Evet nihayet 7 Haziran’ı atlattık. Ülke tarihindeki en kritik seçimlerden biri olduğu kuşkusuzdu. Sonuçlar itibari ile hak ve adalet için savaşan herkesin son derece hafiflediğine ve haftaya güzel bir enerjiyle başladığına da eminim. 
 
“Peki şimdi ne olacak?” konusunda ise, herkesin kafası son derece karışık. Masalarda türlü türlü olasılıklar, varyasyonlar, şüpheler konuşuluyor. Herkes verdiği oyun doğru yere gittiğinden ve seçim öncesi ele güne karşı ağzından çıkanların doğruluğundan emin olmak istiyor. Şimdi bu olasılıklardan ve getireceklerinden konuşacak olursak yazının tamamlanması imkansız hale gelir. Her ne olasılık olursa olsun, ülkeye uğurlu olsun, iyi gelsin. Fakat en çok da ADALETE..
 
Geçtiğimiz günlerde bir haber vardı: Dünya Adalet Projesi'nin 2015 Küresel Hukukun Üstünlüğü Endeksi genel sıralamasında Türkiye’nin 102 ülke içinde 80'inci sırada yer aldığına ilişkin. Daha da fenası, Temel Haklar kategorisinde 96. ve Hükümetin Hesap Verebilirliğinde 95. sırada yer aldığı, Açık Devlet kategorisinde ise geçen yıla oranla 13 sıra birden düştüğü haberiydi. 
 
Sanırım bu haber tek başına her şeyi açıklıyor. Bana sorarsanız, bir ülkenin gelişmişliğini anlamak için, ekonomisine değil adaletine bakmak gerekiyor. Çünkü para suni bir araçtan ibarettir ve Suudi Arabistan’da da vardır. Fakat adalet, yalnızca gelişmiş bir aklın ve vicdanın olduğu yerde yerini bulabilir. 
 
Geçtiğimiz son birkaç yıl hukuk namına öyle şeyler oldu ki, insanların adalete olan inancı kalmadı, bitti. Biz avukatlar olarak vatandaşa olanı biteni açıklayamamaya başladık. Bununla birlikte avukatların kendisi bizzat susturulmaya, bastırılmaya çalışıldı. Evet savaştık; fakat aynı zamanda fazlaca hırpalandık. 
 
Ben bu seçim sonuçlarından sonra en çok, Türkiye’nin yukarıdaki kategorilerde 20 sıra-30 sıra birden yükselmesini istiyorum. İnsanlar yeniden adalete inanmaya başlasınlar, “Amaaan dava açsam ne olacak ki..” demesinler istiyorum.

Savcılar öldürülmesin, hakimler sürülmesin, avukatlar yerlerde sürüklenmesin istiyorum. Şimdi “Demokrasi kazandı” ya hani, bunun öncelikle ve ancak insanlara hakkı olanı vermekle gerçek olabileceğini bildiklerini bize göstersinler, kendilerine verilen oyların arkasında dursunlar ve karşılığını yol-su-elektrikten ziyade “hak” olarak dağıtsınlar istiyorum. 
 
Parasını alamayanlar, paralarını alamadıkları gibi harcadıkları zaman-emek ve yaptıkları masrafla daha da mağdur olmasın istiyorum. Yolsuzluk yapanlar, hırsızlar yargılansın, tecavüzcüler gereken cezayı alsın, katiller dışarıda elini kolunu sallaya sallaya dolaşmasın, deliller karartılmasın, üstlerden tepelerden hakimin kulağına vereceği kararlar fısıldanmasın istiyorum. 
 
Olması gereken de bu değil mi zaten? 

Çok mu şey istiyorum?

Av. Tuba TORUN

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Tuba TORUN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)