Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Hasan Tahsin Gökcan ile Üye Kenan Yaşar’ın da katıldığı konferansın açış konuşmalarını Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı Büyükelçi Nikolaus Meyer-Landrut, Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Birimi Başkanı Caterina Bolognese ve Türkiye Barolar Birliği Başkanı Av. R. Erinç Sağkan yaptı.

Sağkan konuşmasında şunları söyledi:

“Birliğimiz, mesleki faaliyetlerimizin özünü oluşturan hak savunuculuğu kapsamında uluslararası kuruluşlarla iş birliği halinde birçok uluslararası projeyi hayata geçirmektedir. Bu kapsamda, uzun süredir Avrupa Birliği ve Avrupa Konseyi ile iş birliği içinde çalışmalarını sürdürmektedir.

Daha birkaç gün önce Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Gününü idrak ettiğimiz bu dönemde, kadınlar tüm dünyada başta yaşam hakkı olmak üzere çeşitli hak ihlallerine ve toplumsal cinsiyete dayalı şiddet türlerine maruz kalmaya devam etmektedir.

Bugün Gazze’de iki bin beş yüzün üzerinde kadınının, İsrail’in saldırıları nedeniyle hayatını kaybettiği kayıt altına alınmıştır. Her ne sebeple olursa olsun sivillere, özellikle de kadın ve çocuklara zarar verilmesi uluslararası savaş hukuku bakımından da açıkça suç teşkil etmektedir.

İnsancıl hukukun ve savaş hukukunun tüm kurallarını yok sayarak devam ettirilen ve Filistin’de kadınların ve çocukların katledildiği saldırılar karşısında Türkiye Barolar Birliği olarak üstlendiğimiz sorumluluk neticesinde, bu insanlık suçunun sorumluları hakkında Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne başvurmuş olduğumuzu ve süreci yakından takip ettiğimizi burada bir kez daha sizlerle paylaşmak isterim.

Tüm uluslararası kurumları, kadınlara yönelik yaşanılan hak ihlallerine yönelik başlatmış olduğumuz bu adımları desteklemeye, Gazze’de yaşanılan insanlık dramının durdurulabilmesi için çözüme katkı sunmaya davet ediyoruz.

Uluslararası aktörlerin birliklerin kuruluşların hak temelli örgütlerin temel amacının devletleri mi korumak olduğu yoksa insan hak ve özgürlüklerini mi korumak olduğu en çok da bu tür savaş dönemlerinde durdukları yerle ortaya çıktığını bir kez daha hatırlatmak, önemle de atını çizmek isterim.

İçinde bulunduğumuz ekonomik ve toplumsal koşullarda bu proje gibi ortak çalışmaların önemi yadsınamaz. Bu kapsamda yürüttüğümüz faaliyetlerin önemi ve gerekliliği, 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketinin akabinde bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Projemizin öncü faaliyetlerinden biri olan “Deprem Bölgelerinde Toplumsal Cinsiyet Analizi: Kadınların Adalete ve Adli Yardıma Erişimi” başlıklı raporda uzmanlarımızın saha bulguları “depremden sonra toplumsal cinsiyet eşitsizliği ve kadınların erkeklere bağımlılığının; baroların ve avukatların uğradığı zararlar sebebi ile adli yardımın önündeki temel kurumsal engellerin arttığını” açık bir şekilde göstermektedir. Bu bağlamda, bugün bir araya gelmemizi sağlayan Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi Projesi’nin de bu süreçte şiddet ve deprem mağduru kadınların hayatına en doğru yerden dokunabilecek projelerimizin başında geldiğine olan inancımız tamdır.
Kadına yönelik şiddet fiziksel, cinsel, psikolojik, ekonomik, dijital gibi farklı boyutları ile toplumsal ve küresel alanda karşımızda duran en hayati sorunlardan biridir. Kadının maruz kaldığı şiddeti bir hak arama mücadelesine dönüştürebilmesi, şiddet döngüsünü kırabilmenin temelini oluşturur. Bu temelin en önemli ayağını ise adalete erişim oluşturmaktadır.

Hepimizin malumu olduğu üzere adalete erişimin önündeki engellerin başında ekonomik zorluklar gelmektedir. Adli yardım, avukatlık ücretini karşılayamayacak durumda olan kadınların nitelikli avukat temsilinden yararlanmasını sağlayacak bir sistemdir. Adli yardım bir dayanışma ya da seçenek değil toplumun bütününün dezavantajlı gruplara karşı yükümlülüğüdür. Ne yazık ki bu alandaki ihtiyaçlar mevcut olanakların çok daha ötesindedir. Depremin ve sebep olduğu çok yönlü mağduriyetin boyutları düşünüldüğünde, kadınlar için bu ihtiyaç çok daha büyük bir boyuta ulaşmıştır.

Geçtiğimiz yıl ilk fazını gerçekleştirdiğimiz projemiz kapsamında 382 başvuru dosyasında şiddet mağduru 273 kadına destek sağlanmıştır. Birliğimiz, 6 Şubat’ta yaşadığımız deprem felaketi sonrasında tüm faaliyet alanlarında olduğu gibi yürüttüğümüz projelerde de deprem sonrası iyileştirme çalışmalarına öncelik verilmiştir. Bu kapsamda, projemizin ikinci fazında destek alanı deprem mağduru kadınları da kapsayacak şekilde genişletilmiş ve depremden en yoğun etkilenen illerimiz projeye dahil edilmiştir. Projemizin şiddet ve/ veya deprem mağduru kadınların adalete erişimini desteklemek için çok önemli bir işlevi bulunduğunu yinelemek isterim.

Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekilmesi ve maalesef ki yargının da bu usule aykırı yönteme dur dememesi Türkiye’deki kadın mücadelesine verilen en büyük zararlardan birisidir. Ancak şunu da ifade etmem gerekir ki; Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesinden çekildiği günden itibaren gerek sivil toplum kuruluşlarımız gerekse barolarımızın kadın hakları merkezleri ve TÜBAKKOM, kadınların adalete erişimi başta olmak üzere yaşadıkları dezavantajları ortadan kaldırmak üzere büyük bir fedakarlıkla mücadele yürütmüşlerdir.”

Avrupa Konseyi Ankara Program Ofisi Başkanı William Massolin de konuşmasında, söz konusu konferansla yaşamın tüm döngülerinde kadınların güçlendirilmesinin amaçlandığını söyledi.

Açış konuşmalarının ardından, Avrupa Konseyi ile Türkiye Barolar Birliği arasında Türkiye'de kadınların adalete erişimini destekleyecek proje ve fon anlaşmasının hibe sözleşmesi imzalandı.

İmzalanan sözleşmenin ardından, 6 Şubat depremlerinden etkilenenlerin de aralarında bulunduğu 8 pilot ilde (Adıyaman, Malatya, Kahramanmaraş, Hatay, Sinop, Bilecik, Bursa ve Tunceli) kadınlara sunulacak her türlü adli yardım hizmetinin karşılanmasına yönelik hibe programı başlatılacak.

Konferansta, “Türkiye’de Kadınların Adalete Erişiminin Desteklenmesi” Yatay Destek Projesinin sunumunun ardından TBB Yönetim Kurulu Üyesi Av. Melih Yardımcı’nın başkanlığını yaptığı ilk oturumda “Toplumsal Cinsiyete Duyarlı Yargı Sistemlerine İlişkin Uluslararası Standartlar” ve “Türkiye’de Kadınların Adalete Erişiminde Karşılaşılan Temel Engeller ve Zorluklar” başlıklarında tematik sunumlar yapıldı.
Konferansın TBB Yönetim Kurulu Üyesi Av. Hicran Kandemir başkanlığındaki ikinci oturumunda da “Hukukçuların ve STK’ların İzleme Faaliyetlerindeki Rolü” konusunda panel düzenlendi.