Kökleri Osmanlı Devleti’ne kadar uzanan bir vergi kalemi olan Damga Vergisinin günümüzdeki uygulama kaynağı 01.07.1964 tarihinde yürürlüğe giren 488 sayılı Damga Vergisi Kanunu’dur. Bu yazıda ilgili kanun DVK olarak anılacaktır. Kısaca damga vergisi bireylerin kendi aralarında veyahut bireylerin resmi dairelerle gerçekleştirdikleri hukuki işlemler esnasında düzenlenen kağıtlar üzerinden alınan vergidir. DVK’nun 1. maddesinde kanunda bahsedilen kağıtlar ifadesinden yazılıp imzalamak veya imza yerine geçen bir işaret konmak suretiyle düzenlenen ve herhangi bir hususu ispat veya belli etmek için ibraz edilebilecek olan belgeler ile elektronik imza kullanılmak suretiyle manyetik ortamda ve elektronik veri şeklinde oluşturulan belgelerin anlaşılacağı ifade edilmiştir.

Damga vergisi başta konut ve işyeri kira sözleşmeleri, boşanma davalarında yer alan anlaşma protokolleri, icra dosyası kapsamında alınan ödeme taahhütleri, avukatlık ücret sözleşmeleri, şahıslar ve şirketler arasında akdedilen sözleşmeler olmak üzere hukuki ilişki sonucunda ortaya çıkan birçok kâğıtta tahakkuk eden bir vergi türüdür. Bu yaygın tahakkuk uygulamaları neticesinde devletimizin vergi gelirlerinin her yıl ortalama yüzde üçlük bir payı damga vergisinden tahsil edilmektedir. Mükelleflere ek yük getirmesi gerekçesi ile de ulusal ve uluslararası yatırımcılar tarafından sıklıkla eleştirilmekte ve ülkemizi iş yapma endeksinde alt sıralara itmektedir.

Hangi Kağıtlar Damga Vergisine Tabidir

İzah edildiği üzere vatandaşların kendi aralarında veyahut resmi dairelerle hukuki münasebetleri neticesinde ortaya çıkan birçok kağıt damga vergisine tabi olup bunlar kanunda sınırlı olarak sayılmışlardır. DVK’ya ekli (1) sayılı tabloda akitlerle ilgili kağıtlar, kararlar ve mazbatalar, ticari işlemlerde kullanılan kağıtlar, makbuzlar ve diğer kağıtların damga vergisine tabi oldukları belirtilmişlerdir. (488 SK 1. md) Kanunda bazı kağıtlar ise damga vergisinden muaf tutulmuşlardır. Bunlar DVK’ya ekli (2) sayılı tabloda belirtilmiş olup Resmi işlerle ilgili kağıtlar, Öğrenciler ve askerlerle ilgili kağıtlar, İşçiler, çiftçiler ve göçmenlerle ilgili kağıtlar, Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar ve bazı devlet kurumları ile ilgili kağıtlardır.

Damga Vergisi Nasıl Belirlenir

Bu konuda kanun öncelikle kâğıdın mahiyetinin ne olduğuna bakılması gerektiğini emretmektedir. Şayet kâğıdın mahiyeti belirlenebilir ise DVK’da yer alan (1) sayılı tabloya bakılarak tahakkuk edecek damga vergisinin nispi mi yoksa maktu olarak mı ödeneceği anlaşılabilecektir. Nispi vergiler her bir kâğıt için ayrıca belirlenmiş olup kanunda yer alan oranlar binde 1,89 ile binde 9,48 arasında değişkenlik göstermektedir. Maktu değerler ise DVK’nın 14. maddesi uyarınca her yıl yeniden değerleme oranında arttırılmakta ve ilan edilmektedir. (488 SK 4. md)

Damga Vergisinin Ödeme Yükümlüsü Kimdir

Damga vergisinin yükümlüsü vergi konusu kağıtları imza eden kişilerdir. Şayet bir mükellef resmi daire veyahut vergiden muaf bir kuruluş ile hukuki ilişkide bulunuyorsa bu hukuki ilişki kapsamında imza edilen kâğıdın damga vergisini mükellef ödeyecektir. Şayet bir kâğıtta birden fazla imza varsa her imza sahibinin ayrı ayrı olarak damga vergisini ödemesine gerek yoktur, her bir imza sahibi damga vergisinin ödenmesinden müştereken ve müteselsilen sorumludur. Yabancı memleketlerle Türkiye'deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kağıtların damga vergisini ise, Türkiye'de bu kağıtları resmi dairelere ibraz eden, üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar ödeyeceklerdir. (488 SK 3. md)

Uygulamada bireyler arasında veyahut tüzel kişiler arasında akdedilen sözleşmelerde damga vergisine ilişkin hüküm eklenmesi halinde bu hüküm kanunda yer alan her bir bireyin damga vergisinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olması kuralını ortadan kaldırmamaktadır. Ancak sözleşmede damga vergisini üstlenen tarafın damga vergisini ödemekten kaçınması ve diğer mükellefin bu vergiyi ödemek zorunda kalması durumlarında vergiyi ödeyen sözleşme kapsamındaki sorumluluk çerçevesinde diğer müşterek sorumluya rücu etme hakkına sahip olacaktır.

Birden Fazla Nüsha Olarak Düzenlenen Kağıtların Vergilendirilmesi

2016 yılında yatırım ortamının iyileştirilmesi gayesiyle bazı kanunlarda değişiklik yapılmasına dair yürürlüğe giren 6728 Sayılı Kanun ile DVK’da da bazı değişiklikler yapılmış ve taraflarca birden fazla nüsha olarak ayrıca imzalanan kağıtlar için damga vergisi yatırılması hususunda mükellef lehine iyileştirmeler yapılmıştır. Buna göre tarafların akdettikleri sözleşme konusu kâğıt nispi vergiye tabi bir kağıt ise bu durumda nüshalardan yalnızca birinin damga vergisinin yatırılması yeterli olacaktır. Ancak söz konusu sözleşme konusu kağıt maktu vergiye tabi ise her bir kağıdın ayrı ayrı damga vergisinin yatırılması zarureti devam etmektedir. (Bkz. 488 SK 5. md ve 6728 SK 23. md)

Uygulamada özellikle bu husus gözden kaçırılmakta ve kanunu dolanmak adına birden fazla nüsha halinde düzenlenmiş olsa bile sözleşmelere “işbu sözleşme tek nüshadan ibaret olup” ifadesi matbu olarak eklenmektedir. Halbuki 2016 yılında getirilen düzenlemeye dikkat edildiğinde damga vergisinin nispi olarak ödenmesi gereken durumlar karşısında sözleşmenin kaç nüsha olarak düzenlendiğinin bir önemi bulunmamaktadır.

Bir Kâğıt Birden Fazla Akit veya İşlem Bulunması Halinde Vergilendirme

Şayet taraflar arasında akdedilen sözleşme içeriğinde birden fazla vergi doğuracak işlem mevcut ise bu durumda her bir işlem için ayrıca damga vergisi tahsil edilmesi gerekmektedir. Ancak kâğıtta toplanan akit ve işlemler bir asıldan olma veyahut birbirine bağlı iseler bu durumda vergilendirilebilir işlemlerden en yüksek vergi alınmasını gerektirecek işlemin damga vergisinin ödenmesi yeterli olacaktır. (488 SK 5. md)

Uygulamada özellikle sözleşmede yer alan cezai şart bedelinin sözleşme esas bedelinden yüksek olması durumunda bu bedel üzerinden damga vergisi belirlenmesi gibi yanlış bir vergilendirme politikası yürütülmekteyken 2016 yılında DVK’da değişiklik yapan 6728 Sayılı kanun ile “Pey akçesi, cayma tazminatı, ücret tevkifi, cezai şart gibi bir sözleşmenin müeyyidesi mahiyetinde olan taahhütlerden, başlı başına bir sözleşmeye konu olmadıkça damga vergisi alınmaz.” hükmü kanuna eklenmiş bu konuya açıklık getirilmiştir.

Sözleşme Bedelinin Arttırılması Durumunda Ek Damga Vergisi Ödenmeli Midir

Uygulamada özellikle taraflar arasında akdedilen bir sözleşme sonrasında işin devamı esnasında artan maliyetler veyahut işin beklenenden daha kapsamlı hale gelmesi neticesinde sözleşme bedelinde güncelleme yapılarak bedel artırımı yapılabilmektedir. Bu durumda önceden sözleşme bedeli üzerinden yatırılan damga vergisinin eksik olarak mı ödenmiş olabileceği, yeni ek sözleşme bedeli üzerinden hiç ödenmemiş gibi mi damga vergisi ödeneceği yoksa oluşan yeni fark için mi damga vergisinin ödeneceği akıllara soru işareti olarak gelmekteydi. Yine 2016 yılında DVK’da değişiklik yapan 6728 Sayılı Kanun ile “azami tutardan vergi alınan sözleşmelere ilişkin olarak, sözleşmenin diğer hükümlerinde değişiklik olmaksızın sadece bedelin artırılmasına dair yeni bir kağıt düzenlenmesi halinde, değişikliğe ilişkin bu kağıt için artan bedel nedeniyle tekrar damga vergisi alınmayacaktır” hükmü kanuna eklenmiştir.