniyle oluşan hayal kırıklığı, huzursuzluk hali, sıkıntı ve zaman kaybının bir telafisi kabul etmiş; gerçekte zararın var olup olmadığı araştırmasına girmeksizin ‘bağımsız bir hak’ olarak düzenlemiştir. Doktrinde hakim görüş, bu tazminatın standart/maktu/götürü tazminat olduğu yönündedir.”[21] Yönetmelikte öngörülen tazminatın yolcuya ödenmiş olması yine yasal düzenleme gereği diğer kanun ve düzenlemelerden doğan tazminat talep etme haklarını ortadan kaldırmamaktadır ancak, 13. maddenin 1. fıkrası 2. cümle gereği, yönetmelik kapsamında ödenen tazminat, söz konusu tazminattan mahsup edilebilmektedir. Overbooking sebebiyle rezervasyonu yapılmış uçuş için gönüllü olarak feragat eden yolcular sorunu pazarlık ve rıza ile çözümlenmiş olduğundan, artık bu yolcular bakımından tazminat hakkı bulunmadığını da belirtmek isteriz.
 
Yolculara yasal düzenlemelerle tanınmış haklar ile havayolu taşıma şirketlerince yerine getirilmesi gereken yükümlülüklerin bazı hallerde taşıma sözleşmeleri ile sınırlandırıldığı görülmektedir. Yasa koyucu bu durumu engellemek amacıyla yolcuların haklarını korumaya yönelik düzenlemeyi de yönetmelik kapsamına açık bir şekilde dahil etmiştir (madde 16/1). Bir başka ifade ile seyahat amacıyla düzenlenmiş taşıma sözleşmesine ya da bu sözleşme niteliğinde bulunan bilet[22] ve eklerine, yolcunun sahip olduğu hakların aksine düzenleme konulamayacaktır. Bilet üzerinde yolcunun tazminat/dava haklarından peşinen feragat etmiş sayıldığına yönelik ifadelerin yer almasına rağmen yolcunun rezervasyonu onaylaması ya da kabule yönelik olarak belgeyi imzalamış olması halinde dahi bu feragat geçerli sayılmayacaktır[23]. Bu durum 2920 sayılı Sivil Havacılık Kanunu’nun 125. Maddesinde yer alan düzenlemenin yanı sıra, aynı zamanda 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunu’nun “Tüketici Sözleşmelerinde Haksız Şartlar” başlıklı 5. maddesinde vücut bulan koruma hükümleriyle de örtüşmektedir. Haksız şartlar; tüketiciyle müzakere edilmeden sözleşmeye dâhil edilen ve tarafların sözleşmeden doğan hak ve yükümlülüklerinde dürüstlük kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizliğe neden olan düzenlemelerdir. Zira bir sözleşme şartının önceden hazırlanmış standart sözleşmede yer alması nedeniyle, tüketici tarafı olduğu sözleşmenin içeriğine etki edememişse, o sözleşme şartının tüketiciyle müzakere edilmediği kabul edilir. Yolcu hakları yönetmeliğine göre, yolcunun tazminata hak kazanabilmesinin ön koşulu olarak tüketici sıfatını haiz olup olmadığı önem taşımamasına karşın; taşıma sözleşmesine aksi yönde konulacak kayıtların bulunması halinde de sözleşmelerde yer alan haksız şartlar kesin olarak hükümsüz olacak ve fakat haksız şartlar dışındaki sözleşme hükümleri geçerliliğini koruyacaktır. Bu durumda sözleşmeyi düzenleyen, kesin olarak hükümsüz sayılan şartlar olmasaydı diğer hükümlerle sözleşmeyi yapmayacak olduğunu da ileri süremeyecektir.

Havayolu taşıma şirketi tarafından yolcuya gerek gecikme, gerek uçuş iptali, gerekse fazla bilet satışı ile ilgili olarak sağlanan hakların yönetmelik hükümlerine uygun olarak bildirilmediği hallerde, yolcu öngörülmüş tazminattan daha düşük bir miktarı kabul etmiş olabilir. İşte bu halde dahi kanun koyucu, yolcuya ödenen ve ödenmesi gereken tazminat miktarı arasındaki farkı, yetkili mahkemeler veya kurumlar nezdinde gerekli girişimlerde bulunarak talep etme hakkına sahip olduğunu da açıkça ifade etmiştir (madde 16/2, 19).

Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik kapsamına giren işletmeciler Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından denetlenmektedir[24]. Yönetmelikte belirtilen kurallara uymayan kurum ve kuruluşlara 14.10.1983 tarihli ve 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanununun 143. maddesine göre işlem yapılmaktadır. 143. maddenin 3. fıkrasında yer alan idari para cezaları 01.01.2017 tarihinden itibaren arttırılmış olup, bu cezaların aşağı sınırı 914,00 TL, yukarı sınırı ise 18.377,00 TL olarak belirlenmiştir[25].
           
Kanun koyucu tarafından hazırlanan yasal düzenlemelerin ideal olması kadar, bu düzenlemelerin hukuk uygulayıcısı tarafından kanunun lafzına, ruhuna uygun şekilde yorumlanması, uygulanması ve karara bağlanması da oldukça önemli bir kriterdir. Yukarıda kısaca incelemeye çalıştığımız kuralların yüksek yargı mercilerince ne şekilde ele alındığı, yolcuların overbooking uygulaması karşısında açtıkları davalarda maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden hangi sonuçlara ulaştığını görmek açısından aşağıda bir kısım Yargıtay Kararlarına yer verilmiştir.

Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2014/13992 Esas, 2014/20286 Karar sayı ve 23.12.2014 tarihli kararı:
 “Somut olayda, önceden bir Alman havayolunun yolcu taşıma biletleri kapsamında, davacılar gerekli hazırlıkları yapmak suretiyle Ankara Esenboğa Havalimanı'na gitmişler ancak davalının yaptığı fazla bilet satışı nedeniyle yolculuk yapmaksızın havalimanından ayrılmak durumunda kalmışlardır. Her ne kadar davalı tarafça, “overbooking” işleminin olağan bir uygulama olduğu savunmasında bulunulmuşsa da, birtakım işlem ve uygulamaların zaman içinde olağan hale gelmesi, o işlem ve uygulamanın doğru olduğu anlamına gelmeyeceği gibi kişiler üzerindeki olumsuz etkinin de ortadan kalkmasını gerektirmez. 
 
Bu hali ile yukarıda yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, yolcu adaylarının üzerlerine düşen tüm edim ve özeni yerine getirmelerine karşın uçağa alınmamaları olgusu, başlı başına manevi zarara neden olabileceği gibi söz konusu uygulama, uçağa alınan ve alınmayan kişiler arasında ayrımcılığa yol açabilen ve Anayasa ile korunan eşitlik ilkesini zedeleyici bir potansiyel taşımaktadır. Kaldı ki, davalı basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olup, havayolu taşımacılığı, başlı başına özel bir izni gerektiren, kendine has mevzuatı ve genişletilmiş sorumlulukları olan bir ticari faaliyettir.
 
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ışığında, davacıların salt “overbooking” uygulaması nedeniyle uçağa alınmamak suretiyle manevi zararlarının oluştuğu göz önüne alınmak ve gerekirse davalı kurumun yapmış olduğu konaklama, bir sonraki uçuşta yer temini gibi teklifler de değerlendirilmek suretiyle davacılar yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekmektedir”[26].
 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin  2015/11487 Esas, 2016/6313 Karar sayı ve 08.06.2016 tarihli Kararı:
“Dava, havayolu taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Davacı vekili, davalının “overbooking” uygulaması nedeniyle müvekkillerinin uçağa alınmadığını, bu nedenle bir süre havalimanında bekledikten sonra havaalanından ayrıldığını, 2 gün boyunca bilmediği bir ülkede mahsur kaldığını bildirerek manevi tazminat talebinde bulunmuştur. Davacının, davalının fazladan bilet satması nedeniyle uçağa alınmadığı hususu dosya kapsamı itibari ile çekişmesizdir. Somut olayda, üzerinde durulup, tartışılması gereken husus, davalı havayolu şirketinin fazla bilet satışı nedeniyle uçağa alınmayan yolcuların manevi tazminat talebinde bulunup bulunamayacakları üzerinde toplanmaktadır.
 
Havayolu şirketlerinin maliyeti azaltmak ve kar elde edebilmek amacı ile istatistik yardımı ile yaptıkları hesaplamalar ışığında, bilet alıp uçağa binmeyen yolcuların oranı dikkate alınmak suretiyle fazladan bilet satışı yaptıkları, bu doğrultuda zaman zaman fazladan satılan biletler nedeniyle bazı yolcu ya da yolcuların uçakta yer kalmaması sebebiyle uçağa alınamadıkları bilinen bir olgudur. Uygulamada “overbooking” adı verilen fazladan satış nedeniyle, uçağa alınmayan bazı yolcuların mağduriyeti gündeme gelebilmekte, bu mağduriyet manevi zarar boyutuna ulaşabilmekte ve bunun sonucunda manevi tazminata hükmedilmesi gündeme gelebilmektedir.
 
Manevi zarar, kişinin duygusal dengesini bozan, yaşama sevincini, yaşama keyfini azaltan, panik, korku, dehşet, yas, öfke, iğrenme, elem, küçük düşme, utanç duyma, moralsizlik, tedirginlik, ümitsizlik, yalnızlık hissi, aşağılık hissi, hayal kırıklığı gibi olumsuz duygular, sarsıntılar veya fiziksel acılar olarak tanımlanabilir (Sözleşmeye Aykırılıktan Doğan Manevi Tazminat, ..., İstanbul 2008, s. 184 vd.). Somut olayda, önceden alınan havayolu yolcu taşıma biletleri kapsamında, davacı gerekli hazırlıkları yapmak suretiyle Lulea/İsveç Havalimanına gitmiş; ancak davalının yaptığı fazla bilet satışı nedeniyle yolculuk yapmaksızın havalimanından ayrılmak durumunda kalmıştır. Her ne kadar davalı tarafça, “overbooking” işleminin olağan bir uygulama olduğu savunmasında bulunulmuşsa da, bir takım işlem ve uygulamaların zaman içinde olağan hale gelmesi, o işlem ve uygulamanın doğru olduğu anlamına gelmeyeceği gibi kişiler üzerindeki olumsuz etkinin de ortadan kalkmasını gerektirmez. Bu hali ile yukarıda yapılan tanımdan da anlaşılacağı üzere, yolcu adaylarının üzerlerine düşen tüm edim ve özeni yerine getirmelerine karşın uçağa alınmamaları olgusu, başlı başına manevi zarara neden olabileceği gibi söz konusu uygulama, uçağa alınan ve alınmayan kişiler arasında ayrımcılığa yol açabilen ve Anayasa ile korunan eşitlik ilkesini zedeleyici bir potansiyel taşımaktadır. Kaldı ki, davalı basiretli bir tacir gibi hareket etmek durumunda olup, havayolu taşımacılığı, başlı başına özel bir izni gerektiren, kendine has mevzuatı ve genişletilmiş sorumlulukları olan bir ticari faaliyettir.
 
Bu durumda, yukarıda açıklanan ilke ve esaslar ışığında, davacının salt “overbooking” uygulaması nedeniyle uçağa alınmamak suretiyle manevi zararının oluştuğu göz önüne alınmak ve gerekirse davalı kurumun yapmış olduğu 2 gün sonraki uçuşta yer temini gibi teklif de değerlendirilmek suretiyle davacı yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmek gerekirken, yazılı şekilde, şartları oluşmadığından bahisle ret hükmü kurulması doğru görülmemiş, hükmün davacı yararına bozulması gerekmiştir.[27]
 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin ve 2015/156 Esas, 2015/4884 Karar sayı ve 8.4.2015 tarihli kararı:
Davacılar vekili, …İstanbul'a gideceği için uçak bileti alındığını, uçuş tarihinde yaklaşık 1 saat öncesinde hava alanına gittiklerini ve check-in işlemlerini yaptırmak üzere sıraya girdiklerini, sıra kendilerine geldiğinde davalı X A.Ş'nin check-in görevlisi ile diğer davalı Y' A.Ş’nin bilet satış görevlisinin uçakta yer kalmadığını ve müvekkilini uçağa alamayacaklarını söylediklerini, müvekkillerinin biletlerini günler öncesinden aldıklarını ve uçağa mutlaka binmeleri gerektiğini söylemelerine rağmen yan tarafa alınarak arkalarındaki yolcuların check-in işlemlerini yapmaya devam ettiklerini, neden böyle bir muameleye maruz kaldıklarını öğrenmeye çalışırken de VIP'den bir milletvekili kızının uçağa bineceği ve bu sebeple müvekkilinin biletinin iptal edildiğini öğrendiklerini, Y A.Ş yetkilisi tarafından uçak kalktıktan sonra müvekkillerine Adana'dan uçmaları için bilet teklif edildiğini, müvekkillerinin önce bu teklifi kabul etmediklerini ancak, müvekkilinin İstanbul'a gitmesi gerektiği için kabul etmek zorunda kaldıklarını, müvekkilinin özel aracıyla Adana'ya tek başına gidip geldiğini, eve geç saatte döndüğünü, eczacı olan müvekkilinin mesai saatleri içerisinde iş yerinde bulunamadığını, kendi aracıyla gittiği halde benzin parasını bile talep etmediğini, davalıların eylemleri sebebiyle kızdığını, üzüldüğünü ve yıprandığını, … ileri sürerek, ‘1,00TL’ manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
 
Davalı Y A.Ş vekili, iş bölümü ve yetki itirazında bulunmuş, olayın tamamen "overbook" denilen sektör uygulamasından kaynaklanmakta olup, davacıların şahsına yönelik olmadığını, manevi tazminat talep şartlarının oluşmadığını, olayda müvekkilinin herhangi bir kusurunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
 
Dava, taşımadan kaynaklı manevi tazminat istemine dair olup, mahkemece yukarıdaki özetten de anlaşılacağı üzere, davanın davalılar X Hava Servisi A.Ş., yönünden işbu davalılara izafe edilebilecek bir kusur bulunmaması sebebiyle reddine, davalı Y A.Ş yönünden ise, her ne kadar davalı tarafça olayın tüm dünyada kabul gören "overbook" denilen işlemden kaynaklandığı savunulmuş ise de, eylemin haksız fiile konu olduğu sabit olup, davalının hukuka aykırı eyleminin davacılarda acı, elem ve ıstıraba yol açtığı gerekçesiyle 818 Sayılı B.K. nın 49. ve 6098 Sayılı T.B.K. nın 58/2 maddesi uyarınca kabulüyle davacıların kişilik haklarına yapılan saldırının kınanmasına ve kararın ilanına karar verilmiştir.
 
Genel kabul gören görüşe göre manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay sebebiyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır.
 
818 Sayılı B.K. ve 6098 Sayılı T.B.K. hükümleri uyarınca, hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek tazminat zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna dair zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 tarihli ve 7/7 Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı'nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
 
818 Sayılı B.K.nın 49., 6098 Sayılı T.B.K.nın 58. maddesi uyarınca da, Hakim manevi tazminatın ödenmesi yerine, diğer bir giderim biçimi kararlaştırabilir veya bu tazminata ekleyebilir; özellikle saldırıyı kınayan bir karar verebilir ve bu kararın yayımlanmasına hükmedebilir. Somut olayda, 2.9.2012 tarihli Kahramanmaraş-İstanbul seferi için davacı tarafça bilet alınmış ancak, uçuş gün ve saatinde "overbook" olarak tabir edilen işlem sebebiyle davacı uçağa alınmamış, davalı tarafça Adana-İstanbul seferinden bilet verilerek uçuşu sağlanmıştır. Mahkemece, 818 Sayılı B.K.nın 49. ve T.B.K.nın 58. maddesinde karşılığını bulan yasal düzenleme uyarınca takdir hakkı kullanılarak manevi tazminat yerine davacıların kişilik haklarını zedeleyen olay sebebiyle davalının kınanmasına ve kararın ilanına karar verilmiş ise de, verilen kınama ve ilan kararı olayın oluş şekli, kusur durumu, meydana gelen zarar, tarafların konumu da dikkate alındığında davalının eylemi karşısında nispetsiz bulunmuştur. Bu itibarla, açıklanan hususlar nazara alınarak somut olayın niteliği ve davalı eylemiyle orantılı bir karar vermek gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.[28]
 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin No:2015/15273 Esas, 2016/6641 Karar sayı ve 15.06.2016 Tarihli Kararı :
“Davacı vekili, müvekkilinin 31/07/2011 tarihinde gerçekleşecek olan 30. Geleneksel ... Pehlivan Yağlı güreşlerine baş pehlivan olarak katılmak üzere, 16/07/2011'de, davalıdan 31/07/2011 tarihli, aktarmalı, uçuşunu gerçekleştirmek üzere bilet aldığını ancak, uçuş saatinde check-in işlemleri için başvurduğunda, overbook uygulaması nedeniyle uçakta yer kalmadığından bahisle uçağa kabul edilmediğini ve uçuşun gerçekleştirilemediğini, ...'de katılması gereken, 30 yıldır aralıksız yapılan ve oldukça prestijli olan organizasyona katılamadığını ve organizasyon başkanı ile imzalamış olduğu sözleşme gereğini yerine getirilemediğinden sözleşme bedeli olan 16.000,00TL'nin müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin ikinci olduğu ... Yağlı Güreşleri'nin 1.si olan kişi ile güreşmeye gideceği ve bunun rövanşı olacağı piyasada duyurulan güreşe katılamaması nedeniyle tüm izleyiciler tarafından gıyabında yuhalandığını, güreşmekten korkup, kaçtığı yönünde söylentiler çıktığını, seyirci ve organizasyon sahibine karşı oldukça zor durumda kaldığını, olay nedeniyle maddi ve manevi zarara uğradığını ileri sürerek, maddi tazminatın talep tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 16.000,00TL sözleşme bedeli, ihtara rağmen dava açılmasına sebebiyet verildiği için 2.500,00TL avukatlık ücreti, 135,77TL ihtarname bedeli olmak üzere toplam 18.635,77TL ile 7.000,00TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.
 
Davalı vekili, sektör uygulamasından kaynaklanan olayda müvekkilinin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, uygulamanın bütün dünyada, yolcular ve kamuoyunca kabul görmüş bir uygulama olduğunu, manevi tazminat talep şartlarının oluşmadığını, talebin aynı zamanda fahiş olduğunu, müvekkili tarafından meydana gelen aksaklık nedeniyle yolcu memnuniyeti çerçevesinde, DBO kuralları uyarınca, davacıya bir sonraki seferle uçması ve OW DBO bilet tanzimi önerildiğini ancak, davacının bu teklifi kabul etmediğini, maddi tazminat talebinin de haksız olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir…
 
Dava, taşıma sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Ancak, davacı tarafça, 31/07/2011 tarihinde yapılacak olan 30. Geleneksel ...  Pehlivan Yağlı Güreşlerine katılmak üzere davalı şirketten uçak bileti satın aldığı, davalının overbook uygulaması nedeniyle uçuşu gerçekleştiremediği ve güreşe katılamadığı, bu nedenle organizasyon başkanı ile imzalamış olduğu sözleşme gereğini yerine getiremediğinden sözleşme bedeli olan 16.000,00TL'nin kendisine ödenmediğinin iddia edilmesi karşısında, dosyaya ibraz edilen sözleşme metni ve tanık beyanlarından, mahkemenin de kabulünde olduğu üzere bu bedelin davacıya ödenmediği anlaşıldığından, talep doğrultusunda sözleşme bedelinin de maddi tazminat olarak davacıya verilmesi yönünde karar vermek gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile anılan bedelde % 50 tenkise gidilmesi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. 
 
Ayrıca, mahkemece, manevi zarar karşılığı olarak 2.000,00TL'nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Genel kabul gören görüşe göre manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesi hükmüne göre hakimin özel durumları göz önünde tutarak hükmedeceği manevi tazminat miktarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.

Somut olayda, dosya kapsamı ve tanık beyanlarından, davacının 30. Geleneksel ... Pehlivan Yağlı Güreşlerine baş pehlivan olarak katılacağı, bu güreşin, davacının ikinci olduğu ... Yağlı Güreşlerinin birincisi olan kişi ile güreşeceği ve bunun rövanşı olacağı duyurulan bir güreş olduğu, güreşe birçok insanın seyirci olarak katıldığı ve güreşin televizyonda yayınlandığı, gerek yurt içi gerekse yurt dışı basınında yer aldığı, davacının güreşe katılamaması nedeniyle seyirci tarafından gıyabında yuhalandığı, rakibinden korktuğu için güreşe katılamadığı yönünde söylentiler, haberler çıktığı, bu nedenle yurt içi ve yurt dışında bulunan müsabakalara uzun süre katılamadığı anlaşılmıştır. Bu haliyle, mahkemece davacı lehine hükmedilen manevi tazminat miktarı, olayın oluş şekli, tarafların olayın oluşumundaki kusur oranları, meydana gelen zarar, olay tarihindeki paranın alım gücü, tarafların konumu da dikkate alındığında az bulunmuştur. Bu itibarla, açıklanan hususlar nazara alınarak daha makul, daha ılımlı, somut olayın özelliklerine daha uygun düşen bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, yazılı miktara hükmedilmesi de doğru görülmemiş, kararın bu yönden de davacı yararına bozulması gerekmiştir.[29]
 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2015/10156 Esas, 2016/539 Kara sayı ve 20.01.2016 tarihli Kararında ise:
“Davacı vekili, müvekkilinin 11/09/2013 tarihinde ...'dan ....'ya uçuş yapmak üzere davalıdan uçuş bileti aldığını, fazla bilet satışı sebebiyle uçağa alınmadığını, müvekkilinin hakim olduğunu, ertesi gün duruşmasının bulunduğunu, duruşmaya gitmediği takdirde duruşması olan vatandaşların mağdur olabileceğini söylemiş ise de, uçağa kabul edilmediğini, müvekkilinin ısrarı üzerine davalı tarafça müvekkilinin ... Havalimanı'na uçuşunun sağlandığını, görevlilerin ....ya araç hizmeti sağlayamayacaklarını söylemeleri üzerine kendi imkânları ile ...'ya vardığını, saygın bir kişiliğe sahip olan müvekkilinin küçük düşürücü ve laubali söz ve davranışlarla karşılaştığını, çok üzüldüğünü ileri sürerek, 180,00TL maddi 30.000,00TL manevi tazminatın yasal faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur.
 
Mahkemece, … davacının seyahatini de geç yapmış olmasının seyahat özgürlüğüne ve kişilik haklarına açıkça saldırı niteliği taşıdığı gerekçesi ile tarafların sıfatı, işgal ettikleri makam ve diğer sosyal, ekonomik durumları dikkate alınarak, 180,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalı şirketten dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiştir.
Kararı davalı vekili temyiz etmiştir.
 
Dava, havayolu taşımasında “overbooking” uygulaması nedeniyle uçağa alınmama sebepli manevi tazminat istemine ilişkindir. TBK 58. maddesinde, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat adı altında bir miktar para ödenmesini isteyebilir denilmiştir. Her sözleşmeye aykırılık tek başına manevi tazminatı gerektirmez. Manevi tazminata hükmedilebilmesi için aynı zamanda TBK'nın 58. maddesinde belirtilen şartlar dahilinde kişilik haklarına yönelik bir saldırının da mevcudiyeti gerekir. Somut olayda davalı eyleminin davacının kişilik haklarına ne şekilde zarar verdiği açıklanmadığı gibi, kabul şekline göre de fahiş miktarda manevi tazminata hükmedilmesi de doğru görülmemiş, hükmün temyiz eden davalı yararına bozulması gerekmiştir.[30]” hükümleri tesis edilmiştir. İş bu kararların Yönetmelikte yer alan maktu tazminatın dışında yolcuların uğradıkları başkaca zararları tespit ederek hüküm altına alması  sebebiyle önemli olduklarını düşünmekteyim. Yine havayolları şirketleri tarafından gerçekleştirilen overbooking uygulamaları sonucunda, maddi ve manevi yönden zarar gören mağdurların tazminat taleplerinin yargı mercileri tarafından; “olayın oluş şekli, tarafların olayın oluşumundaki kusur oranları, meydana gelen zarar, olay tarihindeki paranın alım gücü ve tarafların konumunu” gibi hususları da dikkate alınarak değerlendirdiğine dikkat çekmek isterim.
 
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 2005/13765 Esas, 2007/619 Karar sayı ve 22.01.2007 tarihli Onama Kararına konu olan İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2003/1258 Esas sayılı maddi ve manevi tazminat konulu dava dosyasında ise "... Davacılar hafta sonu tatili için almış oldukları uçak biletleri ile .....adlı otelde rezervasyon yaptırıp 16-19.5.2003 tarihi arasında konaklama bedeli olarak 708.000.000.-TL ödemiş ve bu ödemenin geri iade alınmadığı anılan otel müdürlüğü yazısından anlaşılmıştır. Over-book uygulaması nedeniyle davalı havayolu şirketinin bu uygulamadan mağdur olanlara tazminat ödediği bir sözleşme niteliğinde olan uçak biletinde " Over-book yapılan uçuşlarda dayanışma sistemi" başlıklı bölümde açıkça tazminat ödemesi yapılacağı belirlenmiştir. O halde davalı davacının gerçekleştiremediği tanık beyanları ile sabit olan tatil ücretini ödemekle yükümlüdür.
 
Manevi tazminat istemine gelince: Manevi giderim mal varlığı dışındaki hukuksal değerlere yapılan saldırılar nedeniyle meydana getirilen eksilmenin giderilmesi olup amacı ise çekilen acıları yeterince dindirmek, yaşanan olaydan duyulan üzüntüyü hafifletmek ve ruhsal dengeyi sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için de zarar görenin mal varlığının çoğaltılması öngörülmüştür. Hukuksal değerlerde meydana gelen ve para ile ölçülemeyen eksikliklerin doğrudan doğruya karşılanması olanaksızlığı bunların zarar kavramı dışında tutulması için bir gerekçe yapılamaz. Borçlar Kanununun 49.maddesi şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir hükmü yer almaktadır. Madde kapsamına göre davacıların dava hakkı bulunduğu kanaatine varılmıştır. Kişisel varlıklar kişiliğin çeşitli görünümlerinden başka bir şey değildir. Kişinin yaşamı, sağlığı, beden ve ruh tamlığı, düşün uğraşısı, onur ve ünü, resmi, gizliliği, saygınlığı, atalarına karşı taşıdığı saygı duygusu gibi varlıkların bütünü kişiliği oluşturur. İşte Medeni Kanunun 24 ve Borçlar Kanununun 49. maddelerinde kişisel varlıkların korunması amaçlanmıştır. Kişinin duygu yaşantısı ve düşünce dünyası kendi iç onur ve kişiliği, uğraşı, erkinliği kişisel varlıklar olup yasaca korunmaktadır. Somut olayda da davacılar ailece yapmayı planladıkları bir tatilin, davalı kurumun uygulaması sebebiyle üzerlerine düşen tüm yükümlülükleri harfiyen uygulamalarına karşın yerine getirememişlerdir. Bu da davacıların (ruhsal) durumlarında ister istemez bir üzüntü yaratacaktır. Bu nedenle mahkememizce BK’nun 49.md koşulların(ın) oluştuğu düşünülmüş, davacıların planlayıp da gerçekleştirmedikleri programlarının onlar üzerinde ister istemez üzüntü yarattığı kabul edilmiş, bu nedenle bu üzüntünün giderilmesi amaçlanarak makul bir manevi tazminata da hükmetmek gerekmiştir.
 
Zira davalı havayolu kurumu kendi beyanlarında da açıkladığı üzere uygulamayı yalnızca uçuşların boş koltuklarla yapılmasını engellemek amacıyla yaptığını belirlemiş ve maddi tazminat kısmını kendi sözleşmeleri ile kabul etmiştir. Şirketin bu uygulamada mağduriyeti aza indirgemek için hiçbir çaba harcamadığı da görülmektedir. Yalnızca şirket karını düşünmüş, bu uygulamadan zarar görecek yolcuların iptal ettikleri plan ve programları nedeniyle manen üzüntü çekecekleri konusunda hiçbir düşünce taşımamıştır.” hükmü verilmiştir. İş bu kararın Yönetmeliğin yürürlüğe girmesinden önce de yargı mercilerinin maddi ve manevi tazminat taleplerine yaklaşımını görmek açısından önemli olduğu kanaatindeyim[31].

Son olarak, havayolu ile seyahat eden yolcuların karşılaştıkları olumsuz durumlarda  sorumluluğa ilişkin dava açma süresinin, “hava aracının varış yerine geldiği veya gelmesi gerektiği günden veya taşımanın durduğu tarihten itibaren iki yıl olduğu” gözden kaçırılmamalıdır (2920 s. Sivil Havacılık Kanunu’nun madde 131). Zira anılan süre “hak düşürücü” nitelikte olup, yolcunun bu süreyi geçirmesi halinde zarara ilişkin her türlü dava ve talep hakkını yasal merciler önünde ileri sürmesinin mümkün olmayacağını belirtmek isterim.


-----------------------------------------------------------------------
[1] Konuyla ilgili video ve Amerika Birleşik Devletleri’nde havayolu şirketinin savunmasına karşı hukuki eleştiri ile ilgili bilgi edinmek için, John Banzhaf’ın 11 Nisan 2017 tarihli “United Airlines Cites Wrong Rule For Illegally De-Boarding Passenger ” başlıklı yazısını incelemenizi tavsiye ederim.
http://lawnewz.com/high-profile/united-cites-wrong-rule-for-illegally-de-boarding-passenger/
Paylaşımda işaret edilen ve uçağa binişin reddedilmesi halinde tazminat ödenmesine yönelik (Nader v. Allegheny Airlines, Inc.  426 U.S. 290 (1976) ilke kararı için:
https://supreme.justia.com/cases/federal/us/426/290/case.html
[2] Alm: überbuchung: çifte rezervasyon, aşkın rezervasyon
[3] Sivil havacılıkta uçağın “taşıma kapasitesinin üstünde”, o uçuş için fazla kargo rezervasyonu yapılması durumu ise “Overbook Cargo” olarak adlandırılmaktadır.
[4] Konfirme rezervasyonlu yeri ve bileti olduğu halde, uçuşa kalkış saatinden önce müracaat etmeyen yolcunun, ilgili uçuş kuponu ‘No-Show’ kabul edilir. Bir başka ifade ile ‘No-Show’ rezervasyon yaptırıp uçağa binmeyen yolcuların oluşturduğu ve ikame yolcu bulunmadığında uçağın boş koltukla uçmasına sebep olan durumdur.
[5] “Türk Hava Yolları, over book uygulamasıyla 2004’te 10 milyon dolar kar etti. 2005’te bu rakamın 15 milyon dolara çıkması bekleniyor.” Bknz: Uğur Cebeci - “Over Book Kafa Karıştırıyor” Hürriyet Gazetesi, 13 Şubat 2006 tarihli köşe yazısı. Uğur Cebeci’nin 19 Nisan 2016 tarihli Hürriyet Gazetesi Seyahat ekinde yer alan  “Havayolları Neden Fazladan Bilet Satıyor?” başlıklı yazısında ise “…Aslında (overbooking) olasılıklar içinde bir kumar. Şirket risk alırsa para kazanıyor. Büyük bir havayolunun overbook’tan yılda 50 milyon dolar para kazanabiliyor…” tespiti ile aslında overbooking uygulamasının şirketin karını nasıl etkilediğini gözler önüne seriyor.
[6] IATA (International Air Transport Association, Uluslararası Hava Taşımacılığı Birliği), sadece havayolu şirketlerinin üye olabildiği uluslararası bir ticaret kuruluşudur ve kurumun merkezi Kanada'nın Montreal şehrinde bulunmaktadır. IATA gerek yolcular gerekse havayolu şirketleri bakımından havayolu taşımacılığının hızlı, emniyetli, etkin, ekonomik anlamda verimli ve uygun koşullarda gerçekleşmesini sağlamayı hedeflemektedir. Uluslararası havayolu taşımacılığında tarihsel süreç bakımından geçerli olan yasal altyapı oluşumunda IATA düzenlemeleri havacılık sektöründe önemli bir yere sahip olup, hava kargo işletmeleri, hava yolu trafiği, hava taşıtlarının teknik donanımı ile ilgili usul ve prosedürlerde standardizasyonu sağlamaya çalışan düzenlemelerle ön plana çıkmıştır. Ayrıca tarife koordinasyonu (bilet fiyatları, oranlar, ücretler ve seyahat acente komisyon oranları) ile ilgili çalışmalar yapmaktadır.
Ayrıntılı bilgi için bknz: http://www.iata.org/about/pages/mission.aspx
[7] Hava yolculuğundaki CO2 emisyonu, uçuş süresine bağlı olarak ve bir yolcu için mil başına 0.254 kg CO2'den 0.144 kg CO2'ye kadar değişiklik göstermektedir. Kaynak: Air Travel factors from 2015 Guidelines to Defra / DECC's GHG Conversion Factors for Company Reporting. Version 1.0 July 2015
[8]http://www.iata.org/policy/consumer-pax-rights/consumer-protection/Documents/position-paper-flight-overbooking.pdf
Ayrıca T.C Ulaştırma Bakanlığı Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü tarafından “Airport Development Reference Manual” adlı dokümanın bir bölümü Türkçeye tercüme edilerek uyarlanmış ve “Havaalanlarında Çevresel Etkiler” başlığıyla yayınlanmıştır. Yayın No: HAD/T-11, Yıl : 2010, syf. 3, 4. Hava alanı ve uçakların yarattığı etkiler yönünden genel bilgi sahibi olabilmek ve temel kavramlara göz atmak için bu çalışmayı incelemenin faydalı olacağı kanaatindeyim.
http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/pdf/kurumsal/yayinlar/hadt11.pdf
[9] Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmeliğin Tanımlar başlıklı 4. Maddenin (ç) bendinde “Gönüllü”: 2. maddenin birinci fıkrasında öngörülen hususlar kapsamında rezervasyonu onaylanmış bir bilete sahip olmasına rağmen uçuşu icra eden hava taşıma işletmesi tarafından kendi isteği doğrultusunda ve hava taşıma işletmesinin sunacağı şartları kabul ederek, sunulacak yararlar karşılığında uçuştan feragat etmeye hazır olan ve hava taşıma işletmesinin yolculara yönelik çağrısına olumlu cevap veren kişi, olarak tanımlanmıştır.
[10] Bu durum “denied boarding” olarak da adlandırılmaktadır. Gönüllü olmayan yolcular Involuntary Denied Boarding, gönüllü yolcular ise Voluntary Denied Boarding olarak adlandırılmaktadır.
[11] Tanya Powley, Financial Times, “How big a problem isoverbooking on airlines?”, April 11, 2017,
kaynak: https://www.ft.com/content/e4cb5744-1e9d-11e7-a454-ab04428977f9
Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmeliğinin “Hareket Kabiliyeti Kısıtlı Veya Özel İhtiyaçları Olan Kişiler” başlıklı 12. maddesinde; “(1) Uçuşu icra eden hava taşıma işletmeleri, hareket kabiliyeti kısıtlı kişiler ve refakatçileri ile refakat etmek için sertifikalandırılmış rehber köpekler ve tek başına seyahat eden çocukların taşınmasına öncelik tanır. (2) Uçağa kabul edilmeme, iptal ve her türlü tehir söz konusu olduğunda, hareket kabiliyeti kısıtlı kişiler ve refakatçileri ile tek başına seyahat eden çocuklar, 10 uncu madde hükümlerine uygun olarak en kısa zamanda hizmet alma hakkına sahiptir.” hükmü yer almaktadır.
[12]http://www.mevzuat.gov.tr/Metin.Aspx?MevzuatKod=7.5.15549&MevzuatIliski=0&sourceXmlSearch=Havayolu%20ile%20Seyahat%20Eden%20Yolcular%C4%B1n%20Haklar%C4%B1na%20Dair%20Y%C3%B6netmelik. Son erişim tarihi: 16.04.2017
[13] Ayrıca bakınız: SHGM tarafından hazırlanan “Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Talimat (SHT- YOLCU) Taslağı”. İş bu talimatın getirdiği hükümlerin “adsız düzenleyici işlemler” bağlamında normlar hiyerarşisindeki yeri ile Yönetmelikten farklı ve ek yükümlülükler getirmesi bakımından idare hukukundaki sonuçlarına yönelik tartışma, iş bu yazımızın kapsamı ve amacı dahilinde incelenmemiştir. Kanunda yer verilmeyen hususlar bakımından hak ve sorumluluk ihdas edecek şekilde düzenlenen Talimatın, normlar hiyerarşisindeki yeri ve haklı eleştirisi bakımından Yaşar Öztürk’ün “Hava Hukuku (Samsun, 2010, syf. 57 vd.)” isimli kitabını incelemenizi tavsiye ederim.
Gelecek düzenlemelerin ne yönde olabileceği konusunda bilgi edinmek açısından aşağıda yer verilen adresten taslağı inceleyebilirsiniz.
http://web.shgm.gov.tr/documents/sivilhavacilik/files/mevzuat/sektorel/taslaklar/SHT-YOLCU03032017.pdf
İş bu düzenlemede yürürlükteki talimata oranla daha ayrıntılı hükümlere yer verilmiştir.
Taslağın yürürlüğe girmesi ile Yolcu Haklarına ilişkin Sivil Havacılık Genel Müdürlüğünce yayımlanan “19/03/2013 tarihli ve 68754916 - 10/364 sayılı Yolcu Hakları Genelgesi, 23 /05/ 2014 tarihli ve 36738619 - 622/674 sayılı Yolcu Hakları Değerlendirme ve Uygulama Esasları Genelgesi – 2014 ve 02 Eylül 2015 tarihli ve 98063956 - 090.99/E.1234 sayılı Yolcu Hakları Uygulama Esasları Genelgesi – 2015” bu Talimat ile yürürlükten kaldırılacak olup, süregelen başvurular, başvuru tarihinde yürürlükte bulunan Genelge hükümlerine tabidir.
[14] Ayrıntılar için bakınız:
http://eur-lex.europa.eu/legal-content/EN/TXT/?qid=1492446238764&uri=CELEX:32004R0261
[15] Yönetmeliğin 2. maddesi 3. Bendinde belirtilen “Bu Yönetmelik yolcuların, 13/6/2003 tarihli ve 25137 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanan Paket Tur Sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelikte yer alan haklarını etkilemez. Bu Yönetmelik, uçuş iptali haricinde herhangi başka bir nedenle paket turun iptal edilmesi durumunda geçerli değildir.” hükmüne dikkat etmek gerekir.
[16] Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Talimat Taslağının 2.a maddesinde 45 dakikalık süre 60 dakika olarak düzenlenmiş, yolcunun aleyhine bu süre uzatılmıştır.
[17] Avrupa Birliği’nin 261/2004 Numaralı Tüzüğü yürürlüğe girdiğinde uygun fiyatla yolcu taşıyan havayolu şirketleri, yolculara çok düşük fiyatlardan bilet sattıklarını, anılan tazminat ödemelerinin düşük bilet fiyatları karşısında adil olmayan bir durum yarattığını ileri sürmüşlerdir. Aralarında Avrupa Düşük Tarifeli Havayolları Birliği’nin de (European Low Fares Airline Association - ELFAA) davacı olarak bulunduğu C-344/04 sayılı davada, Tüzüğe karşı yöneltilen itirazların Adalet Divanı tarafından kabul edilmediği görülmektedir. Divan, Tüzük ile getirilen düzenlemelerin açık, anlaşılır ve eşitlik ilkesine uygun olduğunu; aynı zamanda bu düzenleme ile Topluluk içerisinde konu bakımından uyumluluk sağlanması, üst kurallar oluşturulması, tüketici konumunda bulunan yolcuların korunması ve havayolları tarafından yapılan erteleme, uçuş iptali vb. işlemler karşısında oluşan ciddi rahatsızlıkların giderilmesinin amaçlandığı ifade edilmiştir. Sonuç olarak ucuz bilet satarak hizmet veren hava taşıma işletmeleri için farklı bir düzenlemenin yapılamayacağını, Tüzükte yer alan tazminat tutarlarının bilet satış fiyatı ne olursa olsun tüm havayolu şirketleri için geçerli olduğuna karar vererek itirazları reddetmiştir.
Ayrıntılar için bknz: (Judgment Of The Court (Grand Chamber), 10 January 2006, C-344/04),
Kaynak:http://curia.europa.eu/juris/document/document.jsf?text=&docid=57285&pageIndex=0&doclang=en&mode=lst&dir=&occ=first&part=1&cid=419617
[18] Büyük çember yöntemi: İki nokta arasındaki en kısa mesafeyi bulmak üzere kullanılan yöntemi ifade etmektedir. (DİSTij=3962.6*arccros((sin(Yi)*sin(Yj))+(cos(Yi)*cos(Yj)*cos(Xi-Xj))) X, radyana dönüştürmek için 57.3 ile çarpılmış derece olarak ölçülmüş olan boylam; Y ise -57.3 ile çarpılmış enlem değeridir.)
[19] Avrupa Birliği’nin (EC)  261/2004 Numaralı Tüzüğünde  yer alan tazminat miktarları ise aşağıda yer verilen tutarlardadır:
(A) 1500 kilometrelik veya daha düşük tüm uçuşlar için 250 EUR;
(B) 1500 kilometreden fazla tüm Topluluk içi uçuşlar ve 1500 ile 3500 kilometre arasındaki diğer tüm uçuşlar için 400 EUR;
(C) (a) veya (b) 'ye girmeyen tüm uçuşlar için 600 EUR.
Amerika Birleşik Devletleri uygulamasına baktığımızda, havayolu ile seyahat eden yolcuların uçağa kabul edilmeme durumunda hak ve tazminatları konusu 14 CFR 250.5’de (CFR= Code of Federal Regulations) düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre :
İç Hat Uçuşlarında:
0 ila 1 saatlik (varış) gecikme için: Tazminat ödemesi yapılmamaktadır.
1 ila 2 saatlik (varış) gecikme için: tek yön bilet ücretinin % 200'ü (azami 650 dolara kadar)
2 saatten fazla (varış) gecikme için: tek yön bilet ücretinin % 400'ü (azami 1.300 dolara kadar)
Uluslararası Uçuşlarda:
0 ila 1 saat (varış) gecikme için: Tazminat ödemesi yapılmamaktadır.
1 ila 4 saat (varış) gecikme için: tek yön bilet ücretinin % 200'ü (azami 650 dolara kadar)
4 saatten fazla (varış) gecikme için: tek yön bilet ücretinin % 400'ü (azami 1.300 dolara kadar) tazminat ödemesi yapılacağı düzenlenmiştir.
Ayrıntılı bilgi için bknz. https://www.gpo.gov/fdsys/pkg/CFR-2014-title14-vol4/pdf/CFR-2014-title14-vol4-sec250-5.pdf veya https://www.law.cornell.edu/cfr/text/14/250.5
[20]Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Talimat Taslağı 7. maddenin 18. Bendinde: “Döviz kurunun ani değişim göstermesi nedeniyle, SHY-YOLCU kapsamında iç hatlarda seyahat eden yolculara yapılacak iç hat tazminat ödemeleri 4 Ocak 2016 tarihli Merkez Bankası Euro satış kuru (1 Euro = 3,2 Türk Lirası) esas alınarak yapılacaktır. Bahse konu tedbir 31 Aralık 2017 tarihine kadar sadece iç hat uçuşlar için geçerlidir. Yıl sonunda yeni bir düzenleme yapılmaması halinde enflasyon oranında artış yapılır.” düzenlemesi yer almaktadır.
[21]  Yrd. Doç. Dr. İlknur SERDAR, “Havayolu İle Seyahat Eden Yolcuların Haklarına Dair Yönetmelik Kapsamında
Yolcuların Hakları”, syf. 31,  Kaynak: journal.yasar.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/5-İlknur-SERDAR.pdf
[22] “Yolcu Taşıma Sözleşmesi – Bilet” kavramları 2920 s. Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun 107. maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde de ‘Yolcu taşıma sözleşmesinde, taşıyıcı, yolcuya aşağıdaki kayıtları içeren ve uluslararası standartlara uygun olan bir bilet vermekle yükümlüdür; a) Taşıyıcının adı veya ticaret unvanı ve adresi, b) Yolcunun adı ve soyadı, c) Biletin numarası ile düzenlendiği gün ve yeri, d) Taşıma ücreti; bilet ücretsiz verilmişse buna dair kayıt, e) Kalkış, varış ve varsa aktarma yerleri, f) Taşımanın bu Kanunda gösterilen sorumluluğun sınırlandırılmasına ilişkin hükümlere bağlı olduğu. Taşıyıcı, yolcuyu biletsiz veya yukarda yazılı kayıtları içeren bir bilet vermeden kabul etmiş ise, taşıma sözleşmesinin varlığı veya geçerliliği etkilenmez, ancak taşıyıcı bu Kanunun sorumluluğu kaldıran veya sınırlayan hükümlerinden yararlanamaz.’ hükmü yer almaktadır.
[23] 2920 s. Türk Sivil Havacılık Kanunu’nun “Geçersiz Sayılan Hükümler” başlıklı 125. maddesinde: ‘Taşıyıcının sorumluluğunu tamamen veya kısmen kaldıran veya 124 üncü maddede sözü geçen Sözleşme veya onu değiştiren protokolde belirtilmiş olan sorumluluk sınırını indirmeyi amaçlayan her şart hükümsüzdür.