Kolluğun önemli yetkilerinden biri de kişileri ve araçları durdurma, kimlik sorma ve kontrol edebilme yetkisidir.

Bu yetkinin kullanımı sırasında ele geçen suç delillerin hükme esas alınabilmesi için bir takım kurallara uyulması zorunluluğu bulunmaktadır.

Bu konu hem temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması hem de ceza soruşturmasının sağlıklı yürütülmesi açısından önemlidir.

2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu’nun (PVSK) 4/A maddesinde polise, kişileri ve araçları tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması hâlinde durdurma yetkisi verilmiştir.

Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 27. maddesinde bu yetkinin kullanılması için "umma" derecesinde makul şüphe aranmıştır.

2559 sayılı Polis Vazife ve Selahiyet Kanunu’nun “Durdurma ve kimlik sorma” başlıklı (PVSK) 4/A maddesine[1] göre; polis, kişileri ve araçları şu hallerin varlığı halinde durdurabilir:[2]

1) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, (PVSK md. 4/A-1.a)

2) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, (PVSK md. 4/A-1.b)

3) Hakkında yakalama emri veya zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, (PVSK md. 4/A-1.c)

4) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek. (PVSK md. 4/A-1.ç)

Bu hallerin varlığında, yukarıda belirtilen amaçlar doğrultusunda polis kişileri ve araçları durdurabilme yetkisine sahiptir.

Makul bir sebebin bulunması

Polisin Durdurma yetkisini kullanılabilmesi için, tecrübesine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanan makul bir sebebin bulunması şarttır.

Başka bir söylemle, polis durdurma yetkisini hukuka uygun ve makul bir sebebe dayanarak kullanmak zorundadır. (PVSK md. 4/A-2)

Durdurma yetkisinin kullanılabilmesi için, “umma” derecesinde makul şüphe bulunmalıdır.

Somut emarelerle desteklenen şüphe bulunmadan, süreklilik arz edecek, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapılamaz. (AÖAY md. 27/2)

Özet olarak belirtmek gerekir ki; kolluğun durdurma yetkisini kullanabilmesi için deneyimine ve içinde bulunulan durumdan edindiği izlenime dayanarak, kişinin bir suç işleyeceği veya işlediği hususunda veya kişinin silâhlı olduğu ve hâlen tehlike yarattığı konusunda makul bir sebebin bulunması şarttır. (AÖAY md. 27/3)

Durdurma yetkisi süreklilik göstermez ve keyfiliğe dayanmaz

Bu nedenle, polisin bu yetkisi süreklilik göstermemesi gerekir. Yani polis, fiilî durum ve keyfilik oluşturacak şekilde durdurma işlemi yapamaz. (PVSK md. 4/A-2)

Durdurma sebebinin bildirilmesi

Polis, durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirmelidir. Bu durumda polis, kişi veya kişilere durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilme yetkisine haizdir. Bu aşamada polis, kişilerden kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini talep edebilecektir. (PVSK md. 4/A-3)

Durdurma süresinin makul olması

Durdurma süresi, durdurma sebebine esas teşkil eden işlemin gerçekleştirilmesi için zorunlu olan süreden fazla olamaz. (AÖAY md. 27/5; PVSK md. 4/A-4)

Durdurma işlemi mümkün olan en kısa sürede bitirilmesi gereken bir işlemdir. Bu nedenle sürenin uzamasına neden olabilecek davranışlardan kaçınılmalıdır.

Durdurma sebebinin ortadan kalkması

Durdurma sebebinin ortadan kalkması halinde kişilerin ve araçların ayrılmalarına izin verilir. (PVSK md. 4/A-5)

Yeterli şüphenin varlığı

Polis, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silah veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli önlemleri alabilme yetkisine sahiptir.

Bu amaçla kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemeyecektir.[3]

El ile dıştan kontrol yapılabilmesi

Polis el ile dıştan kontrol yapabilir. Bu işlem dışındaki koruma önlemleri ile ilgili[4] Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulmak zorundadır.[5]

Araç aramalarına ilişkin belge verilmesi

PVSK md. 4/A kapsamında yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir.[6] (PVSK md. 4/A-6)

PVSK ve diğer kanunların verdiği görevlerin yerine getirilmesi sırasında, polis tarafından gerekli işlemler için durdurulan kişiler ve araçlarla ilgili hükümler saklı tutulmuştur. (PVSK md. 4/A-7)

Polisin kişilere kimliğini sorabilme yetkisi

Polis, görevini yerine getirirken, kendisinin polis olduğunu belirleyen belgeyi gösterdikten sonra, kişilere kimliğini sorabilir. Bu kişilere kimliğini ispatlamaları hususunda gerekli kolaylık gösterilir. (PVSK md. 4/A-8)

Burada polis şu işlemleri yapmalıdır: (AÖAY md. 27/4)

Birinci işlem: Kolluk, görevini yerine getirirken, kendisinin kolluk görevlisi olduğunu belirleyen belgeyi göstermelidir.

İkinci işlem: Polis daha sonra durdurduğu kişiye durdurma sebebini bildirmelidir.

Üçüncü işlem: Polis kişiye şüpheye yol açan davranışları ve durdurma sebebine ilişkin sorular sorabilir; kimliğini veya bulundurulması gerekli diğer belgelerin ibraz edilmesini isteyebilir.

Burada kişilerin, kimliğine ilişkin olanlar hariç, sorulan sorulara cevap vermekle yükümlü değildir.

Durdurma yetkisinin kullanılmasına neden olan şüphe, yapılan açıklamayla veya herhangi bir şekilde ortadan kalkarsa, kişilerin gitmesine ve araçların ayrılmalarına izin verilir. (AÖAY md. 27/4)

Kimliği belirlenemeyen kişi

Belgesinin bulunmaması, açıklamada bulunmaktan kaçınması veya gerçeğe aykırı beyanda bulunması dolayısıyla ya da sair surette kimliği belirlenemeyen kişi tutularak durumdan derhal Cumhuriyet savcısına bilgi verilmelidir.

Bu kişi, kimliği açık bir şekilde anlaşılıncaya kadar gözaltına alınır ve gerekirse tutuklanır.

Gözaltına ve tutuklamaya karar verme yetkisi ve usûlü bakımından 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu hükümleri uygulanır. (PVSK md. 4/A-9)

Kimliği belirlenemeyen kişi hakkında Cumhuriyet savcısı gözaltı kararı verebilir. Bu kişi hakkında gerekirse tutuklama kararı alınabilir.

Kişinin kimliğinin tespiti ile ilgili kişiye belge verilmesi

Kimliğinin tespiti amacıyla tutulan kişiye, kimliği tespit edildikten sonra ve talepte bulunması halinde, bu amaçla tutulduğuna ve tutulma süresine dair bir belge verilir. Kişinin kimliğinin belirlenmesi durumunda, bu nedenle gözaltına alınma veya tutuklanma haline derhal son verilir. (PVSK md. 4/A-10)

Nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği tespit edilemeyen kişi

Nüfusa kayıtlı olmadığı için kimliği tespit edilemeyen kişilerin nüfusa kayıtlarının temini için gerekli işlemler yapıldıktan sonra, 5 inci maddeye göre fotoğraf ve parmak izi tespit edilerek kayda alınır. (PVSK md. 4/A-11)

Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması

Kimliği tespit edilemeyen kişinin yabancı olduğunun anlaşılması halinde, 5682 sayılı Pasaport Kanunu ve 5683 sayılı Yabancıların Türkiye'de İkamet ve Seyahatleri Hakkında Kanun hükümlerine göre işlem yapılır. (PVSK md. 4/A-12)

DURDURMA ÜZERİNE YAPILACAK İŞLEMLER

Polis kişi ve araçları durdurması üzerine yapılacak işlemler şu ölçütlere göre yerine getirilmelidir: (AÖAY md. 27/6)

Kişilerin üzerinin yoklama şeklinde kontrol edilmesi: Durdurulan kişi üzerinde giysilerinden herhangi birisi çıkarılmaksızın, yoklama biçiminde bir kontrol yapılır. Bu işlem sonucunda, kişide silâh bulunduğu sonucunu çıkarmaya yeterli şüphe meydana gelirse, memur kendiliğinden silâh ve diğer suç eşyası (örneğin narkotik madde) araması yapabilir. (AÖAY md. 27/6-a)

Yoklama işlemi aynı cinsiyetteki kolluk görevlisi tarafından yapılmalı: Yoklama suretiyle kontrol, kişinin cinsiyetinde bulunan görevli tarafından yapılır. (AÖAY md. 27/6-b)

İlgiliye açıklama yapılmalı: Yapılan kontrolün konusu ve sebepleri ilgiliye açıklanır. (AÖAY md. 27/6-c)

Durdurma ve kontrol süresi makul olmalı: Bir kişinin veya aracın durdurulma süresinin, şartlara göre makul olması ve kontrol için ayrılan süreyi aşmaması gerekir. (AÖAY md. 27/6-ç)

Yargıtay, aramaya başlanılan saat ve bitirilen saat arasındaki 15 dakikalık sürede gerçekleştirilen üst aramasının usul ve yasalara uygun olduğunu düşünmektedir.[7]

Kaba üst yoklaması en az sıkıntı verecek şekilde uygulanmalıdır: Yoklama suretiyle kontrol, kişiye en az sıkıntı verici şekilde yapılır. (AÖAY md. 27/6-d)

Suça ilişkin delil veya suç eşyasının ele geçirilmesi ve soruşturma işlemlerine başlanması (kişinin yakalanması): Yapılan kontrolün neticesinde suça ilişkin iz, eser, emare ve delil elde edilirse, kişi yakalanır. (AÖAY md. 27/6-e)

Narkotik madde ve geniş çaplı kontrol: Uyuşturucu gibi belirli bir şeyin, kişinin herhangi bir yerinde gizlendiği düşünülüyorsa, daha geniş çaplı kontrol yapılabilir. (AÖAY md. 27/6-f)

Kaba üst yoklaması işlemin yapıldığı yerde olmalı: Yoklama suretiyle kontrol, kişinin veya aracın ilk durdurulduğu yerde veya o yerin yakınında, mümkün olduğu kadar başkalarının göremeyeceği tarzda yapılır. Başka yere götürülerek kontrol yapılamaz. (AÖAY md. 27/6-g)

Geniş kapsamlı kontrol yapılması için makul sebebin varlığı ve kapalı yerden faydalanılması: Makul sebebi oluştuğu takdirde, daha geniş kapsamlı kontrol yapılması için, kolluk aracından veya yakındaki kapalı bir yerden yararlanılabilir. (AÖAY md. 27/6-g)

Talep üzerine tutanak düzenlenmesi: Kontrolden sonra talep üzerine olay yerinde derhâl bir tutanak düzenlenir. (AÖAY md. 27/6-ğ)

Silâh veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı: Kolluk, durdurduğu kişi üzerinde veya aracında silâh veya tehlike oluşturan diğer bir eşyanın bulunduğu hususunda yeterli şüphenin varlığı halinde, kendisine veya başkalarına zarar verilmesini önlemek amacına yönelik gerekli önlemleri alabilme yetkisine sahiptir. (AÖAY md. 27/7)

Kişinin giysilerinin çıkarılması istenemez ve aracın görünmeyen kısımları açtırılamaz: Bu hallerde, yapılacak kontrol işlemleri sırasında kişinin üzerindeki elbisenin çıkarılması veya aracın, dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin açılması istenemez. (AÖAY md. 27/7)

Burada kişilerin üzeri el ile dıştan kontrol edilebilir. Bunun dışında kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dâhilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hâllerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir. (AÖAY md. 27/7) Yani, bu işlemler için bir arama kararına ihtiyaç vardır.

Arama emrinde aşağıdaki hususlara açıkça yer verilmelidir: (AÖAY md. 27/8)

a) Aramanın sebebi,

b) Aramanın konusu ve kapsamı,

c) Aramanın yapılacağı yer, tarih ve emrin geçerli olacağı süre,

ç) Aramanın yapılacağı kişinin açık kimliği ile aracın plaka, marka ve modeli.

Kişinin üstü ve eşyası ile aracının aranmasında uygulanacak mevzuat: Kişinin üstü ve eşyası ile aracının aranmasında Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 28 ve 29 uncu maddelerde belirtilen usuller uygulanır. (AÖAY md. 27/9)

Ayrıca arama sırasında elde edilen ve adlî soruşturma ve kovuşturmalarda kullanılabilecek bilgi, bulgu ve şüpheliler hakkında Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin ilgili hükümler uygulanır. (AÖAY md. 27/10)

Arama kararının hâkimin onayına sunulması: Kolluk amirinin kararı yirmi dört saat içinde görevli hâkimin onayına sunulur. Yapılan araç aramalarına ilişkin olarak kişiye, arama gerekçesini de içeren bir belge verilir. (AÖAY md. 27/11)

Durdurma, yoklama ve arama işlemlerinin gece yapılabilmesi: Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 27. maddesinde yazılı durdurma, kimlik sorma ve kontrol işlemleri gece de yapılabilir. (AÖAY md. 27/12)

YARGITAY UYGULAMASI

Yargıtay, adli arama kararı alınmasını gerektiren olaylarda, arama kararı alınmadan arama yapılmasının hukuka aykırı olacağını, böyle bir arama sonucu bulunan ve suçun maddi konusunu oluşturan delillerin veya suçun maddi konusunun "hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş" olacağından, sanığın ikrarı olsa bile Anayasa'nın 38. maddesinin 6. fıkrası ile 5271 sayılı CMK’nin 206. maddesinin 2. fıkrasının (a) bendi, 217. maddesinin 2. fıkrası, 230. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendi uyarınca hükme esas alınamayacağını çeşitli kararlarında ifade etmektedir.[8]

Örneğin, yol uygulaması yapan kolluk görevlilerinin, sanığın sürücüsü olduğu otomobili durdurdukları ve otomobilde yaptıkları detaylı aramada, iki adet bıçağın ele geçtiği olayda, yapılan bu aramada PVSK.nun 4/A maddesinin koşullarının da bulunmadığı hususu gözetilerek kolluk görevlileri tarafından yapılan arama işlemine dayanak olan bir arama kararı veya Cumhuriyet Savcısının yazılı emrinin olup olmadığının araştırılması gerekecektir.[9]

Bu şekildeki olaylarda varsa arama kararı veya yazılı emrin denetime olanak verecek şekilde aslı veya onaylı örneği getirtilmeli ve dosya içine konulmalıdır.

Yukarıda verilen örnekte olduğu gibi, arama kararı veya yazılı emir bulunmaması halinde ise, yapılan arama ve bunun sonucu elde edilen delillerin hukuka aykırı olup olmayacağı, Anayasa'nın 38/6, CMK 206/2-a, 217/2 ve 230/1-b. maddelerine aykırılık oluşturup oluşturmayacağı ve hükme esas alınıp alınamayacağı hususları tartışılarak sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekecektir.[10]

Yargıtay, olay tarihinde yolda park halinde bulunan araçta oturan sanığın, devriye hizmetlerini yapan Jandarma görevlilerini görünce, tedirgin davranışlar sergilemesi nedeniyle duyulan şüphe üzerine, kimlik kontrolü yapıldıktan sonra, "araç içerisinde birşey var mı?" diye sorulduğunda, sanığın "bizim sıkıntılı bir işimiz yok, buyrun bakın" diyerek aracın kapısını açması üzerine, araca bakıldığında, aracın sol arka koltuğunun ayak kısmındaki paspasın altında suça konu uyuşturucu maddeler ele geçirildiği olayda, kolluk görevlilerinin işlenmekte olan bir suçla karşılaşması nedeniyle yetki ve sorumlulukları kapsamında derhal gerekli tedbirleri alarak basit bir kontrol ile sanığın aracındaki uyuşturucu maddeleri ele geçirip el koymalarının hukuka uygun olduğunu, bu durumda ayrıca arama kararı alınmasına gerek bulunmadığından hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğine hükmetmiştir.[11]

Yargıtay, narkotik madde satıldığı yönünde ihbar üzerine olay yerine giden kolluk görevlilerinin eşkâle uygun sanığın üstünde bulundurduğu kağıda sarılı esrarı görevlilere kendiliğinden teslim etmesi üzerine yapılan kaba üst aramasında sol arka cebinde bir paket içerisinde 25 adet MDMA ve Amfetamin etken maddelerini içeren tabletin ele geçirildiği olayda, yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğuna karar vermiştir.[12]

Yargıtay, devriye görevi yapan kolluk görevlilerinin elinde siyah poşet bulunan sanığın durumundan şüphelenerek oluşan bu makul sebeb nedeniyle PVSK'nun 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak sanığı durdurdukları, sanığa poşette ne olduğu sorulduğunda, içerisinde sigara olduğunu söyleyerek sigaraların yerini göstermesi üzerine görevlilerce poşetteki suç konusu sigaralara el konulduğu olayda, arama işleminin söz konusu olmadığını, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan sigaraların ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğunu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğini hüküm altına almıştır.[13]

Yargıtay, kolluk görevlilerinin devriye görevi esnasında, mesleki tecrübelerinden ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenimden kaynaklanan makul sebebe dayalı olarak şüpheli davranışlar sergileyen kişileri durdurma, üzerindeki eşyaların durumuna göre, örneğin kişinin montunun ön kısmında kabarıklık olduğunun görülmesi halinde ilgili kişiye müdahalede bulunma hak ve gerekliliğinin ortaya çıktığını düşünmektedir.[14]

Bu hallerde, kişilerin üzerinde yoklama biçiminde kontrol yapılabilecektir. Bu yoklama yani kaba üst araması ile suç eşyalarının (örneğin suç konusu uyuşturucu maddenin) ele geçirilmesi halinde yapılan işlem, klasik arama işlemi olarak kabul edilmemektedir.[15]

Yargıtay, bu gibi durumları suçüstü hali kapsamında değerlendirmekte, suçüstü hâlinde ayrıca bir arama emri veya karar alınmasına gerek bulunmadığını, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan örneğin yukarıda belirtildiği şekilde, uyuşturucu maddenin ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğunu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceğini bazı kararlarında altını çizerek ifade etmektedir.[16]

Burada kolluk görevlilerin uyguladıkları önlemler hakkında Cumhuriyet savcısına bilgi vermeleri, müteakiben alınan emirler doğrultusunda soruşturma işlemlerinin sürdürmeleri gerekir.[17]

SONUÇ:

Uygulamada polisin durdurma, kimlik kontrolü yapma ve kaba üst araması yapma işlemleri, özellikle bazı suç eşyalarının ele geçmesi halinde tartışma konusu olmakta ve yapılan işlemlerin hukuka uygun olup olmadığı bir sorun olarak ortaya çıkmaktadır.

Suç eşyalarının ele geçmesi öncesindeki gelişmelerin suçüstü halini oluşturması durumunda, herhangi bir arama kararının varlığına ihtiyaç duyulmamaktadır. Burada asıl sorun, yapılan işlemlerden soruşturma savcısının bilgilendirilmemesi halinde ortaya çıkacaktır.

Uygulamada, devriye görevi ifa eden kolluk görevlilerinin şüpheli gördükleri kişileri ve araçları durdurma yetkileri bulunmaktadır. Hatta makul nedenlerin bulunması halinde kaba üst yoklaması yapmaları da mümkündür.

Bu kontrol ve yoklama işlemleri sırasında kişinin suç eşyalarını kendiliğinden teslim etmesi arama işlemi olarak kabul edilmemektedir.

Polisin, şüphe halinde kaba üst yoklaması yapması ve suç eşyalarını ele geçirmesi halinde durumu ilgili savcıya bildirerek yapılacak işlemler konusunda talimat alması gerekmektedir.

(Bu köşe yazısı, sayın Dr. Suat ÇALIŞKAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------------------

[1] Madde 4/A - (EKLENMİŞ MADDE RGT: 14.06.2007 RG NO: 26552 KANUN NO: 5681/1)

[2] Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliği'nin 27. Maddesinin birinci fıkrasında bu haller şu şekilde ifade edilmiştir: (Başlığı ile Birlikte Değişik:RG-29/4/2016-29698): Kolluk, kişileri ve araçları; a) Bir suç veya kabahatin işlenmesini önlemek, b) Suç işlendikten sonra kaçan faillerin yakalanmasını sağlamak, işlenen suç veya kabahatlerin faillerinin kimliklerini tespit etmek, c) Hakkında yakalama emri ya da zorla getirme kararı verilmiş olan kişileri tespit etmek, ç) Kişilerin hayatı, vücut bütünlüğü veya malvarlığı bakımından ya da topluma yönelik mevcut veya muhtemel bir tehlikeyi önlemek, amacıyla durdurabilir.

[3] (DEĞİŞİK İBARE RGT: 04.04.2015 RG NO: 29316 KANUN NO: 6638/1) (MÜLGA İBARE RGT: 04.04.2015 RG NO: 29316 KANUN NO: 6638/1): “Ancak bu”

[4] (EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 04.04.2015 RG NO: 29316 KANUN NO: 6638/1)

[5] İPTAL EDİLEN BÖLÜM RGT: 03.08.2017 RG NO: 30143 ANY. MAH. 04.05.2017 T. 2015/41 E. 2017/98 K.; YÜR. TAR: 03.02.2018; EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 04.04.2015 RG NO: 29316 KANUN NO: 6638/1; İPTAL EDİLEN BÖLÜM RGT: 03.08.2017 RG NO: 30143 ANY. MAH. 04.05.2017 T. 2015/41 E. 2017/98 K.; YÜR. TAR: 03.02.2018; “kişinin üstü ve eşyası ile aracının dışarıdan bakıldığında içerisi görünmeyen bölümlerinin aranması; İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenecek esaslar dahilinde mülki amirin görevlendireceği kolluk amirinin yazılı, acele hallerde sonradan yazıyla teyit edilmek üzere sözlü emriyle yapılabilir.”

[6] EKLENMİŞ CÜMLE RGT: 04.04.2015 RG NO: 29316 KANUN NO: 6638/1.

[7] Y.20.CD, E: 2018/4236, K: 2018 /2348, KT: 21.05.2018: “…Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın itiraz yazısında "18.11.2014 tarihli arama, yakalama ve muhafaza altına alma tutanağı içeriğine göre, İskenderun Sulh Ceza Hâkimliğinin 2014/1589 değişik iş sayılı önleme araması kararına istinaden kolluk görevlileri tarafından ... istikametinden... yönüne seyir halinde bulunan ... plaka sayılı aracın saat 14.30 sıralarında durdurulduğu, araçta yapılan aramada herhangi bir suç unsuruna rastlanılmamasına karşın, sanıklardan ...’nin yapılan GBT sorgusunda uyuşturucu madde suçundan kaydının bulunduğunun tespit edilmesi üzerine sanıkların ve aracın detaylı incelenmek üzere ... Polis Merkezi Amirliği’ne götürüldüğü ve aynı gün saat 14.45 sıralarında araçta ve sanıklar üzerinde yapılan detaylı aramada; “sanık ...’nin sütyeni içerisinde bulunan 2 adet siyah renkli poşetin ilkinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ile içime hazır esrar; ikinci poşet içerisinde de irili ufaklı 6 adet kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan haplar ve ayrıca sanık ...’nin külodu içinde 1 adet siyah renkli poşet ve içerisinde 2 adet üstünde kartal figürü bulunan ağızları mumlu şeffaf poşet içerisinde iç içe geçmiş C amblemi bulunan hapların” ele geçirildiği ve ele geçen 4315 adet amfetamin içeren hap ile 19 gr gelmekte olan esrarın ele geçirildiği somut olayda;…”

[8] Bkz.; YCGK'nun 2013/610, 2014/512, 2013/841, 2014/513 ve 2014/166-514 sayılı kararları.

[9] Y.8.CD, E: 2017/26188, K: 2018/10136, KT: 02.10.2018

[10] Y.8.CD, E: 2017/26188, K: 2018/10136, KT: 02.10.2018

[11] Y.10.CD, E: 2016/2920, K: 2017/893, KT: 07.03.2017: “…Sanığın şüphe üzerine durdurulması nedeniyle suçüstü halinin sözkonusu olması ve CMK'nın 90/4, 2559 sayılı PVSK'nın 27.03.2015 tarih ve 6638 sayılı Kanunla değişik 4/A maddesi ile Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca makul suç şüphesi halinde aracın dışarıdan bakıldığında içerisi görünen bölümleri için karar alınmadan arama yapılabileceğine dair düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; kolluk görevlilerinin işlenmekte olan bir suçla karşılaşması nedeniyle yetki ve sorumlulukları kapsamında derhal gerekli tedbirleri alarak basit bir kontrol ile sanığın aracındaki uyuşturucu maddeleri ele geçirip el koymalarının hukuka uygun olduğu, bu durumda ayrıca arama kararı alınmasına gerek bulunmadığından hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği, somut olayda suç işlendiğine yönelik ihbar üzerine yakalanan sanığın tedirgin davranışlar sergilemesi nedeniyle duyulan şüphe üzerine aracının dışarıdan bakıldığında görünen kısmı ile ilgili yapılan arama sırasında kolluk tarafından yapılan işlemlerin yasaya uygun olduğu anlaşılmaktadır. Olay tutanağı ile sanığın kollukta ve müdafi huzurunda Cumhuriyet savcılığında alınan beyanlarında, olay yerinde sanıktan başka birisi olduğundan söz edilmemesine karşın, sanığın Mahkemece yapılan sorgusu ile sanık müdafiinin dilekçelerinde olay yerinde adını ve kimlik numarasını bildirdiği başka bir kişinin olduğu ve uyuşturucu satıcının bu şahıs olduğuna ilişkin soyut beyanlarının yargılama sürecini uzatmaya matuf olduğu, bununla birlikte sanık ve müdafiinin adını belirttikleri şahıs hakkında ilgili Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulunabilecekleri, ilgili kişi hakkında kamu davası açılıp mahkûm olması halinde TCK'nın 192/3. maddesinin lehlerine uygulanması için yargılamanın yenilenmesini isteyebilecekleri anlaşıldığından bu yöndeki savunmalara itibar edilmemiştir…”

[12] YCGK, E: 2016/10-57, K: 2016/374, KT: 18.10.2016: “….Özel Dairece, 5271 sayılı CMK'nun 116, 117 ve 119. maddelerine uygun şekilde "adlî arama kararı" olup olmadığının araştırılması, varsa aslı veya onaylı bir örneğinin getirtilmesi, arama kararı yoksa, sanığın üzerinde arama yapılmasının hukuka aykırı olduğu, bu arama sonucu sanığın üzerinde bulunan uyuşturucu maddenin hem "suçun maddî konusu" hem de "suçun delili" olup hukuka aykırı yöntemle elde edilmiş olacağı ve hükme esas alınamayacağı belirtilerek eksik araştırmayla hüküm kurulduğundan bahisle bozma kararı verilmiş ise de; olay günü kolluk görevlilerince K….. Sağlık Ocağı önünde bazı şahıslarca uyuşturucu ve uyarıcı madde satışı yapıldığı, Yaşar isimli şahsın da esrar ve uyarıcı nitelikte hap sattığı, bu kişinin B…. ve G… oğlu, 1990 doğumlu, A…. nüfusuna kayıtlı ... olduğu yönünde istihbari bilgiler elde edildiği ancak bu bilgileri destekleyen emarelerin bulunmaması nedeniyle doğruluğunun araştırılması ve adı geçenin gerçek kimliğinin belirlenmesi için belirtilen yere gidildiği, bu nedenle suç şüphesinin henüz Cumhuriyet savcısına bildirilmediği ve dolayısıyla soruşturma evresinin başlamadığı aşamada; olay yerinde eşkâle uyan sanığın görülmesi, sanığın üstünde bulundurduğu kağıda sarılı esrarı görevlilere kendiliğinden teslim etmesi üzerine yapılan kaba üst aramasında sol arka cebinde bir paket içerisinde 25 adet MDMA ve Amfetamin etken maddelerini içeren tabletin ele geçirilmesi, sanığın temadi eden satmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurma eylemini gerçekleştirdiği şüphesiyle yakalanması nedeniyle suçüstü halinin söz konusu olması ve CMK'nun 90/4, 2559 sayılı PVSK'nun Ek 6 ile Adli ve Önleme Aramaları Yönetmeliğinin 8. maddesinin (f) bendindeki "suçüstü" halinde karar alınmadan arama yapılabileceğine dair düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; kolluk görevlilerinin işlenmekte olan bir suçla karşılaşması nedeniyle yetki ve sorumlulukları kapsamında derhal gerekli tedbirleri alarak basit bir kontrol ile sanığın sol arka cebinde bulunan uyarıcı nitelikteki 25 adet tableti ele geçirip el koymalarının hukuka uygun olduğu, bu durumda ayrıca arama kararı alınmasına gerek bulunmadığından hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır…”

[13] YCGK, E. 2016/178, K. 2017/188, T. 28.03.2017: “….PVSK'nun Ek 4. maddesi uyarınca bir suçla karşılaştığında hizmet branşına bağlı olmaksızın suça el koymak ve delilleri tespit edip, muhafaza altına almak ile görevli ve yetkili olan kolluk görevlilerinin, olay tarihinde S… Caddesi Akbank Şubesi önünde gerçekleştirdikleri devriye görevi sırasında, mesleki tecrübelerine ve içinde bulundukları durumdan çıkardıkları izlenime göre; elinde siyah poşet bulunan sanığın durumundan şüphelenerek oluşan bu makul sebeb nedeniyle PVSK'nun 4/A maddesinin verdiği yetkiye dayalı olarak sanığı durdurdukları, sanığa poşette ne olduğu sorulduğunda, içerisinde sigara olduğunu söyleyerek sigaraların yerini göstermesi üzerine görevlilerce poşetteki suç konusu sigaralara el konulduğu, bu durumda "gizlenmiş bir şeyi bulmaya çalışma ve araştırma" anlamlarına gelen arama işleminin söz konusu olmadığı, dolayısıyla suçun delili ve konusunu oluşturan sigaraların ele geçirilip muhafaza altına alınmasının hukuka uygun olduğu ve hukuka aykırı bir delilden söz edilemeyeceği anlaşıldığından, Özel Daire bozma kararında isabet bulunmamaktadır….”

[14] YCGK, E. 2016/940, K. 2018/617, KT. 06.12.2018.